Dominant,güclü ama yanlız kadınlar

Bugun nette dolasırken içinde kendimden cok sey gördüğüm bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim
kaynak: Dex's Phenomena
foto:deviantart
---------------------------------
Her birimizin hayatlarının başkenti, güçlerine pazarlıksız teslimiyet için hayatlarımızı emnyet kemerlerinden sıyırarak ellerne bıraktığımız dominant kadınlar.
Özde hükmetmeyi, yönetmeyi, kontrolü seven, ama her biri Tanrı’ nın ruhlarına üflediği farklı doğalar farklı karakterlerle hayatlarını sürdüren dominant kadınlar var.
Ve her nedense güçlerine, bağımsız duruşlarına hayranlık duyduğumuz bu kadınların ciddi bir çoğunluğunun ne kadar onulmaz bir yalnızlık acısıyla, ne denli tuhaf gel-gitler yaşadıklarını göremez çoğumuz.
Onlar her ne kadar “Tanrıça” nitelemesiyle anılsalar da yalnızlığın, onları da yaratan Tanrı’ ya mahsus olduğu gerçeği, tenlerimizi tutuşturan aidiyet tutkusunun önüne geçemez.
Hizmet edebilmek ve hazlarına adanmak üzere biraraya geldiğiniz o kadınların, siz ayrılıp geri döndüğünüzde nasıl bir koza içine girdiğini düşündünüz mü hiç. Beni çok yaralar işte bu, hem de çok…
Yalnızlıklarını paylaşmak ya da deşifre etmeyi, tıpkı kölelerle sex yapmak kadar tartışılmaz bir dogma sayan kadınların yalnızlıkları hiçbirimizin ıssızlığına benzemeyecek kadar çığlık çığlığa ve ürperticidir.
Sadece bir kaç saat önce hayatınızı avuçları içinde küçücük bir saka kuşunu kavrarcasına tutan o hanımefendinin sessizliğe büründükten sonraki ruh rengini bilir misiniz?
Endorfin, ter, kan ve toksinlerle bezeli o mekandan geride kalanl aksesuar ve aparatlar toparlanıp gardroplardaki istirahatgahlarına çekildikten sonra buz gibi acıbadem sütleriyle makyajlarını temizleyen dominantların, cenin misali dizlerini karınlarına çekerek nevresimlerine şevkat beklercesine nasıl sarıldıklarını göremezsiniz. Görmenizi de istemezler. Bu hallerini zayıflık ya da güçsüzlük gibi sığ sıfatlarla başlıklandırmanızı istemez, tahammül edemezler çünkü.
Oysa bence en güçlü anlarındandır bu dominant kadınların. Herhangi bir erkeğin gölgesine ya da bir dost kucağına değil, yine ve sadece kendilerine sığınacak kadar güçlüdürler. Halbuki yalnızlıkları ve yüreklerindeki öksüzlüklerini de tamlayabilmesi gerekmez mi esaretlerindeki kölelerin?
Nedense güçleri ve karakteristik farklılıklarına karşın onların da kadın olduklarını unutur çoğu. Ki bence bu bencilliğin zirvesidir. Sadece inandıkları ve daima görmek istedikleri o dimdik ikonayı isterler. Latexlerin ardındaki tenin de duygularla ürpererek acıyabileceğini pek düşünmezler.
Akşam çökerken, karlı dağların arasından ilerleyen adam ıssız bir yamaca dayanmış bir ev görür.
Eve yaklaştığında kapı açılır ve elinde tüfeğiyle, düşman bakışlı genç bir kadın belirir.
- Hemen git buradan, der, yoksa ateş ederim.
Adam yorgundur, açtır, uykusuzdur, yaralıdır.
Sadece o geceyi geçirecek bir yer aradığını, kötü bir niyeti olmadığını anlatmaya çalışır ama kadın hep aynı cümleyi tekrarlamaktadır.
- Hemen git buradan, yoksa ateş ederim.
Kadının kararlı olduğunu gören adam çaresizce arkasını dönüp yürümeye başlar. Kadın, ya adamın yıkılmak üzere olduğunu anlatan bitkin yürüyüşüne acıdığından ya da adamın gerçekten sığınmaktan başka bir niyeti olmadığını sezdiğinden arkasından seslenerek çağırır.
- Gel.
Adamı eve alır. İçerde bir de bebek vardır.
Yemek ısıtıp adama verir. Sonra ona, alet edevatın durduğu soğuk bir odada yer gösterir.
Adam o kadar yorgundur ki, bir yatağın olmamasına aldırmaz, yere bir battaniye serip yatar.
Biraz sonra kapısı açılır ve geceliğiyle kadın gözükür.
- İstersen, der, içerde yatabilirsin.
Adam eşyalarını toplayıp içeri girer, kadının yatak odasında ne yapacağını bilemeden ayakta durur.
Kadın, adama bakar,
- Yanıma yatıp, başka bir şey yapmadan bana sarılır mısın?
Adam kadının yanına yatar, kadına sarılır. O halde birlikte uyurlar.
Amerikan İç Savaşı’nda yaşanan dramları anlatan filmdeki birçok acı içinde galiba beni en çok etkileyen, kocası savaşa gittikten sonra o dağ başında yapayalnız yaşayan kadının o cümlesi oldu.
- Yanıma yatıp, başka bir şey yapmadan bana sarılır mısın?
Hem ruhları hem tenleri, duyguların ve dokunuşların binbir çeşidine açık ve duyarlı olan kadınlar hayatın içinde tek başlarına kaldıklarında, hissettikleri yalnızlık bir erkeğinkinden çok daha yoğun ve derin olur. İçlerinde gezdirdikleri o ıssız bahçelerden yükselen yabanyemişi kokularının keskinliğini, seslerinin hafifçe solduğunu, neşeli gülüşlerin altında bir hüznün ve asla itiraf edilmek istenmeyen bir ürkekliğin fısıltısının titreştiğini hissedersiniz.
Çalınmayan bir piyano gibi dururlar hayatın içinde, tuşlarının tozlanacağından, bir daha hiçbir zaman o eski parlak tınılarının duyulmayacağından endişe ederler. Geceleyin, gün boyu hangi kimlikle dolaşıyorlarsa o kimlikten soyunup yalnız bir kadın olduklarında, yataklarına yorgunca otururlar.
Siz, o evi terkederken kürek kemiğinizdeki kamçı acısıyla sızlarken, onlar ıssız yataklarında “aslında en güçlü oldukları” hallerini gizlemekten yorgun, ve sizdeki sızıdan daha büyük bir acıyla kalakalırlar. Ve belki de bu ıssızlığı sonlandıracak şu cümleyi telaffuza cesaret ettiklerinde değişecektir hayatları;
- Yanıma yatıp, başka bir şey yapmadan bana sarılır mısın?
Gerçekten çok güzel bir yazı. Kadınların iç fırtınalarını , dinginliklerini , duygularının gökkuşağını anlatan. Ya da bende bu çağrışımı yaptı.
En çarpıcı cümle ise - bana göre - - Yanıma yatıp, başka bir şey yapmadan bana sarılır mısın?
Yanlız anlamadığım bir şey var. Neden başka bir şey yapmadan yanına sarılıp yatacak insan ihtiyacı varken nedir bu kuyruğu dik tutma çabası ?
Önemli not : İlk aklıma gelenleri / hissettiklerimi olduğu gibi yazdım. Belli bir kişiyi ya da tüm kadınları kast eden bir mesaj değildir.

kesınlıkle bencede en carpıcı cumle aynısı.......Yanıma yatıp, başka bir şey yapmadan bana sarılır mısın? .........beni benden aldı götürdü derlerya işte öyle bişey ...
o kuyruk herkese inemezde ondan,sadece hakedene iner.Her birliktelik her yaşanmışlıkta bu kuyugun inmesini hakedmiyor ki....

Sarılmak bazen paylaşımın aslında en yalın ama en zirvedeki duygu transferi. Beklentisizce gelişen oysa içinde binbir farklı fikrin hayalin yada o anki ihtiyacın cevabının mühteşemliği.
Keyif dolu ve düşündürücü bir yazı klavyenize sağlık LADY SADE
S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!
sarılmak sadece duygusal anlamda değil, fiziksel anlamda da çok yoğun bir duygu transferi yaşatıyor.. sarılırken kaşılıklı yaşanan elektrik transferi, yaşanan duygu yoğunluğunu kat be kat artırıyor...
kesinlikle sewgiyi ifade etmenin, hissettirmenin en etkili yollarından bence..

----
Güçlü kadınlar vardır, her işlerini kendileri halletmeye çalışan. Anne babaları tarafından böyle yetiştirilen. Onlar kendi paralarını kendileri kazanmak isterler. Evdeki tüm tamirat,tadilat işlerinden anlarlar. Bir erkeğe mecbur kalmadan da hayatlarını devam ettirebilirler. Faturalarını kendileri yatırırlar. Hemen hemen tüm işlerini kendileri yaparlar. Hatta etraflarının yükünü de üstlenirler. Özgürlüğü severler,dik durmayı da,güçlüdürler çünkü…
Aşık olduklarında hissederek yaşarlar. Aşklarına kurallar koymadıkları gibi büyük beklentilere de girmezler. Sevdiklerine problem çıkarmazlar.Bütün gün çalışıp durduktan sonra, akşamları yorgun da olsalar sevgilileri buluşalım dediğinde, hemencecik hazırlanıp sevgililerinin onları evden almalarına gerek kalmadan, o her neredeyse onun olduğu yere giderler.
Çoğu zaman sevgililerinin ya da kocalarının haberi bile olmaz yaşadıkları sıkıntıdan,yansıtmazlar çünkü. Para var mı,işyerinde sıkıntı mı oldu, birine canı mı sıkıldı, hiç bunlarla yormazlar birlikte oldukları erkeği. Çünkü istemezler kimse onlara acısın.
Sonra da bir bakarlar ki, bu kadar dik durmanın ve sorun çıkarmamanın karşılığında gerçekten de kimse onlara acımaz. Bu durum zamanla gelenekselleşir ve acınmama ile sorun çıkarmama hali yaşam tarzına dönüşür. Eskaza dayanamayıp sorunlarını paylaşmaya kalksalar, bu sefer de sorunlu kadın, kaprisli kadın,tahammül edilmez kadın damgasını yerler. Bu yüzden de terk edildiklerinde bile hiç seslerini çıkarmaz bu güçlü kadınlar! Terk eden erkek de bilir onun ne kadar güçlü olduğunu ve onsuz da yaşayabileceğini, içinde yaşadığı fırtınalardan bihaber.
Sonra bir dosttan, eşten, ya da tanıdıktan duyarlar ki onu terk eden gitmiş erkeğe muhtaç yaşamak zorunda olan biriyle beraber olmaya başlamış. Erkekler çok severler böyle kadınları. Birinin ona muhtaç olduğunu görmek bir çok duygusunu okşar erkeğin. Onlara kendini erkek gibi hissettirir! Bu zayıf kadınlar erkeklere bağımlıdır.
Mesela fatura filan yatıramazlar,anlamazlar çünkü. Nerden yatırılır onu da bilmezler. Ev ya da yemek alışverişi de yapmazlar, çünkü taşıyamazlar onca torbayı. Hep yorgun olurlar, bütün gün spor salonları, kuaför, o mağaza, bu mağaza gezerler. Akşama yemek yapmaya fırsat bulamazlar. Akşam eşleri eve geldiğinde,bugün nereye yemeğe gidelim,diye sorarlar. En kötü ihtimal dışardan yemek söylerler. Zayıf kadınlar doğurdukları çocuğa bakacak gücü de kendilerinde bulamazlar, pamuklar içinde yaşamaya alışmışlardır bir kere. Kendilerini hep altın tepsi içinde sunarlar. Huysuzluk da ederler, ama bu erkeğin hoşuna gider, çünkü kadın ona muhtaçtır, söylenmeyen güçlü kadının aksine, hiçbirşeyi beğenmedikleri gibi devamlı da mutsuzdurlar. Pek teşekkür etmezler,kıskançlık krizlerini de severler. Kocasının ve sevgilisinin hayatlarını karartırlar. Erkekler bu kadınları asla terk edemezler. Çünkü o güçsüz,kırılgan bir kadındır. Ayrılırsa kurda kuzuya yem olur.Koruyup kollanmalıdır her an o!
Zayıf kadınlar hiç çökmez,buruşmaz ve yıpranmazlar. Ancak işin ilginç yanı her zaman daha değerli olanlar da onlardır. Ve geride kalan güçlü kadınlar tüm bunların nasıl gerçekleşebildiğine sadece bakakalırlar.
AYLİN KOTİL SARIGÜL
Bu gun cok neşeli başladı. Oglen saatlerinde uyandım. BDSMTURK chat odasında sohpet ettim. Her sey cok guzel gidiyordu. Rutin hazırlıgımı tamamladıktan sonra servis geldi ve sirketin yolunu tuttum. Calısmaya baslamamın ilk saatleri her sey yolunda gitti . Daha sonra gunun ilk aksiligi buldu beni ve hic olmaması gereken bir tartısma yasadım. Sakinleşmek icin terasa cıkıp bir sigara ictikten sonra isimin basına dondum. Ve o an kotu hissetmeye basladım. Uzun zamandır boylesine kotu hissetmiyordum. Ust uste isler yıgılmaya basladı. Cevapsız bıraktıgım bir suru mail gozunu dikmis canavar edası ile beni suzuyordu. Hani duvarlar ustume ustume geliyor denir ya ... o cinsten bir sıkıntı bastı ve yerimde oturamadım dinlenme odasına gittim ve uzandım. 30 dakika gibi bir sure icim gecmis uyumusum . Telefonum caldı.. Arayan cok yakın bir arkadasımdı. Cok sevdigim hayatta durusuna hayran oldugum , onune cıkan bir cok zorlugu gercekten zor olmasına karsın elinin tersiyle itmeyi bilmis bir insanın . Benim hayatta en cok sevdigim bayan arkadasım olan dostumun motor kazası gecirdigini ogrendim. İcimdeki sıkıntının sebebi kendini gostermisti bir seyler olacagı o ilk tartısmamdan belliydi . Kendimi dısarı attım ve en hızlı sekilde hastaneye vardım. Ailesi oradaydı tum gece yanlarında durdum . Yogun bakımda oldugu icin goremedim arkadasımı ve icim icime sıgmadı tum gece simdi de sıgmıyor. Hastanede kalmayı teklif ettim ama tum ailesi oradaydı ve kalmam biraz yersiz olacaktı. Ayaklarım geri geri gitsede cıktım hastaneden ve evin yolunu tuttum. Yol boyunca arkadasımı dusundum. Onun hayatını yaptıklarını sanatcı yonunu. Ayakta durma yetisini hayranlıkla zihnimden bir kez daha gecirdim. O cok guclu ve dominant bir kadındır. Huzunlendigini duygularını aleni bir bicimde acıga vurdugunu hic gormedigim kendi icinde fırtınaların koptugunu bildigim yegane dostumu dusunerek eve vardım. Kanepeye oturdum kafamı arkaya yasladım ve gozlerimi tavana diktim. Oylece oturdum bir sure ve bilgisayarımı actım. Foruma girer girmez '' dominant ama yalnız kadınlar '' baslıgını gordum . girdim ve okumaya basladım. Calınmayan bir piano gibi dururlar hayatın icinde uzun zamandır hic olmadıgı gibi gozlerimden yaslar suzuldu ....
Lady Sade yazınız icin tesekkur ederim. Bugun baslangıcından bitimine kadar duygularımın ne denli sarsıldıgına tanık oldum ve yazınızı okuyunca oylesine icime dokundu ki yasadıklarımı anlatmak istedim.
Sevgili dostum umarım iyilesirsin....
BAGIRDIGIN AN YASADIGIN ANDIR !!!
----
Güçlü kadınlar vardır, her işlerini kendileri halletmeye çalışan. Anne babaları tarafından böyle yetiştirilen. Onlar kendi paralarını kendileri kazanmak isterler. Evdeki tüm tamirat,tadilat işlerinden anlarlar. Bir erkeğe mecbur kalmadan da hayatlarını devam ettirebilirler. Faturalarını kendileri yatırırlar. Hemen hemen tüm işlerini kendileri yaparlar. Hatta etraflarının yükünü de üstlenirler. Özgürlüğü severler,dik durmayı da,güçlüdürler çünkü…
Aşık olduklarında hissederek yaşarlar. Aşklarına kurallar koymadıkları gibi büyük beklentilere de girmezler. Sevdiklerine problem çıkarmazlar.Bütün gün çalışıp durduktan sonra, akşamları yorgun da olsalar sevgilileri buluşalım dediğinde, hemencecik hazırlanıp sevgililerinin onları evden almalarına gerek kalmadan, o her neredeyse onun olduğu yere giderler.
Çoğu zaman sevgililerinin ya da kocalarının haberi bile olmaz yaşadıkları sıkıntıdan,yansıtmazlar çünkü. Para var mı,işyerinde sıkıntı mı oldu, birine canı mı sıkıldı, hiç bunlarla yormazlar birlikte oldukları erkeği. Çünkü istemezler kimse onlara acısın.
Bu tanımlamaya tamamen uygun bir kadını tanıdım. Güçlüydü !!. köle idi !!

öncelikle cok gecmıs olsun dıyorum.şukur kı ıyı haberı de almıssınız cannıbal kırık cıkık vız gelır daha buyuk seyler olmamasına cok sevındım cok gecmıs olsun tekrar.
Yazıya gelıncede emınım kı bır cok kadın kendınden bır cok sey yakalayacak bu yazıda..calınmayan pıyano...!
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 0 Çevrimiçi
- 9,004 Üyeler