Shop
by_kole'nin Seyir D...
 
Bildirimler
Tümünü temizle

by_kole'nin Seyir Defteri

55 Gönderiler
16 Üyeler
0 Reactions
1,640 Görüntüleme
(@by_kole)
Gönderiler: 2301
BDSM Ustası Yönetici Admin
Konu başlatıcı
 

by_kole'nin Seyir defteri

Bdsmturk tarihi yukarıda yazılı tarih ve zaman yer Ankara Kızılay

Uzun bir aradan sonra Ankara yollarında idim.Bir aile ferdinin nikah töreni;nikah şahidi bile olmadığım bir nikaha neden katılırdım bunuda henüz anlamış değilim ama işte Ankara'dayım.

Nikah konvoyuyla geldiğimiz bu Şehirde binlerce anım vardı bunlar gözümün önünden aktı geçti ve ben üstümü değişip hemen kenbdimi sokaklara attım saat sabahın 06:15 idi her zaman ki gibi bu saatlerde Ankara sokakları hep boştu.

Ankara'da bana tanıdık gelen tek yer olan Kızılaya bir taksiyle geçiş yaptım. Ara sokaklarda dolanıyordum uzun yıllardı çeşitli sitelerde toplantılarına katıldığım bu şehrin kendimce güzelliklerinde dolanıyordum.

Bende büyük anıları olan yerlere bakıyor gençliğimi gözden geçirip boş sokaklarda kahkahalar atıyordum.

Kahvaltı etmeden son durak olarak belkide on senedir her gelişimde kaldığım bende yeri ayrı bir yerde varolan Hotel Melodinin sokağından da geçmeliydim.

Oraya vardığımda beni büyük bir süpriz karşılamıştı. Burham burham anılarımın olduğu o minicik otel tadilata alınmıştı.Büyük bir bez afişte pek yakında xxxx cafe hizmetinizde yazıyordu.

Kızmıştım sinirlenmiştim. O anda param olsa orayı satın alır eski küçük kutu oteli yeniden yaptırırdım.Belkide hassas bir anıma gelmişti.Çok fazla sinirlendim bir insanın anılarında yer alan yerler bu kadar kolaymı yok edilir diye söylenerek. Çaprazındaki cafeye geçip bir kahve söyledim.

Önce binayı uzun uzun inceledim Anılarım aklıma geldi ilk bu otelde kaldığımda siberalem diye bir sitenin toplantısı için gelmiştim. Ondan sonrakiler ise çeşitli nedenlerle gerçekleşen kalışlardı Roll

Anılar artık geçmişte kalmıştı üstünde bir yıkım ve yeni bir jenarasyonun yaratılacağı bir yer vardı. Pek yaşlı sayılmam ama oradan geçmişe çocukluğuma anılarımın geçtiği yerlere gittim. Eskilerde top oynadığımız uzun eşşek,yakar top,kuka v.s. oyunları oynadığımız bahçelerden alanlardan geriye aslında hiç bir şey kalmadığını farkettim.

Sinirlendim bu insan oğlunun adına gelişme yenileme v.s. dediği bu değişimlerin aslında anılarımızı birer birer yok ettiğini farkettim.Bizler potansiyel birer canavar olarak belkide her güzelliği bencilce yok eden asalaklardık.

Şimdi bir otelin yıkılışı değildi beni üzen bu durumun beni geçmişte yaşadığım güzelliklerin yok oluşuna iten duygu seliydi.Ama hayat buydu değişim denen olgu geçmişte anılarımızın varolduğu yerlerin üstüne kurulmak zorundaydı.

Neyse bişeyler yazmam lazımdı ve aklıma evim dışında bir yer gelmedi.Burası BDSm formu diyen çıkarsa bu başlığa bakmayın diyeceğim 😛

Burası seyir defteri allak bulllak duyguların karalandığı bir yer rahat bırakın beni Ankara'da bile buraya girmeden edemedim ben deliyim zır deli ay sıkıldım ben gider.

Herkeslere Ankara'dan Saygılar Sevgiler.............

S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!

 
Gönderildi : 19 Ağustos 2007 10:47
(@by_kole)
Gönderiler: 2301
BDSM Ustası Yönetici Admin
Konu başlatıcı
 

by_kole'nin Seyir Defteri BDSMTURK tariğiyle 22:14

KARTALIN YENİDEN DOĞUŞU!

Kartal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanıdır. 70 yıla kadar yaşayan
kartallar vardır.
Ancak bu yaşa ulaşmak için, 40 yaşlarındayken çok ciddi ve zor bir
kararı vermek zorundadır.
Kartalın yaşı 40'a dayandığında pençeleri sertleşir, esnekliğini
yitirir ve bu nedenle de beslenmesini
sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir.
Gagası uzunlaşır ve göğsüne doğru kıvrılır. Kanatları yaşlanır ve
ağırlaşır. Tüyleri kartlaşır ve kalınlaşır.
Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır. Dolayısıyla kartalın burada
iki seçimden birisini yapması gerekir.
Ya ölümü seçecektir ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini
göğüsleyecektir.
Bu yeniden doğuş süreci 150 gün kadar sürecektir.
Bu yönde karar verirse kartal bir dağın tepesine uçar ve orada bir
kaya duvarda, artık uçmasına gerek
olmayan bir yerde yuvasında kalır.

Bu uygun yeri bulduktan sonra kartal gagasını sert bir şekilde kayaya
vurmaya başlar.
En sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer.
Kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıktıktan sonra
bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çıkarır.

Yeni pençeleri çıkınca kartal bu kez eski kartlaşmış tüylerini yolmaya
başlar. 5 ay sonra kartal,
kendisine 20 veya daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan meşhur yeniden
doğuş uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir.

Kendi yaşamımızda sık sık bir yeniden doğuş süreci yaşamak zorunda
kalırız.

Zafer uçuşunu sürdürmek için, bize acı veren eski alışkanlıklarımızdan,
geleneklerimizden ve anılarımızdan kurtulmak
zorundadayız.

Ancak geçmişin gereksiz safrasından kurtulduğumuzda, deneyimlerimizin
yeniden doğuşumuzun getireceği olağanüstü
sonuçlardan tam olarak yararlanabiliriz.

'Geride kalanları unutmak ve önümüzde bizi bekleyenlere ulaşmak için
hedefime doğru ilerliyorum.'

S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!

 
Gönderildi : 29 Ağustos 2007 00:16
LADY SADE
(@lady-sade)
Gönderiler: 2901
BDSM Ustası
 

'Geride kalanları unutmak ve önümüzde bizi bekleyenlere ulaşmak için
hedefime doğru ilerliyorum.'

önümüzde bizi bekleyenler gerıde kalanların yerine koyduklarımızdır..

Bır cok dersın cıkarılacagı paylasım ıcın tskler by_kole

Sınırların sınır olmaktan çıkıp gerçek oldugu an,
Ruhunun Ruhuma DİZ ÇÖKTÜGÜ ANDIR..!!

 
Gönderildi : 29 Ağustos 2007 00:53
(@egadnob3434)
Gönderiler: 363
BDSM Ruhlu
 

anılarını bizlerle paylaştığın için sağol by_kole . bu yazıyı okuyunca benimden zihnimden geçmişime doğru küçük bir nostalji trafiği geçti doğrusu .

düşlerin efendisi...

 
Gönderildi : 29 Ağustos 2007 09:01
(@by_kole)
Gönderiler: 2301
BDSM Ustası Yönetici Admin
Konu başlatıcı
 

by_kole'nin Seyir Defteri BDSMTURK tariğiyle 23:45

Sevgi Ağacı
Bir zamanlar, uçsuz bucaksız bir kum çölünün ortasında, yemyeşil yaprakları ile dibine gölge ve serinlik veren bir ağaç varmış. Çölün kavurucu ve acımasız sıcağı, kumları kızdırır ama bu ağacın yeşil yapraklarını kurutamazmış. Kızgın güneş ne yaparsa yapsın, yapraklar hep yeşil ve parlak olurmuş.

Güneşin sıcağından bunalıp kaçan tüm hayvanlar, bu ağacın gölgesinde dinlenir, esen rüzgarın tüylerini okşayışına kendilerini kaptırıp, uyuklarmışlar kaygısızca. Ağacın dalları arasına yuva yapmış olan kuşlar, yaprakların gölgesinde güneşten korunup, kanat çırparak daldan dala uçuşur, şarkılar söylermişler mutluluk içinde...

Çölün ortasında, kızgın kumlarla çevrili bu ağacın nasıl beslendiğini mi merak ediyorsunuz? Söyleyeyim: Sevgi ve mutlulukla beslenirmiş bu ağaç. Diğer ağaçlar gibi topraktaki suyu ve besinleri çölde bulamadığı için, sevgi ve mutluluktan sağlarmış gereksinimini. Bu ağacın sevgiden oluşan besini, diğer tüm ağaçlardan ayrı bir özellik katarmış ona. Yaprakları daha canlı, gölgesi daha serin, gövdesi daha güçlüymüş. Ona "Sevgi Ağacı" derlermiş.

Gölgesinde barınan havyanların sevgisi, dallarında ötüşen kuşların neşesi, ağacı sevindirirmiş. Bu uçsuz bucaksız çölde işe yaradığını anlayıp, daha çok sevgi ve mutluluk yaymak için yaşarmış.

Güneş bile, o kavurucu sıcağını tüm çöle yayan, suyu buharlaştıran, toprağı kurutan acımasız güneş bile, ona sevgi ile eğilir, ışınlarını ağacın üstüne yansıtmamaya çalışırmış. Ağaç, dibindeki hayvanların sevgisi çoğaldıkça büyür, büyüdükçe dallarını açar, yapraklarını kabartır, daha çok gölge yapmaya çalışırmış.

Rüzgar da onu pek severmiş. Çölde köşe bucak dolaşıp, kumları öfkeyle bir yerden ötekine savurup duran rüzgar bile, ağacın çevresine gelince yumuşar, gölgesinde uyuklayan hayvanları serinletmeye çalışırmış. Hafif hafif estikçe, ağaç da yapraklarını sallar, çöl sıcağını uzaklaştırırlarmış el birliğiyle...

Çöl ortasındaki Sevgi Ağacı, gölgesinde yaşayan hayvanların sevgi ve mutluluğu ile beslenip büyürken, gölgesindeki hayvanları da mutlulukla doyururmuş. Ağacın gölgesinde kedi ile fare kucak kucağa uyurken, köpekler kedilerin tüylerini yalarmış. Ağacın gölgesi büyüdükçe, altında daha çok hayvan barınır olmuş. Ağacın yaprakları büyüdükçe kalp biçimini alıyor, sevgi ile çarpıyormuş "pıt, pıt" diye...

Bir gün, tüm havyanlar Sevgi Ağacı'nın gölgesinde mutluluk içinde yaşayıp giderken, uzaktan bir tilkinin kumlar üzerinde sürünerek ağaca doğru geldiğini görmüşler. Hepsi birden el etmişler tilkiye, "Çabuk yürüsün, ağacın gölgesine sığınsın" diye. Tilki tam ağaca yaklaşacağı sırada, sıcak çöl güneşi onun tüm gücünü emivermiş. Zavallı tilki, bitkin bir durumda kumlar üzerinde serilip kalmış boylu boyunca...

Hemen üç küçük çöl faresi, kumların arasında yuvarlana yuvarlana, ölmek üzere olan tilkiye koşmuşlar. Kuyruğundan ve ayaklarından çekiştire çekiştire, ağacın gölgesine taşımışlar onu bin bir güçlükle...

Tilki kendinden geçmiş bir durumda, ağacın gölgesinde hareketsiz yatarken, tüm hayvanlar sevinç çığlıkları atmışlar: "Yaşasın tilkicik kurtuldu" diye. Hepsi de Sevgi Ağacı'nın gölgesinin tilkiyi iyi edeceğini, bitkin ve baygın yatan tilkinin bir süre sonra kendine geleceğini biliyorlarmış...

Sevgi Ağacı, çevresindeki havyanların düşündüklerini doğrularcasına, kalp biçimindeki yapraklarını eğmiş tilkinin üzerine. Dallarını ve yapraklarını sallamış, serinletmiş sıcaktan bitkin düşen tilkiyi. Sonra rüzgar yardıma gelmiş. En yumuşak okşayışı ile serin serin üflemiş tüylerini. Diğer hayvanlar sevinç gösterisini sürdürmüşler, "Ağaç daha çok beslensin, tilkiyi kurtarsın" diye. Kuşlar cıvıl cıvıl ötüşmüşler, "Yapraklara renk gelsin, pıt pıt kalp gibi çarpsın" diye...

Sevgi ve mutluluk ilacını alan tilki, yavaş yavaş kendine gelmeye başlamış. Önce soluk almış derinden. Ciğerlerine sevgi ve mutluluğu çekmiş bir nefeste. Kanı ısınmış. Kuyruğunu sallamış mutlulukla. Ayaklarını oynatmış yavaşça. Kendine gelip gözlerini açınca, çevresinde oynaşan, mutluluk çığlıkları atan havyanlara bakmış gülümseyerek.

Sevgi Ağacı onu iyileştirip, eski gücüne yeniden kavuşunca, kendine gelmiş ve birden ayağa kalkmış. Şöyle bir gerindikten sonra silkinmiş. Tüylerine yapışmış çöl kumlarını temizlemiş daha güzel görünmek ve rahatlamak için. Kumlardan arındıktan, Sevgi Ağacı'nın gölgesinde mutluluğu kana kana içip, kendine geldikten sonra, tüm hayvanlara teşekkür etmiş, yardımlarını esirgemeyip, kendisini hayata döndürdükleri için...

Ama tilki bu rahat durur mu? Hayvanların arasında dolaştıkça sinsi sinsi, birinden aldığını diğerine, bire bin yalan katıp, aktarmaya başlamış. Hayvancıklar eskisi gibi birbirlerini sevgi ile okşayacaklarına, birbirlerine hırlamaya başlamışlar. Dişlerini gösterip, bir diğerini kovalamışlar düşmanca. Onların birbirlerine kızıp hırlamaları tilkiyi pek sevindirmiş. Sinsice gülmüş: "Yaşasın, aralarındaki dostluğu yıktım" diye.

Dosluk ve sevgi yıkılıp, hayvanlar birbirlerine düşünce, birlikteliklerinden doğan güçleri kalmayacak, tilki de bir yolunu bulup, tek tek tuzağa düşürüp yiyecekmiş havyanları. Kurgusunu sinsice uygularken düşünememiş Sevgi Ağacı'na zarar verdiğini. Havyanların birbirlerine olan sevgisi ve güveni azalınca, ağaç beslenemez olmuş. Önce yaprakları küçülmüş, mutluluk suyunu içemediği için. Sonra güneşin yakıcı ışınlarına engel olamamış. Küçülen yaprakların arasından sızan ışınlar, gölgesini azaltmış. Barış yok olmuş. Barışın yerini korku ve kuşku almış. Kuşlar dallar arasında kaçışıp durmuşlar, tilkinin tuzağından kurtulmak için. İçlerine bir korkudur girmiş. Korkan kuş ötebilir mi? Susmuşlar hepsi de...

Sevgi olmayınca güçsüz kalan ağacın dalları zayıflamış, yaprakları dökülmüş süzülerek. Rüzgar da yardım edemez olmuş ağaca. Sıcak kumlar üflemiş gölgesine. Tüm hayvanlar, kum fırtınalarından korunmak için kovuklara sinmişler, birbirlerinden uzak. Kaçışan, kovalanan hayvanlar varmış ağacın tükenmek üzere olan gölgesinde...

Bu duygusal yıkımı gören üç küçük fare bir kenara çekilip, aralarında bir plan yapmışlar, diğer hayvanlar görmeden, kimse ne yapmak istediklerini bilmeden, tilki duymadan. Bir gün tilki sıcakta uyuklarken miskin miskin, yanına yaklaşmışlar sessizce. Zayıflamış gölgeden sürükleyerek, kızgın çöl kumunun üzerine taşımışlar tilkiyi uyandırmadan. Sıcak çöl güneşi durur mu? Hemen atılmış tilkinin üzerine. Daha önce yarım kalan işini bitirmiş. Almış tilkinin tüm gücünü. Sıcak çöl güneşi tilkinin gücü ile doyarken, üç küçük fare, zayıflamış gölgenin altında duran diğer hayvanlara seslenmişler. Aralarındaki kavgaya son vermelerini, yoksa sevgi ağacının tümüyle güçsüz kalacağını, kendi sonlarının da tilkininkinden pek farklı olmayacağını anlatmışlar dilleri döndüğünce...

Önce hayvanlar homurdanmış ve farelerin sözlerine kulak asmak istememişler, ama her an gücü tükenen Sevgi Ağacı'nın acı dolu yakarışları ve ağlayarak dökülen yapraklarını görünce çaresiz boyun eğmişler söylenenlere. Birbirlerine sarılıp özür dilemişler. Eskisi gibi barış, sevgi ve mutluluk içinde yaşamak istediklerini dile getirmişler ağlayarak. Utanç gözyaşları oluk oluk aktıkça, birbirlerine duydukları kini temizlemiş kalplerinden. Sonra, kıpır kıpır çarpıntılarla sevgi yeniden filizlenmiş. Çiçekler açmaya başlamış kalplerde. Gülmüşler olanlara, kurnaz tilkinin yaptıklarını düşünüp. Kuşlar da ötmeye başlamışlar mutluluğu müjdeleyerek. Aralarındaki sevgi yeniden yeşerince, Sevgi Ağacı da susadığı mutluluktan içmiş kana kana. Böylece Sevgi Ağacı yeniden canlanıp büyümeye başlamış. Hem de eskisinden daha güçlü ve daha görkemli olmuş...

Yaşamları eski günleri aratmayıp daha da iyi olunca tüm hayvanlar bir araya gelmişler. Bir tanecik Sevgi Ağacı'nı korumak istemişler. Onu her yere yaymak için kuşlar görevlendirilmiş. Kuşlar sevgi ağacının tohumlarını uçurup, her gittikleri yere dikeceklermiş. Böylece, Sevgi Ağacı bir yerde solup, yok olmaya yüz tutsa da, bir başka yerde büyümeye devam edebilecekmiş. Sevgi Ağacı'nı olası tehlikelerden uzak tutmak ve onu daha güvenle büyütmek için, görünmez yapmaya karar vermişler. Kuşlar, görünmeyen Sevgi Ağacı tohumlarını, dünyanın her yerine yaymışlar...

Zamanla her yerde Sevgi Ağaç'ları büyümüş, kocaman yaprakları, upuzun dallarıyla birbirlerini kucaklamışlar, "Tüm sevgiler ve mutluluklar birleşsin, birbirlerinin gücüne güç katsın" diye...

Dünya üzerinde bir yerlerde, kuyruğunu sallayan köpeğe sevgi ile yaklaşıp, onun tüylerini okşayan birisini görürseniz, bilin ki oralarda Sevgi Ağacı vardır. Dallarını eğmiş, kalp biçimdeki yapraklarıyla sevgi pınarından içiyordur.

Sevgi Ağacı'nı, el ele gezen, birbirlerini seven, kucaklayıp öpen insanların arasında da görebilirsiniz. Onların sevgisi ile beslenip, mutluluk gölgesi altında onları koruyordur.

Sevgi Ağacı'nı göremezseniz, hemen utanç gözyaşları ile kalbinizdeki kini ve kötülükleri yıkayın. Kalbinizde sevgi filizleri açılsın. İnsanları, hayvanları ve doğayı sevin. O zaman her yerde yemyeşil Sevgi Ağaç'larını görürsünüz. Sizi yakıcı güneşten, tilkinin sinsi kurnazlıklarından korumaya çalışır. Size sevgi ve mutluluğun gölgesini, serinliğini sunar. Onun gölgesinde, doğal sevginin mutluluğu ile yaşarsınız sonsuza değin.

Bu hikaye alıntıdır elbette alınacak derste bizim ruhumuzun alacağı öğretidir.

S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!

 
Gönderildi : 31 Ağustos 2007 01:46
(@by_kole)
Gönderiler: 2301
BDSM Ustası Yönetici Admin
Konu başlatıcı
 

by_kole'nin Seyir Defteri BDSMTURK tarihiyle bunaldığım zaman dilimi.

Bir akşamın geceye bağladığı bir zaman dilimiydi. Günlerden bugün saatlerden şuandı. Mutluluk kapalı bir sandıkta muhafazasının altında bekliyordu. Neden kimden ya da kimlerden dolayı benden bile saklanıyordu. Oysa benimdi benim olmalıydı ve bensiz sadece saklanabilirdi.

Korunmak bir içgüdü olsa da bu karmaşa nedendi. Neden mutlu olmanın bedeli bu kadar ağırdı bunu anlamak ya da elde etmek neden bu kadar zordu.

Mutlu olmak bedelini ödemek ve bedellere boyun eğmek acaba bu zorlu yolda benim seçimim miydi?

Bunun bedeli neydi ve acaba sadece bu bedeli ben kendi başıma çeken birimiydim. Polyana’nın potansiyel katil olduğu zamanlardan kalma bir alışkanlık mıydı? Tükenmiş miydi bu hayatta elde etmeye çabaladıklarım. Yoksa ben kolay tüketen birimiydim. Hatalardan anlamayan anladığını sanıp sağlıklı analiz edemeyen ama anladığını sanan bir gariban mıydım?

Anlayamıyorum neden kolay olması gereken duygular ve paylaşımlar avucumdan uçarken neden zor olanlar benimledir. Gene anlamıyorum özümde bir hatamı var yoksa özümde koskocaman bir yalan mı var. Gene anlamadım neden anlatmak istediklerim anlaşılmaz.

Zor mudur dostluklar zor mudur aşklar zor mudur insanca paylaşımlar?

Neden güç dengeleri bu denli değişkendir. Ve neden insanlar bu paylaşımlara engel olmaktan haz duyarlar. Nedir korkular nelerdir kaybedilecek yarınlar kimdir bunlarla başa çıkacak küçük zekIM¢lar.

Beni benden öte kim düşünür beni benden öte kim sevebilir. Beni benden öte kim anlayabilir.

Koskoca bir dünyanın yalan esintileridir. Bir makyajla maskelenen güler yüzler midir?

Anlatamam insanlara ben neydim ya da ne oldum ya da böyle giderse ne olacağım. Anlatmaktan yorulmam anlaşılmaya çalışmaktan vazgeçmem. Her bir umut her bir metot lüks değildir olması gerekendir. Ama nedendir ki insanlar buna engel olmaktan mutluluk duyar. Neden birini yitirmemek için birinden taviz bekler. Neden kendi mutlulukları için başkasının mutluluğunu gölgeler. Neden savaşıp kazanmak yerine Bizans oyunları oynar onun olacak bir şeyin bile bir bedeli bir çabası varsa kolay olan bumudur.

Bumudur insanı insan yapan güzellikleri enkazlar üstüne kuran. Ben yorulsam da her yeni gün bir umuttur. Ben tükensem de bir sonraki hamle belki de zaferdir. Ben olmaz desem de yarınların oluru bende.

Kalleş dünyanın anlamsızca kalleş oyuncuları sevsem de bu kalleşliklere izin vermem demek olamaz inansam da görmezden gelmeme bir aptallık katmaz. Bilirim görürüm hissederim ama isterim ki bu oyunlara bir göğüs germek. Bilirim ki kendi için savaşamayan benim içinde savaşamaz bilirim ki kendi gölgesinden medet ummayan kendi gölgesinden korkar bir hal alandır.

Derim ki çıkarın mutlulukları sandıklardan. Yine derim ki bırakın herkes kendi mutluluğunun eşini bulsun. Bırakın insanlar paylaşsın yaşasın ve bırakın gerçekler sizin olanlar bu paylaşımlarla ebedi olsun.

Bırakın bu oyunları bırakın bu yapmacık oyunları. Bilin ki sizin olmayan ancak oyunlarınızla sizin oldunuz izlemini verir. Bırakın doğruyu o anlasın paylaşımlarla o farkı tanısın.

Asla Olduğunuzdan farklı olmayın ve farklı olmayanlara baskı yapmayın.

S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!

 
Gönderildi : 7 Eylül 2007 01:39
(@by_kole)
Gönderiler: 2301
BDSM Ustası Yönetici Admin
Konu başlatıcı
 

by_kole'nin Seyir defteri bdsmturk tarihiyle geçmişten kalan bir yazım.

İlişkilerimizi düşündüğümüzde, yanlış mı doğru mu dediğimizde ilk aklımıza gelen bizi acıtan ilişkilerimizdir.
Çünkü; Yeri hala kanıyor ve acıyordur.
Her ilişkimizin bir sebebi bir hikmeti bir de bedeli vardır.
Yere göğe koyamadığımız adına sevgi ve aşk dediğimiz ilişkilerimiz vardır ki bunlar kalbimizin daha çok yıpranmasına güven duygumuzun çökmesine sebep olur.
Aşk arar
Aşk isteriz
Aşkımızı bulamamaktan korkarız
Bulduktan sonra da kaybetmekten
Gençlik duygularımızı kaybetmemek içinmi bilinmez
Gönül kapımızı her an yeni bir aşk hikayesi için hep açık tutarız.
Ruh mayasını mayamıza tutturmaya çalıştığımız
O mübarek duygu selini yaşamak istediğimiz o adamı o kadını arar dururuz.
Bulduğumuzda da kaybettiğimizde de ne hikmetse saçımızı başımızı yolar pişmanlık duygusuyla aşkın acısını çekeriz.
Ben Yeterince kıymet verdim de o bunu anlamadı bir türlü diye söylenip bize göre haklı sebeplerle hayıflanırız kendi kendimize.
Buldu da bunadı deriz.
Biz mi hep yanlış adama yanlış kadına çatıyoruz?
Bu yanlışlıktan mıdır bilinmez mutsuzluk ekiyoruz sevmeye sevilmeye hasret kalplerimize!
Hele de bu aşk ilişkilerimizi neden bu kadar kolay harcıyoruz onu da anlamış değiliz.
Bir tek duyguların fiyatı yok değil mi?
Oysa her seçtiğimiz insani ilişkimiz bizim tercihimizdir.
Kim bilir?
Belki de eski aşkımızın yarasına merhem olsun diye de seçmişizdir birbirimizi ne dersiniz?
Eğer böyleyse daha başından bitirilmiş bir ilişki gözüyle bakmalıyız bu birlikteliğe.
Belki zenginliğini
Belki güzelliğini
Belki huyunu
Belki suyunu
Belki mevkiini seçmiştik
Ya cahillikten ya da çok bilmişlikten, kimse kimsenin gönlünü ve dürüstlüğünü seçmeyi düşünmez.
Gönlüm gönlüne kondu başka yere konamıyorum dediğim o sevdiğim ne yapıyordur şimdi kim bilir?
Ama seçim yapılmıştır artık geri dönemeyiz, ta ki yanlış ilişki olduğunu fark edeceğimiz o ana kadar.
Bu arada hasarlarımızı görme olanağımız olabilseydi keşke karşılıklı.
Eee her tercihin mutlaka ödeyeceği bir bedeli de olmalı değil mi?
Geliniz bir yudum nefes alıp kalbimizi beynimize çekip soralım kendimize.
Tercih mi?
Bedel mi?
Bedeli peşin düşünülmüş ilişkiyi tercih etmişsek şayet
Öyle göze alıp öyle sonuçlarına katlanmalıyız.
Bizi acıtan bu ilişkilere psikolojik olarak ne kadar hazırız o da meçhul.
Aşk ve sevgi duygusundan daha çok güven duygumuzun zarar görmesi bizi iyice yıpratır ve kendimize olan güvenimizi sorgulamaya kalkarız.
Bundan böyle şüphe ve kuruntunun girdabında çaresiz yüzmekteyizdir.
Ayrı ayrı yerlerde ama aynı kayboluş içinde boğulur gideriz duygusal yenilmişliğimizle.
Allah aşkına burada doğru düşünüp doğru cevap verelim.
Sorduk mu hiç kendimize?
Bu adamla
Bu kadınla
Var olan ilişkimiz
Yani özelimiz dediğimiz nereye kadar sürer diye?
Mesela kendimizi ne kadar tanıyoruz?
Nasıl bir ilişkinin adamı ya da kadını oluruz diye
Hiç düşündük mü?
Bu tip ilişkilerden tek öğrendiğim şey,

Yalanların bana doğruyu öğrettiğidir.

Lütfen!
Allah rızası için gerçek aşk ve gerçek sevgi adına kendimizi dürüst olmaya davet edelim.
Geliniz yalanları yalanlara gömelim.
Çok güç değil,bizleri huzurlu ve mutlu yuvalarda yaşatacak değerlerimizi hatırlayalım.
İki kıçı kırık ilişkiye geleceğimizi peşkeş çekmeyelim.
Yani!
Adam olalım.
Birlikte yine göreceğiz ki doğrular özlediğimiz ilişkilere kavuşturacak bizleri.
Öncelikle yalansız dolansız dosdoğru yol almamızı tembihlesek kendimize kulağımıza küpe yapsak doğruluğu dürüstlüğü sizce ne kaybımız olur?
Körelmiş pişmanlıklarımızın ve günahlarımızın helal arzularımıza kavuşmamıza mani olmasına izin vermeyelim.
Umudumuzu bir an dahi yitirmeden ruhumuzun ışığını titretmeden sevgi dualarımızla besleyelim ve içimizde hasret kaldığımız o aşkı hak edelim.
Yaşamış olduğum ihanetlerin ardından kangren olduğu için, kesip köpeklere attığım kalbimin hatırasına yazdığım kırık seslenişimi okudunuz

S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!

 
Gönderildi : 17 Eylül 2007 02:03
(@mephistophelique)
Gönderiler: 1475
BDSM Onursal
 

Sen yine konuşmuşsun o kadar diyorum sen anladın tamam mı? seni seviyorum bunu bil yeter sana by_kole. öpüldün

Fazla mütevazilik "hiçliktir."

 
Gönderildi : 17 Eylül 2007 08:28
(@karamela)
Gönderiler: 137
BDSM Seven
 

İnsanın kendini ve ilişkisini bir kez daha sorgulamaya davet eden çok gerçekçi bir yazı olmuş.Her kelimesine içtenlikle katılıyorum by_köle.Ağzınıza ve kaleminize sağlık.Teşekkürler...

 
Gönderildi : 17 Eylül 2007 10:50
(@by_kole)
Gönderiler: 2301
BDSM Ustası Yönetici Admin
Konu başlatıcı
 

Canımın içi mephistophelique anladım ben seni anladım hehehe tercümana gerek yok duyguların için 😛 bende seni kocaman öpüyorum..

Sevgili karamela yorumunuza teşekkürler acizane bir duygu aktarımıdır malum seyir defteri Oops

S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!

 
Gönderildi : 17 Eylül 2007 20:51
(@by_kole)
Gönderiler: 2301
BDSM Ustası Yönetici Admin
Konu başlatıcı
 

by_kole'nin Seyir Defteri BDSMTURK tariğiyle 03:23

Onsekizinci yılın ilk günleriydi, sevilmek henüz keşfedilmemiş bir hazineydi. Biz aşkı iyi bilir ama anlatamazdık. Her kadın kadınımız her erkek düşmanımız değildi. Mahallemizde nefes alır, delikanlı dendiği zaman efendim diyebilmeyi haketmeye çalışırdık. Akvaryumlu meyhanelerde kara gözlü sevgiliye yazdığımız şiirlerdi hayatın tadı. Rakı beyazı olsun isterdik ömrümüz,fakat biz kalbimize şarap kızılı akıtanları severdik.

Mahalle girişinde onu bir saniye görmekti sevdalı olmak. Yürüyüşümüz değişirdi aşkın gözlerine bakınca, kalbimiz büyürdü sanki nefes alamazdık. İsmi anılınca gönlünde deprem koparan sevdiğimizin damarlarında atardı canımız. Küçük odalı tek katlı evimizin camına sarkan kirazlarla karın doyurup, anneye verilen bir öpücükle çıkılan sokaktı en gizli saklımız. Bilmeyen sevgiliye bir bakış için saatlerce beklemekti aşkımızı ilanımız.

Sevdiğimizin rüzgarında hem baharı hem kışı yaşardık. Sadece bir an geçse yanımızdan ne isterdik başka, saçlarında açan papatyaları sayacak kadar kalsa sokakta. Konuşmak, sesini duymak ne büyük heyacandı, hiç o kadar cesur olamadık.Bilmeyen sevgili başka bir aşka gittiği gün bile...

Sonra yine akvaryumlu meyhanede yazdık şiirlermizi, acımızı rakıyla kalbimizi kızıl şarapla boyadık, hep sustuk hiç ama hiç konuşmadık. Kapı açıldı hüzün girdi içeri biz delikanlıydık, kalktık masamızda yer açtık.

S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!

 
Gönderildi : 21 Ekim 2007 05:23
(@sallenaz)
Gönderiler: 1235
BDSM Onursal
 

Ne yazicagimi bilemiyorum, suan kesfeddim bir hamlede okudum, ve tekrar ve tekrar, sizin bu seyir defteriniz cok ince, cok agir, cok derin ve cok kirici...

Hayatin icinden..

bayagidir özeledigim esas duygu paylasimi sayfada yine mevcut.. umuyorumki bu paylasim duyguyu kaybetmessiniz..

Cani gönülden tesekkür ederim..

 
Gönderildi : 30 Ekim 2007 23:06
(@by_kole)
Gönderiler: 2301
BDSM Ustası Yönetici Admin
Konu başlatıcı
 

by_kole'nin Seyir Defteri BDSMTURK tariğiyle 20:07

RangaGuru
Hindistan'da "Renklerin Ustasi" anlamina gelen Ranga Guru adli bir ressam yasarmis. Bir gün ögrencilerinden biri, bir resim yapmis ve ona götürüp degerlendirmesini rica etmis.

Guru, resme bakmis ve ögrencisine dönerek; "Sen artik, benim gözümde bir ressamsin. Ancak halkin degerlendirmesi önemli. Bu nedenle; bu resmi kentin en kalabalik meydanina götürmeni ve en görünen yerine koymani istiyorum. Yanina da kirmizi bir kalem koyarak halktan begenmedikleri yerlere çarpi koymalarini rica eden bir yazi birakmani istiyorum. " demis .

Ögrencisi denileni yapmis. Birkaç gün sonra resme bakmaya gittiginde görmüs ki, tüm resim çarpilar içinde ve neredeyse görünmüyor. Çok üzülmüs. Emegini ve yüregini koyarak yaptigi tablo kirmizidan bir duvar sanki.. Alip resmi götürmüs Ranga Guru'ya ve ne kadar üzgün oldugunu belirtmis. Ranga Guru üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermis.

Ögrencisi yeniden yapmis resmi ve yine Ranga Guru'ya götürmüs. Tekrar sehrin en kalabalik meydanina birakmasini istemis Ranga Guru...
Yalniz, bu kez yanina bir palet dolusu çesitli renklerde yagli boya, birkaç firça ile birlikte...
Ve yanina insanlardan begenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazi birlikte birakmasini söylemis.

Ögrencisi denileni yapmis... Birkaç gün sonra gittigi meydanda görmüs ki, resmine hiç dokunulmamis, firçalar da, boyalar da hiç kullanilmamis. . Çok sevinmis ve kosarak Ranga Guru'ya gitmis ve resme dokunulmadigini anlatmis.
Ranga Guru ise; Sevgili ögrencim, sen birinci olayda insanlara firsat verildiginde ne kadar acimasiz bir elestiri saganagi ile karsilasilabilecegi ni gördün...
Yasami boyunca resim yapmamis insanlar bile gelip senin resmini karaladi. Oysa ikinci konumda onlardan hatalarini düzeltmelerini istedin, yapici olmalarini istedin. Yapici olmak egitim gerektirir. Hiç kimse bilmedigi bir konuyu düzeltmeye kalkmadi, cesaret edemedi...
Emeginin karsiligini, ne yaptigindan haberi olmayan insanlardan alamazsin. Onlara göre senin emeginin hiçbir degeri yoktur... Sakin emegini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartisma... demis.

S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!

 
Gönderildi : 1 Kasım 2007 22:31
LADY SADE
(@lady-sade)
Gönderiler: 2901
BDSM Ustası
 

Hımm muhtesem bir ders,hepımızın payına dusen paylar ıceren bır ders..deger bılen ve bılınen paylaşımlara

Sınırların sınır olmaktan çıkıp gerçek oldugu an,
Ruhunun Ruhuma DİZ ÇÖKTÜGÜ ANDIR..!!

 
Gönderildi : 1 Kasım 2007 23:02
(@mephistophelique)
Gönderiler: 1475
BDSM Onursal
 

Bunu birkaç yerde daha okumuştum. Gerçi hepimiz öyleyiz. Fark etmeden öyleyiz. Cebimizde , dilimizde çarpılarımız var ama onları biraz açısal çevirip artı yapabileceğimiz aklımızın ucundan bile geçmiyor. Üç gün bu yazının iyimserliği ile güzel şeyler yapıcaz sonra yine eski biz olacağız. Hayat bu çokta asıl olmadığımız olmamak gerek. Buysak buyuz...

Fazla mütevazilik "hiçliktir."

 
Gönderildi : 1 Kasım 2007 23:16
Sayfa 1 / 4
Paylaş:
BDSM Türkiye

Merhaba

Hoşgeldin

Forumun Yeni Düzenine

Tüm Forumu

AÇMAK İÇİN GİRİŞ YAP

VEYA

ÜCRETSİZ KAYIT OL