sadece 10 sopa
bu yazı tamanen gerçek bir olayı anlatmaktadır...isim ve mekan kullanmadan aktarıcam...
dominant karakterim onun köle ruhunu okşamış olmalı ki bana delicesine aşıktı...benimse ona karşı tek hissettiğim güzel kalçalarına,göbeğine ve göğüslerine dokunma isteğinden ibaretti...
bunu ona bütün açık yürekliliğimle söyleyebilmiştim...belki zor belkide kolay,bilemiyorum ama bunu kabullenmiş ve tüm bedensel varlığını karşılıksız bana sunmuştu...bir yıldan fazla bir süre tensel beraberliğimiz çevremizdekilerin hiç birine hissettirmeden sürmüştü...
o soğuk şehirdeki son bir aya girmiştim..sonra başka bir soğuk şehir ve nihayet istanbul vardı sırada...
her zaman ki çocuksu tavrıyla,belkide yakında gidecek olmamın verdiği rahatsızlıktan ötürü dahada bir yaramazdı o gün...fiziksel şakalardan hiç hoşlanmadığımı defalarca söylememe rağmen o gün haddini aşmaya niyetliydi...durmadan gülüyordu..eline geçirdiği ufak eşyaları üstüme atıyor..boynuma kulağıma kalemle tacizde bulunuyor..okuduğum kitaptan aldığım zevki asgariye indiriyordu...sabırla uyarmıştım..
son uyarım ise yüzündeki gülümsemeyi bir an silmişti...
"bak rahat dur canını yakarım!"
silinen gülümseme yerine bir anlık gelen ifade,bir hesabın yansımasıydı...bişeyleri hesaplamıştı..belkide canını ne kadar yakacağımı,nasıl yakacağımı.
durmadı.....
boya işleri sırasında sökülen süpürgeliğin bir parçası uzun ihmallerin sonucu bir türlü yerine tekrar çivilenmemişti...ve bu ihmal hep benim aklımdaydı...şimdiyse bu küçük ihmal benim büyük bir zevkime araç sağlıyacaktı.
kitabı kapattım..ayağa kalktım ve süpürgelik parçasını yerinden aldım.hala gülüyordu ama gözlerindeki tedirginlik çok rahat okunabiliyordu.bu hali hoşuma gitmişti...ben de tedirgindim aslında. sonuç ne olacaktı?...olay kafamda tamamen şekillenmişti..dizime yatıracaktım..ve poposuna vuracaktım...ama sonuç??
kolundan tuttum ve sert bir hareketle çektim..biraz önce kitap okuduğum kanepeye oturdum...süpürgelik parçasını yanıma koydum..belinden kavrayıp dizime yatırdım..direndi ama yeterince değil..daha çok direnebilirdi..yapmadı..
tereddüt etmedim...süpürgeliği aldım ve ilk darbeyi vurdum..bağırmadı,bağıramazdı..birileri duyabilirdi..hafifçe inledi.
ardından ikinci darbe..kendini kasıyordu...gerçekten sert vuruyordum..saymamıştım ama en az 10 kere vurduğumu sanıyorum...sonra durdum ve onun zevk alıp almadığını düşündüm..aslında direnmeyişinden anlamam gerekirdi...anlamadım.
"kalk" dedim...
kalktı..suratı asıktı...arkası dönük,iki eliyle poposunu tutup yavaş yavaş yürürken,gözüme hiç olmadığı kadar güzel görünmüştü...ağır bir hareketle sandalyeye oturup,mekandan ayrılma saatimiz gelene kadar bilgisayarla ilgilendi ve tek kelime bile etmedi...ben de tekrar kitabımı açtım ve aynı sayfaya bakarak bir sürü şey düşündüm...
işte o anda ikimizde olayın büyüsüne kapılmıştık.şaşkındık.heyecanlıydık...en büyük hatamız ise bundan nekadar çok zevk aldığımızı birbirimize yıllar sonra ayrı şehirlerde telefonda söylemek oldu...o şimdi evlendi.artık o anı geri getirmenin imkanı yok...bu eminim ikimizede acı veriyor..ama onun için mesele yok,o bu acıdanda zevk alıyordur eminim...
ben tecrübesizliğimin kurbanı oldum ve mükemmel bir köleyi avuçlarımın içinden kaçırdım...
altın,yakut yada elmaslar değil...popondaki,elimin kırmızı izidir, güzelliğini taçlandıran.
Paylaşımınız için teşekkürler.Akıcı ve güzel bir dille aktarmışsınız yaşananları.Ama sonu beni daha çok etkiledi.Şu pişmanlık cümlelerini kullanmak zorunda kaldığımız yaşanan ne kadar çok olay var diye düşündüm bir an.Neyse ,umarım bu hikayenin başrol oyuncusuda hayattan alması gereken dersi öğrenmiştir diyelim...

olayın 3. şahıslar için çok ilgi çekici bir özelliği yok..farkındayım.
ama benim için gerçekten özel bir olay...en azından anlatımımla okunabilir bir hal almasına sevindim...umarım ilerde konu olarakta ilginç anlatacak birşeylerim olur...yorumlar için teşekkür.
altın,yakut yada elmaslar değil...popondaki,elimin kırmızı izidir, güzelliğini taçlandıran.
olayın 3. şahıslar için çok ilgi çekici bir özelliği yok..farkındayım.
ama benim için gerçekten özel bir olay...en azından anlatımımla okunabilir bir hal almasına sevindim...umarım ilerde konu olarakta ilginç anlatacak birşeylerim olur...yorumlar için teşekkür.
Bence acele karar vermeyiniz çünkü ben hala yazıya yorum yapmamışım. Okudum.. Oldukça yavaş. Her bir harf ne demek istiyor baktım. Bir an diyemeyeceğim kadar çok yakına götürdü beni yazı. Ceza, haz, hiç o an kadar çekici, ellerimden kayışı vb. şeyler. Çokta yabancısı olmuyor bazen karakterlerimiz ne yazık ki. Her zaman gitmesi gereken gidiyor ve kalana acısı bile yetiyor.
Bu arad hem yaşananlar çok özel ve güzelmiş hem de yazan içtenliğiyle yazmış. Teşekkür ederim. En azından bizi hayatının içine almaya bu denli hazır olduğun için..
Fazla mütevazilik "hiçliktir."
Bence acele karar vermeyiniz çünkü ben hala yazıya yorum yapmamışım.
hakikatten cüretkarca...bir otorite edası var...efendine havale ediyorum.
içtenlik kısmı için,teşekkür ederim.
altın,yakut yada elmaslar değil...popondaki,elimin kırmızı izidir, güzelliğini taçlandıran.
Popoya vurma kısımları hariç ben bu filmi çok gördüm
Ama bana birşey olmadı... Sadece sinir bozmuş oldum... :happy:
♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥
Kurdun kuzuyu yemesinde şaşılacak birsey yok
Asıl şaşılması gereken kuzunun kurda aşık olması
♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 0 Çevrimiçi
- 9,000 Üyeler