Shop
1950'ler yaşamı
 
Bildirimler
Tümünü temizle

1950'ler yaşamı

25 Gönderiler
5 Üyeler
0 Reactions
561 Görüntüleme
(@masternick)
Gönderiler: 7123
BDSM Evrimci
Konu başlatıcı
 

Bu aralar yabancı sitelerde oldukça popüler olmaya başlayan (en azından dikkati çekecek kadar sık raslanan) bir konuyu sizlere aktarmak istiyorum.

1950's Household

[Orjinal başlık bu. Tercüme ederken - edemedim Smile , en azından tercümem içime sinmedi - household yerine yaşam kelimesini tercih ettim. Daha uygun ve güzel ve doğru her türlü öneriye açığım. Smile http://urge.info/1950s-household linkindeki metni tercüme ederek başlangıç yapmak istiyorum.]

1950'ler kadınların yerlerini bildikleri ve erkeklerin kadınlarını himaye ettikleri bir dönem olarak idealize edilmiştir. Şimdi bu bir fetiş oldu. June Cleaver'ı { http://en.wikipedia.org/wiki/June_Cleaver } topuklu ayakkabıları ve inci kolyesi ile yerleri süpürerek böyle hınzır (yaramaz) bir tahayyüle sebep olduğu için azarlamak gerekiyor.

1950'LERİN YAŞAMININ TEMEL ESASLARI

1950'lerde yaşam, sosyal roller geleneksel hatlarla keskin bir şekilde ayrılmıştı. Evin erkeği ailesi için gerekli geliri kazanıyordu. Evin kadını ise evi çekip çevirmekle sorumlu olduğu gibi kocasına boyun eğerek çocuklarının olduğu gibi kocasının da ihtiyaçlarını karşılıyordu. Bbazı çiftler bu koşulları BDSM yaşam sitili olarak günümüze taşımışlardır. Bu temel rollere ilave olarak edilgen/baskın unsurlar ilave edilmiştir.

1950'lerin yaşamı 1950'lerin sosyal ve cinsel dinamiklerini kullanarak erkek egemen evlilik ilişkilerini yeniden yaratmak denemeleridir. Bu çabalar, açıkçası cinsellik içerse de daha çokça sosyal ilişkileri içermektedir. 1950'lerin yaşamında geleneksel cinsiyet rolleri benimsenmiştir. Bu bir çeşit cinsiyet rolleri üzerinden bir güç değişimidir. Erkek genel olarak tüccarlık, vasıflı işçilik veya yöneticilik gibi "erkek" işlerinde çalışır. Kariyerinden ve ailesine bakmaktan gurur duyar.

Bu durumda kadın evde eş ya da anne olarak bulunmaktadır. Eğer evden dışarı çıkacaksa bunun sebebi okula gitmek, çocuk sahibi olmadan önce yapılabilecek öğretmenlik, hemşirelik veya başka benzeri "kadın" işlerinde çalışabilir. Ana sorumluluğu tabiki evi ve ailesidir. Bu kadın yemek pişirmekten, temizlik yapmaktan, ütü yapmaktan ve çocuklarını yetiştirmekten gurur duyar. Dışarıda gönüllü işlerde veya sosyal yardım kuruluşlarında aktif olabilir.

NASIL İYİ BİR EŞ OLUNUR

Teorik olarak bunlar 1954 basımı Ev Ekonomisi ders kitabından alınmadır. Kesinlikle doğru olmasa da sıklıkla da 1955 Evidaresi aylık dergisinden alındığı söylenmektedir. Her halükarda keyifli bir metindir.

  • Akşam yemeğini hazır edin. Önceden, hatta bir gece önceden lezzetli bir yemeği zamanında hazır etmeyi planlayın. Bu onu düşündüğünüzü ve ihtiyaçlarına önem verdiğinizi göstermenin bir yoludur. Bir çok erkek eve aç gelir ve sıcak bir karşılanmanın parçası olarak güzel bir yemek beklerler.
  • Kendinizi hazırlayın. O gelmeden önce 15 dakika kadar dinlenerek kendinizi tazeleyin. Makyajınızı tazeleyin, saçınıza bir kurdela takın ve bakımlı görünün. O işte bir çok bezdirici insanla birlikte olmuştur. Biraz neşeli ve ilgi çekici olun. Sıkıcı bir günden sonra ferahlamaya ihtiyacı vardır.
  • Kargaşayı ortalıktan kaldırın. Kocanız eve gelmeden önce ortalığa bir göz atıp , okul kitaplarını, oyuncakları, gazeteleri vb. toparlayın. Masaların tozunu alın. Kocanız bir düzen ve dinlenme cennetine geldiğini hissetsin ki bu size de ferahlık (memnuniyet) versin.
  • Çocukları hazırlayın. Birkaç dakika ayırıp eğer yardıma ihtiyaç duyacakları kadar küçüklerse çocukların ellerini ve yüzlerini yıkayın, saçlarını tarayın ve gerekiyorsa elbiselerini değiştirin.
  • Evde sukuneti sağlayın. Eve geldiğinde bulaşık makinası, kurutucu, çamaşır makinası gibi sesler olmasın. Çocukları sessiz olmaya teşvik edin. Onu görünce mutlu olun. Sıcak bir gülümseme ile karşılayın ve evde olduğu için mutlu olun.
  • Onu rahat ettirin. Rahat bir koltuğa ya da yatak odasında yatağa uzanmasını önerin.
  • Sıcak ya da soğuk bir içeceği onun için hazırda bulundurun.
  • Yastığını düzeltin ve ayakkabılarını çıkartmasını önerin.
  • Alçak sesle, yumuşakça, sakinleştirici ve keyifli bir ses ile konuşun. Onu sakinleştirin ve rahatlatın.
  • Onu dinleyin. Ona söyleyeceğiniz düzünelerce şeyiniz olabilir ama eve geldiği an bunları söylemenin sırası değildir. Önce o konuşsun.
  • Geceyi ona ait kılın. Sizi dışarıya akşam yemeğine çıkartmadığı ya da eğlence yerlerine görtürmediği için şikayetçi olmayın. Bunun yerine onun gergin ve baskılı hayatı ile yuva ve dinlenme ihtiyacını anlamaya çalışın.
  • Bazı Yapılmayacaklar :

  • Onu problemler ve şikayetler ile karşılamayın
  • Akşam yemeğine geç kalmış ise şikayetçi olmayın. Bütün gün olmayışının yanında bunu önemsemeyin.

     
    Gönderildi : 2 Mayıs 2014 13:56
    (@masternick)
    Gönderiler: 7123
    BDSM Evrimci
    Konu başlatıcı
     

    Konuyu tanıtmak ve üzerinde fikirlerimizi paylaşmak için yeterli bir başlangıç sanırım. Katkılarınızı bekliyorum.

     
    Gönderildi : 2 Mayıs 2014 13:57
    (@flostromo)
    Gönderiler: 5241
    BDSM Evrimci
     

    Degerli Ustadim,

    Acmis oldugunuz bu baslik, 1935 - 1960 doneminde ulkemizde faal olarak egitime hizmet veren ve cok revacta bulunan "kiz enstituleri"nin temel egitim programi - ayni ile vaki..

    Ozellikle, istanbul'da faal olan enstituler (sanirim 3 tane idi), bugun bizim yas kusagimiza annelik yapmis kadinlari topluma kazandirdilar.. O kadinlar, inanilmaz iyi yetismislerdi; bugun toplumumuzda tekrar var olmaya baslayan "kucuk burjuvazi" onlarin eseridir.

    Bdsm kismi icin yorum yapacak bilgi ve gozlemim yok - ama, gunluk hayatta, o kadinlarin hepsi, bir anne, ebe, terzi, marangoz, asci, murebbiye, sekreter, temizlikci, hemsire ve sair akliniza gelen herseyi, gocunmaksizin yapabiliecek ve karsilarina "enstitude gormedikleri bir konu" ciktigindan, mukemmelen kafalarini kullabilme kaabiliyetinde yetistirilmislerdi..

    Kiz Enstituleri ayni zamanda, Cumhuriyet'in ilk kiz nesillerini yetistiriken uzerine titredigi, goz bebegi gibi sakindigi "mekteplerdii" - Devletin imkanlari dahilinde her turlu destek oncelikle kiz enstitulerin verildi..

    Hazin bir gercek - bu desteklerden birisi asilama kampanyalaridir - ve maalesef yan etkileri de goruldu; mesela 1932 - 35 dogumlu kizlardan, Sultanahmet Kiz Enstitusunde okumus kadinlarimizin (kazalar haric) neredeyse tamami, hepatoselular calcinoma (hepatitB'ye bagli siroz - karaciger kanseri)'den vefat ettiler - zira o siralarda asi / siringa hijyeni henuz bilinmiyordu..

    Basliga tam oturmayan bir yorum ama toplumumuz tarihinin, mutevazi bir kosesi..

    Saygilarimla,

    flostromo

     
    Gönderildi : 2 Mayıs 2014 15:16
    (@flostromo)
    Gönderiler: 5241
    BDSM Evrimci
     

    Yukaridaki mesajima bir ek:

    "o kiz enstitulerinde "hamaratlik" kavrami altida "yatak odasi" konulari da anlatilmis - o gunun bilinen gercekleri ile, seks (tenasul) hijyeni, dogum kontrolu, adet sagligi (o gunlerde ped veya tampon olmadigindan - adet bezlerini kendileri diker, kullanirlarmis ve bu bayagi uzerinde durulan bir konuymus)..

    Ustadim,

    Amerikali bu konuyu '50 yillarda yani II dunya savasindan sonra "baby-boom" sebebi ile gundeme getirmis - bugun de ayni kavga icinde..

    Dikkatinizi cekmek istedigim husus ise, bizim toplulumuzda bati'dan cok once var oldugu... Florance Nitengale'in anilarini okursaniz, Turk toplumunun "kadin egitim ve katlitesi konusunda" batinin cok ilerisinde oldugunu soyler...

    Saygilarimla,

    flostromo

     
    Gönderildi : 2 Mayıs 2014 15:46
    (@masternick)
    Gönderiler: 7123
    BDSM Evrimci
    Konu başlatıcı
     

    Sevgili Dostum flostromo,

    Ne demek başlığa oturmayan yorum? aksine tam oturmuş. Konunun toplumumuz içerisindeki muhtemel kökenine temas etmişsiniz. Daha büyük katkı olur mu?

     
    Gönderildi : 2 Mayıs 2014 15:58
    (@masternick)
    Gönderiler: 7123
    BDSM Evrimci
    Konu başlatıcı
     

    Bahse konu durumu göz önünde canlandırmak için iki fotoğraf koymak istedim. Benzeri katkılara açık bir başlıktır Smile

     
    Gönderildi : 2 Mayıs 2014 16:30
    (@flostromo)
    Gönderiler: 5241
    BDSM Evrimci
     

    Smile

     
    Gönderildi : 2 Mayıs 2014 17:38
    (@flostromo)
    Gönderiler: 5241
    BDSM Evrimci
     

    Smile

     
    Gönderildi : 2 Mayıs 2014 17:40
    (@semiramiss)
    Gönderiler: 64
    Kanıyla Üye
     

    Merhaba,
    Kız Enstitüleri yerine kız ve erkek öğrencilerin omuz omuza birlikte okuyup geliştikleri Köy Enstitüleri'ne gözbebekleri gibi baksalarmış daha iyi olurmuş diye düşünüyorum. Kız Enstitüleri kadının "ikinci cins" olduğunu ve erkeğin de evin doğal reisi olduğunu de facto kabul eden, kapitalist sistemin yürümesi için keşfedilmiş en uygun kurum olan ailenin yürütülmesi ve ayakta kalması için tasarlanmış eğitim sistemlerinin örneklerinden biri. Dünyanın birçok ülkesinde "kız" okulları var o dönemde. BDSM ile ilgili olarak şunu söylemek isterim. BDSM'de kadın "doğal" köle değildir. Sahibe de olabilir. Eğer köle ise de bu kadının kendi seçimidir. Kadın hizmetçi rolüne mecbur bırakılmış değildir. Benim naçizane görüşüm bu şekilde.

     
    Gönderildi : 2 Mayıs 2014 22:18
    (@masternick)
    Gönderiler: 7123
    BDSM Evrimci
    Konu başlatıcı
     

    Sevgili Semiramiss,

    Yazdıklarında yerden göğe haklısın. Özellikle köy enstitüleri kısmına. Benim de tercihim odur. Kız enstütülerinin kadınları ikinci sınıf bir insan olarak ele aldığı bir gerçek, ailemdeki bazı kadınlara baktığımda bunun izlerini görebiliyorum.

    Başlığı açarken böyle bir yorumun geleceğini hissediyordum ya sen ya da Bia Style! dan Smile Sen elini çabuk tuttun. Sırada Bia var. Smile
    Gene dediğin gibi BDSM de kadın doğal köle değildir ve esasında kölelik ya da Efendilik cinsiyet dışı (genderless) bir olgudur. Bu yeni akım zaten BDSM in biraz teatral olan yönünü süslemek için tercih edilmeye ya da denenmeye başlanan bir format olsa gerek.

    Haaa bu arada bu başlığı kendi tercihimi ifade etmek için değil , bazı değişik şeyleri takip edelim diye açtım.

     
    Gönderildi : 2 Mayıs 2014 22:58
    (@beatrix)
    Gönderiler: 26
    Canıyla Üye
     

    BDSM'de kadın "doğal" köle değildir. Sahibe de olabilir.

    bdsm de kadın hem doğal köledir hemde doğal sahibedir.

    Dominante lesbische amo les dones

     
    Gönderildi : 2 Mayıs 2014 23:40
    (@flostromo)
    Gönderiler: 5241
    BDSM Evrimci
     

    Degerli Dostlar,

    iki hususu dikkatlerinize sunmak istiyorum,

    birincisi, Masternick Ustadimiz, hem sohbete vesile olsun hemde bilgi amacli bu basligi acmis olmali.. Iki dunya savasi arasinda bati'da, ozellikle abd'de yapilmis bir uygulama.. Ayni esaslar ulkemizde de, bati'dan once ve cok daha mukemmel uygulandi..

    ikincisi, "kiz enstituleri" aile ve ev idaresini hedef alan egitim verdi - koy enstituleri ise "yerel kalkinma" (bugun mikro ekonomi diye anlatilan gorus) agirlikli egitim verdi.. Koy Enstituleri sadece erkek ogrencilere yonelikti ve imece usulu kurulup, calistilar.. Koy enstitulerinde zaman zaman kadinlar icin kisa sureli kurslar acildi ve oncelikli olarak "saglik ve hijyen" editimleri verildi.

    Hasan Ali Yucel'in "V. Donem Maarif Tekamulati" isimli rapor, bu konuyu cok iyi anlatir.

    Bu baslik altinda, forum'a arz ettigim gorus ve fikirlerin, bdsm ile, dominance / submission ile pek ilgisi yok - sadece bilgi olsun diye yazdim..

    Selamlar

     
    Gönderildi : 3 Mayıs 2014 02:20
    (@semiramiss)
    Gönderiler: 64
    Kanıyla Üye
     

    Sevgili Flostromo,
    Benimkisi wishfull thinking. O dönemde, kız çocuklarının eğitime dahil edilmesi yönünde kurs şeklinde bile olsa bir denemeler başlatıldığında, kadınlarla erkeklerin birlikte okumasının sakıncaları konusunda birçok propaganda ve Köy Enstitüleri'nde kızlı-erkekli neler döndüğü konusunda dedikodular yapıldı. Bir adım ileri gidememişiz görüldüğü gibi. Kızlar için kız öğretmen liseleri açıldı. Köz Enstitüleri da tarihe karıştı. Tarih geriye yürümez ancak bu kurumların önü kapatılmasaydı sizin sözünü ettiğiniz kurs denemelerinin önü kesilmeseydi, kızlarla erkekler aynı çatı altında nasıl olur diye millet ayağa kalkmasaydı, karma ve eşitlikçi bir eğitim imkanlarına kavuşulacaktı diye düşünüyorum. Verdiğiniz kaynak için teşekkür ederim. Ben Can Dündar'ın Köy Enstitüleri kitabı, bu konuda hazırlanan belgeseller -ki youtube'da epeyce bir bölümü mevcut ve kız öğrencilerin anılarına da yer verilmekte- ve ailemde yolu bu kurumlara düşmüş olanlardan dinlediklerime dayanarak görüşlerimi yazdım.

    Kız öğrencilerin şöyle veya böyle varlığına delalet eden bir makalenin linkini paylaşıyorum. Aşağıda makaleden üç paragraf alıntıladım. Kız öğrencilerin sayısı ile ilgili bilgiler var.

    Sevgili Flostromo sabah sabah sayenizde ders çalıştım. Fakat bir BDSM sitesinde bunları konuşup tartışıyor olmamız da çok güzel değil mi:)

    http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-75/kepirtepe-koy-enstitusu-1937-1954

    "II. Dünya Savaşı yıllarında Alman ordularının Bulgaristan’a kadar ilerlemesi ve Türkiye’yi de tehdit eder duruma gelmesi, Trakya’nın boşaltılmasını gündeme getirmişti. Bunun üzerine Milli Eğitim Bakanlığı, Kepirtepe Köy Enstitüsü’nün bölgeden taşınması kararını almıştı. Buna göre Kepirtepe Köy Enstitüsü öğrencileri Hasanoğlan’a nakledilerek burada yapılmakta olan Köy Enstitüsü’nün inşaatında çalışacaklardı. Bu karar tam da Kepirtepelilerin işe koyulup su aramaya, binalarını yapmaya başladıkları döneme denk gelmitşti. Neticede Trakya’nın boşaltılması ihtimali sebebiyle Kepirtepe Köy Enstitüsü inşaatı durduruldu. 18 Nisan 1941 tarihinde Kepirtepe Köy Enstitüsü öğrencilerinin bir kısmı Ankara’ya gönderildi. Hasanoğlan köylüsü tarafından karşılanan öğrenciler getirdikleri battaniyeler üstlerine örtülerek camide, kilimler üzerine yatırıldılar. Bu ilk öğrenci grubun ardından; henüz 1, 2, 3. sınıftan ibaret olan Kepirtepe Köy Enstitüsü’nün, 22’si kız olmak üzere 266 öğrencisi, beş kafile halinde Hasanoğlan Köyü’ne getirildi. İlk olarak köy camisinin bir köşesine yerleştirilen öğrenciler, zamanla köy okuluna ve bu civardaki uygun yerlere kurulan çadırlara taşındılar."

    "Kepirtepe Köy Enstitüsü ilk açıldığında 82 öğrenci ile yola çıkmıştı. Daha sonra öğrenci sayısı 150’ye ulaştı. Bu sayı yıldan yıla giderek arttı. 1941’de 370 olan öğrenci sayısı 1944 yılında 850’yi bulmuştu. Bunların %22 oranıyla 187’si kız öğrenciden meydana geliyordu. 1943-1944 eğitim öğretim yılında 14 kız, 22 erkek öğrenci mezun olmuş, onların yerine ve birinci sınıflara 15’i kız olmak üzere 115 öğrenci alınmıştı"

    "Kepirtepe Köy Enstitüsü’nde ziraat derslerine özellikle ehemmiyet verildiği anlaşılmaktadır. Bu eğitimle öğrencilere köy yaşantısını kolaylaştıracak bilgiler aktarılırdı. Ağaçlandırma, batakları kurutma, toprakların verimli hale getirilmesi ve yol yapımı gibi beceriler kazandırılmaya çalışılırdı. Ayrıca ziraat dersleri tarım, kümes hayvancılığı ve aracılığı kapsıyordu. Öğrenciler okula tarlalarda çalışarak, tavuk yetiştirerek ve kendi arı kovanlarını yapıp bal üreterek uygulamalı bir eğitime tabi tutuluyorlardı. Ziraat dersleri dışında kültür dersleri (Türkçe, Matematik, Coğrafya, Tarih vs) ve yabancı dil eğitimi de veriliyordu. Bunlarla birlikte ikinci sınıftan itibaren erkek öğrencilere yapıcılık, marangozluk ve demircilik ; kız öğrencilere ise dikiş, biçki, el örgüsü sanatlarından biri öğretiliyordu. Hatta aşı ve pansuman yapma gibi ilkyardım eğitimine kadar dersler teşmil edilmişti."

    Öte yandan yerel kalkınma ve mikroekonomi aynı şey değil. Mikroekonomi üretim ve tüketim süreçlerinin analizini işler fakat bu mikroekonomiyi "yerel" olanın bilmi yapmaz. Mikroekonomi ekonomiye büyüteçle bakmak gibidir ister yerel olsun ister global. Hoş ben sizin ne demek istediğinizi anladım onu da söyleyeyim fakat mikroekonomi bunu anlatmak için uygun bir ifade sayılmaz.

    Sevgili Mastenick, böyle konulara atlamadan duramam orası doğru. Hoş görülerinize sığınarak...

     
    Gönderildi : 3 Mayıs 2014 13:26
    (@flostromo)
    Gönderiler: 5241
    BDSM Evrimci
     

    Sevgili Semiramiss,

    Herseyden once Masternick Ustadimizin, forumda hareket diye actigi bir baslik daha amacina ulasti. Kim, ne kadar takip ediyor bilemiyorum, yine de okuyanlar icin epeyi bilgi birikti.

    Yeri geldi, konusu bdsm olan bir sitede "egitim" konusunu tartisiyoruz. Her ne kadar temelinde toplum icinde kadin / erkek ayrimi veya karsilastirmasi da olsa, munevver nesillerini ardarda gelen savaslarda kaybetmis, kurulusunun ilk yillarinda ozellikle bagnazlik ve cehaletle mucadeele etmek zorunda kalan Cumhuriyetimizin yaptiklari takdire sayan gayretler..

    Bu baslik altinda yazdigim bir cok husus, benim de "kendi yasam kesitlerimin" esintisi ile, zaman icinde farkli konulari arastiriken tesaduf ettigim bilgiler.

    Buyuk bir memnuniyetle, bu basligi genisletir, bir referans haline getirebiliriz - ders calismak benim icin de keyif olur.. Yine de, kanaatimce, bir bdsm sitesi icin yeteri kadar gorus belirttik.

    "Mikro ekonomi" kastimi anladiginizdan eminin - zira o enstitutleri, maruz kaldiklari haksiz ithamlardan ayirt ederek tarif edecek, ustelik gunumuz insanlari tarafindan anlasilabilecek baska bir terim bulamadim - terminoloji icin onereceginiz herhangi bir kelime, bilgi dagarcigimizi zenginlestirecektir..

    Selam ve saygilar

    flostromo

     
    Gönderildi : 3 Mayıs 2014 19:27
    (@semiramiss)
    Gönderiler: 64
    Kanıyla Üye
     

    Sevgili Flostromo,
    Sizin kullandığınız "yerel kalkınma" bence gayet uygun bir ifade olmuş. Güzel bir paylaşım oldu. Konuyu başlatan Masternick'e ve değerli katkılarınız için size teşekkür ediyorum. Sevgilerimle...

     
    Gönderildi : 3 Mayıs 2014 21:15
    Sayfa 1 / 2
    Paylaş:
    BDSM Türkiye

    Merhaba

    Hoşgeldin

    Forumun Yeni Düzenine

    Tüm Forumu

    AÇMAK İÇİN GİRİŞ YAP

    VEYA

    ÜCRETSİZ KAYIT OL