Ayşe Arman ın Ayak Fetişizmi üzerine yapmış olduğu röportaj
AYŞE ARMAN’ IN AYAK FETİŞİZMİ ÜZERİNE YAPMIŞ OLDUĞU RÖPORTAJ
( 11/07/2001 )
Ayağınızın kölesi olabilir miyim?
Bir ayak yazısı yazdım, aklınızın almayacağı kadar mail aldım. Bir tanesi vardı ki, son derece kısaydı, ‘‘Bir adam ayaklarıma aşık oldu. Ben de ona...’’ yazılmıştı. Altında da bir telefon numarası.
Bir şey beni dürttü, aradım. Bu mini-röportaj telefonda yapıldı. Ben bu hanımefendiyi hiç görmedim, kim olduğunu bilmiyorum ama içtenliği için kendisine teşekkür ediyorum...
Ayaklarınız sizin için ne ifade ediyor?
- Hiçbirşey. Hep utandım ayaklarımdan. Çok büyükler bir kere. Sevişirken bile saklardım, mutlaka yorganın altına filan sokardım. En büyük kompleksimdi, gıptayla bakardım küçük ayaklı kadınlara. Hayatım boyunca hiç açık ayakkabı giymedim. Tuhaf bir şey tabii, ayaklarından hoşlanmayan bir kadının ayakkabı manyağı olması. Öyleyim. Bütün paramı ayakkabılara yatırırım. Kapalı olacak tabii. Ve çirkin ayaklarım onların güzelliği içinde kaybolacak.
Peki başkalarının ayakları?
- Hiç düşünmedim bile. Bir erkeğin ayaklarına bakmak aklıma daha gelmedi. Karaciğer ne ifade ediyorsa, ayaklar da benim için öyleydi. Fonksiyonu olan diğer organlarımız gibi bir şey. Var ama farkında değiliz pek. Ayaklarına renkli oje süren kadınları da açıkçası biraz küçümserdim. Salakmışım tabii.
Peki işe yarayan diğer organlarımızdan farkı neymiş? Yürümek dışında size ne fayda sağladı?
- Bir adam ayaklarıma aşık oldu! Ben de ona. Ayaklarım sayesinde müthiş bir ilişki yaşadım.
Hani çirkin ve büyüktü ayaklarınız?
- 40 numara. Küçük sayılmaz değil mi? Ve ben onların hep çirkin olduğunu düşünürdüm. Ama şu terlik modası o kadar yaygınlaştı ki, canıma tak etti. Ben de alacağım şunlardan bir tane dedim. İşi kırdım bir gün, Akmerkez'den aldım. Sıkı da para ödedim, İtalyan'dı, çok zarif bir şey, iki bantlı, yüksek topuklu, ayağı olduğu gibi kavrıyor. Benim ayaklarımı bile güzel gösteriyor. Sonra vaktim vardı, Bebek'e indim. Kahveye doğru gidiyorum, karşıdan karşıya geçiyorum. Tam Mac Dondals'ın oraya geldim, baktım arkamdan genç bir adam koşuyor. Bir doksan boyunda, otuzlarının başında son derece yakışıklı biri. Adres soracak filan zannettim. Afedersiniz dedi, sizi karşıdan karşıya geçerken gördüm ve sırf ayaklarınıza hayran olduğumu söylemek için arabamı bıraktım, peşinizden geldim. Beni bir sokak serserisi zannetmenizi istemem, hayatımda ilk defa böyle bir şey yapıyorum. Ama ben sizin ayaklarınızın kölesi olmak istiyorum...
Bu da iyiymiş. Tepkiniz ne oldu?
- Dalga geçiyor zannettim. Güldüm. Baktım ciddi. Çok ciddi. Ne demek ayaklarımın kölesi dedim. Sizden telefon numaranızı istemeyeceğim, kendiminkini vereceğim, bir çılgınlık yapın beni arayın dedi.
Aradınız mı?
- Aylar sonra. Sıkıntılı bir dönem yaşıyordum. 42 yaşında bir kadınım ben, boşandım, hesap vereceğim kimse yok, çok yoğun bir iş hayatım var, zaten hayatım çalışmakla geçiyor, kuru kuru bir hayattı, beni tutan ne vardı? Alo dedim, Bebek'teki 40 numara ayaklı kadın arıyor. Hemen buluştuk. Nedir bu ayak saplantınız diye başladım. Kısa bir süre sonra da ben bir ayak fetişistine aşık olmuştum.
Ayaklarınız bu duruma ne dedi?
- Onlar bayram etti. İlişkimiz boyunca. Birileri sürekli onları yıkıyor, öpüyor, kremliyordu. Böyle anlatınca komik oluyor. Ama ayak gerçekten erojen bir organ. Ayak fetişistleri de öyle kutu gibi küçük ayak sevmiyor. Makbül olan ayaklar benimki gibi. Tabii 40 yıl sonra 40 numara ayaklarımın kıymetini anladım ya, inanılmaz hoşuma gitti! Ve tabii bakımlı olacaklar...
Bu olaydan sonra ayaklarınıza daha mı fazla özen gösteriyorsunuz?
- Telefonda olmasak hemen gösterirdim, kırmızı ojelerimi. Artık sadece cila sürmüyorum. Kıyafetime uygun renkli ojeler seçiyorum. Pedikürüme neredeyse manikürümden daha fazla önem veriyorum. Ben de sever oldum ayaklarımı. Ve sevgilimin pek çok ayak fetişisti arkadaşıyla tanıştım. Onların bir siteleri var, birbirlerini buluyorlar. Evli olanları var, karılarıyla ayak aşklarını paylaşamayanları var. Gizliyorlar. Fetişist olduklarının anlaşılmasından korkuyorlar. Bazıları, kadınların sırf ayaklarıyla ilişki kuruyorlar. Benim ilişkimde de ayaklarımın önemi neredeyse göğüslerim kadar. Zor tabii bunları anlatmak...
Yani ayaklarınız kraliçe muamelesi görüyor!
- Hem de nasıl.
Siz de başkalarının ayaklarına dikkat eder hale geldiniz mi?
- Ben fetişist değilim ki. Ama ayak fetişistleri bizim zannettiğimizden o kadar fazla ki, en azından onlar için kendi ayaklarıma özen gösteriyorum şimdi. Ve artık gururla açık ayakkabı giyiyorum.
Sevgiliniz başka kadınların ayaklarına baktığı zaman kıskanıyor musunuz?
- Yok. Çünkü açığız birbirimize. Benden 11 yaş küçük, aynı zamanda çok da iyi arkadaşız. Bazen ayak avına çıkıyoruz. Hadi bu sefer de Bağdat Caddesi'ne ava gidelim diyoruz. Caddede yürürken, kafası sürekli yerlerde. Ben gülüyorum, o ise çok heyecanlanıyor. Gösteriyor, hangi ayakları beğeniyor. Yaz ne olur hiç bitmesin diyor...
Son soru, o çift bantlı, İtalyan terliklere ne oldu?
- Vermiyor bana onları geri, saklıyor...
_____________________________________________________________
Ayaklarınızın kölesi olabilir miyim? ( 22/07/2001 )
Türkiye'de bu cümleyi kullanarak mutlu olmayı bekleyen insan sayısı bizim ya da sizin zannettiğinizden çok daha fazla.
Hiçbir yazıya böylesine bir e-mail bombardımanı yapılmadı. Bir azınlık psikoloji yaşamalarından mı, gizli kalmak zorunda olmalarından mı, sapık olarak değerlendirilmeyi istememelerinden mi yoksa Türkiye'nin gizli fanteziler cenneti olması yüzünden mi... Bilmiyoruz. Ama ayak sözcüğü geçer geçmez, uyarılıyorlar ve harekete geçiyorlar. Yerimiz el verdiğince bu meseleyi önünüze getirmeye çalıştık...
Bu haberi yazarken bir sürü insanla konuştum. Bu okuyacağınız röportaj, geçen Çarşamba günü yazdığım, sokakta tanıştığı kadına ‘‘Ayaklarınızın kölesi olabilir miyim?’’ diye soran ve ‘‘Evet olabilirsin’’ yanıtı alan beyefendiyle yapılmıştır. 30'larında hoş bir adam. Son derece iyi eğitimli, kibar, iş hayatında, konuşmalarında dominant bir kişilik. Gece olduktan sonra o kişiliğinin nasıl değiştiğini, nasıl 180 derece zıt bir yöne gittiğini anlattı. Onu, Türkiye'deki ayak fetişistlerinin öncüsü, sözcüsü gibi değerlendirmeyin sakın. O sadece bu konuyu aktarabilmek için benim bilgisinden yararlanmayı seçtiğim kişidir. İsminin bende saklı kalmasını istemesini anlayışla karşılıyorum, sizin de öyle yapacağınızı umuyorum.
Ayak fetişisti kime denir?
- Ayağa tapınan, ayaktan tahrik olanlara. Ama bir de pür fetişistler var. Yani saf, katıksız fetişistler. Adam sadece ayaktan ya da bir terlikten hoşlanıyor. Bütün dünyası o. Cinsel olarak başka hiçbir şeyden haz duymuyor. Bizler daha çok fetişist eğilimliyiz. Temel ayrım şu: Cinsel birleşme yaşıyor mu, yaşamıyor mu? Bundan zevk alıyor mu, almıyor mu? Sadece fetişiyle meşgulse, onu ayaktan çıkan sıcak bir çoraptan başka hiçbir şey ilgilendirmiyorsa, o saf fetişist. Pek çok ayak fetişisti bunu vurgulamak ister, çünkü saf değildir, ayak sever ama aynı zamanda normal bir cinsellik yaşar. Benim gibi.
İRİSİ MAKBUL
Kaç tür ayak fetişisti vardır?
- Bunun sonu yok. Cevabı da yok. Küçüğünden, büyüğünden, bakımlısından bakımsızına kadar farklı ayaklardan hoşlanan var. Ama genelde tercih edilen iri ayak. Renkli oje. Tırnak şekli biraz oval olacak. ‘‘Foot Model of the Year’’lerin ayaklarına bakarsanız mesela, iri ve hafif etlidir. Çok kemikli olmayacak, çıkıntılar olmayacak. Düzgün parmaklı. Tabanları beyaz, nasırsız.
Dereceleri şiddetleri nelerdir? Nereden başlar nereye gider?
- Sadece ayak sevip başka hiçbir cinselliği yaşamayanlar olduğu gibi, ayakla beraber fetişizmin başka türlerini de yaşayanlar var. Bizim genel dünyanın adı BDSM. Bondage (yani bağlanma) ve Sado Mazo kelimelerinin kısaltılmışı. Fetişizmle BDSM'yi birbirinden ayırmak mümkün değil. Fetişizm light'tan başlıyor. Ama ileri boyuta, mazoşizme kadar götürenler de var. O zaman ayak mayak kalmıyor. Özü acı. Kırbaç, zincir filan devreye giriyor. Bağlanma yaşayanlar var, çiğnenmeyi sevenler var. Bunu hafif yaşayanlar var, daha acı verici boyutunu sevenler var. Derinliği olan, öyle rahat rahat kategorize edilemeyecek bir şey. Ben mesela submissive'im. Yani hükmedilmekten hoşlanıyorum. Kölelik etmeyi seviyorum ama daha sevgisel bir boyutta. Benden daha ileri boyutta olanlara mazoşist deniyor.
Peki bütün ayak fetişistleri eylemci midir? Platonik olanları yok mudur? Resimlerle idare edenler filan...
- Vardır tabii. Çünkü bu, biraz da beşeri ilişkiler ve kendine güvenle ilgili. 40 yaşına gelmiş, bir kızın elini tutamamış normal erkekler de yok mu? Sizin dünyanız nasılsa, fetişist dünya da öyle. Ama fetişist kitle, biraz daha seçkin ve elitist. Genel bir tanım isterseniz, detaycı, titiz, iyi bir kariyeri olan, işi ne olursa olsun, günlük hayatlarında sanatçı ruhlu ama dominant. Gelgelelim cinsel hayatlarında bu tavrın tersini sergiliyorlar. Gündüz binlerce insanı yönetiyorlar ama gece bir kadının kölesi olmak istiyorlar. Benim hayat tarzım da öyle. Gündelik hayatımda çalıştığım insanları yönlendiren bir tipim. Ama cinsel hayatımda köle olmayı tercih ediyorum. Belki de bütün o sorumluluklardan kaçıp, kadınıma tapınmak, özüme dönmek gibi algılanabilir. Stresi de ciddi anlamda yok eden bir şey. Batı'da da ayak fetişizmi ve submissive eğilim özellikle benim gibi üst düzey yöneticilerde karşımıza çıkıyor.
SUÇLULUK DUYAN VAR
Bir fetişist kendi değerlendirmesini nasıl yapıyor? Bir sapma olarak mı algılıyor? Yoksa bir tür takıntılı aşk mı?
- Bundan çok suçluluk duyup, 50 yaşına gelip hala karısının ayağını öpemeyen de var. Çünkü bilmiyor, bir tek ben varım sanıyor.
Fetişist eğilimli biri kendinden utanır mı? Siz utanıyor musunuz mesela?
- Yooo. Mutluyum, gururluyum. Ama bu, benim. Başkası farklı düşünebilir. Ben beraber olduğum kadınlara diyorum ki, ‘‘Normal bir partnerin olsa sadece sevişecek, ama ben bu hizmetleri de verebiliyorum’’ Cinsel birleşme hoşuma gidiyor, ama benim için çok da belirleyici olmadığından çok geç boşalıyorum. Bu da kadın için avantaj. Bir de bizim kitlede oral bir eğilim var. Oral çağda bir takıntı belki. Yani ayak fetişisti olan submissive eğilimli bir adamla beraber olan bir kadının en kötü ihtimalle çok iyi bir oral kölesi olur. Benim içimde mesela hem bir erkek var hem bir köle var. Niye utanayım kendinden?
Ayak fetişistleri kendilerini toplum dışı mı hissediyorlar?
- Sanmıyorum. Bu tabii insanın kişisel özelliklerine bağlı. Konuyu ne kadar biliyor? Dünyada bunun ne kadar yaygın olduğunu bilse, kendini toplum dışı hisseder mi? Sivaslı bir tanıdığım vardı, ah güzel ayakları olan bir kadına köle olabilsem diyordu. Ama bir türlü söyleyemiyor, onun için hayat zor tabii.
Türkiye'deki ayak fetişistlerinin durumu ne?
- İnternet'te güzel siteler var. İyi bir tartışma ortamı var. Cafe açalım diyenler var. Haberleşiliyor. Çaba var, hareket var. Büyük şehirlerle bağlantısı olmayan orta yaştakilerin çok da rahat olduğunu sanmıyorum.
TAKINTILI OLURLAR
Reddedildikleri zaman ne hissediyorlar? Biri hadi oradan sapık derse..
- Hiçbir şey. Ben mesela arkama bakmadan yürür giderim. Neler kaçırdığını bilmiyor diye düşünürüm.
Köle-efendi ilişkisinin hangi noktasında fetişistlere göre haz var?
- Her noktasında. Normal bir cinsellik kaç dakika sürer? 15 dakika, 20 dakika, bilemedin bir saat. Köle-efendi ilişkisinde cinsellik üç, beş saate hatta bir güne yayılıyor. Sokaktan eve gelen kadın, kölesini çağırıyor, önce onu yere yatırtıp, pas pas yapıp, ayaklarını onun üzerine siliyor. Geçiyor koltuğuna oturuyor. Sonra kölesine bir takım emirler yağdırıyor. Ama ben bu anlattıklarımı 24/7 yaşamıyorum. Kitabımı okuyacağım zaman, televizyonumu seyredeceğim zaman böyle bir adam olmuyorum. Ama herkes farklı. Sürekli böyle yaşayan insanlar da var.
Bu eğilimin yaygınlaşmasının ürkütücü korkutucu yanı yok mu?
- Fetişist suçlar işlenmiyor mu diyorsanız, evet işleniyor. Ama yeryüzünde her tür suç işleniyor. Ama fetişistler takıntılıdır. Bu doğru.
Fetişizim seksten öte bir şey mi?
- Hayır ama derin bir seks.
Köle-efendi ilişkisinin hangi noktasında fetişistlere göre haz var?
- Her noktasında. Normal bir cinsellik kaç dakika sürer? 15 dakika, 20 dakika, bilemedin bir saat. Köle-efendi ilişkisinde cinsellik üç, beş saate hatta bir güne yayılıyor. Sokaktan eve gelen kadın, kölesini çağırıyor, önce onu yere yatırtıp, pas pas yapıp, ayaklarını onun üzerine siliyor. Geçiyor koltuğuna oturuyor. Sonra kölesine bir takım emirler yağdırıyor. Ama ben bu anlattıklarımı 24/7 yaşamıyorum. Kitabımı okuyacağım zaman, televizyonumu seyredeceğim zaman böyle bir adam olmuyorum. Ama herkes farklı. Sürekli böyle yaşayan insanlar da var.
Bu eğilimin yaygınlaşmasının ürkütücü korkutucu yanı yok mu?
- Fetişist suçlar işlenmiyor mu diyorsanız, evet işleniyor. Ama yeryüzünde her tür suç işleniyor. Ama fetişistler takıntılıdır. Bu doğru.
PSKİYATRİST CEM MUMCU
Hepimizin fetişleri, fantezileri var
Bir kadının ayağından ya da külotundan cinsel olarak etkilenmek son derece normaldir. Nesne, eylemin kendisi haline gelirse o zaman sorun var. Yani bir bütün olarak insan vücudu kaybolmuş, yerini bir çift ayak almış. Kadın bedeninden geriye bir külot kalmış. Ve sağlıklı bir cinsellik yaşanamıyor. Ama ‘‘Ben ayaktan, jartiyerden, külottan hoşlanırım’’ demenin patolojik bir tarafı yok. En yaygın olan ayak fetişizmi.
Neden? Ayakla ilgili formlara çok kolay ulaşılabiliyor. Göz önünde. Peki ‘‘Benim fetişim külot, sadece külotla mastürbasyon yapıyorum’’ diyorsa kişi, sağlıklı bir cinsellik yaşamıyor olmasının ötesinde bunda ne var? Cinselliğin asıl nesnesinden uzaklaştırılıp, başka bir nesneye aktarılması, altta yatan başka bir patolojinin ifadesi olabilir. Bizi korkutan tarafı da budur. ‘‘Sadece ayak değildir, bu adam kimbilir başka neler yapıyordur’’ diye düşünürüz. Türkiye'de ayak fetişizmi yaygın. Üstelik ayak kültürel ve antropoljik bir nesne olarak da var. Ergen çocuklara ‘‘Ooo ayakların da büyümüş’’ deriz. Cinsel büyüklük gibidir. Dinsel anlamda da ayak öpmek vardır. Eğer kişinin ayaklara duyduğu ilgi hayatını zehir ediyorsa, ben sadece bir çift ayakla sevişiyorum diyorsa ve istiyorsa tedavi edilmeli.
EN SEVİLEN TÜRK AYAKLAR
Bütün dünyada ‘‘Foot Model of the Year’’ler seçiliyor. Resmi yarışmalar düzenleniyor. İnternet sitelerinde yüzbinlerce insan o ayaklara bakıyor, iç geçiriyor. Ülkemizde henüz yok. Peki Türkiye'ye ayak fetişistleri kimlerin ayaklarına bayılıyor? Cevap: Hülya Avşar, Seda Sayan, Sibel Can, Billur Kalkavan, Banu Alkan.
FREUD OKUYUN
Emekli bir edebiyat öğretmeniyim. Öğretmen olmam ayaklarla ilgilenmemi tabii ki engellemiyor. Gençliğimde okuduğum Fransız yazar Royer'in kadın ayaklarını bir çift beyaz güvercine benzetmesi doğrusu beni kanatlandırmıştı. Size tavsiyem, Freud'un Cinsiyet Üzerine Üç Deneme'sini mutlaka okumanız. (Rauf S.)
YÜZÜKLÜ OLMALI
Ben ayağı şu kriterlere göre seçerim: Bilek kalın olmamalı, topuklarda, tırnaklarda çatlak olmamalı, parmaklar çok kısa olmamalı, ayağın altında belirgin bir kavis olmalı. Ayrıca ayağı kaliteli çoraplar, feminen ayakkabılar ve ayak parmağına takılacak bir yüzükle çok daha seksi ve çekici hale getirmek mumkün. Ama beni ele geçirebilecek şeytani bir zeka ve gizem olmadıktan sonra dünyanın en güzel ayakları bile beş para etmez. (Leopold)
DAHA 17
Ayak fetişisti olmak için büyümüş olmak gerekmediğinin kanıtıyım ben. 17 yaşındayım. Ve çekici güzel ayaklar için deli oluyorum. Benimkiler de güzel. Onlara hiçbir yerime dikkat etmediğim kadar dikkat ederim. Aynı özeni derslerime göstersem, okul birinicisi filan olurdum. Her akşam sıcak sulara sokarım, kremler sürerim. Birilerinin ayaklarıma ilgi göstermesi beni dünyanın en mutlu insanı yapıyor. Anneme söz ettim, bırak saçmalamayı dedi, benim ayak fetişisti olabileceğim aklına bile gelmiyor. (Yasemin)
TABU OLMAKTAN ÇIKSIN
Örgütlü değiliz ama İnternet'te ayak fetişizmi ve kölelikle ilgili bir çok chat kanalı mevcut. Bu sayede birbirimizle haberleşiyoruz. Ayak fetşizmi bu ülkede henüz net bilinen bir kavram değil. Bu da bizi gruplaşmaya, mail gurupları kurmaya itiyor. Örnek olarak http://groups.yahoo.com/group/feetlovers grubu. 841 üye var. 50, 60 tanesi de kadın. Ayak fetişizmi o kadar geniş bir yelpaze içeriyor ki. Türkiye'de en azından bu konu tabu olmaktan çıksın. 3700 hikaye dosyası, 25 binlik resimlik bir arşiv 1300 dosyalık bir görüntü arşivi var elimde. (Aytaç)
HANIMEFENDİ ARIYORUM
Ayaklarımın kölesi, başımın tacı olacak bir kadın arıyorum. Bundan birkaç yıl önce kedi.net isimli bir web sitesinde gördüğüm ‘‘The Cult’’ nickini kullanan bir kişinin sanal aleme yansıttığı fantezi, sizin köşenizde artık gerçek hayatta da kendini göstermeye başladı. Aşk arayışı içindeyim, aşkı verebilecek bir hanımefendinin kölesi ve efendisi olmaya hazırım. (Orhan)
BENDEN SORULUR
Bilkent'te okuyorum. Doğduğumdan beri ayak fetişistiyim. Benim olayım sadece ayakseverlik değil. Aynı zamanda partnerimin bana karşı aktif olmasından hoşlanıyorum. Tabii ayaklarını kullanarak. Çok büyük bir film arşivim var. Başlarda sırf kendi cinsel arzularımı tatmin edebilmek için başladığım bu arşiv, yerini ticari amaçla yaptığım bir koleksiyona bıraktı. (Ozo)
GİZLİ FANTEZİLER ÜLKESİ
Fazla doygunluk yaşamış insanlarda görülür. Bir şirketin çok önemli yöneticisidir ve karısına karşı (iriyarı ve çirkince olmasına karşın) acayip iyi davranır. Çünkü dışarıda görülen yaşamla evde yaşananlar çok farklıdır. Kadın evde adamın efendisi, adam ise onun sadece sefil kölesidir. Türkiye gizli fanteziler ülkesidir. Herkes gerçek kimliğini saklıyor ve de derdini anlayacak birilerini bulduğunda hemen saldırıyor. (Mehmet)
HER AYAĞA BAKMAYIZ
Biz kimiz? Nasıl adamlarız? Sizi aydınlatayım: Bu kesinlikle sonradan kazanılan bir davranış biçimi değildir. Tamamiyle doğuştan gelen ve genlerle ilgili bir olay olduğu literatürde yazılıdır. Ben kendimi bildim bileli böyleyim. Ayak ekstra bir fantezi benim için. Yani cinsel aktivitelerimiz fetişist olmayanlar kadar normaldir. Her ayağa bakmayız biz. Biz söylemezsek de söz konusu sapkınlığımızı kimse anlayamaz. Biz heryerdeyiz. Durakta. Otobüste. Dolmuşta. Lakin alaya alınma korkusundan mütevellit underground takılıyoruz. (Jim)
YOKSA O FETİŞİST Mİ?
Yaz sıcağında kapalı pabuçlar almam için baskı yapıyordu. Ayaklarımı kimden saklamaya çalışıyordu? Yoksa bu evleneceğim adam ayak fetişisti mi dedim. Sevişirken ne ayaklarımla uğraşıyor ne de başka bir şey yapıyordu. Ama ben daracık pantolonlar ve blüzlerle ortalarda dolaşırken o benim ayaklarımı kıskanıyordu. Şimdi on yıllık evliyiz ve ben hala onun ayak fetişisti olup olmadığını bilmiyorum. (Aynur)
CİDDİ MASRAF KAPISI
On yıllık evliyim eşimi ve ayaklarını çok seviyorum. Onun ayak bakımı ciddi bir masraf kapısı. Ancak onu teşvik ediyorum. Ona seyahatlerden sadece çorap, ayakkabı ve ayak bakım kremleri getiriyorum. Ayaksever olmayan erkeklere göre kendimi şanslı hissediyorum. Çünkü beni tahrik edebilecek bir organ daha var. (Bahri)
BİR GÜN HAYKIRACAĞIZ
Eşcinseller bile kendilerini rahatça açığa vururken, bizler kendimizi hep bastırırız. Ve bir kadınının ayaklarına güneş gözlüklerinin ardından çaktırmadan bakarız. Açığa vurursak sapık damgası yemekten korkarız. Olay sadece ayakla bitmiyor, ayakla verilen her türlü fiziksel acı ve aşağılama da bizim gibi insanlara zevk veriyor. Biz buyuz. Gün gelecek insanlar fetişizmlerini açıkça haykıracak ve başkaları bunu yadırgamayacak. (Hakan)
BİR SAAT KATLANIYORUM
Sevgilim ayak, ayakkabı ve naylon çorap fetişisti. Onun bu merakından dolayı ben de sürekli topuklu ayakkabılar ve jartiyerler giymek durumunda kalıyorum. İlk öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Hatta profesyonel yardım almasını istemiştim. Zamanla anladım ki, vazgeçmeye hiç niyeti yok, bu onun hayat tarzı. Ben hiçbir zaman sevgilimin istediği tarz bir kadınefendi olamayacağım ve sanırım oynamaya devam edeceğim. Çünkü sevgilim, femdom seanslarımız dışında mükemmel bir insan. Sevgim uğruna günde bir saat onun bu isteklerine katlanabiliyorum. (Beliz)
HİZMETÇİNİN YASTIĞI
46 yaşında, eğitimini lise-üniversite-MBA dahil yurt dışında bitirmiş, dünyayı gezmiş, profesyonel bir yöneticiyim. Çok küçük yaşlardan beri kızlara ve ayaklarına ilgim var. 7 yaşında İstanbul'a yeni gelmiş bir hizmetçinin yatağımın yanındaki pencereyi silerken, dikkatsizce pembe yatak yastığıma basmasını seyrettim. Günlerce yastığımın o köşesine yüzümü sürerek tuhaf duygular hissettim. 12 yaşında, okulda arkamda oturan kızın ayaklarını gözetlemek için avucuma yerleştirdiğim aynayı bilirim. Ütülenmiş ceketimi öyle bir yerleştirirdim ki, onun ayaklarına değmesi için sabırsızca beklerdim, bunu hatırlarım. Öyle olaylar yaşadım ki, bu tutkunun hayatımı yok edebileceğini anladım. Araştırdığınız bu konu, insanların sandığından çok daha karmışık ve karanlık. Özellikle yurt dışında pek çok erkeğin rol fantezilerini aşarak, bu tutkulara teslim olduklarını hatta hayatlarını harcadıklarını biliyorum. Kendi adıma şunu belirtebilirim: Yaşlılığımda bile güzel sandaletler giymiş çekici bir hanımın bakımlı ayaklarını, kendisi farketse de farketmese de, hafifçe sallayarak benimle başlatacağı flört, hayatımın ilkbaharındaki gibi cinsel ihtiyaçlarımı ateşleyecektir. (Ahmet B.)
BASTI DİYE ÖZÜR DİLERLER
Bir kadının ayaklarının altında bir şeyin ezildiğini gördüğüm zaman acayip etkileniyorum. Hayvanları severim, ama kazara bir böceği ezdi diyelim, inanılmaz hoşuma gidiyor. O kadar çok kıza farkettirmeden elimi ezdirdim ki. Her gece kulübüne gidişimde, mutlaka ayakkabımı bağlar gibi yapıp, elimi onlar dans ederken topuklarının altına koyarım. Bazen özür dilerler, bazen de farketmeden dans etmeye devam ederler. Sonra sinemaya giderim, film başladıktan sonra yere yatarım, karanlık ya kimse görmüyor, elimi önümde oturan kızın topuklu ayakkabısının altına koyarım. Başka bir şey yapmam. Gerisi zevkle geçen saatlerdir. (Striker)
HERŞEY AYAKLARIM İÇİN
Geçen yaz başı bir gün kuaförden çıktım. Ojelerimin kurumasını beklemeye tahammülüm yoktu, bagajda duran açık ayakkabılarımı giydim. Şimdiki sevgilim o zaman sadece arkadaşımdı, onun yanına uğradım. Bu kadar kolay olacağını bilseydim inanın hep çıplak ayak gezerdim. Şefkat, sevgi, sadakat, saygı, şehvet, hizmet bütün bunlar ayaklarım için! Erkek arkadaşım, annesinin konken partilerinde eve gelen teyzelerin ayaklarını masanın altına girip gizlice öptüğünü anlatıyor. Sonraları seksüel bir tutku haline gelen bu alışkanlık benim gibi şanslı kadınları mutlu ediyor, o ayrı! (Pelin)
evet arkadaşlar biraz uzundu, nasıl buldunuz ?
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 0 Çevrimiçi
- 9,004 Üyeler