Shop
GÜVENSİZ OLMAZ
 
Bildirimler
Tümünü temizle

GÜVENSİZ OLMAZ

12 Gönderiler
8 Üyeler
0 Reactions
365 Görüntüleme
(@kutal-mira)
Gönderiler: 22
Canıyla Üye
Konu başlatıcı
 

İtaati mümkün kılmanın temelinde ne var?

- Çok güçlü bir iradenin varlığı?

- Yönetme ve yönlendirme becerisi?

- Sadist dürtülerin uç noktalara ulaşması?

- Yüksek bir ikna kabiliyeti?..

Hepsinden ve bunlar gibi birçoğundan öte, "temelde" esas olan tek şey GÜVENLİK hissi.

Hükmedene duyulan sonsuz ve şüpheye yer bırakmayan bir güven duygusu.

"Onunlayken" kendinde hissettiği mutlak bir "emniyet" hissi.

En uç noktadayken dahi, tahammülünün sınırlarında, bazen sınırlarının da ötesindeyken dahi şüphe etmediğin o "güven" duygusu.

İtaatin en temelinde bu var. İtaatkarın en birincil ihtiyacı bu güven hissi.

Kişi üzerindeki tahakkümün ne denli yüksek olursa olsun, dominasyon becerin, hakimiyetin ne kadar uç noktalarda olsun, fiziksel ve kişilik anlamında ne denli donanımlı, ne denli ilgi çekici olursan ol, "itaatkar"da o güven duygusunu, "mutlak" düzeyde oluşturamamış isen, bunların hiçbiri bir anlam ifade etmeyecek, aranızdaki şey "itaat" olarak adlandırılamayacak, bir "oyun" dan öteye geçemeyecektir.

Bu noktada, sizin ne istediğinizi biliyor olmanız da bir anlam ifade etmeyecektir. Zira karşınızdakinin ne istediğini biliyor olması, bir "iletişimin" başlaması için en az sizin ne istediğinizi bilmeniz kadar önemlidir.

Bir önceki yazımda bahsettiğim, Türk "Maledom" camiasında ortaya çıkan en büyük sıkıntılardan biri bence bu.

"İtaatkar", itaat etme dürtüsünü içinde barındırıyor. Bu dürtü ile bir arayış içine giriyor. Yeni insanlar, yeni fikirler tanımaya başlıyor. Tanıdığı, keşfettiği fikrin büyüsüne kapılıp peşinden gidiyor. Sonra birden, bir anda, yeraltına gizliyor kendini.

Neden?

Neden tüm bu dürtülerine, isteklerine, arzularına rağmen kaçıyor?...

Çünkü korkuyor.

Bir anda o güvensizlik hissi tüm ruhunu kaplıyor. Kendini güvenli bir limana -kabuğuna- çekiyor ve kaçıyor "yöneten"den.

Halbuki biraz olsun soğukkanlı adımlar atabilse, acaba benim "ihtiyaçlarıma" karşılık verir mi dürtüsünden çok, acaba gerçekten bana "sahip" olabilir mi dürtüsü ile hareket etse, bu düşünce ile yaklaşsa karşısındakine, tüm bu "sakat" etkileşimlerden uzak, çok daha sağlıklı bir ilişkinin temellerini atabilecek...

Sorgulanmaya açık değiller. Sorulan her soruya şüpheyle yaklaşıyor, "anonim" kalmayı tercih ediyorlar. "Herhangi biri" gibi konuşup, "herşeyleri" olacak birini bulmayı hedefliyorlar. Ne mümkün?..

"Bedenlerini" korumak için ruhlarını saklıyorlar. Ve bu halleriyle, hayali "kendi"lerini kabul edecek bir "efendi" peşinde koşuyorlar.

Duymak istediklerini duymak uğruna yalanlar söylüyor, ya da göz yumuyorlar.

"Akıl Oyunları"nda bahetmiştim; "Yöneten" bilmek-hakim olmak ister. Aksi durumda, konuya ya da sürece hakim olmadığı anlarda kendini bundan dolayı son derece rahatsız, kontrolsüz ve "güçsüz" hisseder.

Bilmek-hakim olmak uğruna sorgular, inceler, tartışır, eleştirir.

İtaat edene hakim olmak, onu "kendinden geçercesine" teslim almak için Onu herşeyiyle, hatta ondan daha iyi tanımak ister.

Heyecanlarını, korkularını, inançlarını, zaaflarını, zevklerini, nefretlerini.. Tüm duygularını, tüm geçmişini bilmek ister.

Peki "itaat eden" bu samimiyeti her zaman gösterebilir mi?

Tüm benliğini ortaya koyacak kadar açık sözlü, açık fikirli olabilir mi?...

Kimse Ondan ilk konuşmada TC kimlik numarasını vermesini, Açık adresini vermesini beklemeyecektir.

İlk konuşmadan itibaren ondan beklenecek tek şey dürüstlük ve samimiyettir.

Aradığı güveni bulmanın yolu burdan geçmektedir.

Tanıtmadan tanıyamayacak, anlatmadan anlamayacak, güven teklin etmeden asla güvenemeyecektir.

Samimi ve dürüst bir dialog temelinde gelişen iletişim zamanla elbette şekillenecek ve karşılıklı "düşünceler" oluşmaya başlayacaktır.

Bu her zaman işe yarayacak ve herşey mükemmel gelişecek diye bir şart da yok elbette.

Her dominant ve her submissive karakter birbiri ile uyuşacak diye bir iddia da yoktur, olmamalıdır.

BDSM denilen hadisenin içinde hem fiziksel, hem psikolojik eğilimler öyle çoktur ki, bu "deniz" in içinde doğru akıntının bir parçası olmak pek de kolay olmayacaktır.

Geçmişime dönüp baktığımda, yaşadığım tüm "sakat" iletişimlerimin temelinde bu tereddüt ve "sahte" dialoglar yattığını görüyorum.

"Mükemmel insan" kavramının mümkün olmadığından yola çıkarak bunda kendi yanlışlarımın -ufak da olsa- payı olduğunu görmezden gelemem.

Ancak kendime iğneyi batırırken, KILICI karşımdakine batıracak kadar da çok haksızlık ile karşılaştığımı belirtmeden geçemem.

Bunu okuyan her "itaatkar" ruhun, bir nebze de olsa kendini sorgulamasına vesile olduğumu umuyor, gelecek dialoglarında bu düşünce temeli ile hareket ederek, daha dürüst, daha samimi, daha -tanıma/tanıtma temelli- iletişimler kurmalarını temenni ediyorum.

"Güven" içinde kalın..

 
Gönderildi : 10 Ocak 2013 02:33
(@kutal-mira)
Gönderiler: 22
Canıyla Üye
Konu başlatıcı
 

yüksek ikna kabiliyeti...? bir daha okuyun anlayamadığını düşünüyorum..latina neden bilmem ama özel mesaj gönderme yetkim yok.onun için burdan yazmak zorunda kaldım

 
Gönderildi : 10 Ocak 2013 03:57
(@latina)
Gönderiler: 2155
BDSM Onursal
 

Kazanılması en güç olan ile.. bu konu başlığı ile güven vererek güzel bir başlangıç yapmışsınız kutal mira ..

el camino de mi alma~

 
Gönderildi : 10 Ocak 2013 04:23
(@bia-style)
Gönderiler: 455
BDSM Tutkunu
 

sevgili kutal mira ,
yazınızı çok büyük bir keyifle okudum. Sadece itaatkarlar için değil Dominantlar için de çok faydalı bir paylaşım. Doğru sürecin başlaması için gerekli en temel öğeyi vurgulamanız gerçekten önemli. Kendini yeni keşfetmeye başlayan arkadaşlar için güzel bir giriş oldu bu.

paylaşım için teşekkürler. +++
sevgiler,
Bia!

A mediocre Dominant tells, a good Dominant teaches, an excellent Dominant explains, but a True Dominant inspires!

 
Gönderildi : 10 Ocak 2013 04:53
(@masternick)
Gönderiler: 7123
BDSM Evrimci
 

Son zamanlarda okuduğum, ilgi ile okuduğum en özgün ve en güzel metin bu oldu. İtiraf etmeliyim, okurken hah tamam bunu demiş kutal mira ama şunu eksik bırakmış diye aklımın arkasından açık yakalamaya eksik bulmaya çalışarak okudum [Beşer işte hataları ile mamuldur Smile ] ama her bulduğum "eksiğin" bir iki satır sonra tamamlandığını görünce yazıyı okumaktan daha fazla zevk alarak okumaya başladım. Nokta eklenmeyecek virgül çıkartılmayacak bir yazı bu. Çok teşekkürler kutal mila.

Not : 10 mesaj sonra nickinin rengi maviden turuncuya dönecek ve özel mesaj sistemin çalışır hale gelecek.

 
Gönderildi : 10 Ocak 2013 10:19
(@lord-peterpeine)
Gönderiler: 1327
BDSM Onursal
 

Elinize emeğinize sağlık
LPP

EVERY WOMAN HAS A SLAVE IN HER BELLY

 
Gönderildi : 10 Ocak 2013 12:57
(@ranip)
Gönderiler: 16
Aktif Üye
 

Teşekkürler çok güzel şeyleri belirtmişsiniz, güven/karşılıklı güven kesinlikle temel taşlardan biri...

 
Gönderildi : 10 Ocak 2013 21:49
(@huytt)
Gönderiler: 813
BDSM Felsefik
 

bu forumda bu konunun - güven - farklı başlıklar altında çok altı çizilmesine rağmen, özellikle bir başlık açılarak güven konusunun öneminden bahsedilmesi iyi olmuş.

sevgiler, saygılar...

İnsanın Sevgisi Ne Kadar Büyükse Vereceği Ceza da O Kadar Büyük Olur...

 
Gönderildi : 11 Ocak 2013 00:20
(@kutal-mira)
Gönderiler: 22
Canıyla Üye
Konu başlatıcı
 

teşekkürler ...paylaşımların en güzel tarafı böyle yorumlarla daha da fazla paylaşım hevesini körüklemesi ...
itaate sevgilerimle

 
Gönderildi : 4 Şubat 2013 01:20
 rita
(@rita)
Gönderiler: 8
Aktif Üye
 

+++

 
Gönderildi : 7 Şubat 2013 06:41
(@kutal-mira)
Gönderiler: 22
Canıyla Üye
Konu başlatıcı
 

teşekkürler

 
Gönderildi : 9 Şubat 2013 03:14
(@bia-style)
Gönderiler: 455
BDSM Tutkunu
 

kutal mira,

tüm yazılarınızı ayrı ayrı kontrol etmek durumunda kaldım ve şaşkınlıkla teşekkürleri kabul ettiğinizi gördüm. Yaptığınız paylaşımın size ait olmadığını belirtmeniz gerekir. Nereden alıntı yaptığınızı özellikle belirtmeniz forum kuralları gereği zorunludur.

İtaati mümkün kılmanın temelinde ne var?

- Çok güçlü bir iradenin varlığı?

- Yönetme ve yönlendirme becerisi?

- Sadist dürtülerin uç noktalara ulaşması?

- Yüksek bir ikna kabiliyeti?..

Hepsinden ve bunlar gibi birçoğundan öte, "temelde" esas olan tek şey GÜVENLİK hissi.

Hükmedene duyulan sonsuz ve şüpheye yer bırakmayan bir güven duygusu.

"Onunlayken" kendinde hissettiği mutlak bir "emniyet" hissi.

En uç noktadayken dahi, tahammülünün sınırlarında, bazen sınırlarının da ötesindeyken dahi şüphe etmediğin o "güven" duygusu.

İtaatin en temelinde bu var. İtaatkarın en birincil ihtiyacı bu güven hissi.

Kişi üzerindeki tahakkümün ne denli yüksek olursa olsun, dominasyon becerin, hakimiyetin ne kadar uç noktalarda olsun, fiziksel ve kişilik anlamında ne denli donanımlı, ne denli ilgi çekici olursan ol, "itaatkar"da o güven duygusunu, "mutlak" düzeyde oluşturamamış isen, bunların hiçbiri bir anlam ifade etmeyecek, aranızdaki şey "itaat" olarak adlandırılamayacak, bir "oyun" dan öteye geçemeyecektir.

Bu noktada, sizin ne istediğinizi biliyor olmanız da bir anlam ifade etmeyecektir. Zira karşınızdakinin ne istediğini biliyor olması, bir "iletişimin" başlaması için en az sizin ne istediğinizi bilmeniz kadar önemlidir.

Bir önceki yazımda bahsettiğim, Türk "Maledom" camiasında ortaya çıkan en büyük sıkıntılardan biri bence bu.

"İtaatkar", itaat etme dürtüsünü içinde barındırıyor. Bu dürtü ile bir arayış içine giriyor. Yeni insanlar, yeni fikirler tanımaya başlıyor. Tanıdığı, keşfettiği fikrin büyüsüne kapılıp peşinden gidiyor. Sonra birden, bir anda, yeraltına gizliyor kendini.

Neden?

Neden tüm bu dürtülerine, isteklerine, arzularına rağmen kaçıyor?...

Çünkü korkuyor.

Bir anda o güvensizlik hissi tüm ruhunu kaplıyor. Kendini güvenli bir limana -kabuğuna- çekiyor ve kaçıyor "yöneten"den.

Halbuki biraz olsun soğukkanlı adımlar atabilse, acaba benim "ihtiyaçlarıma" karşılık verir mi dürtüsünden çok, acaba gerçekten bana "sahip" olabilir mi dürtüsü ile hareket etse, bu düşünce ile yaklaşsa karşısındakine, tüm bu "sakat" etkileşimlerden uzak, çok daha sağlıklı bir ilişkinin temellerini atabilecek...

Sorgulanmaya açık değiller. Sorulan her soruya şüpheyle yaklaşıyor, "anonim" kalmayı tercih ediyorlar. "Herhangi biri" gibi konuşup, "herşeyleri" olacak birini bulmayı hedefliyorlar. Ne mümkün?..

"Bedenlerini" korumak için ruhlarını saklıyorlar. Ve bu halleriyle, hayali "kendi"lerini kabul edecek bir "Efendi" peşinde koşuyorlar.

Duymak istediklerini duymak uğruna yalanlar söylüyor, ya da göz yumuyorlar.

"Akıl Oyunları"nda bahetmiştim; "Yöneten" bilmek-hakim olmak ister. Aksi durumda, konuya ya da sürece hakim olmadığı anlarda kendini bundan dolayı son derece rahatsız, kontrolsüz ve "güçsüz" hisseder.

Bilmek-hakim olmak uğruna sorgular, inceler, tartışır, eleştirir.

İtaat edene hakim olmak, onu "kendinden geçercesine" teslim almak için Onu herşeyiyle, hatta ondan daha iyi tanımak ister.

Heyecanlarını, korkularını, inançlarını, zaaflarını, zevklerini, nefretlerini.. Tüm duygularını, tüm geçmişini bilmek ister.

Peki "itaat eden" bu samimiyeti her zaman gösterebilir mi?

Tüm benliğini ortaya koyacak kadar açık sözlü, açık fikirli olabilir mi?...

Kimse Ondan ilk konuşmada TC kimlik numarasını vermesini, Açık adresini vermesini beklemeyecektir.

İlk konuşmadan itibaren ondan beklenecek tek şey dürüstlük ve samimiyettir.

Aradığı güveni bulmanın yolu burdan geçmektedir.

Tanıtmadan tanıyamayacak, anlatmadan anlamayacak, güven teklin etmeden asla güvenemeyecektir.

Samimi ve dürüst bir dialog temelinde gelişen iletişim zamanla elbette şekillenecek ve karşılıklı "düşünceler" oluşmaya başlayacaktır.

Bu her zaman işe yarayacak ve herşey mükemmel gelişecek diye bir şart da yok elbette.

Her dominant ve her submissive karakter birbiri ile uyuşacak diye bir iddia da yoktur, olmamalıdır.

BDSM denilen hadisenin içinde hem fiziksel, hem psikolojik eğilimler öyle çoktur ki, bu "deniz" in içinde doğru akıntının bir parçası olmak pek de kolay olmayacaktır.

Geçmişime dönüp baktığımda, yaşadığım tüm "sakat" iletişimlerimin temelinde bu tereddüt ve "sahte" dialoglar yattığını görüyorum.

"Mükemmel insan" kavramının mümkün olmadığından yola çıkarak bunda kendi yanlışlarımın -ufak da olsa- payı olduğunu görmezden gelemem.

Ancak kendime iğneyi batırırken, KILICI karşımdakine batıracak kadar da çok haksızlık ile karşılaştığımı belirtmeden geçemem.

Bunu okuyan her "itaatkar" ruhun, bir nebze de olsa kendini sorgulamasına vesile olduğumu umuyor, gelecek dialoglarında bu düşünce temeli ile hareket ederek, daha dürüst, daha samimi, daha -tanıma/tanıtma temelli- iletişimler kurmalarını temenni ediyorum.

"Güven" içinde kalın..

orjinali : http://kalemkesigi.blogspot.com/2012/02/ne-istiyorsun.html?zx=983d0c1d7ecb2b58

A mediocre Dominant tells, a good Dominant teaches, an excellent Dominant explains, but a True Dominant inspires!

 
Gönderildi : 15 Nisan 2013 00:37
Paylaş:
BDSM Türkiye

Merhaba

Hoşgeldin

Forumun Yeni Düzenine

Tüm Forumu

AÇMAK İÇİN GİRİŞ YAP

VEYA

ÜCRETSİZ KAYIT OL