by_kole'nin Seyir Defteri BDSMTÜRK tarihiyle 16:29
Evet Sevgi yaşayan her canlının en büyük serveti. Bazen en değerli hazinelerle bile alınamayan bazen küçücük hatalarla kirletilen gene böyle bir hikayenin paylaşımı biraz uzun ama anlamı derinliklerinde saklı
Sevgi Fedakarlıktır
KÜÇÜK DENİZ KIZI
Bir zamanlar denizin derinliklerinde, garip bitkiler, yosunlar, irili ufaklı balıklarla birlikte altı deniz kızı yaşarmış.
içlerinden en küçüğü ve en güzeli olan deniz kızının en büyük dileği suyun üstüne çıkabilmekmiş. Ama, bunun için on beş yaşına gelmesi gerekiyormuş. işte o zaman mercan kayaların üstüne oturup, gemileri,ormanları, şehirleri görebilecekmiş. Yaşını dolduran ablası, suyun üzerine çıkıyormuş. Ama hiçbiri yeryüzünü görmek için onun kadar sabırsızlanmıyormuş.
Küçük deniz kızının dünyayı görmesi için daha beş yılı varmış. Ama yeryüzü hakkında söylenenler onun aklından hiç çıkmıyormuş. On beş yaşına giren ablaları suyun yüzünde rahatça dolaşabiliyorlarmış. Gördüklerini küçük deniz kızına anlatıyorlarmış. Ah ! Küçük kız kardeş nasıl da onları dinliyormuş. Büyük şehirleri, ormanları, şatoları, gemileri gözünde canlandırmaya çalışıyormuş. Kardeşlerden biri, bir gün suda oynayan çocuklara rastlamış. Onlarla oynamak istemiş.
Ama çocuklar korkup, kaçmışlar. Sonunda beklenen gün gelmiş! Küçük deniz kızı, {`}{`}Hoşça kalın!{`}{`} demiş ve su yüzüne çıkmış. Hava serin ama deniz sakinmiş. Büyük bir yelkenli de hemen oracıktaymış. Denizciler şarkılar söylüyormuş. Rengârenk ışıklar gemiyi süslüyormuş.Küçük kız, gemiye yaklaşmış. Dalgalar onu yükseltince de yuvarlak pencerelerden içerisini görebilmiş.
İçeride güzel giyimli bir sürü insan varmış. Ama içlerinden en güzeli genç bir prensmiş. Prens, gülen gözleriyle herkesin elini sıkıyormuş. Vakit iyice geç olmuş. Küçük deniz kızı hala prensi seyrediyormuş. Birden uzaklarda şimşekler çakmaya başlamış. Gemiciler bağrışıyormuş:
-Fırtına çıktı! Fırtına!..
Gemi dalgalı sularda batıp çıkmaya başlamış. Küçük deniz kızı tehlikeyi sezmiş. O anda da gemi batmış. Prens dalgalarda kaybolmuş. Hayır ! Prens ölmemeli denizin derinliklerine dalmış. Prensi bulunca suyun yüzüne çıkarmış.
Gemiden kopan kalaslar ve direkler azgın dalgalara karışıyor küçük deniz kızına zor anlar yaşatıyormuş.
Tahtalar çarpabilir hatta ezilebilirmiş.Ama bunların hiç birini düşünecek durumda değilmiş.
Tek düşüncesi prensi azgın dalgalardan kurtarmakmış. Prensin yavaş yavaş bütün gücü tükeniyormuş. Kolları ve bacakları cansız gözleri kapalıymış. Eğer küçük deniz kızı onu kurtarmasa azgın sularda kaybolup gidecekmiş. Prensin başını devamlı suyun üstünde tutmaya çalışmış. Kendini onunla birlikte suyun akışına bırakmış. Epeyce bu şekilde gitmişler. Nihayet kara görünmüş. Gecenin bir vaktinde karaya çıkmışlar. Küçük deniz kızı geceyi prensin başından ayrılmadan geçirmiş.
Tek düşüncesi prensi azgın dalgalardan kurtarmakmış. Prensin yavaş yavaş bütün gücü tükeniyormuş. Kolları ve bacakları cansız gözleri kapalıymış. Eğer küçük deniz kızı onu kurtarmasa azgın sularda kaybolup gidecekmiş. Prensin başını devamlı suyun üstünde tutmaya çalışmış. Kendini onunla birlikte suyun akışına bırakmış. Epeyce bu şekilde gitmişler. Nihayet kara görünmüş. Gecenin bir vaktinde karaya çıkmışlar. Küçük deniz kızı geceyi prensin başından ayrılmadan geçirmiş.
Tek düşüncesi prensi azgın dalgalardan kurtarmakmış. Prensin yavaş yavaş bütün gücü tükeniyormuş. Kolları ve bacakları cansız gözleri kapalıymış. Eğer küçük deniz kızı onu kurtarmasa azgın sularda kaybolup gidecekmiş. Prensin başını devamlı suyun üstünde tutmaya çalışmış. Kendini onunla birlikte suyun akışına bırakmış. Epeyce bu şekilde gitmişler. Nihayet kara görünmüş. Gecenin bir vaktinde karaya çıkmışlar. Küçük deniz kızı geceyi prensin başından ayrılmadan geçirmiş.
Sonunda hava aydınlanmış. Yemyeşil kıyıların önünde büyük bir bina yükseliyormuş.
Burası eski bir şatoymuş. Bahçesinde portakal ağaçlarıyla palmiyeler varmış.
Deniz, küçük bir koydan içerilere uzanıyormuş. Su sanki ama derinmiş.
İşte küçük deniz kızın azgın dalgalarla boğuştuğu gecenin, sonunda prensi böyle bir yere getirmeyi başarmış.
Deniz kızı, prensi kıyıya yatırmış. Prens biraz kendine gelir gibi olmuş. Ama gözleri hala kapalı, yüzü ise solgunmuş. Küçük kız onun güzel ve geniş alnını öpmüş.
Birden, bir gonk sesiyle birçok genç kız bahçeye çıkmış. Küçük deniz kızı, hemen kayanın arkasına saklanmış.
Genç kızlar prense yaklaşmışlar. Prens etrafındaki kızlara gülümsüyor, kendisini azgın dalgalardan onların kurtardığını sanıyormuş. Onlara teşekkür etmiş. Deniz kızı, üzüntü içinde denizin derinliklerine geri dönmüş.
Artık küçük kız mutsuz ve düşünceliymiş: Sabah akşam prensi bıraktığı koya gidiyormuş. Fakat prensi göremiyor, eve üzgün dönüyormuş. Tek tesellisi, çiçekli bahçesindeki prense benzeyen mermer heykele bakmakmış. Sonunda dayanamamış.
Ablalarına olanları anlatmış. Beş prenses onu prensin şatosuna götürmüşler. Artık deniz kızı, prensin nerede yaşadığını biliyormuş. Her gün onu gizlice görmeye gidiyormuş.
Bir akşam küçük bahçesinde otururken aklına deniz büyücüsüne gitmek gelmiş. "Belki bana yardım eder, akıl verir." Diye düşünmüş. Büyücünün yaşadığı mağaraya kadar yüzmüş.
Burası korkunç bir yermiş. Suyun içinde uzun ve iri su yılanları yüzüyormuş.
Büyücü onu görünce korkunç sesiyle demiş ki:
-Ne istediğini biliyorum . Balık kuyruğunu iki bacakla değiştirmek istiyorsun? Tam bir insan olabilmen için sihirli bir şurup hazırlayacağım . Onu kıyıya götürüp, gün doğmadan içeceksin . Kuyruğun eriyecek ve bacak şekline dönüşecek. İnsan kılığına girince de tekrar deniz kızı olamayacaksın, demiş.
— Eğer prens seni sevmez, başkasıyla evlenirse parçalanıp bir köpük haline geleceksin, diye de eklemiş.
Deniz kızı yakışıklı prensi düşünerek:
- Kabul ediyorum, demiş.
— Ama bu sihrime karşılık bana güzel sesini vereceksin. Kabul ediyorsan dilini uzat, onu keseceğim, demiş.
.-Kabul, demiş, deniz kızı.
Büyücüden sihirli şişeyi almış.
Şişe, küçük deniz kızının elinde bir yıldız gibi parlıyormuş.
Korkunç ve karanlık mağaradan hızla uzaklaşmış.
Uzaklarda babasının şatosunu görmüş. Şatonun ışıkları sönükmüş. İçeriye girmeye cesaret edememiş.
Oysa babasıyla vedalaşmayı çok istiyormuş, ama konuşamazmış. Bir daha görmemek üzere onlardan uzaklaşmış.
Bahçelerin olduğu tarafa gitmiş. Kız kardeşlerinin bahçelerinden birer çiçek koparmış. Sonra kardeşlerine binlerce öpücük yollamış.
Tüm sevdikleriyle bu şekilde sessizce vedalaşmış. Ve prensine kavuşmak için oradan ayrılmış. .
Kıyıya doğru hızla yüzmüş, yüzmüş. Güneş doğmadan kıyıya çıkmış.
Büyücünün verdiği sihirli şurubu bir kayanın üzerine oturarak içmiş.
Kısa sürede sihirli şurup etkisini göstermeye başlamış.
Vücudu bir bıçakla kesilir gibi olmuş. Her tarafında dayanılmaz ağrılar başlamış.
Öyle şiddetli acı çekmeye başlamış ki dayanılır gibi değilmiş. Bu acılara daha fazla dayanamamış. Bayılmış. Uzun zaman hareketsiz kalmış. Güneş yavaş yavaş yükselmeye başlarken, küçük deniz kızı uyanmış. Hala bütün vücudunda dayanılmaz acılar duyuyormuş. . Fakat o da ne? Prens orada, yanı başında kara kara gözleriyle kendisine bakıyormuş.Tam olarak ayılamadığı için balık kuyruğunun kaybolup yerine bacaklarının geldiğini fark edememiş.
Prens, üşümesin diye küçük kızın üzerini peleriniyle örtmüş. Küçük deniz kızı yavaş yavaş kendine gelmeye başlamış.
Prens ona kim olduğunu, neden burada bulunduğunu sormuş. Fakat küçük deniz kızı o kederli gözleriyle konuşamadan bakmış.
Prens, kızı elinden tutup sarayına kadar götürmüş. Küçük deniz kızı, yürürken acı çekiyormuş. Sanki keskin bıçaklar üzerinde yürüyor gibiymiş.
Küçük kız, büyük bir sabırla bu işkenceye dayanıyormuş.
Ona bu dayanma gücünü prense olan sevgisi veriyormuş.
Prensin yanındaki herkes, küçük kızın uçar gibi uyumlu yürüyüşünü hayranlıkla izliyormuş.
Çok acı çekse bile, bir tüy gibi hafif adımlarla dolaşıyor, merdivenleri uçar gibi çıkıyormuş.
Gittiği her yerde ondan güzeli yokmuş. Ama o, ne konuşabiliyor ne de şarkı söyleyebiliyormuş.
Prens heyecanla haykırmış:
- Bu sensin! Hayatımı kurtaran genç kız! Prens yanılıyormuş. Ama neye yarar! Küçük deniz kızı yüreğinin sızladığını hissetmiş.
Kendisini kurtaranın küçük deniz kızı olabileceği hiç aklına gelmiyormuş.
Prens, küçük deniz kızına: -Ne kadar mutluyum.
Onu bulduğuma inanamıyorum. Benim mutluluğum seni de sevindirsin , demiş.
Bu durumda küçük deniz kızı, düğün gecesinin sabahı ölecek ve sonsuza dek köpük olarak kalacakmış.
Düğün büyük bir törenle yapılmış. Küçük deniz kızı gelinin eteğini tutuyormuş. Kulakları müziği duymuyor, hiçbir şeyi de görmüyormuş.
Orada bulunan diğer kızlar prensin ve kral ailesinin önünde şarkı söylemişler. İçlerinden biri diğerlerinden daha güzel şarkı söylüyormuş. Prens de onu gülümseyerek alkışlıyormuş.
Küçük deniz kızının içine bir hüzün çökmüş. "Prensin yanında olabilmek için sesimi verdim. Ah! Bunu bir bilse" diye düşünüyormuş.
Prens ise onu bir kardeş gibi seviyormuş. Onunla evlenmeyi aklına bile getirmiyormuş.
O sırada, prensin komşu ülkenin kralının kızı ile evleneceği söylentileri çıkmış.
Kralın kızını istemeye gitmek için de büyük bir gemi hazırlanmış. Herkes gemiye binmiş, komşu ülke gitmeye hazırlanıyorlarmış.
Küçük deniz kızı da prensle birlikte gemiye binmek üzere hazırlanmış.
Yolda prens ona komşu kralın kızını asla sevemeyeceğini söylemiş. "Aslında, beni kurtaran kızı arıyorum," diyormuş. Ertesi sabah gemi limana girmiş. Çanlar çalmış, askerler selam durmuş.
Günlerce eğlenceler düzenlenmiş. Prenses bir süre sonra ortaya çıkmış. Güzel yüzlü ve zarifmiş. Cana yakın, gözleri gülümsüyormuş.
Sadece ölüm saatini ve kaybettiği şeyleri düşünüyormuş.
Yeni evliler akşam gemiye gelmişler. Geminin ortasına altın işlemeli bir çadır kuruluymuş. Prens ve prenses burada dinlenecekmiş.
Küçük deniz kızı da güvertedeymiş. Düşünüyormuş. Prens için sesini, kaybetmiş, dayanılmaz acılar çekmiş.
O ise bütün bunları, çektiği acıları bilmiyormuş.
Güvertenin parmaklıklarına dayanmış ağlamaya başlamış. Birden ablalarını görmüş. Ablaları saçlarını kestirmişler.
Üzgün görünüyorlarmış.
—Saçlarınızı sabah olunca ölmemen için büyücüye verdik, demişler.
Büyücü, ablalarına bir hançer vermiş. Ablaları hançeri küçük kıza uzatıp :
-Bu hançeri güneş doğmadan prensin kalbine sapla. Kanı senin ayaklarını ıslatınca tekrar deniz kızı olabileceksin. Köpük haline gelmeden üç yüz yıl yaşayacaksın. Aman acele et! Gün doğmadan önce ikinizden birinin ölmesi gerek. Prensi öldür ve çabuk gel ! Demişler.
Acele etmesi için:
-Unutma güneşin doğmasına bir kaç dakika kaldı. Acele etmelisin .
Yoksa sen öleceksin ! Diye bağrışıyorlarmış.
Sonra iç çekerek dalgalar içinde kaybolmuşlar.
Küçük deniz kızı çadırın kapısını açmış. Prensle prensesin derin uyuduklarını görmüş. Eğilmiş, prensi alnından öpmüş. Önce hançere, sonra prense bakmış. Kıyamamış. ..
Derken vakit dolmuş.
Birden kızın elindeki hançer titremeye başlamış. Kızı hızla, uzaklara, dalgalara fırlatmış.
Güneş ışınları dalgaları aydınlatıyormuş. Vücudu hemen eriyivermiş. Köpük haline gelmiş.
Köpükler üzerindeki , minik baloncuklardan biriymiş artık. Bütün baloncuklar havada uçuşuyorlarmış. Küçük deniz kızı yükseğe hep daha yükseğe çıkmış. Köpükten ve diğer baloncuklardan uzaklaşmış.
—Nereye gideceğim şimdi? Diye sormuş, kendi kendine.
—Gök kızlarının yanına, demiş baloncuklardan biri .
Gök kızlarının yanında üç yüz yıl insanlar için iyilik yapabilirsen tekrar insan olabilirsin. Gök kızlarının yanına doğru yükselirken doya doya ağlamış. Prense son kez bakıp gülümseniş. Diğer baloncuklarla birlikte, geminin üstünden geçen bulutlara doğru hızla yükselmişler.
S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!
yazilarini okudum. harikasin sen...bizden olmasi gerekeni tasimissin sitemize : gercek duygularimizi.
fircayi elime alip baska bir kagida turuncuyla gulen yuz cizip tuvalin yanina birakiyorum.
eline, ruhuna saglik
I do, I say, I behave whatever the little voices tell me to do!
Capito?
yazilarini okudum. harikasin sen...bizden olmasi gerekeni tasimissin sitemize : gercek duygularimizi.
fircayi elime alip baska bir kagida turuncuyla gulen yuz cizip tuvalin yanina birakiyorum.
eline, ruhuna saglik
Teşekkürler şunu belirtmekte yarar görüyorum. Seyir defterinde bazı yazılar yada bazı paragraflar alıntı olabiliyor. Yada bazı fikirleri kendimce yorumluyarak kaleme alıyorum. Bu nedenle yarın bir gün bu yazı şurda yayınlanmış bizimi kandırıyorsun demesinler diye şimdiden bu vesileyle beyan ederim.
Saygı ve Sevgilerimle
S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!
by_kole'nin Seyir Defteri BDSMTÜRK tarihiyle sessizlik
http://www.cilveliforum.co m'dan alıntıdır.
Aldatan Aldanır
-Nereye gidiyorsun?
Kadın yıllardır bir yastığa baş koyduğu eşine bunu sordu. Eşi sessizce küçük bir valize giysilerini yerleştiriyordu.
-İçim daraldı ,
-iş yerinde çok bunaldım biraz bir yerlere gidip kafamı dinleyeceğim.
-Bir arkadaşın şimdi boş olan yazlık evine gitmek istiyorum.
-O da nerden çıktı?
-Üç çocukla beni yalnız mı bırakacaksın?
-Kaç gün kalacaksın?
Sorularını ardarda sıralarken yüreğine bir şüphe çoktan düşmüştü .
-Fazla kalmam .
-Üç beş gün falan.
-İş yerinden izin aldım.
Adam bunları söylerken farkettiki hiçte rahat değildi, kadın bir şeyler hissetmişti sanki. Gözlerindeki yalan söyleyenlerin kaçamak bakışlarını bir türlü saklayamıyordu. Aylardan kasımdı, havada yoğun bir sis vardı,gözgözü görmüyordu.
-Hava çok kötü .
-Bula bula bu günümü buldun gidecek?.
-Endişe ederim..!
-Vazgeç sonra gidersin.!
Kucağında henüz altı aylık kızı ağlamaya başlamıştı. acıkmıştı. Diğer iki çocuğuda babalarının gidişine üzgün bakıyorlardı.
-Hadi git bakalım.
-Eğer gidişin dediğin sebeptense yolun açık olsun!
-Değilse Allah bilsin artık! Hiç olmazsa ne düşündüğünü açıkça söylemesede şüphesini bu imalı sözlerle belirtmişti ya, rahatlamıştı.
-Alasmarladık,çocuklara iyi bak!.
-Ben bir iki güne gelirim.
-Bu parayı ekmek parası yaparsın!diyerek karısına kaçamak bir öpücük kondurup evden çıktı.
-Hayrola arkadaşım !sabah sabah üç çocukla bu ne telaş gelmişsin?.
-Sorma ....abla benimki bu sabah sudan sebeple ....gitti,ona inanmadım yüreğimde bir darlık vardı biraz rahatlarım diye sana geldim.
-oooo...hanım hoş geldin!
-Merak etme erkekler böyle delilikleri bazen yapmak isterler.
-Korkma ...yanlış bir şey yapmaz..diye seslendi arkadaşının eşi.
Arkadaşıyla gün boyu oturup evlilik üzerine konuştular... hanım daha yaşlı ve tecrübeliydi. Ona inandı çocuklarını alıp eve döndü. Ezan okunuyordu. İçinden,''her şeyin hayırlısını nasip et Allahım ''diye dua etti kadın.
-Kim o..?
Kadın sabah sabah çalan kapıyı açtı..Aman Allahım eşi bir sonraki günün sabahı kapıda bitivermişti..Niye gelmiştiki?..Hani kafa dinleyecekti? Hiçte dinlenmiş gibi bir havası yoktu...Gittiği yerden bir gece kalmış ve dönmüştü.
-Hayrola ne oldu?dedi kadın sevincini belli etmeden. Fazla konuşmadılarda. Çocuklar babalarının gelişne ne çok sevinmişlerdi.
Ertesi gün eşi işe başladı. Yaşamlarında değişen bir şey yoktu ama sanki sessiz konuşmalar yapılıyordu da kimse duymuyordu.. Bir akşam sadece şunları konuştular;
-Hava çok kötüydü,yola devam etmedim,... inip bir otelde sabahladım.. geldim.
-Yalnızmıydın?
-Evet kim olacaktıki?
-öyle olsun...anlatmak istediğin başka bir şey varsa dinlerim...
Adam iyice mahçuptu şimdi..bu kadın içini mi okuyordu?...
-Hayır ne olsunki?
-Bu gün eve bu celp geldi,açıp baktım mahkemeye çağırıyor , ne yaptında geldi..?
-Bir şey değil ya! bir yanlış anlamadır mutlaka...öğrenirim sen merak etme!
Adam mahkemeye gidince anladı. Aslında bir otelde değil bir evde sabahlamıştı, kaldığı evin sahibide onu hırsızlıkla suçluyordu. O evde beraber sabahladığı kadın sözde evsahibi kadının altınlarını çalmıştı.. Hani ev boştu? Hani arkadaşının eviydi? Hani otelde yanlızdı? Şimdi bunların cevabını eşine nasıl anlatacaktı? Anlatmaya mecburdu çünkü işin ucunda hapis cezası,işinden men, yada kefaret ödeyerek şikayet edenin şikayetini geri alması vardı .
-Sana anlatmak istediğim şeyleri sözümü kesmeden dinlermisin..?
-Sonra İstersen kız bağır.
-Hepsini hakettim!
-Beni affadermisin?
Eşinin dizlerine kapanmıştı, bir yandanda çocuk gibi ağlıyordu.. Allah büyüklüğünü göstermişti. Her şeyi bir bir anlattı. Heyacanla başladığı şey kabusa dönmüştü.. bir hevesti.. yanılmıştı...
-Seni çok seviyorum..
-Ne olur beni affet!
-Bunu şimdi daha iyi anlıyorum...!
Saatlerce konuştular.. iki tarafta eksiklerini ortaya dökmüştü. Olan olmuştu..!
-Seni anlıyorum ..
-Seni ihmal ettiğimin farkında değildim..
-Ev işi,çocuklar,sorumluluk derken birbirimizi unutmuşuz..sonucuda bu!.
-üç coçuğumuz var,onların hatırına unutmaya çalışacağım.
-Çalışacağız başka çare yok!
-Ama affetmem yıllarımı alacak.....
-Bunu bilmelisin!dedi kadın.
Kadınında desteğiyle para bulundu, kefaret ödendi, mahkeme bitti..!
Aradan yıllar, yıllar geçti.... Bir aradalar.. Ayrılmadılar... ama ikiside hiç unutmadılar!..
Bu hikayenin sonunda da bir tavsiyem var; Aldatan aldanır..Aldatmayın !!
S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!
by_kole'nin Seyir Defteri BDSMTÜRK tarihiyle gecenin bir vakti
Bir kadının Aşkı...
Karımı 1998'in sonbaharında kaybettim...
Yedi senelik evliliğimizin iki senesini kanser tedavisi için hastanelerde geçirmiştik.
Karım, her evlilik yıldönümümüzde ikimizin fotoğrafını çerçeveler,"Bunlar bizim hayatımızın gölgeleri"derdi..
Öldüğünde, yedi tane resmimiz vardı.
97'in bir gecesinde onu aldattım.
Oysa ona sürekli onu ne kadar çok sevdiğimi ve sonsuza kadar sadık kalacağımı söylerdim.
Ölmeden iki hafta önce yine aynı şeyi tekrarladım.
Tuhaf bir gülümsemeyle baktı bana ve sadece:
"Biliyorum" dedi.
İzmir'e kar yağdığı gün, yani bir ay önce, evdeydim.
Fotoğraflarımıza bakıyordum yine...
Her çerçevenin altında bir harf olduğunu ilk kez o gün fark ettim.
-A.
-R.
-K.
-A.
-S.
-I.
-N.
Gerisi için yılları yetmemişti.
Ama sanırım "Arkasına bak"yazmaya filan niyetlenmişti.
Hemen çerçevelerin arkasına baktım. Hiçbir şey yoktu.
Sonra birşey dürttü beni, hepsini teker teker söktüm.
İnanabiliyormusunuz,her birinin arkasından bir mektup çıktı!
Geçirdiğimiz her sene için sevgi dolu sözler yazmıştı.
1997'deki resmimizin içinden çıkan zarf ise simsiyahtı. Ve içinden şu sözler çıktı:
"14 Mart 1997/Gözlerin bana başka birine dokunmuş gibi baktı/Söylemene gerek yok,biliyorum..."
2002'deyiz. Onu kaybedeli 4,aldatalı 5 yıl oluyor.
İçim acıyor şimdi.
Çünkü kadınlar biliyor, hissediyor...
seviyorum diyenin sevgisinden şüphe et,
çünkü; aşk sessiz,sevgi dilsizdir...
S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!
by_kole'nin Seyir Defteri BDSMTÜRK tarihiyle gecenin 04:00'ü Bunalımlı zamanın seyir defterine yansıması. karmaşık duyguların anlaşılmaz edebiyatı
Anlamak ya da anlaşılmak bizim için ne zor ikilem. Anlattığını sandığında anlaşılmamak. Anlaşıldığını sandığında ise anlatamamak.
Hep zorlanmak hep kasılmak bazen taviz vermen gerekirken taviz beklemek.
Yılların hoşgörüsüne sığınıp avazın çıktığı kadar bağırmak ama duyuramamak.
Anlatamadığın her bir satırda acıyla yüzleşmek. Acıyla yüzleştiğinde ise bağıramamak.
Her neden aradığında nedenlerin ardında boğulmak. Boğulduğun nedenlerin yanıtını bulamamak.
Hayatın zor olduğunu bilen bir gözle yaşın kemale erdiğini düşünürken aslında kemalin yaşına eremediğini hissetmek.
Hislerinden korkup büzülmek büzülürken yüklerin altında ezilmek.
Çıkışın ışığını görebilsen de asla o çıkışa ulaşamamak.
Ne kadar acı dolu bir bakış acısı insanın sesini soluğunun kesildiği zaman dilimi kurtulmak için önce kendine dürüst olduğu ve ne kadar derinde olduğu bir zaman dilimi. Aslında uzun yılların son nefeste hissedilen yükü elbette hayatın acımasız oyunun bir parçası ama bıkkınlığında taşınamadığı alın yazısı.
Köle belki de by_kole yüklendiği girdabın en derininde belki de girdabın zirvesin de. Anlayamadığı belki de anlamak için öğretiye aç kaldığı susamışlığın zayıflığı. Boyundan büyük oyunların oyuncusu olmak yerine belki de o oyunların kurucusu.Kim her seferinde kazanır ki kim her seferinde mutlu olur ki ama her seferinde kaybetmekte olmaz ki…..
Anlamak erdemdir anlaşılmak ise meziyet ne erdemi görmek nede meziyeti bilmek. Ya da herkesin bildiğinden farklı bir şey sezmek. Oyunu farklı görmek farklı oynamak başarıya gidebilmek ama başarıdan pay alamamak.
Beklide bunca birikimin dibe vuruş öyküsünde bir savunuş. Ama dipte yok olmayış aksine her olumsuzluğa karşı direniş ve var oluş. Belki de ölümden önce tek çırpınış tek kaçış.
Yaşam her virgülünde ve noktasında yaşanış. Ve yaşadıkça dik duruş yılmayış ve kaybederken kazanılmış……
S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!
by_kole'nin Seyir Defteri BDSMTÜRK tarihiyle Salının sallandığı bir gece...
Aşk dostluk ve güven
Bir zamanlar üç arkadaş varmış
Aşk dostluk ve güven
Üçü bir arada oldumu harikaymış herşey
Gün gelmiş aşkın işi çıkmış
Eh meslek bu kolaymı
Ama dostlarından ayrılmadan önce
Söz vermiş onlara
Beni özlediğinizde gelin demiş
Uzaklarda olmayacağım
Nerde gözleri arzuyla dolu
Birbirine bakan bir çift göz görseniz
Ben ordayım
Ve ayrılmış yanlarından
Peki demiş dostluk güvene
Madem öyle bende yoluma düşeyim
Görev çağırır
Ama merak etme
Nerde birlikte ağlayan iki insan görürsen
Bilki ben ordayım
Güven ağzını açmış veda etmek için ama
Dostluk ayrılmış arkadaşının yanından
Onun sözünü dinlemeden
Ve gitmiş uzaklara
Güven;
Sessizce içinden geçirmiş elinde olmadan
Beni kaybederseniz
Bir daha asla bulamazsınız......
Dip Not: Şiir alıntıdır.
S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!

by_kole'nin Seyir Defteri.
Belkide kendini bulduğu tek cumhuriyeti......
Bir alıntı yazı http://www.hikayeler.net/yazilar/kacmak-cok-daha-kolay belkide benim hislerimin beşiği
Kaçmak Çok Daha Kolay
Nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Her zaman olduğu gibi yine aklımdasın. Benim için pişmanlık mısın ? Yoksa... Yoksasını bende bilmiyorum.
Yalnız ben mi hatalıyım ya da sen mi ? Galiba ikimizde hatalıyız. Bunu en başından beri biliyorduk ama neden birbirimize itiraf edemedik ki... Korktuk mu ? Belki bunu söyleseydik şu an gerçekten benim yanımda olacaktın.
Bazen � Senden nefret ediyorum.� diye düşünüyorum. Sonrada kalbimin acıdığını, senin yokluğunu hissediyorum. İçimdeki nefret mi ? Sevgi mi?
Yalandan da olsa benim yanımda olduğunu söylemeni değil de yanımda hiçbir zaman olmayacağın gerçeğini seçtim. İlk defa yalanı istiyorum. Sensizlik canımı her geçen gün daha çok acıtırken, benden uzaklaşmaya devam ediyorsun.
Her yer yalnız ve sensiz şimdi. Uzağa gitmekle en iyisini yaptığını sanıyorsun. Tüm bu acıyla burada tek başıma yüzleşmekten içimde, derinlerden bir şeyler alındı. Kilitti tuttuğum, kimsenin göremediği sır öyle derinden yaralıyor ki ...
Eğer değiştirebilseydim acıyı geri alırdım...
Eğer ayağa kalkıp suçu üstlenebilseydim, üstlenirdim ...
Eğer tüm utancı mezara götürebilseydim, götürürdüm...
Yaptığım her yanlış adımın kaynağına inerdim. Sahip olmayı istediğim anıları geri getirerek geçmişimin karanlığını hatırlarım. Bazen her şeyi boş vermeyi, bırakmayı ve ardıma hiç bakmamayı düşünürüm ve asla ilerlememeyi...Böylece asla bir geçmişte olmazdı. İçimdeki tüm acizliği kendimi yanlış yerde hissetmiyormuş gibi yaparak bir yana bırakıyorum. Kaçmak çok daha kolay... Gitmek çok daha kolay...
Zamanımı sadece senin gitmeni izlemek için harcadığımı bile bilmiyordum. Her şeyi içimde tutmayı denedim ama her şey dağılıverdi ve birbirimizden bu kadar uzaklaşmıştık. En sonunda bir önemi kalmadı.
Bu yazıyı pişman olduğum, kendime senin için ne kadar uğraştığımı hatırlatmak adına yazdım. Kavga ettiğim zamanları hatırlıyorum da nasıl bu kadar uzaklaştık şaşıyorum. Hiçbir şey eskisi gibi değil artık. Beni tanıyamazsın. Sana güvenmiştim, gidebileceğim yere kadar zorlamıştım ve bütün bunlar için bilmen gereken tek şey sana güvenmiştim. Artık kime güveneceğimi bilmiyorum. Belki de güvenmemeyi öğrendim. Herkes benden uzaktaymış gibi geliyor tıpkı senin olduğun gibi. Kırılmamaya çalışıyorum ama çok yoruldum bu yalancılıktan. Kendimi yeniden ayaklarımın üzerinde durmaya çalışırken, güvenimi sana vermeyi denemenin benden ne çok şey götürdüğünü fark ediyorum. Kendimi seninle harcamayacağım...İçeriden her şeyi atacağım, hepsini atacağım... Kaçmak çok daha kolay... Gitmek çok daha kolay...
Neden geceymiş gibi geliyor bugün ?
Burada her şey yolunda değil bugün. Sadece bana ne hissettirdiğinden emin değilim. Herkes işin gerçeğindeymiş gibi davranıyor, ne yapabileceğini anlamıyorum. Herkes içinde tuttuğu bir yüzü daha var.
Güneş batıyor. Işığın bana ihanetini hissediyorum. Zaman artık bu yaraları iyileştirmeyecek. Ben biraz güvensizim, biraz da emin değilim. Çünkü yapabileceğimi yaptığımı anlamıyorsun. Bazen mantıksız davranıyorum. Asla söylemek istemediklerimi söylüyorum ama hiç şüphem yok sanki ne yapsam yapayım senin bana bir kerecik inanman için seni ikna edemiyorum. Bu yüzden salıverdim kendimi, her zaman yaptığın gibi arkanı dön, yüzünü kaçır ve ben yokmuşum gibi davran. Ama ben burada olacağım. Hissettiğim şey doğru. Yüzüne bakarak yemin ettim. Benimle olmasan da seninleyim.
Sana vurdum, sende beni sırtımdan vurdun, yere düştük. Kaybedecek hiçbir şey kalmadı ve hata bizim, kendimizin. Bu kadar uzun zamandır hissettiğim acının gitmesini istiyorum. Ait olduğum yerde hep istediğim bir şey bulmak istiyorum.
Sadece hayal ettiğim gibi olmadığını görmen için her yere bakıp duruyorum. Senin açtığın yaralarım iyileşene kadar başka hiçbir şey hissetmeyeceğim. Bugün kendimi bulacağım. Ait olduğum yerdeymiş gibi hissetmek istiyorum. Seninle hiçbir şey gidecek gibi görünmüyor. Kaçmak çok daha kolay.... gitmek çok daha kolay....
S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!
by_kole'nin Seyir Defteri bdsmturk tarihiyle bugün ve saat 00:32
Ebru Gündeş Helal diyesim geldi......
Gittin boynumu büktün
Nasıl üzüldüm nasıl üzüldüm nasıl üzüldüm bilemezsin
Uyandım bir sağa döndüm bir sola döndüm deliye döndüm
Görsen ölürdün, gidemezdin
Başımın ucunda tek kelimelik ayrılık
Büyük harflerle sessizce çıkmış gitmiş
Elinde tuttuğun karar bense sanık
Cezam müebbet aşk tek sorun yalnızlık
Biraz kızıl biraz mavi
Yalnızlığın asil rengi
Gün batmadan dönsen bari
Keşke dedim duymadın mı
Biraz kızıl biraz mavi
Yalnızlığın asil rengi
Gün batmadan dönsen bari
Keşke dedim duymadın mı
Sana dedim duymadın mı
S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!
by_kole'nin Seyir Defteri bdsmturk tarihiyle bugün ve saat 20:33
Gezinirken gözüme çarpan etkileyici bir anlatım.
S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!

Tülerim diken diken oldu. Cok etkiliyici bir video. Aslinda herkese göstermek lazim. Bazen bazi gercekleri unutuyoruz ve gözlerimiz görmüyor. Ama özümüzü hatirlarsak kimse bizi kör edemez, kimse bizi ayiramaz ve kimse boynumuz bükük gitmeyi basaramaz.
Türk oldugum icin o kadar mutluyum ki anlatamam.
Tesekkürler by_kole
by_kole'nin Seyir Defteri bdsmturk tarihiyle bugün ve saat gece 04:06
Mail adresime bir arkadaştan gelen yazıyı kopyalamak istedim :):):)
ERKEKLERIN KADINLARDAN RICASIDIR...
* Evi temizleyip yorulduktan sonra, yüzünüze bakilamayacak haldeyseniz, yaptiginiz temizligin bizim için bir anlami yoktur, takdir beklemeyin. Temiz bir evden ziyade bakimli görünen bir kadinla bir evi paylasmak daha anlamlidir…
* Ev islerinden sonra yattiginiz yerde sizip kaliyor ve her türlü kur çabasina yorgunum diyorsaniz bu bizi bozar… Bir erkege temiz evden önce temiz bir es ve hatta sadece bir es lazimdir. Temizlik bir temizlikçi tarafindan da yapilabilir ama bazi seyler temizlikçi ile yapilmaz… Yapilmamali da. Bizi zorlamayin..!
* Pembe dizilerdeki sahte ask nagmelerini bizden duymaya çabalamayin çünkü onlar gerçekten rol yapiyor ve kabak bizim basimiza patliyor.
* Bir SMS gönderdiginiz zaman ilk 10 saniyede cevap gelmeyince ikinci SMS'te 'Orda misin???' diye sormayin. Kesinlikle oradayizdir..!
* Magazada gelinliklere bakip 'Aaaa ne güzeeel' dediginizde onun bizim için bir anlami yoktur. Bizi duygusuzlukla suçlamayin. Gelinlik sadece kizlarin hayalidir erkeklerin degil!!!
* Saçlarinizi boyattiginizda bunu fark edemezsek anlayin ki yakismamistir ve bu bizim suçumuz degildir.
* Çogu erkek isrardan ve bir seyi ikinci kez duymaktan nefret eder; mutlaka ilk söylediginizi anlamisizdir ama isimize gelmiyordur, lütfen bize geri zekali muamelesi yapmayin.
* Alisveris yapmak hiç zevkli degildir ve asla zevkli olmayacaktir.
* 'Beni seviyor musun?' diye sormayin. Emin olun ki sevmiyor olsak yaninizda bir saniye bile durmayiz…
* Bizden sizinle ayni üzüntüyü yasamamizi ve size tuvalete kadar eslik etmemizi beklemeyin, o sizin kiz arkadaslarinizin görevidir.
* Bir yere gittigimizde, hangi kiyafeti giyerseniz giyin, size çok yakisiyor, yemin ederiz. O yüzden bir daha sormayin.
* Biz erkekler gerçekten basitizdir. Mesela sizden ekmegi getirmenizi istiyorsak, aslinda sadece acikmisizdir ve sadece ekmegi getirmenizi istiyoruzdur. Bundan 'ekmek niçin masada degil' diye bir igneleme yaptigimiz sonucunu çikarmayin zira tüm erkekler edebiyatçi degildir…
* Eger farkinda olmadan 2 degisik sekilde anlayabileceginiz bir sey söylemissek ve bunlardan biri kötü ve sizi üzecekse, kesinlikle diger anlaminda söylemisizdir, bosuna bizi sikintiya sokmayin…
* Biz farkli anlamlar tasiyan dolayli, mecazli sorulari anlamayiz. Ne istiyorsaniz dogrudan söyleyin ve bizi yormayin…
* Eger sismanladiginizi düsünüyorsaniz ki büyük ihtimalle sismanlamissinizdir. Bize sormayin, cevap vermeyi reddediyoruzdur.
* En karmasik durumda bile bizim için temel kural sudur: 'En kolayini seç'. Bizden komplike seyler beklemeyin.
* Erkekler genelde sadece ana renkleri görürler. Mesela, sampanya bir renk degil, bir içkidir bizim için.
Sarimsi Yesil, Açik Yesil Likör yesili, Çimen Yesili, Kireç Yesili, Yay Yesili, Orta Deniz Yesili
Yukarida saydiklariniz vallahi hepsi yesil iste..! Lütfen bizi zorlamayin..?
* Erkeklerin çogunun en fazla 3 çift ayakkabisi vardir. O yüzden 30 çift ayakkabinizdan hangisinin kiyafetinize uyacagini bilmiyoruzdur lütfen sormayiniz ayrica uyum diye bir sey yoktur ve sirf uyum için giyeceginiz seyleri 1 hafta önceden tasarlamaniz tamamen sizin takintinizdir. Mavi kotun üstüne her renk ve desen blüz giyilebilir.
* Kirmizi tokaniz var ve sirf bu tokaya uyum saglamasi için lütfen kirmizi takim elbise almaya bize magazalari dolastirmayiniz..!
* Cuma + Cumartesi + Pazar = Bol yemek ve mutfak gerçekliginin icrasidir…
* Bizi anlamaya çalisin; ancak bizi anlama isini lütfen fazla abartmayin çünkü çok kolay anlasilir erkekler.
* Aylarca süren bas agrilari bas agrisi olamaz, mutlaka bir doktora gidin.
* Size 'neyiniz var' diye sordugumuzda, 'hiç bir seyim yok!!!' derseniz size inaniriz, bizim için olay bitmistir. O yüzden bir seyiniz varsa dogrudan söyleyin sonra bizi anlayissiz durumuna düsürmeyin…
* 30 civarinda ayakkabiniz ve dolaplar dolusu elbiseniz varken bizi iflas ettirmek bir sevgi gösterisi degildir.
S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!
by_kole demiş ki: [Postayı Görüntüle]
by_kole'nin Seyir Defteri BDSMTURK tariğiyle 22:14
KARTALIN YENİDEN DOĞUŞU!
Kartal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanıdır. 70 yıla kadar yaşayan
kartallar vardır.
Ancak bu yaşa ulaşmak için, 40 yaşlarındayken çok ciddi ve zor bir
kararı vermek zorundadır.
Kartalın yaşı 40'a dayandığında pençeleri sertleşir, esnekliğini
yitirir ve bu nedenle de beslenmesini
sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir.
Gagası uzunlaşır ve göğsüne doğru kıvrılır. Kanatları yaşlanır ve
ağırlaşır. Tüyleri kartlaşır ve kalınlaşır.
Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır. Dolayısıyla kartalın burada
iki seçimden birisini yapması gerekir.
Ya ölümü seçecektir ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini
göğüsleyecektir.
Bu yeniden doğuş süreci 150 gün kadar sürecektir.
Bu yönde karar verirse kartal bir dağın tepesine uçar ve orada bir
kaya duvarda, artık uçmasına gerek
olmayan bir yerde yuvasında kalır.
Bu uygun yeri bulduktan sonra kartal gagasını sert bir şekilde kayaya
vurmaya başlar.
En sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer.
Kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıktıktan sonra
bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çıkarır.
Yeni pençeleri çıkınca kartal bu kez eski kartlaşmış tüylerini yolmaya
başlar. 5 ay sonra kartal,
kendisine 20 veya daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan meşhur yeniden
doğuş uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir.
Kendi yaşamımızda sık sık bir yeniden doğuş süreci yaşamak zorunda
kalırız.
Zafer uçuşunu sürdürmek için, bize acı veren eski alışkanlıklarımızdan,
geleneklerimizden ve anılarımızdan kurtulmak
zorundadayız.
Ancak geçmişin gereksiz safrasından kurtulduğumuzda, deneyimlerimizin
yeniden doğuşumuzun getireceği olağanüstü
sonuçlardan tam olarak yararlanabiliriz.
'Geride kalanları unutmak ve önümüzde bizi bekleyenlere ulaşmak için
hedefime doğru ilerliyorum.'
Sevgili by_köle paylaşımınız için çok teşekürler...Umudsuzluk la yaşam çekilmez olur, umutlar ise yaşamın pınarıdır.. Bizinle paylaşmış olduğunuz bu güzel yazıda buna çok güzel bir örnek ellerinize ve emeğinize sağlık
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 0 Çevrimiçi
- 9,004 Üyeler