İlginç bir yazı...

Yazılış tarihi itibariyle belki aranızda okuyanlar olabilir. Ben yeni okudum ve tabiki sizlerle paylaşmak istedim her zamanki gibi..
Bir zamanlar yazılmış bir BDSM el kitabı hakkında BDSM le ilgisi olmayan bir forumda yine BDSM le ilgisi olmayan biri tarafından sabırla okunup sabırla yorum yapılmış .
Dışardan bakış bazen iç bakışın at gözlüğünü yıkmaya yarar..
Buyrun okuyun ve sizde yorum yapın..
Umarım hepsını okursunuz..
------------
Bütün kitap .... 72 küsur MB, toplam 11 klasörde 151 word dosyasından oluşuyor. İngilizceden Türkçeye çevrilmiş ve dosyalarda konuyla ilgili ve ilgisiz bol bol fotoğraf da var. Çevirinin kalitesi fena değil. Bu işlerin meraklısı için okunmasında fayda olan bir çalışma. Bilhassa Türkiye'de her türlü cinsel okuma materyali sıkıntısı çekildiği göz önüne alınırsa hiç yoktan iyidir bile denebilir. Tabii herkesin kendi süzgecinden geçirerek okuyacağı da muhakkak.
Bölüm başlıkları:
A - Kolelik Sozlesmesi
Bolum 01 - Baslangic
Bolum 02 - Topuklular ve Naylonlar
Bolum 03 - Ayak Sehpasi
Bolum 04 - AyakBanyosu
Bolum 05 - Egitim, Disiplin ve Ceza
Bolum 06 - Ayaklarinizdan Beslemek
Bolum 07 - Yatak Kolesi
Bolum 08 - Yuksek Dominasyon Zevkleri
Bolum 09 - Dominant Kadinlar ve Anlatilar
Bolum 10 - Otesi
Neden? ...çünkü çevremde bu mevzulara ilgi duyan kadınlar ve erkekler var, nedir bu işin aslı astarı, acaba bir farklı ses duyacak mıyım, dedim. Bu sabah indirdim, açtım hızlı hızlı atlaya atlaya okudum. Gülünç geldi... Çünkü bu "kitap" veya "elkitabı" demek daha doğru, kesinlikle bir erkek tarafından yazılmış. Hem de öyle bir erkek tarafından yazılmış ki adamcağızın bütün repertuarı "kadının ayaktabanını yalamak, kadının ayağıyla ezdiği yemeği onun ayak tabanından yalamak, garnitür olarak az biraz naylon çorap fetişi " olarak dar bir alana tıkanmış kalmış. Farkında bile değil, bırakın kendini normal diye tanımlayan insanları, bdsm dünyasındaki insanların da farklı fantazilerinin olabileceğinin. Onun için varsa yoksa sahibesinin tabanıyla ezdiği mamayı yemek. Arada da bol bol sopa yemek. Halbuki bilse ki bu fani dünyada insan sayısı kadar sevme biçimi vardır. Ah bir bilse!
E tabii ki böylesine takıntılı abilerin bu zaaflarını sömürecek hatunlar da çıkacaktır, tencere kapak misali. Şanslıysa bdsm'yi hayat tarzı haline getirmiş bir kadın/sahibe bulur kendine, gül gibi geçinir giderler. Ama çevresinde öylesi yoksa başına gelebilecek en kötü şey bu işi profesyonel yapan kan emici sülük sahibe/fahişelerin ağına düşmek olacaktır. Ve Türkiye'de de bu sektör az buz değil artık.
Yememiş içmemiş, oturmuş bir köle ruhlu erkek tarafından kendisine sahibelik yapacak kadına nasıl davranacağını söylemek üzere bu metni kaleme almış. Köle sahibe ilişkisinin hiyerarşik psikodinamiklerini ele almak yerine sırasıyla yapılması gerekenleri anlatan bir IKEA mobilyası montaj elkitabı gibi yazmış. Veya köpek eğitim kitabı gibi de denebilir. Ki zaten kendini köpek olarak görüyor ve aynen köpek gibi eğitime tabi tutulma fantazisini anlatıyor bütün kitap boyunca. Ama anlatısını öyle bir kipe dönüştürmüş ki "ben şöyle şöyle şöyle olmasını arzu ediyorum" demiyor, "gerçek bir sahibe olmak isteyen kadın böyle, böyle, böyle yapmalıdır" diyor. Gelinim sana söylüyorum hesabı.
Ve de not olarak düşeyim; ana fikri zihinlere kazımak için seçtiği yöntem, her bölümde aynı şeyi tekrar tekrar, tekrar tekrar, tekrar tekrar söylemek olmuş. Bir nevi hipnoz etkisi... Bu kafaya kafaya vuran ağaçkakan yöntemiyle eşşeği bağlasanız sular seller gibi ezberler köle eğitiminin ne menem bir şey olduğunu.
Gerçekten dominant ruha sahip bir kişiye (kadına veya erkeğe, farketmez) neyi nasıl yapacağını dikte etmek söz konusu olabilir mi? Bu bir ruh, mizaç ve karakter meselesi. Baskın karakterli kişi kendisine bu kitabı okusun diye veren biri çıkacak olursa, önce hepsini print ettirir sonra bütün sayfaları yırtar sonra da sokar onun boğazından aşağı.
Ama hiç mi yararsız derseniz, mesela trişkadan sahibe rolüne soyunup zaafları olan erkekleri söğüşlemek isteyen hatunların işine yarayacaktır bu kitap. En azından okuyup birkaç ince numara kapabilirler. Bir de köle ruhlu erkekler için güzel fantazi malzemesi olarak iş görür.
Sevdiğim bir söz var: "İlkinde trajedi olan şey, ikincisinde komedidir."
Komik çünkü içinde sahibe köle ilişkisinin çözümlenmesi imkansız çelişkisini de barındırıyor. Dominant kadına ne yapması gerektiğini kılı kırk yaran bir detay seviyesiyle (ki her şeyin fantazilerindeki gibi tamı tamına olması, en ince detayına kadar senaryolaştırmak, sabahtan akşama kadar takılmış plak gibi aynı şeyi hayal etmek köle ruhlu fetişistlerin en önemli takıntısı, zaafı ve kıramadığı kısır döngüsüdür) tek tek sayan kişi, bu durumda hiçbir söz hakkı olmaması gereken erkek olduktan sonra, sahibe rolündeki kadına da kölesinin isteklerini yerine getirmek düşüyor. Kimin kimi yönettiğini bir sonuca ulaştırmanın asla mümkün olmadığı bir ilişki... Pardon buna ilişki denemez zaten... "bir durum" veya "bir hedehödö" demek daha doğru bu yaman çelişkiye. Ecnebiler buna "topping from the bottom" diyorlar. Yani tepedekine neyin nasıl yapılacağını alttakinin söylemesi.
Bu durum, ne sahibeyi ne de köleyi tatmin eder. Sofradan hep aç kalkarlar. Çünkü zurnanın zırt dediği yer, akıllarının bir köşesinde o çözümlenemeyen çelişkiye gelir dayanır. Hani meşhur fırkadır ya... Mazoşist: nolur vur! Sadist: Nıhaha, vurmicaaam!
Sadistin mazoşiste vereceği en büyük ceza, onu dövmemektir, cezadan yoksun bırakmaktır. E o zaman da sadist kendi arzularını tatmin edememiş olacaktır. Ne anladım o zaman ben bu işten diyecektir. Sadist tam tersini yapıp, "daha çok dayak istiyorum diyen" mazoşisti daha fazla dövse bu sefer de mazoşistin isteklerini yerine getirmiş olacaktır. Dizginler mazoşistin eline geçmiş olacaktır. Sonuç yine tatminsizlik.
Elektrik mühendisine böyle bir devre tasarlatsanız, o kart aynen kısa devre yapar.
Bütün kitapı anlatacak değilim ama son bölümler bir harika... Bilhassa Dominasyonun Topluma Yayılması başlıklı bölüm... Bunu yazan adamcağız, kafasında eğlendirdiği dar repertuarlı (ayaktan yemek yemeyi kastediyorum) fantazisini hakimiyetin erkeklerden kadınlara geçtiği bir "toplumsal dönüşüm projesi" olarak sunuyor. İşte takıntılı olmanın sıkıntısı da burada. Parmağını emmekten veya pipisiyle oynamaktan vazgeçemeyen küçük çocuklar gibi (hatta gibisi fazla bile) tek bir odağa yoğunlaşmış hayallerinin hayatın bütün cephelerini kapsayacağını sanmak... veya o şekilde avunmak, avunarak bir ömür geçirmek... Sanki bir battaniye ile örtmüş bütün cinsel dünyasını. Sıcak tutuyor o battaniye... Ve aynı zamanda dışarıdaki hayatı görmesini engelliyor. Dışarısı soğuk zannediyor battaniyenin altında. Halbuki üzerinden bir fırlatıp atabilse... Ah bir atabilse! (Bkz. psikoz)
"Ne güzel olurdu bütün musluklardan Nutella aksa" gibi insanın aç karnına yattığı yerden tavanı seyrederek kurduğu temenniyle karışık tatlı hayali beyindeki arızalı sinaptik bağlantılar yüzünden "gün gelecek bütün musluklardan Nutella akacak, zaten bütün dünyada sıhhi tesisatların o yöne doğru evrildiği de yadsınamaz bir gerçek!" gibi bir kesin hükme/inanca dönüştürme... E yazık tabii.
Şimdi aşağıya o son bölümden bir pasaj kopyalıyorum. İbretle okuyun ve yürütülen mantıktaki süper ultra şahaneliğe kendi gözlerinizle şahit olun.
Aman diyeyim, yanlış anlaşılmayayım. Asla metnin saçmalığını erkeğin kadından üstün olduğu gibi salak bir sava dayandıranlardan değilim. Bilakis herkesin sonuna kadar eşit olduğuna bütün kalbim ve aklımla inanıyorum. Ve de aman diyeyim, kimse kalkıp bana dar görüşlüsün, sen ne anlarsın zaten gerçek zevkten, bedesemeden, fetişten falan demesin.
Bunu yazanlar ve de harfiyen uygulamaya kalkanlar var ya... Hakikaten dayaklık... Kadınıyla erkeğiyle, sahibesiyle kölesiyle... Alayı!
İlk aşama kadınların cinsel açlıklarına erkeklerden daha fazla hakim olmasını zorunlu kılar. Eğer kadınlar erkeklere bu konuda muhtaç olmazlarsa, eninde sonunda erkek, o kadını etkilemek ve ilgisini çekmek için dah fazla "ödün vermeye" başlamak zorunda kalacaktır…
Ve zamanla, artan kadınsız erkekler arasındaki rekabet, kadına yaklaşmak için onun isteklerini yapma konusundaki rekabete dönüşecektir! Erkek bu davranışıyla, kadına bu konuda muhtaç olduğunu hem içinde hem de dışında kabul etmiştir! Ve asıl değişim burada başlar…
Söz kadına geçmiştir. Örneğin bir kadın peşindeki erkek popülasyonu arasından dilediği zaman ayaklarına masaj yapacak olanlara daha fazla ilgi gösterir… Ve bir süre sonra bu, kadına daha fazla kontrolü bırakarak ona yanaşma yarışına dönüşür!
Çünkü cinsel açlık çok kuvvetli bir ihtiyaçtır. Ve bu güçlü bir kontrol aracıdır…
Sadık bir köpek olabilecek erkekler varken neden başkasını seçesiniz ki?
Zamanla kadın kontrolü günlük hayatta erkeklerin onlara yanaşmak için kabul etmeye başladığı bir olgu halini alır. Bu sırada kadınlar her an agır agır taleplerini yükseltmeye başlarlar…
Bir süre sonra erkeklerin sevgililerinin (sahibelerinin) ayaklarını yalaması ve onları memnun etmesi standart hale gelir. Hükmetme kadının doğasında ve boyun eğme erkeğin doğasında olduğundan, bu dürtüler ortaya çıkarıldıktan sonra süreç hızlanmaya başlar…
Artık kadınlar cinsel olarak aç ve onlara muhtaç erkeklerden daha fazlasını istemektedirler. Önce yediklerine müdahale başlar. Onlara olan sevgi ve bağlılıklarını göstermeleri için, diledikleri zaman yiyeceklerine ayaklarıyla basıp, onları oradan yemelerini isterler…
Ve zaman geçtikçe bu, tüm yediklerini kontrol altına almaya dönüşür! Artık bazı kadınlar, onları elde etmek isteyen erkeklerden yedikleri ve içtiklerine kadar kontrolü vermelerini istemeye başlarlar. Ve yarış halindeki gözü kara erkekler buna öncü olurlar…
Bir süre sonra erkekler artık yedikleri, içtiklerine kadar sahibelerinin ayakları altından beslenen kölelere dönüşmeye başlarlar. Elbette işlerini iyi yaptıkça aldıkları cinsel ödüllerle birlikte!
Daha sonraki aşama, tahammül edilemez aptallıklar yaptıklarında erkeklerini bağlamak, tokatlamak ve tekmelemek yoluyal eğitme isteklerini cinsel bir oyunmuş gibi öne süren kadınlarla başlar…
Uzun vadelerde bu da toplumda yayılmaya ve erkekler için adeta bir ön koşul olmaya başlar…
Bu süreçlerin doğal sonuçlar, kadınların bugün olduğu gibi, ticaret ve yönetim alanında yükselme hızlarının doruğa çıkmasıdır! Çünkü erkek patronlar cinsel anlamda kadınların köleleridirler ve bir terfi söz konusuysa, mutlaka kadın terfi edecektir! Bunu terfi eden kadın değil, terfi ettiren patronun karısı ondan ister… Dolayısıyla terfi etme karşılığında hiçbir kadın cinsel anlamda patronuna taviz vermek zorunda değildir…
Bu sürecin sonu, evde olduğu gibi tüm yönetim ve ticari gücün de kadınların eline geçmesidir. Artık ofislere alınan seyrek erkek çalışan ağır ve zorlu eleme süreçlerini aşmak zorundadır! Üstleri olan kadınları her anlamda rahatlatmayı bilmek gibi…
Yorgun ayakları için yüzünü sehpa yapmaktan, yorucu bir iş gününün ardından onların ayaklarını yalayarak masaj yapmaya kadar… Artık cinsel haz ev ve işte her an sürmektedir!
Sadık bir ofisboy olacak mı?
Köpek kadar…
* Günümüzde bu tip anlaşmaların yapılmaya başlandığı, yakın zamanda gazetelerde işlenmiştir (bkn. Aşağıdaki resim)
Bir süre sonra artık boyun eğimek ve kadınların kontrolü altına girmek erkeklerin günlük ve kabul edilmiş doğası halini alır. Hem cinsel hem de maddi anlamda kadınların kontrolleri altına giren erkekler için son aşama başlamıştır!
7 Gün, 24 saat sahibelerini tatmin etmek için çalışan, yediklerinden içtiklerine kadar sahibelerinin kontrolü altında, onların ayaklarının altında ezdikleri mamalarla beslenen, zevk için bağlanan, tekme ve tokatla eğitilen, 24 saat yüzünü sahibelerinin ayakları altından ayırmayan, hece dahi yüzünü tabanlarına dayayıp uyuyan, bu güç karşısında kendini tamamen bırakmış ve teslim olmuş, sadık ve itaatkar köleler halini alırlar…
Kadınlar zamanla onları tasma takarak sokağa çıkarmaya başlarlar. Üremek için diledikleri gibi spermlerini kullanır ve erkek neslini kadın üstünlüğü üzerine eğitmeye başlarlar
Ve bu sadece bir başlangıçtır! Sonu olmayan dominasyon zevkleri, kadınların her geçen gün yeni bir kontrol teknikleri bulması ve erkekleri daha fazla domine etmesiyle devam eder… Artık günlük yaşam kadınlar için sınırsız bir zevk alanıdır!
İnsanın aklına gelen her fikrin mümkün olduğu söylenir…
Birçoğu yanında bu süreç, sadece cinsel irade kullanılarak elde edilebilecek çok daha gerçekçi bir süreç değil mi?
Tamamen sizin!
Server Taşınırken Yitirilen mesaj yerine getirildi. Bu tür hataları hatırlattığınız sürece düzelmlere yapacağız..... by_kole

Emeğinize sağlık Lady Sade ...adam okadar güzel ve bir okadar gercek şeyler yakalamış ki zaten metni yarım bırakmak elde değil... bizlerinbilipte dile getirmediği yada getiremediği gercek eleştiriler ...arada aslında bizlerde kendimizi yada karşımızdakileri eletirmeliyiz tabi doğru yönlerde.. metni yazanı tebrikediyorum doğru gözlemlerinden dolayı.... Lady Sade ye tşke ediyorum bu metni emek verip buraya taşıdığı için ..
Bunu yazan adamcağız, kafasında eğlendirdiği dar repertuarlı (ayaktan yemek yemeyi kastediyorum) fantazisini hakimiyetin erkeklerden kadınlara geçtiği bir "toplumsal dönüşüm projesi" olarak sunuyor. IM
Bazıları benim korkunç biri olduğumu düşünüyor... Hiç bile! Bende bir çocuğun kalbi var; masamda ve bir kavanozun içinde...
Gerekli düzenleme yapılmış. Kayıp bilgi yerli yerine getirilmiştir.
S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 0 Çevrimiçi
- 9,000 Üyeler