Tek diyeceğim Leonard baba iyidir sesi de boru gibi olmayaydı eyiydi =) "nasıl da derinden......................" diye kandırmaya çalışıyorum kendimi ama yemiyor =)
Hehe.Olsun olsun iyidir dinledikçe alışırsın.
Ama fazlası dokunabilir
Hayat yaşandığı kadar vardir.
Gerisi ya hafızada ki hatıra ya hayaldaki ümittir.
Hüsranı ise bir tek şeyde arıyorum.
Yaşamak mümkün iken yaşayamamış olmakta ..
bdsm hakkında önceden yazdığım bir yazıdan alıntı yaparak en azından bir kölenin gözünden bdsm'e bakışı (dolaylı olarak efendiye bakışı) anlatmaya başlayabilirim.
...sahiplenilme duygusunu sonuna kadar yaşamaktır. kimi zaman barınaktan alınan bir köpek gibi, kimi zaman yuvadan alınan bir çocuk gibi, kimi zaman da yol kenarından alınan bir fahişe gibi..
istediği her şekilde hayatınıza hükmeden birinin olduğunu bilmek ve sonsuz bir istekle ona itaat etmektir. hayatınızın iplerini başkasının eline vermektir. sadece efendiniz emrettiği için yapmaktır pek çok şeyi. altında bir neden aramadan ve yapmak zorunda olduğunuzu bilerek..
sizi aşağılık hissettiren o efendiye tapmaktır. ellerinizi bağlayıp bir köpek gibi yemek yediren, tasmanızı takıp gezdiren o efendinin başınızı okşaması için her daim uslu köpek olmaktır. olmadığınız taktirde cezasını alacağınızı bilmek ve sahibi kızdırmamaktır.
üzerinizde soğuyan her bir mum damlasında, vücudunuzda son bulan her bir kırbaç darbesinde, ellerinizi esir alan kelepçelerin soğukluğunda ve göğüs uçlarınıza takılan her bir mandalda üzerinizde kurulan baş döndürücü hakimiyeti hissetmektir.
aynı adamın sevgiliniz, en yakın arkadaşınız, babanız yada tanrınız olduğunu, sizin için hep en iyisini isteyeceğini ve belki de hayatta sizi incitmeyen tek kişinin o olduğunu bilmektir.
kimi zaman ise sadece efendiye sarılacağınız günün hayalini kurmaktır. ilgilenmesi için sabırsızlanmak, 'aferin sana uslu köpek' kelimeleri dudaklarından döküldüğünde mutlu olmak, gözlerine baktığınızda fark ettiğiniz o tatmin duygusu ve yüzündeki leş gülümsemeyle huzur bulmaktır.
___
sanırım kadın bir köle sahibinde 'her şey' arar. eğer ki birisi, birisine sahip olacaksa her şeyi olmalıdır her şeyden önce.
itaat etmek kolay değildir (en azından ben öyle düşünüyorum). aynı şekilde genel geçer hiçbir kar sağlamadığı taktirde itaat edilen olmak da kolay değildir.
öyleyse itaat, önümüze gelene edilecek bir şey de değildir.
sadece bir fantezi uğruna herkes kendini bağlatabilir, tokatlatabilir, kestirip biçtirebilir de. bdsm'de somut olan ne varsa hepsi, her şekilde yaşanabilir şeyler. bir sevgiliyle de, fuckbuddyle de, tesadüfen karşılaşılan bir herifle de. sahip-köle arasında önemli olan ise, bunu manevi boyuta taşıyabilmek, beynin ücra köşelerinden gelen orgazmik duyguları sevgiye, sadakate, bağlılığa, ast üst ilişkisine, eşitliğe, aşka, dostluğa, arkadaşlığa, kimi zaman yabancılaşmaya, kimi zamansa baba-kız ilişkisine dönüştürmek, soyutlaştırmaktır.
bir kadın, hayatında önem arz eden yada hayatında olmasını istediği tüm erkeklerde ne arıyorsa, efendisinde de onu arar. ve bulunamayan şeyleri verebilen bir efendi dünyadaki tüm erkeklerden daha değerlidir. itaat etmek kolay değil (en azından bana göre). öyleyse itaat edilecek kişi her şeyi bir anda yada aynı anda, en uç noktalarda yaşatabilmeli ve hakimiyetinden doğan, tanımlanamayan o güçlü bağı tüm sınır çizgilerini zorlarcasına en derinlerinde hissedebilmelidir.
kadınlar ne ister sorusunun cevabı dünya üzerindeki kadın sayısı kadarsa, kadın köleler sahiplerinde ne arıyorlar sorusunun cevabı da dünya üzerindeki kadın köle sayısı kadardır. her ne kadar belli rutinler ve beklentiler olsa da, objektif olarak bakıldığında aslında hepimiz aynı dalganın laciverdini yaşıyor olsak bile tüm kadın köleler olarak birbirinden farklı, çeşit çeşit insanlarız. beklentilerimiz; kişiliklerimize, hassas noktalarımıza, yaşanmışlıklarımıza, acılarımıza, eksikliklerimize, özlemlerimize, hayallerimize, düşünce dünyamıza, yapımıza göre değişir. bu tip soruların genelde tek bir cevabı olmaz. yada bu cevaplarla yola çıkıldığında evdeki hesap kimi zaman çarşıya uymaz. ha illa ki pek çok ortak noktamız vardır. aradığımız şeylerin kesişimi de büyük bir küme oluşturuyor olabilir.
yine de (önceden de dediğim gibi) bu tip ucu açık şeyleri genele göre değerlendirmek, genele göre değerlendirilen diğer her şey gibi genellikle kesin bir sonuç vermez. ne olursa olsun bir yerlerde hata payı bırakılmalıdır.
Ben hayatım boyunca pranga mahkumiyetlerinden kaçan köksüz bir ağaç oldum. Ne durmayı ne de aynı yolu ileri geri kat etmeyi severim. Bana sorsanız gerçek yaşam hiç durmadan dosdoğru denize doğru gitmektir. Öyküler söylemek, öyküler dinlemek, öyküler yaşamak…
Yıldızların arasına ağ örmeye çalışan bir örümcek çılgınlığında tek bir mumla dünyayı aydınlatmaya kalkanları severim.
J.
Gerçekçi, güzel, kendini rahatlıkla ifade edebilen bir yazı. Vali - Forlatt eşliğinde keyiflle okudum. Teşekkürler.
ben teşekkür ederim. vali - forlatt eşliğinde yazmıştım ben de.
Ben hayatım boyunca pranga mahkumiyetlerinden kaçan köksüz bir ağaç oldum. Ne durmayı ne de aynı yolu ileri geri kat etmeyi severim. Bana sorsanız gerçek yaşam hiç durmadan dosdoğru denize doğru gitmektir. Öyküler söylemek, öyküler dinlemek, öyküler yaşamak…
Yıldızların arasına ağ örmeye çalışan bir örümcek çılgınlığında tek bir mumla dünyayı aydınlatmaya kalkanları severim.
J.
Emeğinize sağlık çok beğendim +++
teşekkür ederim
Ben hayatım boyunca pranga mahkumiyetlerinden kaçan köksüz bir ağaç oldum. Ne durmayı ne de aynı yolu ileri geri kat etmeyi severim. Bana sorsanız gerçek yaşam hiç durmadan dosdoğru denize doğru gitmektir. Öyküler söylemek, öyküler dinlemek, öyküler yaşamak…
Yıldızların arasına ağ örmeye çalışan bir örümcek çılgınlığında tek bir mumla dünyayı aydınlatmaya kalkanları severim.
J.
Kendini ve düşüncelerini iyi ifade edebilen nadir de sayılabilecek bir yazı okudum.Eline sağlık.
teşekkürler
Ben hayatım boyunca pranga mahkumiyetlerinden kaçan köksüz bir ağaç oldum. Ne durmayı ne de aynı yolu ileri geri kat etmeyi severim. Bana sorsanız gerçek yaşam hiç durmadan dosdoğru denize doğru gitmektir. Öyküler söylemek, öyküler dinlemek, öyküler yaşamak…
Yıldızların arasına ağ örmeye çalışan bir örümcek çılgınlığında tek bir mumla dünyayı aydınlatmaya kalkanları severim.
J.
zikenzi: bir yanlis anlasilmayi duzeltmek istiyorum..
kadinlar yani olmayanlar erkekleri evlenilecek erkek yada eglenilecek erkek yada kole olanlarda Efendi olacak erkek diye ayirmaz.. Bir erkek benim dedigimi anliyorsa ,es degerse, beni sahipleniyorsa benimle ayni olayi ve durumu paylasiyorsa ona ait oldugumu bedensel ve ruhsal olarak hissettiriyorsa bana guven veriyorsa ve saygi duyuyorsa o benim icin Sahiptir, Efendidir ve hatta Kocadir..oyle adamin ayaklarinida operim kirbacinida yerim ve kocam diye yanimda da gezdirirm..bence bir erkek Efendi yada Koca olarak ayrilamaz..Egerki ben evli de bekarda olsam Efendi ile ayni evde 7/24 yasiyorsam ve ortak bir paylasim alanim var ise ne olursa olsun o evde sorumluluklar almak zorunda..Bia ile soylediklerimiz hemen hemen es deger seyler..baska bir kadinda sana buna yakin cevaplar verecektir..cunki kadin koleden bahsediyoruz..kadin kole
Efendisinden ilgi,sahiplenme,ait olma hissi,saygi,sevgi,odul,cezalndirma,koruma disinda ne isteyebilirki..BEnce bunlardan daha otesi yok..
Çok güzel yazmışsın da şimdi hem fiziksel cezaya karşı olduğunu söylüyorsun, hem de öyle istedigin gibi bir erkeğin kirbacini ve belki falakasini bile yemeye razısin...
Burası biraz çelişki gibi geldi bana
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 0 Çevrimiçi
- 9,000 Üyeler