Bir Master yani bir adamın bir kadına karşı el kaldırması bizim toplum da çok değişik algılanıyor. Kadına karşı şiddet artarken biz BDSM felsefesini yaşayanlar kadına karşı uyguladığımız zevki sadece kendi aramız da konuşa biliyoruz. Dışar da kime bunu nasıl anlata bilirsin ki? Hatta kölen 'ben bunu kendim istiyorum' dese bile fayda etmez. Hatta ona sapık diye hemen damgalarlar. Hastaymış gözüyle bakarlar.
BDSM içinde bu konu daha da ilginç değil mi?
Bizim forum da erkek köleler var. Kadın ayaklarına tapıp onlara zarar yerine öperek itaat eden ayak fetişistleri var. Ben bayan kölelerimin tabanlarını şişirince tepki aldığım çok oldu. Peki bir Master ne his ediyor böyle bir durum da? Bir erkek köle bayan köleye acı çekildiğini görünce neler his ediyor?
Ben özel hayatım da BDSM dışın da beraber olduğum bir bayana el kaldırmayı bırakın kalbini bile kırmamak için elimden geleni yapıyorum. Bayanlara özel sosyal projelerde destek oluyorum. Adeta bir gentleman gibi ince ruhlu olmaya, nezaket davranmaya, saygılı adam modeli sergilemeye çalışıyorum.
Seansın içinde adeta bu yapının tersini sergiliyorum. Karşımda ki bayanı kölem olarak gördüğüm, kölem kendi isteğiyle acıyı kabul ettiği ve biz o an BDSM dünyamızın içinde olduğumuz için bir an bile kendimi suçlu veya hatalı his etmiyorum. Acıma duygumun yerine sadistliğim ortaya çıkıyor. Ama dozajı belli ve tutkuyla bir arada.
Sizin için nasıl oluyor? İzleyici, rol alan kişi veya komple konunun dışında olan kişi olarak neler his ediyorsunuz?
Seans ile gerçek hayatı kesinlikle birbirinden ayrı tutmak gerekir. Köleye bile insan içinde farklı yaklaşmak gerekirken elin kadınına nasıl şiddet uygulayabilir bir insan? Kadına el kaldırmak ne demek? Seans bambaşka bir şeydir, bir bedenin kendini rızasıyla bir efendiye teslim etmesidir, kadına el kaldırmak ise hayvanlığın ötesidir.
Özgürlük, içinde serbest kalmayı bekliyor
BDSM'i bir oyun olarak görüyorum. Sert kuralları olan ve ciddiyetle oynanması gereken bir oyun.
Oyun içerisindeki 'karşılıklı rıza temeline dayalı' her türlü şiddet, aşağılama, vb zorlayıcı eylemler OK... Ama iş oyun dışına çıktı mı; çirkin bence.
Kölemi ciddi anlamda hırpalayabilirim, yahut sahibem tarafından da benzer şekilde hırpalanmayı göze alablirim. Ama her şey, 'oyuna başlayalım-bittirelim' dediğimiz anlarla sınırlı olmalı.
Yani şiddeti savunmuyorum, karşılıklı alınan keyifi savunuyorum ben.
Az laf, çok iş..
Seans ile gerçek hayatı kesinlikle birbirinden ayrı tutmak gerekir. Köleye bile insan içinde farklı yaklaşmak gerekirken elin kadınına nasıl şiddet uygulayabilir bir insan? Kadına el kaldırmak ne demek? Seans bambaşka bir şeydir, bir bedenin kendini rızasıyla bir efendiye teslim etmesidir, kadına el kaldırmak ise hayvanlığın ötesidir.
elin kadınına tabii ki el kaldırılmaz. koplumsal kurallar buna asla müsaade etmez. ama kendi evim, kendi mekanımda himayemdeki kadınlara gerekiyorsa temiz bir dayakla ceza vermekten de geri durmam. karım, kızım, sevgilim ya da kölem olmuş ne farkeder. dayat atılacak aşamaya gelinmişse atılır. karım ya da kızıma bunu yapmışsam sonrasında üzüntü duyuyorum ama kölem ya da sevgilime dayak attığımda ardından mükemmel bir ereksiyonla beraber gelen sex herşeyi güzelleştiriyor.
şimdi ben HAYVANIN ÖTESİ'mi oluyorum?
KIYIYI GÖZDEN KAYBETMEYE CESARET EDEMEYENLER, YENİ OKYANUSLAR KEŞFEDEMEZ. (Andre Gide)
cinsellik konulu başlıklara yüzlerce cevap yazılırken bu konunun bu kadar sahipsiz kalması kötü olmuş.
hayırlısı olsun.
KIYIYI GÖZDEN KAYBETMEYE CESARET EDEMEYENLER, YENİ OKYANUSLAR KEŞFEDEMEZ. (Andre Gide)
Seans ile gerçek hayatı kesinlikle birbirinden ayrı tutmak gerekir. Köleye bile insan içinde farklı yaklaşmak gerekirken elin kadınına nasıl şiddet uygulayabilir bir insan? Kadına el kaldırmak ne demek? Seans bambaşka bir şeydir, bir bedenin kendini rızasıyla bir efendiye teslim etmesidir, kadına el kaldırmak ise hayvanlığın ötesidir.
elin kadınına tabii ki el kaldırılmaz. koplumsal kurallar buna asla müsaade etmez. ama kendi evim, kendi mekanımda himayemdeki kadınlara gerekiyorsa temiz bir dayakla ceza vermekten de geri durmam. karım, kızım, sevgilim ya da kölem olmuş ne farkeder. dayat atılacak aşamaya gelinmişse atılır. karım ya da kızıma bunu yapmışsam sonrasında üzüntü duyuyorum ama kölem ya da sevgilime dayak attığımda ardından mükemmel bir ereksiyonla beraber gelen sex herşeyi güzelleştiriyor.
şimdi ben HAYVANIN ÖTESİ'mi oluyorum?
Merhaba, Esiniz, kizini ya da sevgilinizin dayagi hakettiklerinde uyguladiginizi yazmis, onun son nokta oldugundan bahsetmissiniz. kim olarak ve hangi hakla? eger siz hayati paylastiginiz hayat arkadasinizi himayenizde gorup ezlandirabileceginizi dusunuyorsaniz, sorunuzun cevabi EVET! Siz hayvanin otesisiniz...
Doğru kişiye itaat en büyük özgürlüktür.
:verymad:
el camino de mi alma~
nedense ben d/s ilişkilerinde hükmedeni; hırpalayan, dayak atan, zorba, empati yoksunu bir erkek olarak değil; tam tersine itaatkarına sahip çıkan, koruyan kollayan, içindeki sadisti kontrol edebilen, güçlü ve kibar bir erkek olarak görmüşümdür.
bence uygulanan şiddetin nedeni önemli.
Erkek fiziksel olarak güçlü olduğu ve sadece bunu yapabildiği için, karşısındaki kadına rızası dışında şiddet uyguluyorsa bence orada bir sorun var demektir.tüm insanlığı ilgilendirir.
karşılıklı rıza ile zevk için bu yapılıyorsa üçüncü kişileri ilgilendirmez.sıradışı olabilir, bunu anlamayanlar da olabilir ama bu, iki yetişkinin birbirlerine kendilerini ifade etme şeklidir.
bir kadın, rızası dışında atılacak tek tokadın veya söylenecek tek kötü sözün hesabını soracak kadar savaşçıyken, dominantının tokat attığı elini öper. ilkinde gelecek şiddete söz hakkı yokken, ikincisinde "hayır" dediği noktada hesap vermeden gidebilecek kadar değerli ve özgürdür.
sanırım aradaki fark da bu noktada ortaya çıkıyor...
Persephone,her kelimesine ayrı ayrı katılıyorum mesajınızın. Kaldı ki şiddet kadının rızası dahilinde bile olsa,ruhsal açıdan rahatsızlık hissetmeye başladığı andan sonrası dahi ölçüsüzlüktür. Karşılıklı gönüllülüğe dayanmayan bir şiddetten söz etmiyorum bile.
Ben de d/s ilişkilerinde hükmedeni hep güçlü bir insan olarak düşünmüşümdür,kudretle kaba kuvvetin farkı burada ortaya çıkar. Kudret sahibi olan kontrol etmeyi bilir,önce kendisini ve sonra üzerinde tahakküm kurduğu varlığı. Güçsüz olansa güçsüzlüğünü zorbalıkla kapatmaya çabalar. Fiziksel ya da ruhsal şiddet,ki ikincisi kesinlikle daha yıkıcı olanıdır,hiçbir insana rızası dışında uygulanamaz. Kontrol etmeyi bilmeyen kırar döker,beceriksizce ve saldırganca zarar verir,bunu da 'terbiye etmek,cezalandırmak' olarak adlandırır. Böyle bir aczin,hak tecavüzünün,bdsm dahil hiçbir disiplinde yeri yoktur.
Kimsenin kimseyi ruhsal ya da bedensel olarak sakatlamaya hakkı yok. Bir kadın kendi rızasıyla kırbaçlanma hakkını dahi sonuna dek savunabilecekken,bu tür bir şiddetin savunusunu asla yapmayacağı gibi bununla savaşını da verebilecek güçtedir.
cümlelerime başlamadan önce altını çizerek şunu söyleyeyim ki kadın dünyanın en değerli varlığıdır ve kadına el kaldırmayı kınıyorum...
diğer taraftan BDSM yi kadına el kaldırmak olarak görmüyorum...
Neden?
Çünkü BDSM karşılıklı rıza ile başlayan, sadece şiddet içermeyen, içinde psikolojik öğeleri de barındıran bir alternatif yaşam tarzıdır. Şiddet bu yaşam tarzının içinde bir bölümdür sadece ve bu - kadın erkek fark etmez - itaatkar tarafın olmasını istediği durumdur. Burada bir öc alma duygusu ile hareket edilmez. Şiddetin bir amacı vardır. Disiplin... Ve bunu her iki taraf da ister...
Kadına el kaldırmak olayı ise tamamen şiddet içeren, hiç bir mantık öğesi bulunmayan ve hırs ve intikam duygusu ile yapılan bir harekettir...
Ben bir insanın - kadın veya erkek fark etmez - haksızlığa uğradığını hissedersem yanında olurum. Sadece şiddet anlamında bile değil. Bu insanlık adına yapmamız gerekendir. Biz BDSM sever olabiliriz fakat hepsinden önce insanız...
herkese iyi eğlenceler dilerim.
İnsanın Sevgisi Ne Kadar Büyükse Vereceği Ceza da O Kadar Büyük Olur...
Kadına el kadırmak,,
Dışarıda olsun, Bdsm için de kaba kuvvete dayalı olsun bunun tek nedini vardır? kendisine hakkım olmaması,Zorba olması , hatta biraz daha ileriye götürüp daha efendi veya Sahibe sınıfına cıkamamış olmasıdır.
Bdsmde evet kadına el de kaldırılabilir gerektiğinde dize de yatırarak tokatlanabilir. Ama bunları hepsi İtaatkarın kabuluyle olur. Efendinin becerisi kabiliyeti ve aynı zmanda o anın verdiği itaatkarın kabul ettiği yanlışlar sonrasında olacak olaylardır.
bunun dışında hiç bir Efendi veya Sahibe hadi gel bugun senı tokatlayaım ve veya bugun dersimiz dayak diyemez.
Seytanla beni ayiran tek fark,O hiç bir insani sevmez, Bense insan olmayi taklit edenleri....
"Pain is life, the sharper, the more evidence of life." - Charles Lamb
"The eye of the master will do more work than both his hands." - Benjamin Franklin
"You know what charm is: a way of getting the answer yes without having asked a clear question." - Albert Camus, "The Fall"
Şiddetin hangi bağlamda uygulandığı önemli. Kadına el kaldırmak deyince akla ilk olarak aile içi şiddet geliyor. Aile içi şiddet toplumdaki herhangi iki kişi arasında yaşanan şiddet eylemlerinden farklı nitelikte. Farzı misal, trafikte yaşanan tartışmalar sonucunda çıkan kavganın arkasında toplumsal kodlamalar, kültürel eğilimler bulamazsınız. Ama aile içindeki normlar şu anda bize insanlık dışı gelen zamanlarda oluştuğu ve az ya da çok bugün devam ettiği için, gönüllülük içermeyen bir hükmeden-hükmedilen ilişkisi yaratıyor. Bir nevi tecavüz yani. Malesef toplumumuzdaki aile normları da kadını, erkeği, çocuğu aynı değerde görmez. Atalarımız "babaya el kalkmaz" derken "kızını dövmeyen dizini döver" demiş. "Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin" demiş. Erkek çocuğa şiddeti mazur gören bir söz var mı, aklıma gelmedi. Yani aileler resmen gönülsüz köle kadınlar ve erkek efendiler yetiştiriyor. Aklı selim sahibi herhangi bir insanın cinsiyetçiliği hoş göreceğini sanmam. Kimse kusura bakmasın, "kızımı karımı uygun görünce döverim" mantığının savunulur bir yanı yok. Çocuklar dahil olmak üzere kimse kimsenin malı değil.
Aslında "kadınlar bir çiçektir" anlayışı da bu cinsiyetçi düşüncenin diğer taraftaki simetrisidir bana kalırsa. Çünkü kadınlar çiçek değil insandır. Toplumda herkes (kadın erkek fark etmez) düzgün muamele görmeyi, nezaketi hak eder. Sokakta dayak yiyen bir kadın gördüğümüzde elbette daha fazla rahatsız oluruz (kadının fiziksel anlamda güçsüz olmasından dolayı) ama özünde kendini savunamayacak durumdaki bir erkeğin dayak yemesinden farklı değildir. Yine aynı mantıkla "kadına asla el kalkmaz" lafını da savunmuyorum. Atıyorum ben çocuğumu emanet ettiğim bir bakıcının ona şiddet uyguladığını fark edersem onu hastanelik ederim gibi geliyor. İster erkek olsun ister kadın. Ortada tamamen toplumsal şartlamalardan bağımsız bir neden sonuç ilişkisi var. Dolayısıyla bunu doğrudan bir "kadına şiddet" olayı olarak nitelendirmek doğru olmaz.
Farklı bir boyut bence. Yazdıkların zihnimde bazı tepkimelere yol açtı. Hissiyat boyutu gerçekten tuhaf fakat şunu söyleyebilirim. Tam anlamıyla role playing senin açından düşününce bunu hissettim. Acaba bir nokta da transa geçip rolümüze mi bürünüyoruz ? Bunu hisseden var mı ? yada bu böylemi sizce ? ve ya sadece yoğun duyguların sert fiziksel tepkime ile aktarımı mı? Ucu açık bir konu.
Bir sabah uyandığında kendisini hamamböceğine dönüşmüş olarak buldu.
