Gor Felsefesi

Gor felsefesinde erkek kolelerin yeri yok mu yani
Bunu en iyi LPP cevaplaya bilir. LPPpppppppppppppppppppppp huuuuuuuuu
Elcevap :
Gorean da erkek köle var elbette adına da kajirus deniyor. Genelllikle KadınEfendi pek bulunmuyor ancak istisnaen var şehir hükümdarı olan kadınlar var soylu kadınlar var bunların da her iki cinsten köleleri var .
Kajirus daha ziyade köle işçidir yani maden veya tarım işçisidir ,forsadır ,gladyatördür bazan da damızlık olarak dişi köle ile çiftleştirilir ama KadınEfendi nin zevkine hizmet ettiği görülmez .Bu açıdan baktığımızda BDSM içinde yer alan Femdom ilişkisi Gorean da yaşanmaz ama yaşamak istenirse de kim mani olur ? hiç kimse tabii
ama yaşanan ilişkinin Gorean ilişki olduğunu da söyleyemeyiz .
görüşündeyim .
EVERY WOMAN HAS A SLAVE IN HER BELLY
aslında ne haddime de.. yine de tutamadım kendimi, Gor üstadlarından şimdiden özür dileyerek bir kaç aciz fikir beyan etmek istiyorum..
bazılarının aksine "vay efendim bir yazarın fantezi dünyasından çıkma saçma fikirlerden feyz alınarak yaşanırmıymış" fikri beni fena geriyor.. zira bu fikir bir yazardan çıkma değil, genetik şifremizde kodlu, beynimizde saklı, iliklerimizden kanımıza karışıyor.. akıllı abimiz John Norman (John Frederick Lange, Jr) yazdığı kitapla bu fikrin isim babası olmuştur anladığım kadarıyla.. bence o da "ekmek parası" peşinde girmiştir işin içine de sonradan neler yaşadığı konusunda fikrim yok çünkü henüz yeterince okumadım. BDSM'le içgüdüsel olarak tanışalı oldukça uzun bir zaman olmasına rağmen, Gorean felsefesine oldukça yeniyim, foruma girdikten sonra LPP sayesinde okumaya başladım diyebilirim.
eğer İngilizceniz varsa Gorean felsefesiyle ilgili pek çok güzel kaynak var internette, hele bir de Almancanız varsa fantezi dünyanızı geliştirmek adına izleyebileceğiniz bir sürü mini film çıkabilir karşınıza.. (zaten biz türkler sevişmeyi de onlardan öğrenmedik mi "wunderbar"!!!)
ayrıca youtube da oldukça yardımcı bu konuda ama ben şahsen "Gorean music" aramamla eşleşen sonuçları gördüğümde oldukça şaşırdım lorenna mckennith ablamızdan tutun da, buddha bar, DCD ve hatta hüsnü şenlendiriciden taksim trioya kadar geniş bir yelpazede hayat buluyor Gorean müzikleri .. zaten severek dinlediğim şeylerin Gorean mizkleri olduğunu fark edince "acaba?" dedim kendi kendime yoksa "ben gizli bir Gorean slave'im de haberim mi yok"??
ama olamazdı ben Gorean slave olamazdım yazılanlara bakılırsa.. çünkü her "yiğit" kadının harcı değildi efenim Gorean slave olmak çünkü uzuuuun ve zorlu bir eğitimden geçmeniz gerekirdi.. internet Gorean slave olmanın zorluklarının anlatıldığı yazı ve videolarla dolu...
ama hiç "21. yy'da çalışan, kariyerli bir kadın olmak" Vs "Gorean slave olmak" yorumlarına rastlamadım...
hemen ben yapıyorum, taze köleden taze yorumlar..
21yy.'da kadınsanız, babadan zengin değilseniz ya da zengin bir koca bulup,kocanızı kafese kapatamıyorsanız yandınız .. gidiniz Gorean slave olunuz daha kolay! (bence)yoksa bu garip ülkede garip bir kız çocuğu olarak büyür, tecavüze uğramayacak kadar şanslıysanız da tacizlerle olgunlaşır, kendinizi kadından sayarak yaşamaya çalışırsınız...
(bundan sonraki yorumlarım daha çok kendi hayatımdan kaynaklandığı için ve yaşadığım sıkıntıları bir ben bir de tanrı bildiği için bazı okurlara anlamsız gelebilir, yorumlara ve eleştirilere açığım )
Minik bir çocukken başlar eziyet, yaşıtlarınız sokakta çelik çomak oynarken siz eve kapatılıp çalışkan çocuk olmak durumunda bırakılırsınız.. ee eşek değilseniz ve kafanız biraz çalışıyorsa, hızla bu eve kapanma durumundan kurtulmak adına zorunlu olduğunuz şeyi uslu uslu yaparsınız.. böylece zarifçe işlenmeye başlar ruhunuza köleliğin ilk oyaları.. sonra ebeveynlerinize çok hızlı geçmiş, size asırlar sürmüş gibi gelen bir zaman diliminde büyüyüverirsiniz.. siz büyüdükçe okullar da büyür, sınıf mevcutları artar, kitaplar kalınlaşır, cetveller keskinleşir.. sonra ciğeri beş para etmez bilimden uzak hocaların derslerinde hayatınızın en tatlı zamanlarını havasız derslikerde harcamaya başlarsınız, işte o ara fark edersiniz girdiğiniz yolun dönülmezliğini, köle olmak verdiğiniz son özgür karar değldir çünkü hiç özgür olamamışsınızdır zaten.. devamı daha beterdir, sonu gelmeyen vizitlerde, tabanlarınızdaki falakadan beter ağrı eşliğinde gelecekteki varislerinizle konrat yapmak, kendini Efendiden sayan efendicik hocalardan azar yemek , aşağılanmak, aşağılanmak, k.çınızın arasından mütemadiyen ter akıtmak, 30 yaşınıza gelene kadar yaklaşık 1000 tane sınava maruz kalmak..sonunda hayat tarzınız yapmanız gereken bir meslek sahibi olmak...her ay bilmem kaç tane sunum yapmak/tez yazmak, yetişmediği takdirde çapı sizden az olan efendicikler tarafından azarlanmak, günde 500 hasta falan bakıp, bir de yeri geldiğinde onlardan da azarı ve şamarı yiyip oturmak... sabah arabanızla işe giderken en az 2 tır şöforü, bir kamyoncu, 3 taksici tarafından ölümle tehdit edilmek, iş yerindeki efendiciklerden alınan mantıksız emirleri , hiç güvenemeyeceğiniz, midenizden ekmeğinizi çalmaya çalışan iş arkadaşlarınızla koopere olarak yerine getirmeye çalışmak, işten yorgun argın eve dönmeye çalışırken uğramak zorunda kaldığınız dünyanın o en havasız yerleri olan avmlerden yaptığınız alışverişe ait plastik poşetlerdeki plastik yiyecekleri önce arabaya, ordan beton binalara taşımak... sıkıcı olmaya başladı daha fazla uzatmayayım.. sanırım anlatabilmişimdir yeterince.. 21.yy’da kadın olmak Gorean kölesi olmaktan daha zor bence..
anladığım kadarıyla bir Gorean kölesinin memnun etmesi gereken “tek” Efendisi mevcut. Ek olarak yapmak zorunda olduğu ev işleri ve yaptığı hatalar karşısında/Efendisini memnun etmek adına uzanıp yediği birkaç kırbacın da lafı edilmez zaten.. fiziksel acı nedir ki yaşamaya çalışırken çektiğimiz ruhusal acıların yanında? (çocukken yanmak ve 2012 itibariyle geçirdiğim trafik kazası ve olduğum ameliyat sonrası çektiğim fiziksel acılar ağrı eşiğimi gerçekten yükselti.. yaklaşık 2,5 ay boyunca tatlı uykunuzdan her sabah ezanında ağrıyla uyanmak inanın hiçbir Efendinin size verebileceği acıyla kıyaslanamaz.. çünkü Efendi “safe word”u duyunca uygulamayı sonlandırırken, vücudunuza söyleyeceğiniz bir “safe word” yoktur, onunla hiçbir anlaşma yapamazsınız)
E dolayısıyla ben şimdilik Gorean köle olmayı daha makbul buluyorum. Yani Efendim gelse bana “hadi yürü seni kaleme kapatıcam, kale işleri senden sorulur, bi de ben ne dersem o, ne zaman istersem o zaman, ne kadar istersem o kadar” dese ,ben “yok istemem Efendim yan cebime koyun” demem, diyemem.. oh ne güzel “ ekmek Efendiden, su yandaki nehirden” yaşayıp giderim işte…
sonuç itibariyle ben abarttıkları kadar zor olduğunu düşünmüyorum Gorean yaşam tarzının ama şu an yaşadığımız hayatın içinde vücut bulabilir mi orası tartışılır..
saygılar..
slave of a "real" Master
freshslave yazını dikkatle okudum. Anlaşılan yüreğin kabarmış. Yazını yazdıktan sonra gönder butonunu tıkladığında derin bir ohhh çekip, iyi ki yazdım diye içinden geçirerek, nefesini veirken omuzların aşağıya düşmüştür. Ardında da ilk gelecek yorumun merakı içini tatlı tatlı kemirmeye başlamıştır
Bir kadının, hele de kariyerli bir kadının "çektiklerini" çok akıcı ve güzel bir dille anlatmışsın. Kelimesi kelimesine doğru. Ancak bir de şu var ki bu anlattıkların %100 benzer olamsa da epey bir kısmı ya da cinsiyete göre kesişmeyenleri de göz önüne alırsak erkekler için de geçerli. Hayatın zorlukları bunlar, ne kadınlara has ne de kölelere has.
Gorean kölesi olmadım, Efendi'si de olmadım. Ondan Gorean kölesi olmak mı zor hayat mı zor bir yorum yapamayacağım. ama hislerim hepimizin bir Gorean kölesi olduğunu söylüyor. 🙂
Umarım bu paylaşımın içinin biraz da olsa rahatlamasına vesile olmuştur. Sıkıldıkça yaz lütfen. Burası bunun için.
aynen öyle oldu masternick, kafamdan çok uzun zamandır geçen şeyler aslında bunlar ama arkadaşlarım da dahil kimseyle paylaşma fırsatı bulamadığımdan zamanım oldukça oturup yazıyorum forum için ve aynen dediğin gibi yazdıkça da rahatlıyorum "oh be" diyorum
ne güzelmiş insanın en saklı fikirlerini rahat rahat beyan etmesi
bu arada yorumunla yazma heyecanımı körüklediğin için teşekkür ederim
slave of a "real" Master
" GOR yaşam tarzını BDSM den ayıran en önemli özellıklerden biride KADINEFENDI hakimiyetinin yok denecek kadar az olması.Oysa BDSM de genelde FEMDOME agırlıkta"
Sevgili Lady sanırım "Türkiye" gibi kadınların genelde zayıf görüldükleri ve de fazla sayıda "dominant" kadının sosyal hayatta rol almadığı ülkelerden yola çıkarak bu yargıya varmış.
BDSM dünyanın her yerinde "ağırlıklı" olarak "Man dom" (Erkek Efendi) ve sub bayan veya erkek ekseninde oluşmuştur.Eğer BDSM hakkında genel bir yargıya varacaksak gerçek budur.
Türkiye için Lady nin tespitine bir şekilde katılırım.Ülkemezde normal hayatta dahil hala "Erkekler" üstün ve "dominant" görüldükleri için (ne yazık ki bu sözde üstün görünmede eğitim,yetenek ve zeka hatta yaş değil salt erkeklik organı bulunması yeterli bulunmaktadır) dominant kadınlar özel ve farklı olarak algılanıyor.
Yaşanmamışlıklar her zaman "talep" uyandırır.Bu yüzden bir kadının boyunduruğu altına girmek de sanırım bazı türk erkeklerine çekici geliyor.
Bir sosyolog değilim..."ancak BDSM de femdom ağırlıkta" tespitinin kişisel bir görüş değilde dünyaca kabul edilmiş bir gerçek gibi aktarılması sebebiyle bu cevabı yazdım...
Teşekkürler...
Aynen katılıyorum cevabınıza.Teşekkür ederim.Sanki kalbimdekini yansıttınız..
insanlar tadına vardıkları hazlardan aslında pişmanlık duymaları gerektiğini düşünerek. Aynı anda hem günah içinde erdemli, hem de erdem içinde günahkar olurlar. / Marquis de Sade
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 0 Çevrimiçi
- 9,000 Üyeler