Herkese merhaba,

eminim aranızda bana aşina olanlar vardır, uzun zamandır bdsm hayatının içindeyim, bir süredir de hayatımdan kesitleri soft bdsm temalı fotograflar çekerek insanlarla paylaşıyorum. ilgilenen olursa tumblr sayfamdan onlara bakabilirler. forum kurallarından emin olamadığım için direkt link vermeyeceğim. ilgilenen olursa özel mesajdan sorabilirler. öte yandan yolculuğuma nasıl başladığıma dair de bir özet geçmek yerinde olacaktır sanırım burada.

önce sadece sessizlik vardı.

sonra anlamsız fısıltılar ve hırıltılar duyuldu. sizlerin bedenleri üstüste yığılmış cesetler gibi anlamsızdı o ana kadar. tek başına seks, tek başına kollar, memeler, bilekler çekici olmaktan çok uzaktı. ben bile aynaya baktığımda delirten bir hastalığın pençesindeki vahşi bir hayvan gibi görüyordum kendimi. açtım ama neyle doyacağımı bilmiyordum. çevremde bana benzeyen kimse olmadığı için ve bu şartlar altında ne olduğumu da anlayamadığım için akla en uygun bulduğum cevapları kabul etme yoluna gittim. aseksüel olduğumu düşündüm bir dönem. bir dönem de eşcinsel olduğumu düşündüm.

damarlarımda akan kızıl demir o zaman da aynı şimdi olduğu gibi ısrarla çevrene hakim ol diyordu bana ama bunu anlayabilmek için önce bu hissettiklerimin bir hastalık olmadığını algılamam gerekiyordu. çoğu kişi bdsm kültürünün sade ile başladığını düşünmekte kararlı ancak bunca yıl sonra bana sorarsanız bdsm tüm sosyal yaşamını hüküm ve itaate göre kurmuş olan insanın varoluşu kadar eski. o kadar eski ki bazılarımızın ruhu geriye bakmaktan önünü hiç göremiyor. bu aşamada şansın yahut birinin yardımcı olup o aç ruhlara doğru yönü göstermesi gerekiyor. bana yardım eden şans oldu.

seks çok sıradan, hüküm ise çok sistemliydi. yine de seksten çok hükmetmeyi tercih ederdim o kesin. girdiğim ortamda bir kadının ilgisini çekmektense herkese sözünü dinleten kişi olmak çok daha tahrik ediciydi. şimdi o kadar kesin bir fark göremiyorum bu ikisinin arasında ama eskiden her şey çok kesin çizgilerle ayrılıyordu. birinin benim hayatımı ilgilendiren bir konuda karar verme pozisyonunda olmasını hiç kabul edemedim. bu günlük hayatta başınıza hiç tahmin edemeyeceğiniz sorunlar açabilecek kadar büyük bir uyumsuzluk. ancak karşı cinsle etkileşim açısından da pek faydalı olduğu düşünülemez. özellikle de benim için hikayenin başladığı o yaşlarda. seks çok sıkıcı, seks yapmak için bir kadınla anlamısz dialoglar kurmaya çalışmak ondan da sıkıcı geliyordu. buna rağmen doğrusu bu olduğu yönündeki telkinleri kulak arkası edemiyor, deniyordum.

detaylar hep önemlidir. özellikle karakteriniz çevrenizdeki herkese batacak kadar sivri uçluysa daha da önemlidir. ben karşımdaki insanın elbisesindeki ufacık kusuru bile bana yapılan saygısızlık olarak görebilecek kadar detaycıydım, bu konu hala aynı bazı şeyler değişmiyor. o zamanki bahtsız sevgililerim benim bu baskıya varan titizliğime ne için katlandılar hala bilmiyorum. yine de her şekilde tüm ilişkilerim iç bunaltan bir anlamsızlık bulutunun içinde sessizce infilak ederek bitti. itiraf etmeliyim ki hala hayattaki en sıkıcı şey bence eşitlikçi steril korkusuz seks.

burada şundan da bahsetmek önemli olacaktır diye düşünüyorum. anlattıklarım çoğunlukla toplumun %2 'sinin ilgisini çekebilecek konular. geri kalan insanların rıza temelli bir ilişki biçimi olan bdsm hakkında neden yorum yapmak istediklerini bilmiyorum. sence garip uç sapkın olabilir ancak konu zaten seni hiç ilgilendirmiyor. sanılanın aksine bdsm kültüründe zorlama hiç yoktur. kimsenin zorlanmadığı bir yaşam biçimi, bu yaşam biçimini yaşamak istemeyenleri neden bu kadar çıldırtıyor incelenmesi gerekiyor.

yeniden bana dönersek çeşitli tesadüflerin ve bilinçsizce hissettirdiğim karakterim sonucunda benim gibi insanların olduğunu bilen birini tanıyan biriyle tanıştım. dıdısının dıdısı olan bu insanlar o dönem için pratikte bir işe yaramadıysa da hasta olmadığıma kendimi ikna etmem için çok yararlı oldular. ben yalnız değildim ve belki de gerçekten benim gibi birileri vardı. yine o dönem hastalık sandığım dürtünün adını koyabilecek kadar çok yazılı kaynağa ulaşabilmiştim. tüm kaynakların almanca yahut fransızca olduğu zamanlarda elime geçen ingilizce iki kitabı hala çekmecemde saklıyorum. merakla sözlükleri karıştırarak köşelerine aldığım notlara baktıkça durdurulması mümkün olmayan bir genç adam görüyorum.

şimdi otuzlu yaşların ortasındayım. fransızcayı asla öğrenmek istemeyeceğimi anladığım o zamanlarda 17 yaşındaydım. hiç bilmediği bir şeye susayan o genç adamın gördüklerini görmesini sağlayan şeyin önüne geçilmesi mümkün olmayan bir istikrar olduğunu anlamanızı istiyorum. sizlere imkansız gelen hayatları göbeğinden kavramak hiç kolay olmadı. eğer siz de aynı tatmini yaşamak istiyordanız sizin için de kolay olmayacak.

ikinci ders,
istikrarla çalışacaksınız.
bilmeseniz ve beceremeseniz de deneyeceksiniz.
erkeğin kokusunu içine çekmek isteyen kadınlar olarak geceler boyu çabalayacaksınız.