İLK BULUŞMA
O'na gidiyorum, kalbim ağzımda atıyor sanki. Yolum uzun. O'na gittiğim aklıma gelince bir sevinç duygusu yüreğimi sarıyor,yanaklarım ıslanıyor?!. Buna şaşırıyorum. Ben daha önce hiç mutluluktan ağlamadım ki? Peki bu akanlar ne... Duygularım o kadar yoğun ki; gülerken, gözlerimden yaşlar süzülüyor.
Yol bitmek bilmiyor, beynim sadece O'nunla dolu, olduğum yerde zıp zıp zıplamak ve çığlıklar atmak istiyorum.
Bana, "gel" dedi.
Aklıma; çocukken okuduğum bir kitaptan, tüylerimi ürperten kelimeler geliyor:
...ve "içeri gel" der örümcek sineğe...
"beni seçti" diyorum kendi kendime; bütün iç seslerimi susturup, mantra gibi bunu tekrarlıyorum "beni istiyor"...
O an, bir sonraki adımın ne olacağı umrumda değil.
O an, O'nun ağlarına dolanmak için ölüyorum.
O an; o ana kadar, beynimin her kıvrımında gezmesine izin verdiğim adamın, vücuduma yapacaklarını kabul ediyorum.
----------------------------
Ve ilk buluşmamız gerçekleşiyor.
Önce, o bariton, enfes sesini duyuyorum; kafamı kaldırıp bakınca karşımda bana gülümsediğini görüyorum. O ana kadar, hayatımda gördüğüm en güzel gülümsemelerden biri olduğunu farkediyorum.
Yapı olarak kibar ve düşünceli bir erkek olduğunu biliyordum ama bana karşı öyle olacağı hiç aklıma gelmemişti. Aslında, özellikle bana bir paçavraymışım gibi davranmasını bekliyordum. Karşımda bu kibar ve düşünceli erkeği bulunca içimdeki son tereddüt kırıntıları yok oluyor. Beni nereye götürürse götürsün, onunla her yere gidebileceğimi hissediyorum ve ona uyum sağlıyorum. Güneşin etrafındaki dünya gibi, dünyanın etrafındaki ay gibi. Çekim gücüne direnç göstermeden kolayca yörüngesine giriyorum.
Kim bilir, belki de ateşe uçan pervane gibiyim ama kendimi dünya sanıyorumdur...
------------------------------
Nerede benim egom? Nerede bana yıllarca öğretilenler? İlk deneyimim olmasına rağmen, sanki en doğrusu buymuş gibi geliyor. Hep böyle oluyormuş gibi.
Sadece onun egosu var; ve ben, onun o mükemmel egosuna çekiliyorum
Bana öğretilenlerin hepsini unutup, onun öğrettiklerini öğreniyorum
O'nu hoşnut etmek için, dağınık tabiatıma aykırı bir dikkat ve özenle davranıyorum.
O'ndan bir "aferin" alabilmek için içimdeki yaramaz kızı susturup, ilk defa misafirliğe gitmişim gibi terbiyeli oluyorum
Kendimi, karşılıksız ve koşulsuz olarak ona sunarken buluyorum...
--------------------------------
O'nunla buluşmam aklıma geldiğinde hissettiğim şey mutluluk. Ve şaşkınlık.
Hayır, mutlu olduğuma şaşırmıyorum.
Şaşırdığım şey şu: "İşime gelirse itaat ederim, işime gelmezse hayır derim, olur biter" düşüncesi ile gittiğim halde; her seferinde bana verdiği darıyı, koçanıyla yuttuğuma şaşırıyorum Elinden zehir olsa içerim derler ya, işte öyle bir şey.
Normalde, yaparım dediğiniz bazı şeyleri o an gelince yapamazsınız ya; bu tam tersi, hayatta yapmam dediklerinizi o an gelince anlamadan yapıyorsunuz.
Hem de bu, bdsm olgusunun yaşandığı dört duvar arasında değil, O'nunla dışarıda sokakta yürürken oluyor. Bilinçaltınızın susup, bilincinizin en açık olduğu zamanda...
Ve son olarak o günü düşündüğümde aklıma O geliyor. O'nu düşündüğümde ise yoğun bir şükran duygusu hissediyorum.
Şimdiye kadar; O'nunla olan ve O'na ait olan her saniyem, her duygum ve her yaşanmışlığım için teşekkür ediyorum...

Güzel paylaşım için çok teşekkür ederim. Hislerini açıkça paylaşman ve mutluluğunu böyle dile getirmen çok hoşuma gitti. Umarım arkası gelir :++:


- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 1 Çevrimiçi
- 9,000 Üyeler