Shop
Bir Hata.... Bir ÖZ...
 
Bildirimler
Tümünü temizle

Bir Hata.... Bir ÖZÜR

5 Gönderiler
5 Üyeler
0 Reactions
264 Görüntüleme
(@katniss)
Gönderiler: 20
Canıyla Üye
Konu başlatıcı
 

"Yıl 2007
Olayın Ana Karakteri – Aslında Siz ahmağı da diyebilirsiniz – Benim
İkinci Karakter – Aslında benden de önce gelen kişi diyebilirsiniz bu kişi için - …. Abla { abla dememi hak etmiyor ama büyüğüm oluşundan böyle demeye devam ediyorum.)
Olay : Bir kölenin, bir Mistress ablasıyla hiçbir kötü niyet taşımadan ettiği köle olarak yaşadıklarına dair bir sohbet. "

Bir köle yaşadıklarını neden konuşur, neden bunları bir sohbetin içine katar gibi konulara girmeyeceğim şimdi. Sadece bazı anlar vardır ki, kölenin yaşı, içinde bulunduğu durum, hissettikleri, bilgisizliği, tecrübesizliği ve insanlara kolayca güvenmesinden kaynaklı, kendisini tutamaz ve dökülür. Önce tutukça birkaç kelime ve karşısındakinin ustalığıyla bir anda birçok yaşanmışlık dökülür parmaklardan ya da dillerden… İnsan çok konuştuğunu anladığındaysa gerçekten çok geç kalınmıştır artık. Hele bir de o konuşulan kişi, köle olan kadar iyi duygulara sahip değilse ve arkasından iş çevirecek kadar olumsuzsa… Olay işte tamda bundan ibaret. Ben ve aptallığım… Hiçbir zaman birine güvenerek masumca dile getirdiğin bir yaşanmışlığın başıma bu denli dert açabileceğini düşünemedim. Ama yıllarca acısını çektiğim bir deneyim oldu hayatımda…

" Kaybedilenler : Hayatımın en özel insanları… Ailem…
Kayıpların Bedeli : Kapkara bir yalnızlık… Özlem, acı, yakarışlar… Umutsuzluk ve hayal kırıklıkları…"

Evet, bu olay ailem olarak gördüğüm, köle hayatımın en özelini oluşturan insanları kaybetmeme neden oldu. Onları kırdım ve hayal kırıklığına uğrattım. Onların güvenine ve ilgilerine layık olamadım ve hatamın bedelini onları kaybederek çektim…. Kendimi onların olmadığı bir yaşama alıştırmaya çalışsam da bu olmadı. İmkansızdı zaten…

Bir gün bir köle abim bana demişti ki, senin öncelikli yaşam alanın köle dünyan. Gerçek normal hayatın ise, köle dünyandan sonra geliyor. O gün eleştirdiği için kızmıştım ona. Ama bu gün baktığımda doğru olduğunu görebiliyorum… Evet ben köle dünyamı gerçekten yaşıyorum… Önceliğim oradaki hissettiklerim ve sonrasında BDSM dışındaki yaşantım geliyor. Bundan pişmanlık duymuyorum ama bazen beni gerçekten zorladığını hissediyorum. Mesela bu konuda… Ailem olarak kabul ettiğim insanları kaybettiğimde dünyam başıma yıkıldı adeta. Nefes alamadığım çok günler oldu. Geri dönmek ve hatta ayaklarına kapanmak istediğim çok an oldu. Ama bütün adımlarım yarıda kaldı. Ya engel olanlar oldu bu adımlarıma ya da benim kendi korkularım…

"Geçen Zaman Dilimi : 5 yıl

Yıl 2008"

Yaşamımın en zor günleri… Hayatıma hızla bir giriş yapan BDSM’nin ve O özel güzel insanların hayatımdan çıkışları… BDSM den kopmam hiçbir zaman mümkün değildi zaten ancak yeterince tecrübeli olmadığımdan kopmaya çalıştım. BDSM hayatımı öldürürsem eğer daha az acı çekerim diye düşünmemle birlikte birkaç ay içinde yanıldığımı anladım. Hem acı son bulmadı hem de BDSM’ YE duyduğum özlem… Geri döndüm… Her gün uzaktan uzağa siteyi incelesem de girebilecek cesareti gösteremedim. Korktum… Hakaretlerden bağrışlardan çağrışlardan değildi korkum. O güzel insanları geri kazanamamaktan korktum… Kazanma yolunda bir adım dahi atmama izin vermemelerinden korktum…

"KORKTUM…" Korkunun ne demek olduğunu bilir mısınız? Korkunun ne büyük bir zehir olduğunu ya da? Korkunun birçok şeyi engellediğini de bilir misiniz? Ama bahsettiğim bu korku, kölenin Efendisine karşı hissettiği korku değil ya da sonsuz gibi gelen acıya karşı hissedilen veya benzer bir korku değil… Bu bambaşka bir korku, Bu öyle bir korkuydu ki her attığım adımda önce kelimelerim dökülmedi, ardından nefesim tıkandı ve tirtir titremeler yaşadım. Yazın ortasında kutuplardaymışçasına dondum… Gecelerime kabuslarım ortak oldu… Gözlerimden akan yaşların haddi hesabı yoktu zaten…

Ailemi kaybederek ilk darbemi yemiştim de, hayatın getirdiği ikinci darbeye hazırlıklı olamamıştım. Babamın kaybı… İkinci darbeyle yıkıldım. Hem sitedeki ailemi hem de öz ailemi kaybetme yolundaydım… Asla toparlanamadım… Göz yaşlarım çağıldamaya başladı… Yıkıntım dört kişi içinken beş kişiye çıkmıştı ve ben her şeyden soğudum…

"Yıl 2009"

Acılarımın, özlemlerimin artmaya başladığı günler… Evet, isyanlarım, özlemlerim, kendime olan kızgınlığım su yüzüne çıkmaya başlamıştı artık. Edindiğim deneyimin ardından birçok pişmanlık ruhumu kemirmeye de başlamıştı. İsyanım hayata karşıydı. Özlemlerim ise o özel insanlara, kızgınlığım ise kendime… Çenemi tutamayışıma… Ama şimdi baktığımda bütün bunun nedeninin tecrübesizliğim, bilgisizliğim, cahilliğim ve yaşımın çok genç olmasından kaynaklandığını biliyorum. Bunları bilmem neye yarar… Yine de kızgınlığımı gidermeye çalışırken, hayatımı yoluna koymaya da gayret ettim günlerce… Belki tamamen olmasa da başarmak üzereydim ve yine bir darbeyle yere kapaklandım yüzükoyun. Ve bu sefer gerçekten kalkamadım… Annemin kaybı… Hayatımın içerisinde ailemden geriye kalan 2 insandan biri… Bu öyle bir şeydi ki, tarifi imkansız… Şöyle düşünün, ıssız bir adada sadece iki kişisiniz ve diğerini kaybediyorsunuz… Tarifsiz bir yalnızlık hissi daha. Tam da hayatımı düzene koymaya çalışırken…

O yıkıntıyla ailemi geri kazanma anlamında attığım adım haklı olarak geri savuşturuldu bir kez daha… Çaresizliğimi en derinlerime gömerek tekrar kendimle kaldım. Toparlanmaya çalıştım. Uzun aylar hatta yıllarca…

"Yıl 2010

Yer Ankara"

İşte yeni bir hayat…Yeni bir ortam, yeni arkadaşlıklar… Ama kocaman bir boşluk… İnsanın ruhundaki bir parça ölünce, hiçbir yeri benimseyemiyormuş bunu anladım. Hiçbir yer evi gibi gelmiyormuş insana. İnsanın ruhu, aklı neredeyse evi de oradaymış aslında… Benim aklımda bende değil başka yerdeydi ve bu yüzden hiçbir yere sığamadım. Yaşadığım her şey ve her yer battı bana. Yıkıntılarım gün geçtikçe arttı… Eski günleri düşünmekten, eski anları hatırlamaktan başka bir şey yapamadım. Tabi, BDSM anlamında da savruldukça savruldum, ama ne yalan söyleyeyim her zaman 3 yada 4 kişiydik… 2 kişi hayalet olarak da olsa yanımdaydı. Onlardan kopmayı asla istemedim. İyi ki de kopmamışım diyorum aslında. Kopsaydım eğer, işte o zaman ölürdüm ben…

Bazen bir hareket yapacağım zaman içimden Onlar olsa böyle olmasını isterlerdi. Hayır, böyle olmamasını isterlerdi. Şunu tercih ederlerdi. Bunu etmezlerdi diye geçirdiğim çok düşündüğüm oldu. Ve hareketlerimi de ona göre atmaya çalıştım…

"Yıl 2011"

Özgürlüğün en zor geldiği dönem diyebilirim… Zaman akıp gitmekte ama sen sıradan basit bir insan olarak onun için bir şey yapamamaktasın… Onlar olmadan yaşamaya alışmakta zorlansan da mecbursun bir kere. Ama bazen dayanamıyor insan… Ben de dayanamadım ve bütün tepkilere rağmen yaklaşma cesaretini gösterdim. Veya gösterdiğimi sandım. Ama gösteremedim bu yüzden ikinci bir kez geri çevrildim. Haklılar… Ve aslında haksız olan yine bendim. Kendimi doğru kelimelerle ifade edebilmeyi bir türlü beceremedim…

Ne zaman kendimi ifade edebilmeye çalışsam korkularım engel oldu bana. Elime yüzüme bulaştırdım. Yapamadım yıkıldım tahammülsüzdüm bazı şeylere karşı. Özellikle de korkuya…

"Yıl 2012"

Her başarısızlık bir ders olarak geri döndü bana. Ve her ders bir deneyim sundu bana. Tecrübe edinmeye başladım. Akıllanma yolunda adımlar attım. İsteklerim, arzularım ve neyi neden yapmamam gerektiğini öğrendim. En önemlisi de her yaşanmışlığın özel olduğunu ve nasıl olursa olsun tek kelime edilmemesi gerektiğini öğrendim… Ve kaybedilen güvenin veya kaybedilen insanların ölümüne bir çaba olmadan tekrar kazanılmayacağını… Aslında kazanıldığında bile şüphenin her zaman var olacağını biliyorum. Ancak, zaman her şeyin ilacıysa, ben de değiştiğimi gerçekten gösterebilirsem şüpheleri de zaman içinde yok edebileceğime inanıyorum… Kısacası bu beş yıl bana çok ama çok ciddi dersler bağışladı… Ve şimdi tek umudum, değiştiğimi gösterebilmek…

"Yıl 2013
Yer : İzmir"

Birkaç ay oldu İzmir’e taşınalı. Yeni bir hayat daha… Ve bu sefer bu hayatımda kaybettiğim insanları kazanmak yolundaki ilk adımımı atıyorum… Bu noktaya gelmek, bu yazıyı sizlerle paylaşmak öylesine zor ki… Verilecek tepkilere hazır olduğumu sanıyorum. Umarım gerçekten hazırımdır. Gerçi hazır olmasam bile ne yazar. Ben ailemi, hayatımdaki o özel insanları geri kazanmak yolunda ilk adımı atıyorum…

"Kim O Özel İnsanlar ;"

"MASTER DA PAİN ; Karşısında olmayı bırakın chatte bile olsa korkumdan tir tir titrediğim ama bir şekilde her zaman rahat olduğum tek kişi belki de…Reelliğe ilk adımı attığımda yanımda olan ve elimi tutan insan….İlk karşılaştığımız anı hatırlıyorum da, korkum, güvenim, heyecanım ve toparlayamadığım birçok duygumla gözlerine bakmaktan bile çekinmiştim. Ve şimdi düşünüyorum da… Normal bir konuşmayla bile beni ağlatabilen tek kişiydiniz… "

"TORNADO - RÜZGAR -: Kendimi bildim bileli hissettiğim duyguların gerçekteki varlığını gecelerce anlatan, bana hayat yolunda düşsen de kalkman zaman alsa bile kalktığında savaşman gerektiğini öğreten ilk Efendim… Kendime güvenmem gerektiğini usanmadan dile getiren insan… Gerçekte hiç tanışma fırsatımız olmasa da ben Kendisini her zaman tanıyor gibiydim…"

"SALLENAZ : Yine bir hatayla tanışmış olsak da her zaman 5 yıl önce tam anlamıyla olmasa bile şimdi tamamen örnek aldığım kişi… Duygularıyla, konuşmalarıyla, fikirleriyle…"

"BY_KÖLE : Sendika başkanım… Cicim… Esprilerini, varlığını, yakınlığını, dostluğunu, tavsiyelerini özledim insan… Hayatımda en şefkatli davrananların başındaydı benim için. "

Aslında anlatmak istediğim, kelimelere dökmek istediğim o kadar çok şey var ki… Ama kelimelere dökemiyorum… Ve bu yüzden kısaca yazmak istedim hayatımın en önemli dört kişisini. Ve şimdi Siz BDSM TÜRK sitesinin eski ve yeni üyelerinin huzurunda bu dört kişiden yaptığım her "SAYGISIZLIK – HATA – DÜŞÜNCESİZLİK" – kısacası yaptığım her şey için "ÖZÜR DİLİYORUM"… Umarım değiştiğimi gösterebilme şansını bana sunabilirler ve ben artık ailemin yanında olabilirim… Tek dileğim ve tek duam bu…

Bütün bunları yazdın ama sen kimsin dediğinizi duyar gibiyim. Ben kimilerine göre soft alev, kimilerine göre içinde Orhan Pamuk ve Stephan King arası bir şeyler yatan kız, kimilerine göre küçük baş belası olan kızım. Evet, eski üyelerimizin hatırladığından hiç kuşkum yok. Ben birçok hata yapmış olan slave alev veya alevvv_

"Bir itaatkar daima halet-i ruhiyyesi ile değerlendirilmelidir, zira itaat eden ruhudur, bedeni sadece ruhunu takip eder..."

 
Gönderildi : 28 Ocak 2013 21:00
(@flostromo)
Gönderiler: 5241
BDSM Evrimci
 

Ilk intibayi vermek icin, ikinci bir sansin asla olamaz...

Bu mesaj, hic taninmayanlari cok mukemmel tanimliyor.. Daha ilginci, en azindan bende biraktigi izlenimleri hem sahsim adina hem de bahis ettigin kisller acisindan teyid eder mahiyette..

Cok daha entresan olan, forum'da daha once bulundugun donemde - benim hatirladigim kismi icin - guzel bir ozelestiri..

Hosgeldin. Gelebilmek, donebilmek bir erdemdir.

Bundan sonrasi, sana kalmis - sen ve digerleri icin bir ictenlik yarisini hep birlikte izleyecegiz..

 
Gönderildi : 28 Ocak 2013 21:18
(@huytt)
Gönderiler: 813
BDSM Felsefik
 

Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki yıllar önce ne yaşandı hiçbir bilgim yok. Ben üye olmadan önce olmuş olan...

Bu konu başlığı altında yazmama rağmen genel bir yorum yazmak istiyorum.

Özür Dilemek her zaman bir erdemdir. Samimiyet önemlidir. Her insan hata yapabilir ve çok da ağır sonuçları olabilir. Bu hata ile kendine ve karşı tarafa ağır zararlar da verebilirsin. flostromo nun da belirttiği gibi ilk intibayı vermek için insanın ikinci bir şansı yoktur. Çakılan çivinin izi, çivi yerinden sökülse bile sonsuza dek orada kalır. Fakat belki zamanla bu delik toz ile dolar ve zamanla gözden kaybolur...

Adı geçen kişiler seni affeder mi bilmiyorum Katniss. Fakat belki de senin en önemli sınavın başlamıştır. Kendini affettirme yolunda atacak olduğun adımlar, belki başarıya ulaşacak belki ulaşmayacak ama, senin en önemli sınavın olacak.

Bence cesurca bir adım atmışsın. Yüzünü devirerek çıktığın bir camiaya tekrar bir özür ile girmeye geldin. Hoşgeldin.

Dünyanın en kutsal işlerinden biri iki dargını barıştırmaktır. Bu ölçü de sorun ne olursa olsun kendini affettirebilmeni ve affedilmeni dilerim.

Forum da iyi eğlenceler dilerim.

İnsanın Sevgisi Ne Kadar Büyükse Vereceği Ceza da O Kadar Büyük Olur...

 
Gönderildi : 29 Ocak 2013 04:12
(@masternick)
Gönderiler: 7123
BDSM Evrimci
 

Katniss tekrar hoşgeldin.

Katniss diyorum artık alevv_ ' i maziye gömdüğünü umarak. Katniss diyorum yeni bir başlangıç için geçmişteki hatalarından ders aldığını umarak. Katniss diyorum bundan sonra kendine daha farklı bir güven duyarak doğru yolda ilerleyeceğini umarak.

 
Gönderildi : 29 Ocak 2013 10:18
(@lord-peterpeine)
Gönderiler: 1327
BDSM Onursal
 

Hayat bir merdiven çıkmak gibidir arasıra tökezler ve düşersiniz bu olabilir önemli olan orada acınız a ağlamak değil ayağa kalkıp üstünüzü silkeleyip merdiveni çıkmaya devam etmektir .
Süleyman Demirel.
Hoşgeldiniz Katniss

EVERY WOMAN HAS A SLAVE IN HER BELLY

 
Gönderildi : 30 Ocak 2013 02:28
Paylaş:
BDSM Türkiye

Merhaba

Hoşgeldin

Forumun Yeni Düzenine

Tüm Forumu

AÇMAK İÇİN GİRİŞ YAP

VEYA

ÜCRETSİZ KAYIT OL