Cahilliğin Dayanılmaz Rahatlığı (uzun hikâye)
uyandığında hemen telefonu eline alır ve saate bakar. saat daha 6dır. yine alarmdan önce uyanmıştır. bir süredir böyle nedenini bilmeksizin alarm çalmadan uyanmaya alışmıştır. işin enteresanı uyuduğu saat ne olursa olsun hep 6da kalkmasıdır. tuvalete gider ve abdest alır. odasına geri geçer ve tam sabah namazına duracağı sırada telefonu çalmaya başlar. arayan numara kayıtlı değildir. saat erken olduğundan evdekilerin uyanmaması için hemen telefonu açar:
- alo?
- zelzele sen misin?
telefondaki kadın 30larında bir kadındır ve ona forum sitesindeki ismiyle hitap etmektedir. iyice düşünmesine rağmen internete telefon numarasını vermediğine emindir. bu kadın adımı nereden biliyor diye dalmışken karşı taraf bağırır:
- cevap vermeyeceksen kapatacağım gerizekalı!
- özür dilerim efendim, evet ben zelzele, kiminle görüşüyorum acaba?
- ben senin iflahını kesecek olanım aslanım. şimdi telefonu kapat ve mesaj atacağım adrese gel hemen! (pat!)
ne olduğunu anlayamadan telefonuna mesaj gelir. adres üsküdar taraflarındadır. ne yapacağını şaşırmıştır. normalde bir sahibesi olmasını yanıp tutşarak istemesine rağmen bu cüretkar telefon onu korkutmuştur. telefonun ucundakinin kim olduğunu bilmemesine rağmen gitmek için can atmaktadır. yatağına oturur, başını ellerinin arasına alıp kara kara düşünmeye başlar. başı ağrımaktadır yine. böyle stresli olduğu anlarda kaygı düzeyi iyice yükselir ve baş ağrısı nükseder her zaman. tabi bu baş ağrısında dün gece içtiği beş adet biranın da etkisi vardır elbette. kafasını ovuşturur ve ayağa kalkıp kıyafetlerini giyinmeye başlar. yavaş yavaş üstünü değiştirirken bir yandan da gideceği yerin aslında ne idüğü belirsiz bir yer olduğunu düşünür. belki de organ mafyası falandır bunlar ve onu ayaklarına çağırıyorlardır. ya da arkadaşları onun internetteki adını keşfetdip ona bir eşek şakası yapmaya hazırlanıyordur. iki ihtimal de çok itici ve ürkütücü olmasına rağmen için için gitmeyi arzulamaktadır. resmen bir sahibe onu telefonla aramış ve ayağına çağırmıştır. belki de yıllardır hayal ettiği gibi kadın onu tamamen himayesine alacak ve onu ömür boyu sömürüp hizmetinde kullanacaktır. evin temizliği, yemek işleri, kadının cinsel arzuları, ayak işleri gibi birçok şeyi yapıp tasmasıyla sokağa çıkarıp bir köpeğe nasıl muamele edilirse ona da öyle muamele edecektir. bunları düşünmek bile erekte olmasına ve heyecanlanmasına neden olur. tam bu çelişkilerle başı darmadağınken namazı kılmadığı aklına gelir. telefonuna bakar: daha vakit çıkmamıştır. hemen namaza durur.
namaza başlamasına rağmen aklındaki heyulalar azalmadan devam etmektedir. ne okuduğunu bile anlayamadan rukuya eğildiğini fark edince utanç içinde selam verip namazı bozar. yatağına oturur ve kendi kendini azarlamaya başlar. bir işi doğru düzgün beceremeyen adamın tekidir. namaz gibi gayet kolay bir ibadete bile kendini veremezken bir sahibeye nasıl köle olabilecektir ki? iradesiz davranmamalıdır. namazda başka şeyler düşünmek doğru değildir ve Allah'a olan bağlılığına ve namazının sıhhatine zarar vermektedir. bir yandan bunları, bir yandan da sahibesine nasıl hizmet etmesi gerektiğini düşünüp durur. aklını başına alıp düzgünce namazını kılmak için kendine birkaç tokat atar ve ayağa kalkıp tekrar namaza durur.
namazı nihayet doğru düzgün kılabilmiştir. hemen kalkar ve aceleyle evden çıkar. apartmanın kapısından çıktığında, hızlı hareket etmesinin dün içtiklerinin de etkisiyle başı dönmüştür. biraz yalpalar. yere düşecek gibi olur ama tam o sırada bir kadın onu kollarından tutar:
- iyi misiniz beyfen...
kadın daha sözünü bitiremeden adam kadının üzerine, midesinde ne varsa boşaltmıştır. kadın adamı kolundan tuttuğuna bin pişman şekilde:
- Allah belanı versin pislik herif. üstümü başımı mahvettin! bu kıyafetle nasıl işe gideceğim ben şimdi!
- özür dilerim efendim, lütfen izin verin kıyafetlerinizi evimde temizleyelim, evim hemen şurası.
- yok artık! hem üzerime kustun hem de evine mi atacaksın beni? ne bu kumpas falan mı?
- hayır efendim yanlış anladınız ben hatamı...
- hatanı hiç tanımadığın bir kadını evine davet ederek mi düzelteceksin ahmak! ... taksi!
yoldan geçen taksi acı bir frenle durur. adam, kadının yavaşça arabaya binişini izlerken kadının çantasını yerde unuttuğunu fark eder, arkasından seslenir fakat kadın hışımla arabaya binip hemen oradan uzaklaşmıştır. adam iyice şaşkına dönmüş bir halde cebinden çıkardığı peçeteyle ağzını silmeye çalışırken bir yandan da kadının yerde duran çantasını alır ve eve geri çıkar. montu biraz kusmuk olmuştur. onu temizler ve kadının çantasını kıyafet dolabına bırakıp tekrar evden çıkar.
vapura doğru son hız koşmaktadır. eminönü sahilinde bir sürü iskele olması hep kafasını karıştırdığı gibi bu acayip sabahta da yine kafası karışır ve az kalsın kadıköy iskelesine girecekken son anda fark edip aceleyle üsküdar iskelesine geçer.vapuru son anda kaçırır. sıradaki vapur yirmi dakika sonradır. kendi kendine söylenerek bekleme salonundaki oturaklardan birine oturup, "sigara içilmez" yazısına dik dik bakarak ağzına sigarasını alır ve yakar. böyle bir günde sigara içilmez yazısı artık onun için önemsizdir.
(devam edecek)
sahibesini arayan bir köle...
adamın sigara yaktığını gören bir kadın adama yaklaşır ve:
- beyfendi burda sigara içmeniz yasak, söndürür müsünüz şu sigarayı lütfen?
- şu anda canım çok sıkkın ama size itiraz etmek gibi bir hadsizliği de asla göze alamam, sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim, emrinizle söndürüyorum hemen.
- ay yok canım abartmayın ne emri.
- abartmak ne kelime efendim, karşınızda biçareyim.
- ay hakkaten abartmayın lütfen beyfendi, tamam.
- siz nasıl isterseniz.
kadın biraz şaşkın biraz da nazlı bir şekilde adamdan uzaktaki bir oturağa oturur. enteresan duygularla iç içedir. bir yandan adamın, söylediğini emir telakki edip yerine getirmesi hoşuna gitmişken diğer yandan adamın sığ çabalarla yaptığı kurlar onu rahatsız etmiştir. daha önce hiç böyle buyurgan duygular yaşamamış olan kadın, arada kalmışlığını boşverip neyse diye başını sallayarak başka şeyler düşünmeye çalışır.
adamsa üzgündür. böyle güzel ve alımlı bir kadını üzmek her ne kadar canı sıkkın olsa da onun hakkı değildir. kadınlar, bütün yetkiye sahiptirler ve onlar ne isterse o olmalıdır. adam buna o kadar inanmaktadır ki, kadın, sigarayı elinde söndür dese onu bile yapmaya hazırdır. kadına beceriksiz bir kur yapmaya çalışmış gibi olduğunu da anladığı için de bir yandan içerlemektedir. yine eline yüzüne bulaştırmıştır. itaatkar olmayı bile becerememiştir.
adam bu yaptığının pişmanlığı içindeyken vapur yanaşır. iskeleye geçerlerken, adam, reveransvari bir hareketle kadına yol verir. kadın, az önce yaşadıklarını tekrar yaşamanın enteresan haliyle adama döner ve:
- pardon ama ne yapmaya çalışıyorsunuz? böyle ucuz numaralarla kadın tavlamaya çalışıyorsanız avcunuzu yalarsınız!
- kadın tavlamak ne kelime efendim, ben sadece size yardım ederek hatamı affettirmek istedim.
- tamam tamam bırak boş edebiyat yapmayı, git başka kadınlarda dene bu sözlerini.
- efendim gerçekten beni yanlış anladınız özür dile...
- güvenlik! bu adam beni taciz ediyor uzaklaştırır mısınız?
- ama ben...
- kes sesini pis hergele! aklınca beni etkilemeye çalışıyor. alın şunu lütfen.
güvenlik görevlileri kadının cümlesi daha bitmeden adamı karga tulumba tutup iskelenin dışına atarlar. adam vapuru bi daha kaçırdığına mı yoksa gördüğü saçma horluğa mı üzülsün bilemeden sahile öylece bakadurur. bir vapur daha kaçırdığına göre daha fazla oyalanacak vakti yoktur artık, en iyisi biraz öteden marmaray'a binip üsküdar'a öyle geçmektir. acele adımlarla sirkeci garına doğru ilerler.
uzun merdivenleri inip sonunda durağa indiğinde gördüğü manzara karşısında bugünün çok uzun bir gün olacağını anlar. stres yaptığı zaman kendini rahatlatan tek şeye, yani sigaraya elini atar ve bir dal çıkarıp sigara yasağı falan umursamadan oracıkta yakar. buğun bu yaptığı ikinci yasa ihlalidir ve saat daha yedidir.
(devam edecek)
sahibesini arayan bir köle...
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 1 Çevrimiçi
- 9,000 Üyeler