güzel bir konu ve güzel bir acılım yapmıssınız. köle efendi arasındaki bağ hislerle olmalıdır her zaman bir birini hisseden efendi ve köle herseyin üzerindedir

acı gerçekler... bayramlık ağzımı açıyorum yine:

az sayıda istisna hariç, köle efendi fantazisinin yaşandığı sahnelerde bu sahneler ziyadesiyle köle için yaşanır. bu iş böyledir.

ve bu sahneler de köleyi alabildiğine rahatlatır çünkü her cezalandırma, her aşağılama, her küçümsenme, her tokat, her ezilme birer ilgi gösterisidir.

kölelik, bizim konuştuğumuz fantastik boyutuyla aslen çocukluktur. bu nedenle bu kadar güvenlidir, bu nedenle bu kadar iyi ve özgür hissettirir.

bir yandan da cinselliğin getirdiği utancı kapatır, hasır altı eder çünkü "o işi" yapmıyor olursun. hatta talep bile etmiyor olmak rahatlatıcıdır. cinsel ilişkiyi arzuladığın gerçeğini bir yana bırakırsın. nihayetinde boşalmaya götürecek gerilimi yaratmak için orada bu sahnelerin yaratıldığını zaten çoktan unutur, bilinçaltının derinliklerine gömersin.

zaten sonradan rahatsızlık veren şey de budur, ben niye normal değilim gibi bir soru sorulmasının nedeni budur, aslında her şey normal olduğu halde.

yani, O'nun hislerine köle olmak istemek, aslında kölenin kendisini tatmin etmesi değil midir ve aslında o zaman tünel altı efendilik değil midir , kölelik..
gerçek efendinin "her" istediğinin yapılmayacağını, yalnızca -izin verilen isteklerinin- yapılacağını bilmesi.. onu ne kadar hala, gerçek efendi yapıcaktır..

Yumurta - tavuk olayını tam tarif eden cümleler.

Her halukarda "seçilmiş" olan Efendi değil midir?

iğnelenmek..çivilenmek..şiddetli tekmeler,yumruklar,kemerler.. bana çok çok uzak zevk alınabilirlikler.. hal böyleyken,
efendi olan kişinin arzuları bu yönde ise ve köle kişinin -yapmıyorum- hakkını kullanamaması mı onu köle yapar.. yoksa zaten efendi demek,
kölesini el üstünde,, avuç içinde tutmak mıdır ..
?
köle tutmak serçeyi avuç içinde tutmak gibidir. Ezmeyecek kadar sıkı uçurmayacak kadar hafif tutmak gerekir.

Çok ince bir çizgi gibi görünsede aslında olayın özü şu.Karşılıklı rıza...için de karşılıklı rıza yoksa bu BDSM degıldır. Önce bunun altını çizelim...

BDSM ıcın ben sunu soylerım BDSM kişilerin ruhlarına köleliğidir.Ortada var olan kölelik iki tarafın da ruhlarına yapılan itaatten başka bir şey degildir.Görünen dokunulan bedenler sadece ruhun şekil bulmasıdır.

Yani Efendi ve köle bir elmanın iki yarısıdır. Tek başlarına birşey ifade etmezler. Her ikiside seçilir ve seçerler. Karşılıklı rıza ilkesini BDSM in vazgeçilmez kuralı olarak gördüğümüze göre.Burda kalkıpta Efendimi kölenin kölesi,yoksa kölemi Efendinin kölesi gibi bir konuyu tartısırken bu kuralı göz önünde bulundurmak olaya daha gerçekçi bakmamıza neden olacaktır.

D/s ilişkisi başlarken taraflar tüm kartlarını acık olarak oynayıp nelerden hoşlanıp nelerden hoşlanmadıklarını.Neleri yapıp neleri yapamıyacaklarını zaten en başta konuşurlar.Eger ortada bir uyumsuzluk yada birbirlerinin zevklerine ulaşamamak varsa bu birliktelik başlamaz diye düşünüyorum.Başlayacak olursa da bu yine tarafların birlikte aldıkları karar ile olacagından bunu Efendinin kölesine köleliği olarak görmek yerine onların tercihi olarak görmek gerekmiyor mu.?

Bir köle düşünün bu köle wc kölesi.Ama Efendisi bunu sevmiyor ve yapmıyor .Bu uygulamayı yapmaması köleye ceza yada ödülden dolayı değil kendisinin tercih etmemesinden ondan zevk almamasındandır. Tersini düşünün Efendi kanlı oyunlardan hoşlanıyor (ben gibi ) ama kölesini kan tutuyor yada kandan kan görmekten tiksinen bir köleye Efendinin illa kanlı oyun uygulamak istemesi ne kadar etiktir? Bunu yapmış olması o Efendiye gerçekten zevk verebilirmi? Bu Efendilikmidir?

Sonucta zevkler beraber alınıp verildiğinde nirvanaya ulaşmaz mı?