Shop
Dominance ve submis...
 
Bildirimler
Tümünü temizle

Dominance ve submission (D/s) üzerine bazı düşünceler

13 Gönderiler
5 Üyeler
0 Reactions
684 Görüntüleme
(@anonymous)
Gönderiler: 617
BDSM Felsefik
Konu başlatıcı
 

Hakimiyet veya itaat ve/veya teslimiyet arzusu her şeyden önce doğuştan gelen bir şeydir, homosexualite veya heterosexualite gibi, sonradan olup da aa ben bir de şunu deyeyeyim şeklinde ortaya çıkmaz. Dolayısı ile de birçok insanda duyguların çoğu henüz kelimelere dökülüp izah edilmemiş olabilir ama hissedilir. Eğer bu konuya tabii bir alâkanız yoksa muhtemelen yazdıklarımı okuduktan sonra halâ yok yahu böyle şey olur mu? hissini muhafaza edeceksiniz, ama eğer eskaza bir alâkanız varsa o zaman yazdıklarım bir ışık yakabilir.

Ben tabii burada konuyu bir hakim kimsenin görüşleri açısından anlatmaya çalışacağım.

D/s bir oyun değildir, benim kanaatime göre bir hayat tarzıdır. Bazı kimseler bu hayat tarzını şartları gereği sadece zaman zaman gündelik hayatlarına geçirebiliyor olabilirler (çocuklar, kariyer gibi kısıtlamalar veya partner eksikliği yüzünden) ama birçok insan için de hayatın her tarafında sürekli var olan bir duygu ve düşünce halidir D/s.

Anlaşılması gereken en önemli nokta (ve genellikle en sık yanlış anlaşılan) D/s in zorlama veya kötü davranışla uzaktan yakından alâkası olmadığıdır. D/s hayat tarzını benimseyen insanlar bu tarzı İSTEDİKLERİ için benimserler ve hiç bir zaman da bütün partnerlerin arzu ve rızası olmadan hiç bir şey gerçekleşmez. Tam bu noktada beyin seksi tabirini ele alalım, işin aslının kontrolun muti tarafından arzu edilerek hakim tarafa sunulmasının sağlanması, veya bu şiddetli arzunun uyandırılıp sürekli ayakta tutulması şeklinde bir açılım getirebiliriz beyin seksine.

Yoksa gündelik hayatta olduğu gibi, ne olursa olsun, yani karşı tarafın arzusu hilafina bir davranıştan katiyyetle söz etmiyoruz. Bu hıyarlık olurdu hakimiyet değil. Bir hakim için partneri gayet kıymetli bir kimsedir ve bırak fizik zarar görmesini, en ufak bir psikolojik rahatsızlık bile şiddetle önlenmesi gereken bir şeydir.

Bu ayırım D/s ile dayakcı koca veya magandanın en önemli farkıdır zaten. Böyle münasebetlerde "kurbanın" hiç bir seçim hakkı yoktur, halbuki biz burada karşılıklı keyif veren bir münasebet kurmaktan bahsediyoruz. Burada korkudan, rahatsızlıktan değil, şiddetle arzulanan ve seksüel keyif verdiği gibi psikolojik doyum da sağlayan bir faaliyet arayışından bahsediyoruz.

D/s çiftleri genellikle "normal" çiftlerden daha fazla bir yakınlık ve güven hissederler birbirlerine karşı. Zira birbirlerine "normal" çiftlerin muhtemelen asla yapmadıkları kadar fazla açılırlar, birbirlerinin en zayıf ve en güçlü taraflarını çok daha yakından tanıma fırsatı elde ederler, ve bu hadise esnasında da herkesten daha fazla fizikî ve ruhi keyif alırlar.

Hakim tabiatlı kimse sathî teşhiste maço, kıro gibi bir intiba verse de hattı zatında eski moda anlamda gerçek bir "reistir", yani bir yandan talepkâr ve kat-i dururken diğer taraftan kendisine tâbi olanların beden ve ruh saadetlerini kendi mesuliyeti kabul eden bir ruh halindedir.

Bu tariflerden sonra bir de muti ruh haline bakalım. Muti kimseler kapı paspası değillerdir, hem zaten entellektüel bir hakim salağın birini ne yapsın, gerçek muti genellikle bağımsız, zeki ve hayatta başarılı bir kimsedir. Bu durum ruh halinin ilk keşfedildiğinde önemli bir paradox gibi görünebilir. Ama muti temayülleri olan bir kimse KENDİ SEÇTİĞİ bir partnere kontrolu devretme arzusunu ve bu arzunun hayata geçtiğinde getirdiği seksüel ve ruhî tatminleri de kısa zamanda görecek ve paradox çözülecektir.

Muti olmak aynı zamanda başarılı bir kariyerin devamına mani bir hal değildir zira, bil akis, hayattaki artan tatmin seviyesi diğer alanlarda başarıyı kolaylaştıracaktır.

Daha önce bahsettiğim gibi, hakimiye ve itaat duyguları doğuştan gelen bir ruh halidir. Ben bu durumu keşfettiğim zaman, aslında her zaman böyle hissettiğimi, ve hatta, hemen hemen her zaman davrandığımı anladım birdenbire. Eksik olan şey bu durumun anlaşılması, adam gibi kabullenilmesi ve tabii olarak tarif edilerek söze dökülmesiydi. Bu konuyu ilk keşfeden pek çok insanda olduğu gibi ben de hakimiyeti sadizm ile özdeşleştirmiştim, ama benim için sadizm insanların arzuları hilafına gerçekleşen "kötü" bir davranış şekliydi ve bundan hiç memnun kalmadım ilk zamanlar. Fakat aslında yukarıda da bahsettiğim beyin seksi tarifi ile birlikte SM bağlantılarının aslında o kadar da alâkalı olmadığını keşfedince tariflerimi daha iyi yerine oturtmayı becerdim.

Peki, nereden anlayacağız bu tip arzularımızın olup olmadığını, bunun için bazı sualler sormaya karar verdim, bu sualleri okurken eğer isterseniz taraf değiştirerek de okuyabilirsiniz, yani size şöyle yapıldı mı? diye sorulan bir suali siz böyle bir şey yaptınız mı? şeklinde değerlendirebilirsiniz.

Hiç hayatınızda;

Elleriniz partneriniz tarafindan sıkıca bir arada tutuldu mu? veya hiç partneriniz tarafından elleriniz meselâ ipek bir eşarpla bağlandı mı?
Sevgiliniz vulgar, argo kelimeler kullandığında heyecanlandığınız oldu mu?
Sevişirken küçük ısırıkları, çimdiklenmeyi hoş karşılar mısınız?
Hiç partnerinizle oyun türünde güreştiniz mi?
Aranızda bile bile tartıştığınız oldu mu?
Hiç seksüel utanılacak bir durumda kaldığınızda heyecanlandığınız oldu mu?
Partneriniz tarafindan hafifçe tehdit edilince heyecan duyduğunuz oldu mu?
Normal işlerinizle uğraşırken partneriniz tarafindan okşanmak veya ellenmekten heyecan duyduğunuz oldu mu?
Aslında sorulsa itiraz edeceğiniz bir seksüel harekete zorlandıktan sonra hoşunuza gittiğini fark ettiğiniz oldu mu?
Hiç başkalarını seyretmekten veya seyredildiğinizi keşfetmekten heyecanlandığınız oldu mu?
Hiç oyuncu bir tavırla seks isteğinizi yalvararak ortaya koydunuz mu?
..........................................

Bunlar sadece bazı örnekler.....

Aslında yukarıdakileri yapmış, sadece düşünmüş veya bazı romalarda falan okumuş olabilirsiniz. Önemli olan bu düşünce veya okuma esnasında heyecan duyup duymadığınızdır. Veya bu düşünce veya fiillerden bir veya birkaçı daha yoğun bir seksüel tecrübe yaşamanıza sebep oldu mu? Bunlar fantazileriniz arasında var mı? Sevişirken veya masturbasyon yaparken neler düşünürsünüz? Ve tabii eğer varsa, hangi tarafta düşündünüz kendinizi, yapan mı? yapılan mı?

Bu magazin basınında çıkan testlerden biri değil, şu anda size bir etiket yapıştırmaya çalışmıyorum. bu sualleri daha fazla sizi düşünceye yönlendirmek için buraya yazdım. Eğer ilginizi çektiyse de bu durum sizi muhakkak bir hakim veya muti yapmaz. Sadece bu alanın ilâve araştırmaya ihtiyacı olduğunu gösterebilir. Tabii sonunda da gayet heyecanlı ve tatmin edici yeni bir dünya keşfedebilirsiniz.

Simdi işin zor yerine geldim.....

D/s i bu kadar eğlenceli ve tatminkâr yapan nedir?

Önce ne olmadığından başlayayım. Daha önce de belirttiğim gibi D/s arzu hilafına fena muamele veya kötü davranış değildir. Incitmek hiç değildir. Mutinin kendi kimliğini kaybetmesi anlamına da gelmez, veya hakim tarafın partnerini üzerek veya inciterek keyif alması falan da demek değildir. Ayrıca tamamen seks ile ilgili de değildir.

D/S'in ana konusu güç değişimidir, muti kimse, tabiatı gereği, kendisini, partnerinin kontroluna terk etme eğilimindedir. Ama tabii gayet özel bir partner olmak durumundadır bu kişi, mutinin güvendiği, inandığı, çok sevdiği, büyük saygı beslediği, hatta zaman zaman şiddetle aşık olduğu bir partnerden bahsediyoruz. D/s münasebetlerde muti taraf partnerini memnun etmekten şiddetli keyif alan tarafdır, sürekli yeni usuller arayan ve gelişime açık alanlarında kendini geliştirerek partnerinin saadetini arttırmak yoluyla kendi saadetini arttıran tarafdır. Ve tabii hakim tarafın da tabii eğilimi, partnerinin bu gayretlerini mükâfatlandırmak ve onu korumak, kollamak ve gelişimine destek olmak yönündedir her zaman.

Bu konuda yaşanmış tecrübeleri olmayanlara bunları sadece sözlerle anlatmak kitap okuyarak araba kullanmayı öğretmek kadar zor görünüyor bana. Muti kontrolu kendi seçtiği bir efendiye terk ederken kimligini kaybedermiş gibi bir inanışla karşılaşıyorum sık sık, fakat benim gözlemlerime göre bunun tam tersi olmakta ve muti kendisini çok daha iyi tanıyıp kendisiyle barışarak daha öncekinden çok daha kuvvetli hale gelmekte. Efendisine sunduğu kontrol ve güç kendisine bu yolla geri gelmekte ve çok daha serbest düşünen ve mesut bir kimse olarak hayatını idame ettirmektedir.

D/s hayat tarzında, ve özellikle seksüel oyunlarda muti kimsenin içinde bulunduğu gayet özel bir ruh hali vardır, buna uluslararası terminolojide subspace denir. Bu ruh hali sanki hipnotize edilmiş gibi bir durumdur, sanki çok yüksek volümlü bir müziğe kendini kaptırmak veya gayet hissi bir filmden etkilenmek gibi. Bir nevi trans halidir bu ve sanki keyifli bir sarhoşluk duygusu yaratır, bu durumda bir kimse konuşamaz hale gelebilir, veya en basit bir sözü bile anlamayabilir, son derece yoğun bir duygu halidir ve aynı zamanda da gayet yüksek seksüel heyecan yaratır.

Peki bu durum nasıl ortaya çıkıyor? Öncelikle partnerler arasında gayet kuvvetli bir güven duygusu şart, hiç kimse şiddetle güvenmediği birisinin yanında kendini böyle bırakamaz. Zira bu ruh hali tam bir açılmayı ve hayatın biriktirdiği ruhi filtrelerden bir süre de olsa arınmayı gerektirir. Hem fiziki olarak hem de ruhi olarak büyük bir açılma durumudur bu. Ama, bir kere bu seviyede bir güven oluşunca subspace'e nasıl girilir, bu tabii olarak her insanın yapısı ve ruh haliyle değişen ve partnerler arasındaki münasebetin geldiği noktayla belirlenen bir durumdur.

D/s in fiziki ögelerinde iki ayrı etki vardır, doğrudan gözlemlenebilenler, ve psikolojik ögeler. Duyguların acı verici olması gerekmez. Genellikle gayet basit bir bağlama (digerinin kararlarına kalma duygusu için) ve çeşitli tahrik unsurlarını içerir. Bir tüyle gıdıklamak soğuk su veya buz, yada sadece el tahriki. Hatta acı verdiği düşünülen hareketler bile gerçek anlamda acı vermez.

Genellikle hakim tabiatlı kimseler kendilerini gerçek anlamda bir "reis" konumunda hissederler ve sevdikleri bir kimseyi incitmeleri veya ona gerçek anlamda acı vermeleri düşünülemez. Sadece mutinin keyif aldığı durumlarda ve sadece hakiki bir tanışma ve güven ortamının doğmasından sonra bu tip oyunlara girişilmelidir zaten. Hakim bu tip oyunlar için gayet teferruatlı planlar hazırlayabilir, ortamı, müziği hatta harareti düşünebilir, gayet hususi oyuncaklar satın alır veya imal eder. Ama bütün bu davranışların arkasında daima kendi güvenliğini onun ellerine teslim eden ve çok sevilen bir insana karşı taşıdığı sorumluluklar vardır.

Tabii D/s alanında bilinmesi gereken en önemli noktalardan biri de bunun iki taraflı bir iş olduğudur. Böyle bir münasebetin çalışması için şiddetli güven duygusu ve taraflar arasında açık haberleşmenin sağlanması şarttır. Güven duygusunun ne kadar önemli olduğunu istesem de yeterince anlatamam, zira kendinizi, geçici bir süre için bile olsa, bir başkasının kontroluna bırakmak sağlam bir güven duygusu olmadan imkansızdır. Bu duygu ortadan kalkarsa müşterek faaliyet de imkansız hale gelir. Sarhoş veya dikkatsiz bir söförün arabasına nasıl binmeye korkarsak bu durumda da ortadan kalkan güven duygusu kolay kolay tekrar sağlanamaz.

Arzularını ve hoşlandığı şeyleri anlatmak muti bir kimse için genellikle zor bir iştir. İtaatkâr ruh hali ve karakter genellikle keyif verme ve kendisinden beklenilenleri yerine getirme alışkanlığında olduğundan, rahatsızlıklarını anlatmayı veya kendisine keyif veren davranışları detaylandırmayi zor bulabilir. Dolayısıyla aklı başında ve tecrübeli bir hakim partnerinin davranışlarını gayet yakından takip ederek ve sürekli açık yüreklilikle konuşma konusunda ısrarlı olarak partnerinin arzu ve rahatsızlıklarını yakından tanımak için elinden geleni yapacaktır. Tabii böyle bir sürecin mükafatı da çiftler arasında oluşan mükemmel anlaşma hatta konuşmadan arzuların anlaşılmasına kadar uzayan ruhi bir beraberliktir.

D/s münasebetlerde anlaşılması zor olan başka bir durum da ceza müessesesidir. Bazı ender durumlarda hakim, partnerini disiplin maksatlı cezalandırmak durumunda kalabilir, (genellikle güven ve haberleşme alanında devam eden bir problem nedeniyle) ama umumi olarak gerçek problemler yüzünden ceza müessesesinin devreye sokulması doğru olmaz, bu tip problemlerin ciddi ve yoğun bir tartışma ile giderilmesi her zaman daha iyi netice verecektir.

"Ceza" daha çok bir eğlence unsuru olarak ele alınmalıdır. Gerçek problemlere yönelik olarak kullanılsa bile, partnerin gayet iyi bildiği çuvallamalarda ve seksüel bir oyun unsuru olarak kullanılırsa hayat kalitesinin ve keyfinin de artmasına sebep olacaktır.

........yukardaki yazı alıntıdır........

 
Gönderildi : 18 Eylül 2007 17:07
(@masternick)
Gönderiler: 7123
BDSM Evrimci
 

ekselans,

Bu muazzam güzel yazınız için çok teşekkürler. Herşeyi olması gerektiği gibi doğru ve anlaşılır bir şekilde ifade etmişsiniz. Feyz aldım. Hani insan bazen birşeyler okur da gıpta eder hani. Yaaa ne kadar güzel bir düşünce sistematiği ne kadar akıcı bir anlatım. Bende bunları böyle söylemeyi neden beceremiyorum diye hayıflanır ya. İşte ben şu anda o durumdayım.

Gıyabınızdaki izninizle bir kopyasını BDSM Akademi ye koyuyorum. İki nedeni var. Akademiyi okuyanlara mutlaka ışık tutacaktır ve bu güzel yazı iki bölümde olursa okunma şansı daha da artacaktır.

Nacizane fikirlerimi de bilahare yazmaya çalışacağım.

 
Gönderildi : 18 Eylül 2007 17:37
(@mephistophelique)
Gönderiler: 1475
BDSM Onursal
 

ekselans yazınızı okudum. oldukça güzel ve akıcı. içerik hakkında Masternick ile aynı görüşlerdeyim.
Sevgili Masternick kendinizle ilgili eleştirinize gelince: sizin de kendinize has bir uslubunuz var. benim hala inci ince dokundurdu mu? yoksa taktır mı etti bazen algılayamadıgım bır tarz Smile ama her ne olursa olsun bulundugumuz bu platformda oluş sebebımız aslında aynı şeyi düşündüğümüzü gösterdiği sürece, neyi nasıl ifade ettiğimiz ikinci derece de önemli, en azından benim için.
Bu arada ekselans hızlı giriş yaptınız ama benim ikinci olmak gibi bir niyetim yok. Çok kapışıcaz sanki sizinle. şimdiden kolay gelsin diyorum ... ve yazılarınızın devamını bekliyorum..

Fazla mütevazilik "hiçliktir."

 
Gönderildi : 18 Eylül 2007 23:02
LADY SADE
(@lady-sade)
Gönderiler: 2901
BDSM Ustası
 

ekselans öncelikle aramıza hos gelısınız paylaşımlarınızdan bellı olmakta tesekkürler bızlere eşliğiniz için...

Forumda ve chatroomda cesitli zamanlarda anlatmaya calıstıklarımızı sızın de bu guzel ve ozel anlatımınızın ıcınde yansıyor olması cok keyf verıcı.BDSM i kendıne yasam tarzı olarak benımsmiş kııslerın aynı hısler ıcınde olması oldukca sevındırıcı ,sayılarımız az gözükebilir ama kalıte zaten bunu gerektırmıyor mu..

BDSM i hayatımızın en önemli konumuna koyan bızler için hizmetkarlarımız çok degerlidir.Bunu hep anlatmaya calısırız gercı bazı dusunceler bir köle için deger kelimesini aynı anda nasıl kullanırısınız dıye tuhaf bır soylem kullansalarda bu bır gercektır.Elindeki küçük bir çizigin acısı için gunlerce mızmızlık eden bırcok kısıye karsı hayatını sonlandırma noktasına kadar varlıgına ınandıgı bır guce kendını sunabılen bırı ıcın nasıl bır deger dıye konusamaz ve dusunemeyız hep bunu sorgularım kendıme.. Gücün varlıgını hıssetmek ve o guce ınanıp ıtaat etmek cok cabuk ve kolay olan bır akıs degıl bence.Tarafların bırbırılerıne cok acık davranmaları sonucunda zamanla olusup gelısen bır ılskıdır D/s birlikteligi..D/s birlikteli ruhların birlikteliği oldugu ıcın bılınen tum bırlıktelıklerden cok daha yalın ve dogaldır.Gorulenı degıl gorulmeyenı yansıtır çünkü.

Bu yalın ,dogal ve gercek hayatın içindeki SIRRI tüm güzellikleriyle yaşamamız dileğiyle ortak nice paylaşımlara diyorum

LADY SADE

Sınırların sınır olmaktan çıkıp gerçek oldugu an,
Ruhunun Ruhuma DİZ ÇÖKTÜGÜ ANDIR..!!

 
Gönderildi : 19 Eylül 2007 00:41
(@anonymous)
Gönderiler: 617
BDSM Felsefik
Konu başlatıcı
 

az konuş çok dinle felsefesiyle ilerlediğim bdsm dünyasında okuduğum güzel yazılardan bir tanesi daha.okurken imrendiğim hatta neden bende böyle bir anlatma ve yazma yeteneği yok dediğim bir yazı.galiba benim açımdan insanın kendini anlatması kadar zor bi şey yok.olsun dinlemek okumak ve öğrenmek daha güzel.teşekkürler ekselans....

 
Gönderildi : 19 Eylül 2007 00:46
(@mephistophelique)
Gönderiler: 1475
BDSM Onursal
 

masterC bence önemli olan içinizdekiler olsun. samimiyet daha önemlidir. İki satır olsun öz olsun ama sizin hisleriniz olsun. İnanın ki daha değerli ve özel olacaktır bizler için. Bence denemelisiniz, başaramayacağınızı düşünmüyorum.

Fazla mütevazilik "hiçliktir."

 
Gönderildi : 19 Eylül 2007 00:56
(@isimsiz)
Gönderiler: 79
Kanıyla Üye
 

tam bu yazıyı bir yerlerden hatırlıyorum diyordum ki "mutIM®" kelimesiyle birlikte Kağan Akkayan'a ait olabileceği geldi aklımda.
http://www.bdsm-tr.org/files/manevi/dominance_ve_submission_uzerine.htm

alıntı yaparken alıntı olduğunu belirtmek kaydıyla güzel bir paylaşım tabii. hoşgeldiniz ekselans.

 
Gönderildi : 19 Eylül 2007 01:25
(@anonymous)
Gönderiler: 617
BDSM Felsefik
Konu başlatıcı
 

masterC bence önemli olan içinizdekiler olsun. samimiyet daha önemlidir. IM

 
Gönderildi : 19 Eylül 2007 01:41
(@mephistophelique)
Gönderiler: 1475
BDSM Onursal
 

Bende üstü kapalı onu anlatmıştım zaten. yaklaşık olarak 6 yıl önce okuduğum bir yazıydı. Kağan ın yazısını tanımamak mümkün değildir. BDSM diyince zaten iki site var bence biri bizimki diğeri de onun sitesidir. Her zaman kendi fikirlerin önceliklidir unutmamalı.

Fazla mütevazilik "hiçliktir."

 
Gönderildi : 19 Eylül 2007 01:48
(@isimsiz)
Gönderiler: 79
Kanıyla Üye
 

Kağan ın yazısını tanımamak mümkün değildir. BDSM diyince zaten iki site var bence biri bizimki diğeri de onun sitesidir. Her zaman kendi fikirlerin önceliklidir unutmamalı.

size katılıyorum mephistophelique, yalnız bu şekilde isimsiz kaynaksız paylaşımlar canımı sıkıyor. hassas olduğum bir konu. bilinen bir şey varsa da "açıkça" yazılması gerekir fikrindeyim. neyin ne olduğu bilinsin, aksi türlüsü paylaşımcının da zararına olur diye düşünürüm.

 
Gönderildi : 19 Eylül 2007 02:23
(@mephistophelique)
Gönderiler: 1475
BDSM Onursal
 

Haklısınız. Özellikle BDSM Akademiye eklenmesi düşüncesini görünce Sebgili Masternick'e kişisel bir mesajla durumu izah etmiştim ancak online olmakdıkları için ancak okuduklarında telefi edecekleri kanısındayım. Sonuçta imajımız açısından hoş olmaz. Düşündüklerimizi, yaşadıklarımızı ve genel kuralları kendi ifadelerimizle eğitim dökümanları ve paylaşımsal yazılar olarak dönüştüremeyecek kadar da yeteneksiz olduğumuzu düşünmüyorum. ekselans'ın da bilinçli olarak yaptığını sanmıyorum. Kaynakça belirtmenin gerekli olduğunu düşünmemiş ya da eklemeyi unutmuş olabilir kanısındayım. Sonuçta hepimiz genel olarak ben dahil olmak üzere birçok konuda hatta birkaç yerden aldığım ifadelerle bazı şeyleri size aktarıyorum. Ama bilindik bir kişinin yazısını aynı şekilde alıp isim ve kaynak belirtmeyince herşeyden öte onu yazana yapılan bir haksızlık oluyor ki; bu bizlerin yapabileceği bir haksızlık hiçbir zaman olmamamıştır. Sonuçta telafisiz birşey değil. Gerekeni yapılır.

Fazla mütevazilik "hiçliktir."

 
Gönderildi : 19 Eylül 2007 08:29
(@isimsiz)
Gönderiler: 79
Kanıyla Üye
 

...tabii ki bilinçle yapılacak bir hata olmasa gerek. Smile
Aslında bu da vesile olsun, kafamı hep kurcalayan bir şey olan "alıntılarda kaynakça belirtmekle ilgili bir kural var mı?" ya da "olmalı mı?"yı yöneticilerimize sormak isterim.

Forum kuralları gereğince site adresi vermek bile yasak görünürken benim de çekincelerim olmadı değil geçmişte bunun üzerine.

 
Gönderildi : 19 Eylül 2007 09:43
(@masternick)
Gönderiler: 7123
BDSM Evrimci
 

Arkadaşlar,

Uzun uzun yazmayacağım. Bütün cevapları okuduktan sonra tespitlerimi yazacağım sadece.

1) ekselans ile bu konu dışında kısa bir görüşme yaptım. O kısa görüşmeden edindiğim intiba ile böyle bir alıntıyı açıkça belirtmeyecek biri değil. Büyük bir ihtimalle belirtmeyi unutmuştur.

2) Alıntı olmasının belirtilmemiş olması "ah ne kadar güzel" denecek bir durum olmamakla birlikte "vahhh başımıza gelenler" durumu da değildir.

3) Bu sabah daha çok yazının içeriğine yapılacak katkıları görmüş olsa idim sevinirdim.

4) Yazının orjinalini bilmediğim için belki de gereğinden fazla öne çıkartılmasına vasat hazırlayarak yaptığım hata için başta ekselans'tan olmak üzere herkesten özür dilerim.

Aramızda kimesnin "yok ama olmaz ekselans'ta özür dilesin" demiyeceğini bildiğim için, kaynakta belirtilmiş olduğu için ve söylenmesi gereken başka söz kalmadığına olan inancımdan dolayı ; başka bir başlık açılmaması ricası ile kilitliyorum.

 
Gönderildi : 19 Eylül 2007 10:33
Paylaş:
BDSM Türkiye

Merhaba

Hoşgeldin

Forumun Yeni Düzenine

Tüm Forumu

AÇMAK İÇİN GİRİŞ YAP

VEYA

ÜCRETSİZ KAYIT OL