Hayattan Daha Büyük Efendi Var Mı ?
Şunu anladım ki hayattan daha büyük bir efendi, daha yüksek bir eğitme ve acıtma mercii yok....
BDSM de nasıl ki çeşitli acı ve cezalarla köle eğitiliyorsa, hayat da insanı acılar ve cezalarla eğitiyor. Efendi ne bağlılığın nasıl sınanıyorsa, hayat da ona olan bağlılığını sınayıp duruyor. Sürekli imtihanları önüne koyuyor. Hayatın olağan ilkelerini ve gerektiğinde acı da çekmeyi kabul ettiğinde sınavı geçiyorsun, edemezsen o kendi yöntemlerini (!!!) sunuyor...
Bazen pamuk gibi yumuşak, bazen de olabildiğince acımasız ve gaddar. Gözünün yaşına bile bakmıyor. İstedigin kadar plan yap ama hep bir şekilde ''O'nun dediği oluyor''
Sen çocuğunu hangi okullarda okutacağını düşünürken, bir anlık kararla onu elinden alıyor. Sen o acıyla per perişan oluyorsun, bu sefer de rahmine yenisini koyuyor...
Boston'da hukuk masteri yapıp iyi bir avukat olmak, daha sonra da nişanlısıyla evlenmek isteyen biri akciğer kanseri oldugunu öğreniyor.
Düşlediği hiçbir şey gerçekleşmeyecek..
Tek yapması gereken bundan ders çıkarmak ve acısına razı gelmek. Çünkü yüce Efendi'si öyle uygun buldu.
Belki de insanlara bir şükür kaynağı olarak seçilmişti Efendi'si tarafından.
Belki ancak bu acıyla güçlenecekti güçsüz ruhu ve bu yüzden de Efendisi kararı bu şekilde verdi.
Öyle ya BDSM de de acılarıyla güçlenir insan. Acılar hep bir ''eğitime ve hayırlara'' vesile olmak için çekilir psikolojik boyutta.
Patron da hayat, karar mekanizması da........
Biletini kestiğinde ve hakkını önüne koyduğunda
Söz söyleme hakkın yok. Yorum yapma hakkın yok. İsyan hakkın yok.Sorgulama hakkın yok.
........................''Kes sesini ve kurallara uy !!! Bu senin iyiliğin için''...........................
BDSM de ancak kendin istediğin takdirde bunu yaşarsın. Bir efendin ya da kölen olmasını istersin ve bu ilişki içerisinde yaşayacaklarına,acısına, tatlısına zaten razısındır.
Oysa, Hayat Efendiliği altında gerçekleşen zorunlu eğitim ve ''yaşamak köleliğine'' hepimiz mahkumuz.
Ölene dek.....
Hayatta olan ve olmayan her işte bir hayır vardır. Bunu Allah tan başka kimse bilemez...
Hayatı kendi "küçük" akıllarımızla ancak gördüğümüz ve hissettiğimiz kadar algılayabiliriz.
Bu yüzden hayattaki başarıları da başarısızlıkları da, hüzünleri de sevinçleri de fazla abartmamak gerekiyor. Kısaca hayatı fazla ciddiye almamak gerekir...
İnsanın Sevgisi Ne Kadar Büyükse Vereceği Ceza da O Kadar Büyük Olur...
Fazla ciddi anlamlar yüklemekde hata , Olayları hafife alıp dalga geçmekde hata..
Önceden sadece bugünü yaşıyorum diyenlere hayret ederdim.Son 5 yıldır istesemde istemesemde uyguluyorum.
Yarının ne getiriceği belli değilki..
Hem bu günü yaşıarak hemde hedefler için yaşıyarak denge kurmak lazım.
Bettie demiş ki: [Postayı Görüntüle]
İçinde bulunduğum ruh halinden dolayı bir anda yazdığım bir yazıydı. O kadar da karamsar düşünmemeli belkide...
Çünkü iyi ve ya kötü,hayat bir şekilde devam ediyor
Hayatın mutlak Efendi olduğunu dillendirmek karamsarlık değil gerçekçiliktir.
İnsan tabiatı - genel olarak / karakterden bağımsız - negatifleri hatırlamaya, öne çıkarmaya mütemayil (*) dir. Ancak hayat aynı zamanda iyi, güzel şeylerinde Efendi'sidir. "mutlak Efendi" dememin sebebi bu.
(*) Mütemayil nedir diyenler LPP'ye sorsun , diyecem ama maalesef artık buralarda değil. Bu vesile ile sevgili LPP dostumuzu da yad edelim.
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 0 Çevrimiçi
- 9,004 Üyeler