Konu ve başlık içerik olarak güzeldi. Yorumlamak istedim. Muhakkak ki fikrini beyan etmek isteyen yeni birileri de olacaktır kanısındayım. Benim açımdan olay iki tarafın zırasıdır. Durum seçmeden daha çok kendini emanet etme olayıdır. Tartma ve durumu hazmetme olayıdır. Sonuçta Efendi istediği kadar seçen kişi olmuş farzedelim köle Efendimsizniz demediği sürece süreç başlamıyor ne yazık ki; bunu baştan kabul edelim Kendi benliğini bulduğuna inanma olayıdır itaat. Sonuçta köle özel yaşantısı olan, yaşayan ve karar veren bir insandır bunu unutmamalı. Bu durumda Efendim diyeceği kişiye güvenip güvenmeme kararını da kendisi verecektir. Zaten güven duyması otomatik olarakta, "Size aitim" durumunu oluşturacaktır. Bknz: Şekil a1 diyicem anlayanlar anlayacak
Fazla mütevazilik "hiçliktir."
tarafların birbirini seçme hakkı vardır...başlangıç aşamasında köle-efendi ilişkisinin normal bir gönül ilişkisinden hiç bir farkı yoktur kanımca...bu bir fantezidir,karşılıklı rıza ile yaşanan...
normal ilişkiden farkı,kölenin artık iki seçeneği vardır. ya döner arkasını gider(dönmemek üzre) yada %100 itaat eder.
altın,yakut yada elmaslar değil...popondaki,elimin kırmızı izidir, güzelliğini taçlandıran.
Benim nacizane görüşüme göre köle efendi ilişkinin başlangıcı kölenin kendisini efendiye sunmasıdır. Köleyi kabul etmek veya etmemek efendinin tercihidir.
Bu sebepten, şöyle diyebiliriz: Köle efendisini seçmez, kendisini efendiye sunar; eğer efendi kabul ederse kölesi olur. Seçme kelimesini kullanmak doğru olmaz bana göre. Çünkü ortada sunma vardır, seçimi efendi yapar.
The power of submission lies not in the ability to kneel before another, to give over one's body or the wearing of a collar.
The power of submission can be found only in the heart of one who gives her love to another freely, knowing what joy and pain will come from it.

Sanırım aynı şeyi söylüyoruz fakat ben kelimelere fazla takıldığımdan yeterince açık olamadım diye düşünüyorum.
Ben "seçim" kelimesine takıldım aslında. Örneklemek gerekirse; elma, armut, ayva arasında elmayı istiyorsam ve alıyorsam bu bir "seçim"dir. Seçimde tercih etmek ve "sahip olmak" vardır.
Köleler de -tabii ki- kölesi olmak isteyecekleri efendiye kendilerini sunarlar. Fakat buna ben "seçim" diyemem çünkü kararı efendi verir. Efendi istemezse olmaz, bu sebepten ben kölenin arz etmesi diye düşünüyorum.
Yani tabii ki bir efendiyi diğerine tercih ediyor fakat efendi son sözü söylüyor.
IM
The power of submission lies not in the ability to kneel before another, to give over one's body or the wearing of a collar.
The power of submission can be found only in the heart of one who gives her love to another freely, knowing what joy and pain will come from it.

bence iyi aile terbiyesi görmüş bi köle asla Sahibini falan seçmez, ancak yolda yürürken yere mendil falan düşürebilir ki bu mendil en fazla lavanta kokmalıdır, daha sex bi koku kokması toplumumuzca hoş görülmez.
ayile çok önemlidir, ailenin onay vermedii bi Sahibe zaten köle kölelik yapmaz, Sahibin annesi köleyi ilk hamamda görür ona göre karar verir, vücudu akça pakçaysa ve beyenmişse gide gondollu çikolatayla köleyi Sahibine ister. Tabii Sahip kadınsa babası köleyi hamamda görür, o açıdan kafanız karışmasın.
yani bence !!!!!!!!!!
Masternick, zevktir benim için her zaman
ama daha önce de kaç kez dediğim gibi, hazır olduğumuzda gerçek Masterımızı ya da kölelerimizi evren bize getirecektir. hazır değilsek ve yaşayıp öğrenmemiz gereken şeyler varsa, evren bize yine gereken kişileri yollayacaktır. ta ki bir gün tam hazır oluncaya kadar.
sanırım böyle, yalnız tek dileğim, umarım tek ruh eşimiz olduğu varsayımı doğru değildir, (ki ben inanmıyorum, bir Sahibin ve bir kölenin kalbi çok daha fazlasına yer açabilecek ve içine alabilecek kadar geniştir diye düşünüyorum)
çünkü eğer doğruysa bu köle gerçek Sahibini buldu ve yaşamının sonuna kadar yitirdi demektir.
Saygılar Sevgiler Efendim
anathema demiş ki : Bir Efendinin köleye ihtiyacı yoktur. O tek başına var olabilendir.
yazısının bir çok yerinde gülümseyerek ve onay vererek okudum ama kendimce, hayatında bir kölesi olamdığı için ne bir Efendi ne de Efendisi olmadığı için bir köle varlığı konusunda sorgulanabilir. Sonuçta sanmıyorum ki, hiçbir benlik var edenini istemesin. Elbette ki varlık sebebiyle iç içe olmayı arzular. Yok diye de suçlayamayız sanırım ki.
Her halükarda ister hükmeden isterse hükmedilen; diğer olguya ihtiyaç duyuyor. Evet içinizde sizi var eden his hep oluyor lakin onu kullanamadıktan sonra içinizde ukte olup kalıyor.
BU da benim kendi fikrim. Elbette ki bütün düşüncelere sonsuz saygım vardır. Teşekkürler...
Fazla mütevazilik "hiçliktir."
Evet düşündürücü düşünceler gerçekten anathema.
Bir köle gerçek bir köle olmadan önce bence de tek başına var olmakta zorluk yaşar, hem de oldukça zorluk yaşar çünkü vahşi bir hayvan gibidir, kendini dizginlemeyi beceremez. Yalnız şöyle de bir nokta var ki, Sahibin (Sahip derken hem kadın hem erkekleri kast ediyorum artık lütfen) sosyal olarak kendi ayakları üzerinde durabilmesi, bir köleye ihtiyacı olmadığını kanıtlamaz. Bir Sahip ancak bir kölesi varsa bir Sahipliğini yaşayabilir.
kölenin hiçliğiyse sürekli bir şey olamaz ancak Sahibiyle birlikte paylaştıkları çok yüce anlarda köle gerçekten bir hiç olabilir. "Hiç olmak" çok da kolay değil, oldukça iddialı bir söz.
IM
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 0 Çevrimiçi
- 9,000 Üyeler