Shop
Lütfen "Turkch...
 
Bildirimler
Tümünü temizle

Lütfen "Turkche" konuşmayın !!!!

10 Gönderiler
6 Üyeler
0 Reactions
181 Görüntüleme
LADY SADE
(@lady-sade)
Gönderiler: 2901
BDSM Ustası
Konu başlatıcı
 

Gerek internetin hayatımıza girmesi gerek yabancı dillere ve yabancılara olan merak ve özentiliğimiz sonucunda büyük emek ve özenle oluşturulan Türkçemiz elden gidiyor.!!

Ülkemizde bir çok sorun var buda sorun mu diye düşünüyor olabilirsiniz. Milleti millet yapan bayragı ve dilidir.Dilini kaybeden millet kültür ve kimliğini kaybetmiş demektir.

Türkçemiz yapısal olarak en zengin dillerden biridir. Bir anlatımı yapmak için bir çok degişik yönden kurgu yapılabilecek bir zenginlik içermektedir.

Henüz geç olmadan,dilimizi,kültürümüzü kaybetmeden TÜRKÇEMİZE sahip çıkalım lütfen

Bu konuya duyarsız kalmayıp dilimize sahip çıkıp özen onu yozlaştırmadan kullanalım kullandıralım...

Sınırların sınır olmaktan çıkıp gerçek oldugu an,
Ruhunun Ruhuma DİZ ÇÖKTÜGÜ ANDIR..!!

 
Gönderildi : 25 Şubat 2009 00:44
(@masternick)
Gönderiler: 7123
BDSM Evrimci
 

Aynen katılıyorum LADY SADE. Bu önemli konuyu gündeme getiridiğiniz için teşekkürler.

Elbette - özellikle kültürel açıdan - en önemli konu bu. Okuma yazma seviyesinden de önemli bence. Bir milleti ya da toplumu bir arada tutan en önemli şey lisan dır. Toplum en basit, en yalın şekli ile bir arada olan insanlar ise bir arada olmanın temel taşı olan birbirimizi anlamayı bozulan bir lisan ile nasıl yapabiliriz ki?

 
Gönderildi : 25 Şubat 2009 00:55
(@by_kole)
Gönderiler: 2301
BDSM Ustası Yönetici Admin
 

Sanal klavye Türkçemizden daha çok şey çalmamamıza neden oldu umarım bireysel dikkate önem veririz. Düşündürücü başlık adına teşekkürler.

S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!

 
Gönderildi : 25 Şubat 2009 02:24
LADY SADE
(@lady-sade)
Gönderiler: 2901
BDSM Ustası
Konu başlatıcı
 

bu konuda çok güzel bir yazıyı paylaşacagım sizlerle

Kim çocuguna Coni veya Bob isimlerini verir ? “Böyle soru olur mu? Elbette hayır.” diyebilirsiniz. Fakat bu soruyu sormama, ülkemizin başına gelen en büyük tehlikelerden biri olan “yabancılaşma” sebep oldu. Yıllar geçtikçe öyle değişik haller alıyoruz ki bunu takip etmek bile başlı başına bir mesele.

Türkiye bugün bütün vücuduna yayılan “yabancılaşma” virüsüne birdenbire yakalanmamıştır. Tanzimat sonrası ülkemiz yabancılaşma sorunu ile sert bir karşılaşma yaşadı. 1953’te ise 1923’ten itibaren süren Türkçeleştirme çalışmaları bir yana bırakıldı ve Türkiye’de ilk defa İngilizce eğitim sistemi başlatıldı.

1953’teki bu oluşumla beraber yavaş yavaş bir “yabancı hayranlığı” baş gösteriyor. Derslerin İngilizce olarak verildiği lise ve üniversitelerin çoğalmasıyla bu, daha da yaygınlaşıyor. Anadilde eğitimin yerini yabancı dillerin alması sistemli bir anlayış bozukluğunu da beraberinde getiriyor. Bugüne dek bu sorun büyüdü ve hâlâ büyümekte.

Medyada, eğitimde, ticarette, sosyal yaşam alanlarında kendini rahatsızlık verdirecek biçimde hissettiren yabancı hayranlığımız, günlük konuşmalarımızdan dükkânımıza astığımız tabelaya kadar etki ediyor. Günlük zaten 250 kelimeyi geçmeyen konuşmalarımız içine bir de hayran olduğumuz yabancı kelimeleri ekleyerek daha da zarar veriyoruz bünyeye. Bu bünye şahıstan başlayıp koca ülkeyi saran bir bünye. Elbette insanlarımız kendi başlarına üretmiyorlar bu zararlı oluşumları. Halkımıza etki eden en büyük kuvvet medyadır. Maalesef gittikçe yozlaşan medya kültürü, bizleri de yozlaştırmak için büyük gayret sarf ediyor. Bu konuda RTÜK’e büyük görevler düşüyor. Öyle bir hâl almışız ki, bizi Avrupa’daki şarkı yarışmasında temsil edecek ses sanatçımız bile katılacağı yarışmada Türkçe şarkı söylenmesi yönündeki isteklerimizin “geri kafalılık” olduğunu vurguluyor. Kendimizi kime beğendiriyoruz acaba? Soyumuzun bağlı olduğu toprağa mı? Yoksa iki puan bile vermeyecek “yabancı”lara mı?

Bu mesele, işin bir boyutu sadece. Başka boyutlara da bakalım. Mesela, Malatya gibi bir Anadolu ilinde ufak bir gezinti yapmanızı tavsiye ederim. Aklınıza önce şöyle bir düşünce gelecek: “Malatya, mütevazı bir Anadolu ilidir. Herhalde batıda yer alan olumsuzluklara orada rastlayamayız...” Maalesef yanıldığınızı söylemek zorundayım. Bu mütevazı memlekette dahi o etkileri fazlasıyla göreceksiniz. Kot Shop, Koltuk Showroom, Spor Body Center, Kayısı Production, Reklam Agency, Düğün Palace, Ali Mini Store, Veli Big Market vs... türden pek çok mekânla karşılaşacaksınız. Bundan birkaç yıl önce Malatya çok güzel bir uygulama içerisindeydi. Yabancı isimlere sahip olan müesseseler isimlerini Türkçeye çevirmedikleri takdirde cezalandırılıyorlardı. Ve faydalı sonuçlar alınmıştı. Bir süre geçtikten sonra “yabancı hayranlığımız” yeniden şahlandı ve sanki inatlaşmışçasına çoğalmaya başladı. Güzelim Türkçe dururken Batı dillerinde ifadeler tabelalara, kartvizitlere yansıdı. Ne oluyor böyle olunca? Kalite mi artıyor dersiniz? Hayır. Müşteri mi artıyor? Hayır. Ne oluyor o zaman? Yoksa biz sömürge memleketi miyiz?!

Bu kötümser tabloların içerisinde güzelliği yaymaya çalışan birçok platform ve sivil toplum kuruluşları bulunmakta ve bunlar zorlu mücadeleler vermekte. En son Oktay Sinanoğlu Platformu’nun çalışmalarıyla “BJK Store”ların isimleri Kartal Yuvası olarak değiştirildi. Ayrıca bildiğiniz gibi Uluslararası Türkçe Olimpiyatları’na ev sahipliği yapan MyShowland büyük bir fedakârlık ile markalaşan ismini değiştirdi. Toplumun isteği ilgililere bildirilince kolaylıkla yanlıştan dönülüyor. Ülkemizde belediye bazında bu meseleye en çok katkıyı Fethiye, Denizli, Malatya ve Isparta belediyeleri yaptı. Mevcut “yabancı isim”li merkezler, işyerleri, ürünlerin isimleri lâyık oldukları Türkçeye çevrildi.

Biz memleketimizi, insanımızı, ülkemizi saf haliyle seviyoruz. Üzerine cilâlı boyaların dökülmesi özgünlüklerinin kaybolmasından başka bir işe yaramayacaktır. Günlük konuşmalarda, yazışmalarda, programlarda, işyerleri isim ve hizmetlerinde, eğitimde ve birçok yerde Türkçenin kullanımına özen göstermeliyiz. Hiçbir yabancı etiket bizi benliğimizden uzaklaştırmamalı. Dükkânımıza yabancı isim vermemiz, çocuğumuza “Jack, Bob, Coni” demekten farksızdır. Etiket etiket üzerine binerse ileride bunları da yaşamamız mümkün. Şimdi tekrar soruyorum, siz çocuğunuza Coni veya Bob isimlerini verir misiniz?

Mehmet Fatih Öztarsu, Bakü Üniversitesi

Kaynak: Zaman Geçlik

Sınırların sınır olmaktan çıkıp gerçek oldugu an,
Ruhunun Ruhuma DİZ ÇÖKTÜGÜ ANDIR..!!

 
Gönderildi : 25 Şubat 2009 02:54
(@kajirus)
Gönderiler: 105
BDSM Seven
 

böylesine önemli bir konuyu gündeme getirdiginiz icin size tesekkür etmeyi bir borc biliyorum LADY SADE ..

Konuyu belki biraz farkli bir yönden ele alacagim ama sonucta önemli olan bizim TÜRKCEMIZ !!

Ben kendim 1975 yilinda 6 yasindaki bir cocuk olarak Almanya ya geldim.
Dolayisi ile Türkiye de tek bir gün bile egitim almadim .
Gerek Türk Sanat Muzikisine olan tutkum , gerekse aileminde tesviki ile kücük yaslarda baslayan Türkce kitap okuma askim , benimle ayni temel sartlara sahip yasitlarima göre oldukca düzgün ve temiz bir türkceye sahip olmami sagladi ..

ama ne yazikki yillar gecipde cinsel tercihimde buna eklenince insanlarin gözünde zaten TSM okuyan bir Escinsel olarak ister istemez TSM ´ye damgasini vurmus gerek vefat etmis gerkese hala yasayan Efsane´lerle özlestiriliyorum . Oysa ne konusmamda bir feminenlik , nede telafuzzumda bir incelik mevcut . ve ötesi bunlari tamamlayan o el kol harekteleri ve genelde ya basinda yada sonunda "AYOL" la biten cümlelerim asla yoktur .

ama türk topraginin her bir yöresinden cikip gelmis insanlarin yasadigi bir ortam arasinda ne yazikki kendinizi kabullendirmeniz cok zor .

Her türlü lehcenin konusuldugu bir ortamda yasiyorum .

Almanyanin büyük bir kentinde Türkiyenin dört bir yxanindan gelmis vatandaslarimizla ayni ortami paylasiyorsuz ..

LAZ, CERKEZ , DOGULU, BATILI , GÜNEYLI , IC ANADOLULU , vs vs vs .. ..

ve her birinin kendine göre sivesi olurken kalkip iclerinden biri cok mükemmel Türkce konusuyorsa ister istemez yadirganiyor .. ve bir de üstüne üstlük o insanin cinsel tercihi biliniyorsa o zaman zaten kaale alinmiyor ..
"keske biu kadar düzgün türkcem olmasaydi" diyorum bazen ..

ama bu sadece bir anlik bir düsünce ..
Ardindan ... "ne mutluki ben kendi dilimi bu kadar muntazam kullanabiliyorum " diyorum ve bana bunu asilayan aileme ,
icimdeki okuma sevgisine , ve TSM ye olan tutkuma bir kez daha tesekkür ediyorum ...

KENDI DEGERLERIMIZE SAHIP CIKMADIKCA ASLIMIZA INKAR ETMIS OLURUZ...

Saygi ve hürmetleriml´le

KAJIRUS

SAHIBIME EGILEN BEDENIM DEGIL .. YÜREGIMDIR

 
Gönderildi : 25 Şubat 2009 03:31
LADY SADE
(@lady-sade)
Gönderiler: 2901
BDSM Ustası
Konu başlatıcı
 

kajirus ben ilgi gösterip yazdıgınız için teşekkür ederim.

Konu çok yönlü ele alınması gereken bir hassasiyete sahip .Sizin yazınızda bunlara örnek olunacak bir bölmü dile getiriyor. 70 li yıllarda daha büyük şehiri görmeden direk yurtdışına giden o kadar çok aile oldu ki. Bu kişiler dogal olarak bulundukları bölgedeki yasam tarzlarını oldugu gibi gittikleri ülkelere de beraberlerinde götürdüler.Daha Türkçeyi konuşamıyorlardı ki almanca yada diğer dilleri konuşsunlar. Bir çok aile bu ikilem ve yeni kültür ortamlarına adapte sorunu yasayarak hayatlarını sürdürdüler, halada o sekılde sürdürenlerde var. Bazı kendini yetiştirmiş, egitim düzeyi yuksek aileler çocuklarını bulundukları ülke şartlarına göre yetiştirip bir yada iki dil ögrenmelerini saglarken Türkce ve Türklüklerini de ögrettiler.Ama sayıları o kadar az ki..

Bu arada bakın Türkiye de bir Türk olarak geçen bir günümüzden küçük bir örnek.. cidden çarpıcı bence..Burası Türkiye.. !!!

Mehmet Bey, sabah saat 7.00'de Casio masa saatinin alarmıyla gözlerini açtı. Puffy yorganını kaldırdı. Hugo Boss pijamalarını çıkarıp Adidas terliklerini giydi. WC'ye uğradıktan sonra banyoya geçti.

Clear şampuanı ve Protex sabunuyla duşunu aldı. Colgate ile dişlerini fırçaladı. Rowenta ile saçlarını kuruttu.

Bill's gömleğini ve Pierre Cardin takımını giydi. Lipton çayını içti. Sony televizyonda medya özetlerini ve flash haberleri izledi. Citizen kol saatine baktı. Aile fertlerine çav deyip Hyundai otomobiline bindi. Blaupunkt radyosunu açarak, rock müziği buldu.

Ağzına bir Polo şeker attı. Şehrin göbeğindeki Mega Center'daki ofisine varınca, Casper bilgisayarını çalıştırdı. Microsoft Excel'e girdi. Ofisboy'dan Nescafe'sini istedi. Saat 10.00'a doğru açlığını yatıştırmak için Grissini yedi. Öğlen Wimpy's Fast Food kafeteryaya gitti. Ayaküstü Coca Cola ve hamburgeri mideye indirdi. Camel sigarasını yakıp Star gazetesini karıştırdı.

Akşam üzeri iş çıkışı Image Bar'a uğrayıp JB'sini yudumladı, sonra köşedeki Shopping Center'a uğradı. Eşinin sipariş ettiği Persil Supra deterjan, Oxli Max çamaşır suyu, Palmolive şampuan, Gala tuvalet kIM¢ğıdı, Sprite gazoz ve Johnson kolonyayı alarak kasaya yanaştı.

Bonus kartıyla faturayı ödedi. Hafta sonu eşi Münevver'le Galeria'ya giden Mehmet Bey, Showroom'ları dolaşıp Kinetix ayakkabı, Lee Cooper blue jean satın aldı. Akşam evde bir gazetenin verdiği TV Guide'a göz atan Mehmet Bey, kanallar arasında zapping yaparak, First Class, Top Secret, Paparazzi gibi programları izledi. Aynı anda Outdoor dergisini karıştırdı.

Saat 22.00'ye doğru Show'da Türk dili üzerine panel başladı. Uykusu gelen Mehmet Bey, televizyonu kapatıp yatak odasına geçerken, kendini mutlu hissetti.

"Ne mutlu Türk'üm diyene" diye gerindi...

not:tüm markalar sadece örnegi pekiştirmek için verilmiş olup reklam unsuru içermemektedir.

Sınırların sınır olmaktan çıkıp gerçek oldugu an,
Ruhunun Ruhuma DİZ ÇÖKTÜGÜ ANDIR..!!

 
Gönderildi : 25 Şubat 2009 06:15
(@kole-yelda)
Gönderiler: 196
BDSM Seven
 

Lady Sade yine her zamanki gibi hassas bir konuya değinmiş....Düşüncülerinize tamamen katılıyorum..

Türkiye'de yaşıyoruz ve Türk'üz...Ama batılaşmaya çok meraklıyız...Ekonomiye,rejime sahip çıkamıyoruz,hiç olmazsa dilimize sahip çıkalım...

Bizler türkçeyi bozuyoruz ama ingilizceyi bozup türkçeleştirenler de var aramızda...Kendisinden ve ideolojisinden ne kadar hoşlanmasam da,hatırlarsanız ekranlarda, one minute lütfen one minute;demişti Smile doğrusu buna çok gülmüştüm...Sık sık bu tarz toplantılara katılırsa az da olsa intikamımızı alır diye düşünüyorum Smile

 
Gönderildi : 25 Şubat 2009 11:57
warp
 warp
(@warp)
Gönderiler: 344
BDSM Ruhlu
 

Yaşadığım yerde "bağlaç olan -de'yi ayrı yazın", "cümleye büyük harle başlayın." vb. çıkışlarım yüzünden arkadaş çevresinde adım 'ukala'ya çıktı. Aldırmıyorum. Haydi günlük konuşma dili yine neyse de; resmi bir yazışmada imla kurallarını, cümle yapısını hiçe sayan birileri olsuğu sürece benim de cinlerim tepemde olacak demektir.

Neyse efendim, bunlarla boğuşma faslı henüz sonlan(a)mamışken bir de; "cnm", "sefiom", "choq CooL" gibi bir terminolojiye sahip tuhaf bir güruh da türedi. Ne yapılır, nasıl yapılır bilmiyorum ama her gün neden onlarca kişinin Türkçenin olumsuz yöndeki değişimine bu kadar karşı olduklarını bu insanların kafalarına bir şekilde sokmak gerekir diye düşünüyorum.

Bu arada "Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp." düsturuyla bir sorum olacak. Bir kaç yerde aradım bulamadım. Bu konuda beni aydınlatırsanız sevineceğim:

"Türkçeyi" mi yazmak doğru oluyor, "Türkçe'yi" mi?

 
Gönderildi : 25 Şubat 2009 17:04
(@kole-yelda)
Gönderiler: 196
BDSM Seven
 

Türkçe bir dil ismidir..Büyük harfle yazılması gerektiği gibi,yukarıdan virgülle ayırmak gerekir.Yani doğrusu 'Türkçe'yi' olmalıdır...

Ama Warp siz yine de imla kurallarını bu kadar irdelemeyin....Elbette bilmemek değil,öğrenmemek ayıp ama böyle ufacık hatalar bazen göz ardı edilebilir Wink

 
Gönderildi : 25 Şubat 2009 17:28
warp
 warp
(@warp)
Gönderiler: 344
BDSM Ruhlu
 

Öncelikle, teşekkür ederim bilgilendirdiğiniz için. Smile
Türkçe'nin "Turkcheleşmesi" kadar önem arz etmiyor belki imla hataları ama yine de okuduğum bir yazıda oldukça gözüme batıyor, rahatsız ediyor. Belki de ben takıntılıyımdır bu konuda, bilmiyorum. Grin

 
Gönderildi : 26 Şubat 2009 03:32
Paylaş:
BDSM Türkiye

Merhaba

Hoşgeldin

Forumun Yeni Düzenine

Tüm Forumu

AÇMAK İÇİN GİRİŞ YAP

VEYA

ÜCRETSİZ KAYIT OL