Yağmurlu bir cumartesi günü. Elimde kahvem, kucağımda bilgisayarım, yanımda kalorifer (evet cümlenin atmosferine pek uymadı farkındayım) ve camda yağmur damlaları eşliğinde, uzunca bir süredir yapacak hiçbir şeyimin olmadığı ilk Cumartesi günümün tadını çıkarmaktayım. Uzunca bir Facebook, Twitter ve blog taramasından sonra çevremden saklamayı tercih ettiğim accountlar, mail adresleri ve gruplarla dolu bir sanal dünyaya girişimi gerçekleştiriyorum. Daha çok bondage, shibari, bdsm, slave vb. anahtar kelimelerle bezenmiş bir dünya burası. Dolayısıyla gerçek kimliğim, önümüzdeki yaklaşık bir saat maskenin altından konuşacak. Birkaç kontrol kutucuğu ve loading processlerinden sonra okunmamış onlarca mail arasında dolanırken bir tanesi dikkatimi çekiyor. Diğerlerine nazaran gösterişsiz bir başlık taşıyor: Self Bondage. Mail içeriğinde, benim de üyesi olarak bulunduğum bir gruba gönderilmiş ve gönderen kişinin kendisini bağlamış olduğunu gösteren fotoğraflar var. Fotoğrafların kalitesi ve konumları itibariyle bir webcam kullanıldığı ve bu eylemin gerçekleştiği odada mail sahibi dışında kimsenin olmadığı aşikar.

Kendi cinsel kimliğimin keşfi aşamasında yaşamış olduğum ve içinde kendimi bağlamamı da içeren bir sürü geçmişe ait sahne canlanıyor gözümün önünde. Download ettiğim materyaller, evde bulabildiğim kemer, bağcık gibi bağ görevi görebilecek eşyalarla ellerimi ve ayaklarımı bağlamaya çalışmam, ilk kez bir kız arkadaşımı bağlayıp izlemem... Aslında bakarsanız o günlerden beri ne kendimi bağlama gereği duymadım. Başkası tarafından bağlanmak istedim ama hiç kendime karşı eğilimim olmadı. Şimdi self bondage olayındaki mantığı kavramaya çalışıyorum. Bağlanmak dediğimiz şey, kontrolü başkasına vererek bundan cinsel ve düşünsel haz alma olayı değil midir? Bağlı olmanın merkezinde sadece hareket kabiliyetinin kısıtlanmış olması mı vardır yoksa bununla beraber kendininki dışında bir irade tarafından hakimiyet altına alınmak düşüncesiyle mi tam olarak anlam kazanmaktadır? Bence ikincisi. Yani sadece hareket kısıtlaması değil ne olacağını bilmeden çaresiz durumda bırakılmış durumda olmak. Self bondage bunun sadece ilk koşulunu sağlıyor. Çeşitli yöntemlerle uzun süre kendini bağlı kalmak durumunda bırakan insanın başına ne geleceği konusunda bir endişesi, merakı yok. Sadece hayal gücünün kişiye bu kadar uzun süre zevk aldıracağına da ihtimal vermiyorum. Bu durumda böyle bir işin cinsel zevkini algılamakta da zorluk çekiyorum doğal olarak.

Bu düşünceler içerisinde, gelen maildeki bağlı adam midemi bulandırıyor. Yabancılaşıyorum. Tarayıcı penceresini kapatıp geçmişi siliyorum. Kahvemden bir yudum alıyorum ve tekrar Facebook'u açıyorum gerçek kimliğimle.

Böyle işte.