Shop
AÇLIK ÖLÜM GETIM
 
Bildirimler
Tümünü temizle

AÇLIK ÖLÜM GETIM

4 Gönderiler
4 Üyeler
0 Reactions
217 Görüntüleme
(@seeeerttt)
Gönderiler: 279
BDSM Ruhlu
Konu başlatıcı
 

14 yaşındaki kız bir dilim ekmek olmadığı için evden aç çıktı. Okul dönüşü açlığın verdiği dalgınlıkla otomobilin altında kaldı

19.04.2008 08:45
Organlarıyla 6 kişiye hayat veren Sercan'ın ölümünün ardında bir dram çıktı. Ailenin arka arkaya üç gün aç yattıkları olmuş..

İzmir Buca'da oturan 14 yaşındaki Sercan Bodruk, geçtiğimiz hafta Buca Atatürk İlköğretim Okulu'ndan çıktıktan sonra, karşıdan karşıya geçmek isterken hızla gelen bir otomobilin altında kaldı. Talihsiz kız 6 gün süren yaşam savaşını kaybedince, ailesi organlarını bağışladı.

BÜTÜN GÜN AÇ GEZMİŞ

Ancak küçük Sercan'ın ölümünün ardından büyük bir dram çıktı. Annesi Durdu Doruk, inşaat işçisi olan eşi Himmet Bodruk'un düzenli iş bulamaması nedeniyle, bazen günlerce evlerine yiyecek girmediğini söyleyerek, "Akşam evde kalan son unla bir ekmek yapmıştım. Kızım akşam yemeği olarak, üzerine margarin sürdüğü 1 dilim ekmek ve bir domates yemişti. Sabah bir dilim ekmeğimiz dahi kalmamıştı. Sabahçı olan kızımı, akşam geldiğinde yine 'margarinli ekmek hazırlama sözü' vererek, aç aç okula gönderdim. Kızım da yoldan karşıya geçerken, açlığın neden olduğu dalgınlıkla minibüsün altında kalmış olabilir" dedi.

POLİS OLACAKTI

Polis olup ailesine bakmak isteyen Sercan'ın babası Himmet Borduk da, bir haftayı 1 tencere bulgur pilavıyla geçirdikleri ve 3 gece arka arkaya aç yattıkları günler olduğunu anlatarak, "Kızım her sofraya oturuşumuzda, 'Bizim ne zaman ekmeğimiz, suyumuz, yemeğimiz ve salatamız bir arada olacak? derdi" diye konuştu.

Sabah

Beni kategorize etme
Benle oynama
Yaftayı yapıştırıp
Bana isim koyma... 😉

 
Gönderildi : 19 Nisan 2008 15:00
LADY SADE
(@lady-sade)
Gönderiler: 2901
BDSM Ustası
 

🙁 🙁 gunumuzde ınsanlar Türkiye'de hala hemde büyük şehirlerde kardan ve açlıktan ölüyorlar ve bundan Ankaradakiler en ufak bir gocunma yaşamadan hala verilen bazı hakları geri alma cabasındalar.... Söylenecek o kadar cok şey var ki....

Sınırların sınır olmaktan çıkıp gerçek oldugu an,
Ruhunun Ruhuma DİZ ÇÖKTÜGÜ ANDIR..!!

 
Gönderildi : 19 Nisan 2008 15:09
(@mr-dore)
Gönderiler: 164
BDSM Seven
 

Kuşkusuz hepimiz buna benzer yazıları okuduğumuzda kahroluyoruz.”Nasıl olurda günümüzde hala böyle yaşamlar devam eder.” diyoruz.Eksik olduğumuz en büyük nokta ise bunları unutarak yaşamamız.Bu tarz olaylar oluyor ve biz ahlayıp vahlayıp etrafımızdakileri görmezden gelmeye devam ediyoruz.Gerçek anlamda en büyük sorunumuz bu.Yardım etmiyoruz.Ya da ettiğimizi zannediyoruz.

Bu yazıyı ilk başta kendi adıma yazıyorum.Sonra da gözlemlerim adına konuşuyorum ve genelliyorum istisnalar elbet olacaktır.Ben böyleydim.Gerçek anlamda üzülürdüm ama bunun için bir çaba harcamazdım.Benzer durumlara seyirci kalırdım.Ta ki her gün beklediğim otobüs durağında sabahın erken saatlerinde işine koşuşturan ufacık bir boyacı çocuk görene kadar.
İlk zamanlarda pek ilgimi çekmedi.Hayatın ona veremediklerine rağmen her gün güler yüzlüydü.Yüksek miktarlarda paralar alıp işine asık suratla başlayan insanların aksine.

***

Otobüsümü kaçırmıştım.Bomboş bir durak.Biraz gerisinde ufaklık.Sohbet edeyim dedim.

-Merhaba ufaklık,kolay gelsin.
-Günaydın efendim.Çok teşekkür ederim.
-Nasıl gidiyor işler ?Maşallah her sabah aksatmadan geliyorsun.Okula gitmiyor musun?
-Hayır efendim gitmiyorum,2. sınıfta bıraktım.Anneme yardım ediyorum.
-Neden bıraktın okulunu?Sevmiyor musun yoksa öğretmenini?Bir de bana efendim deme.Abi de!Her gün geliyorum zaten ben de.
-Olsun efendim o saygıdan.Öğretmenimi seviyordum ama devam edemedim işte.

Anlaşılan o ki,anlatmak istemediği,utandığı,üzücü olan bir durum vardı.Ayaklarını ve bedenini sağa sola sallandırarak söylemişti son cümlesini.Çocukların kaçamak hareketiydi bu.
Baştan aşağı süzdüm bu ufaklığı.Üzeri başı eskinin temizi.Üzerindekiler eski yırtık şeyler ama bir nizam içinde giyilmiş.Yırtık pabuçları boyanmış.

Akşam düşünmeye başladım bu çocuk için ne yapabilirdim ki?O böyle yaşamaya devam etmeli miydi?.Ben her gün durağa gidip,onun bu halini görüp işe mi gitmeliydim?
Çok da gururlu bir çocuk.Onu incitmeden ona yardımım dokunabilir miydi?

Yine güzel bir günde otobüs durağının önünde.
Bu kez bir saat öncesinden durağın önündeyim.Elimde sıcak simitler.

-Kolay gelsin ufaklık.Nasıl işler?
-Daha yeni başladık abi (gülüyor)
-Haydi hayırlısı olsun.
-İsmin ne bu arada senin?
-Umut
-Çok güzel ismin varmış umut.
-Teşekkürler abi
-Umut kahvaltı yaptın mı?
(cevap yok)
-Sen bana benziyorsun o zaman umut.Ben de yapmadım.(gülmeye başladım)
Ama tedbirimi de aldım.Bak tam 3 tane simit aldım.Çok acıkmışım.Ama biliyorum hepsini yiyemem.Bir tanesini sen al madem kahvaltı yapmamışsın.Yoksa kimseyle paylaşmam ben bunları.(gülüyorum)

(Şartlarımız eşit olunca kendini rahat hissedip simitlerden birisini alıyor.Ben de kendi simidimin bir tanesini yiyorum.Diğerini ona uzatıyorum. )

-Al bunu da ben yiyemeyeceğim doydum.Sanırım fazla almışım.
-Yok abi olmaz.Doydum ben sağol.Teşekkür ederim.
-Çöpe mi atayım şimdi bunu yazık değil mi?
-Al sen yemezsen bile kuşlara atarsın.Belki sandığının önünde kuşlar var diye bir iki kişi daha gelip ayakkabı boyatır belli mi olur ne dersin?.
(uzanıp alıyor diğer simidi de.Bugünlük hedefime ulaştım.Yanına biraz daha yaklaşıyorum.)
-Dün akşam babama senden bahsettim.Ayakkabı boyamada çok iyi olduğunu söyledim.
(gözlerinin içi gülüyor.)
Ama babam yaşlı bir adamdır.Pek beni dinlemez.Senin için bir yarışma düzenleyecek ama sen kabul edersen.
(yarışma dediğimde hemen dikkat kesildi.)
-Nasıl abi?
-Bak babamın bir ayakkabısı var.Ama çok eski.Hali perişan anlayacağın.(gülüşmeler)
Onu boyatacak sana.Eğer sen o ayakkabıyı güzel boyarsan,sana bir ayakkabı hediye edecek.Babam eskiden boyacıymış.Onlarda böyle hediyeler verirlermiş birbirlerine iyi boyayanlar olursa.Olur mu ne dersin?
-Ayakkabı büyük mü?
(beni oldukça güldüren bir tepkiydi bu)
-Normal bir ayakkabı ,yapabilir misin?
-Yaparım.
-Tamam yarın görüşürüz o zaman.Benim otobüsümde gelmek üzere kolay gelsin sana.
-sağol abi.hayırlı işler.

Akşam eve geldiğimde durumu babama anlattım.Ama bizim evde ne küçük ayakkabı var nede kıyafet.Apartman sakinlerimiz bu konuda duyarlı davrandılar sağ olsunlar.Kullanılmayan ayakkabılar ve kıyafetlerle dolu bir çanta hazırladık.Fakat benim için en hassas nokta onun bunları fark etmemesiydi.Bunun içinde herkesi önceden uyardım.

(ertesi gün)

-Günaydın umut bak seni kimle tanıştıracağım.(hemen ayağa kalktı babamın elini öptü.)
-İşte baba sana bahsettiğim sanatkar bu arkadaş.(karşımda dimdik duruyor.)
(babam elini çocuğun omzuna koydu.)
-Delikanlı haberini aldım.İyi boyuyormuşsun.
-Estağfurullah efendim.
-Neyse onu şimdi anlayacağız bakalım.

Babam gerçektende miladi olan ayakkabısını Umut’a verdi boyaması için.Hararetle başladı boyamaya.Uzun süre uğraştı.Uğraştığına değdi ama.
Babam ayakkabıyı eline alıp incelemeye başladı.”Hmmm “diyerek kendi kendine hayıflandı.

-Aferin oğlum.Çok güzel boyamışsın gerçekten.Bundan sonra buraların en iyi sanatkarı unvanı senindir.(Umut’un gözleri çakmak çakmak oldu bir anda.Babam toparlağımız çantayı ona doğru uzattı.)
-Al bakalım evlat bunu kendi hakkınla kazandın.
-Efendim bunlar nedir?
-Yarışmanın ödülü işte.
-Ama oğlunuz sadece bir ayakkabı hediye edeceğinzi söylemişti.
-O ne anlar sanattan!Hııhh!Sor bakalım dün ne yaptığını hatırlıyor muymuş o?Ben ona dedim;”Ayakkabı yanında da kıyafetler”dedim;ama beni dinlemeden çıkmış gitmiş demek.
-Anladım efendim.çok teşekkür ederim.Sizi öpebilir miyim?
-Öp tabi yavrum.

(Burada ağlamamak için kendimi zor tuttum.O çocuğun babama babası gibi sarılması,öpmesi,candan ve içten davranması.Anladım ki yardım sadece maddiyatla değil maneviyatla desteklenmeli.Çünkü bu çocuklar sevgiye aç aynı zamanda.Arkadaşlığa aç.
Sarılmaları biter bitmez araya girdim.)

-Eee hadi bakalım kaptın hediyeleri de.Aferin sana çalışkan çocuk.
-Teşekkür ederim.(yüzünde mütevazi gülümseme.)
-Ama ben sizinle yarışamayacağım baksanıza otobüsüm geliyor yine.Babacım görüşürüz kendine iyi bak anneme selam.Umut sana da kolay gelsin

Yaşadıklarımın hepsini böyle hikaye gibi anlatmak isterdim detaylar açısından ama fazla uzatmak sizleri sıkacaktır.

Daha sonraları Umut’un ailesi ile görüştüm.Babaları yakın zamanda vefat etmiş,annesi bir çay ocağında çalışıyormuş.Umut’un 6 tanede kardeşi var kendisinden küçük üstelik.Umut’un okuması için konuştum.”Durum nedir?”dedim.Bir kaç kez görüştüm.Daha sonra apartmanımızdan bir kişi Umut’un tüm okul masraflarını karşılayacağını söyledi.Bunu ailesine ilettim.Umut okula geri döndü.Boyacılığı bıraktı.Şimdi çok başarılı bir öğrenci.Annesine bir temizlik firmasında sigortalı ve maaş olarak daha uygun bir iş ayarlandı.
Zamanla durumları normale döndü.

Kısacası hayatları değişti.Buna sebep olduğum için övünmek niyetinde değilim.Ama bu o kadar huzur verici bir durum ki.Bir insanın hayatını değiştirebilmek.Kaderini değiştirebilmek.

Bizler genelde hep birilerinin bir şeyler yapmasını bekleriz.Bir sihirli el gelecek uzanacak ve durumlar düzelecek.Ama aslında hepimizin elinde sihirli değnekler vardır,bizler bunu fark edemesek de.Olmasını dilediğimiz şeyler için harekete geçmedikçe,dilediklerimizin samimiyetine kendi içimizde inanmamış oluyoruz.
Bir ülkenin maddi durumu ne olursa olsun,her zaman çeşitli sebeplerden dolayı aç insanlar sokakları süsleyecektir bu bir gerçek.Bugün İtalya’da,İngiltere’de yüksek ekonomik gelirlere rağmen,uygun yasalara rağmen açlıktan ölen insanlar mevcuttur.

Ülkemizde en basitinden bir öğretmen sistemden şikayetçi oluyor.Sistem böyle deyip işin içinden sıyrılıyor,eğitimdeki yetersizlikler konusunda.Sınıfında sistemi yaratan öğretmendir.Sistem sana şöyle yapacaksın diyebilir.Ama gelip her gün senin başında beklemez kimse.Sistemi kendi doğrularına göre uyarlayabilir,en doru şekilde yönlendirebilirsin.Sistemi düzeltecek insanları kendi yetiştirebilir bir öğretmen.Dilediği eğitim sisteminin tasarımını oluşturmak için komisyonlar kurup çaba gösterebilir.Bugün yakın tarihte değişen,ilköğretimde önce pilot okullarda daha sonra tüm okullarımızda uygulanmaya başlanan,öğrenci merkezli eğitim programımız bu yapıdaki insanların çabası sonucu oluşturulmuş ve uygulamaya konmuştur.

En baştaki sözüme geri dönmek istiyorum.Biz ne yaptık?Hangimiz neler yaptı?
Egolarımızdan ne kadar vazgeçebildik?Çok gitmek istediğimiz bir maçın bilet parasını bir çocuk için harcamayı göze alabiliyor muyuz yeri geldiğinde?
Kendimize sormamız gereken pek çok soru olduğunu düşünüyorum.Şunu da biliyorum ki oturduğumuz yerden hiçbir şey olmuyor.Bir şeyler beklemekle çözüm üretilmiyor.

Eğer o 14 yaşındaki kızın evine duyarlı bir vatandaşımız 3 kaşık yemek götürseydi belki bugün idealist bir genç kız halen hayatta olacaktı.Kim bilebilir?

Tahammül edip yazımı buraya kadar okuduysanız hepinize sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.Fazla uzun olduğunun farkındayım ama altını çizmem gereken şeyler olduğunu düşünerekten paylaşımda bulunmak istedim.Hatamız olduysa,sürç-ü lisan ettiysek affola.

PRENS

..

 
Gönderildi : 19 Nisan 2008 18:58
MasterDaPain
(@masterdapain)
Gönderiler: 4045
BDSM Ustası Yönetici Admin
 

Ben bazen bu ülkenin hallerine sadece sasiyor ve durdugum yerde bos bos sehirediyorum cünkü gördüklerime inanamiyorum. Bizde böyle gerceklerin var olmasi utanc verici ve insanligin disinda durumlar. Biz artik yasama karsi mücadeleyi biraktik mi? Biz bir cani pazar da terazinin üstüne koyarsak degeri nekadar? Can pazarin da bir cocugun bile artik degeri yoksa bizler can degil ölüm pazariyiz.


Parox Dark - Gabriel Azrael

 
Gönderildi : 20 Nisan 2008 11:06
Paylaş:
BDSM Türkiye

Merhaba

Hoşgeldin

Forumun Yeni Düzenine

Tüm Forumu

AÇMAK İÇİN GİRİŞ YAP

VEYA

ÜCRETSİZ KAYIT OL