Parçalandım
Şimdi Candan Erçetin'in Parçalandım şarkısını dinliyordum. Aklıma gelenleri yazacağım. Belki çok düzgün ve edebi olmayacak ama olduğu kadar.
Normal hayatımızda o kadar çok kişilik yaşıyoruz ki. Mesela Efendi'mizin yanında köle, yakın arkadaşımızın yanında yakın arkadaş, iş yerinde çalışan, mağazalarda müşteri vs vs. Bunların hepsi bizim içimizde. Hepsi biziz. Bizi oluşturan parçalar. Ama mesela bir arkadaşı hayatımızdan çıkarttığımızda o parçamızı onunla bırakıyoruz. Evet yerine yenisi geliyor ama yine de o parçamız kadar büyük olmuyor (istisnalar hariç tabii.). Bazı parçaları yok etmek istiyoruz, bazılarını saklamak. Saklayınca bizimle kalacağına inanıyoruz belki ama bizden kopmuş bir parça o. Böylece yavaş yavaş yok oluyoruz gibi. Ölümün anlamı bu belki. Giderek azalmamız.
Bir de yine parçadan yola çıkarak bir yorum yapacağım. Her parçamızı bıraktığımızda biraz daha olgun, biraz daha güçlü, daha suskun oluyoruz. Giden parçalar bize deneyim katıyor, bilgelik katıyor. İyi bir şey mi parçalanmak bilemem ama bazen bazı parçalardan kurtulmak da gerekiyor. Bir önceki paragrafta ölüm dedim ama belki büyümek de denilebilir buna. Karar veremedim.
Ne zaman parçalanmaya başlıyoruz bilmiyorum. Ne zaman son bulur bilmiyorum. Bu ara çok azaldım onu biliyorum.
Bunları paylaşmam nasıl karşılanır bilemedim ama öyle yazayım istedim. Zaten çok nadir yazarım yazmışken de paylaşayım dedim. Ayrıca genel-geçer yargılar kullandım. Böyle hissetmeyenler olacaktır tabii ama benim gibi hissedenlerin var olduğunu da düşünmekteyim. O zaman Candan Erçetin söylesin diyelim;
Birini çok sevdiğim bir dostta unuttum. İstedim, geri vermedi. Meğer benden pek haz etmezmiş.
Hayatımdan gidenlerin yerlerini doldurmaya çalışmıyorum. Her gelene yeni yer açıyorum. Yer açtıkça esniyorum. Esnedikçe gidenlerin içimde yarattığı boşluk büyüyor.
Şimdi Candan Erçetin'in Parçalandım şarkısını dinliyordum. Aklıma gelenleri yazacağım. Belki çok düzgün ve edebi olmayacak ama olduğu kadar.
Normal hayatımızda o kadar çok kişilik yaşıyoruz ki. Mesela Efendi'mizin yanında köle, yakın arkadaşımızın yanında yakın arkadaş, iş yerinde çalışan, mağazalarda müşteri vs vs. Bunların hepsi bizim içimizde. Hepsi biziz. Bizi oluşturan parçalar. Ama mesela bir arkadaşı hayatımızdan çıkarttığımızda o parçamızı onunla bırakıyoruz. Evet yerine yenisi geliyor ama yine de o parçamız kadar büyük olmuyor (istisnalar hariç tabii.). Bazı parçaları yok etmek istiyoruz, bazılarını saklamak. Saklayınca bizimle kalacağına inanıyoruz belki ama bizden kopmuş bir parça o. Böylece yavaş yavaş yok oluyoruz gibi. Ölümün anlamı bu belki. Giderek azalmamız.
Bir de yine parçadan yola çıkarak bir yorum yapacağım. Her parçamızı bıraktığımızda biraz daha olgun, biraz daha güçlü, daha suskun oluyoruz. Giden parçalar bize deneyim katıyor, bilgelik katıyor. İyi bir şey mi parçalanmak bilemem ama bazen bazı parçalardan kurtulmak da gerekiyor. Bir önceki paragrafta ölüm dedim ama belki büyümek de denilebilir buna. Karar veremedim.
Ne zaman parçalanmaya başlıyoruz bilmiyorum. Ne zaman son bulur bilmiyorum. Bu ara çok azaldım onu biliyorum.
Bunları paylaşmam nasıl karşılanır bilemedim ama öyle yazayım istedim. Zaten çok nadir yazarım yazmışken de paylaşayım dedim. Ayrıca genel-geçer yargılar kullandım. Böyle hissetmeyenler olacaktır tabii ama benim gibi hissedenlerin var olduğunu da düşünmekteyim. O zaman Candan Erçetin söylesin diyelim;
Birini çok sevdiğim bir dostta unuttum. İstedim, geri vermedi. Meğer benden pek haz etmezmiş.
Çok güzel ve yalın yazmışsın teşekkürler.. Gidenler hayatımızda iz bırakıyor ve her anımsamada derin bir nefes bırakıyoruz ciğerlerimizden... gidenler gittiği yerde hiç mutlu olamayacak, bizim yaşattığımızı yaşatamayacak diye bazen teselli bile ediyoruz kendimizi.. İster aile bireyi olsun, ister arkadaş, ister yar kim olursa olsun ölüm haricinde her dönüşte aslında onlar bizim boşluğumuzu dolduramıyor derken, biz onların gidişiyle aynı olamıyoruz.. Döndüklerinde aynı kişiyi yada aynı duyguyu bulamıyor yada hissedemiyoruz işte o zaman parçalanıyoruz giderlerken bir parçamız kopup gidiyor..
Şimdi Candan Erçetin'in Parçalandım şarkısını dinliyordum. Aklıma gelenleri yazacağım. Belki çok düzgün ve edebi olmayacak ama olduğu kadar.
Normal hayatımızda o kadar çok kişilik yaşıyoruz ki. Mesela Efendi'mizin yanında köle, yakın arkadaşımızın yanında yakın arkadaş, iş yerinde çalışan, mağazalarda müşteri vs vs. Bunların hepsi bizim içimizde. Hepsi biziz. Bizi oluşturan parçalar. Ama mesela bir arkadaşı hayatımızdan çıkarttığımızda o parçamızı onunla bırakıyoruz. Evet yerine yenisi geliyor ama yine de o parçamız kadar büyük olmuyor (istisnalar hariç tabii.). Bazı parçaları yok etmek istiyoruz, bazılarını saklamak. Saklayınca bizimle kalacağına inanıyoruz belki ama bizden kopmuş bir parça o. Böylece yavaş yavaş yok oluyoruz gibi. Ölümün anlamı bu belki. Giderek azalmamız.
Bir de yine parçadan yola çıkarak bir yorum yapacağım. Her parçamızı bıraktığımızda biraz daha olgun, biraz daha güçlü, daha suskun oluyoruz. Giden parçalar bize deneyim katıyor, bilgelik katıyor. İyi bir şey mi parçalanmak bilemem ama bazen bazı parçalardan kurtulmak da gerekiyor. Bir önceki paragrafta ölüm dedim ama belki büyümek de denilebilir buna. Karar veremedim.
Ne zaman parçalanmaya başlıyoruz bilmiyorum. Ne zaman son bulur bilmiyorum. Bu ara çok azaldım onu biliyorum.
Bunları paylaşmam nasıl karşılanır bilemedim ama öyle yazayım istedim. Zaten çok nadir yazarım yazmışken de paylaşayım dedim. Ayrıca genel-geçer yargılar kullandım. Böyle hissetmeyenler olacaktır tabii ama benim gibi hissedenlerin var olduğunu da düşünmekteyim. O zaman Candan Erçetin söylesin diyelim;
Birini çok sevdiğim bir dostta unuttum. İstedim, geri vermedi. Meğer benden pek haz etmezmiş.
Çok güzel ve yalın yazmışsın teşekkürler.. Gidenler hayatımızda iz bırakıyor ve her anımsamada derin bir nefes bırakıyoruz ciğerlerimizden... gidenler gittiği yerde hiç mutlu olamayacak, bizim yaşattığımızı yaşatamayacak diye bazen teselli bile ediyoruz kendimizi.. İster aile bireyi olsun, ister arkadaş, ister yar kim olursa olsun ölüm haricinde her dönüşte aslında onlar bizim boşluğumuzu dolduramıyor derken, biz onların gidişiyle aynı olamıyoruz.. Döndüklerinde aynı kişiyi yada aynı duyguyu bulamıyor yada hissedemiyoruz işte o zaman parçalanıyoruz giderlerken bir parçamız kopup gidiyor..
Ben teşekkür ederim yorumun için.
Belki o kopup giden parçaları görmemek için dönmesinler istiyoruz çok yaraladılarsa. Ya da hiç gelmesinler ve biz o kopan parçalarımızı unutalım.Ya da ya da gelsinler ve biz o parçanın koptuğunu fark edelim. Yerine başka bir parça doğuralım. Eskisinin yerini almasa bile en azından çok boşluk kalmasın.
Garip "duygu"lar işte. Anlamlandıramadığım için "sansür"lüyorum. Hangisi doğru, hangisi yanlış, hangisini hissetmeliyim ya da hissetmemeliyim. Sahi hissettiğin şey doğru ya da yanlış olarak adlandırılabilir mi düşündüm şu an. (Toplayamadım mesaj sonunu. Bu da buraya kadar olsun o zaman.)
Hayatımdan gidenlerin yerlerini doldurmaya çalışmıyorum. Her gelene yeni yer açıyorum. Yer açtıkça esniyorum. Esnedikçe gidenlerin içimde yarattığı boşluk büyüyor.
küçük umutlarımız olduğu sürece eksilmeyiz....ne zaman düşlerim büyüdü, o zaman derin eksildim,ufala ufala büyüyoruz belkide, tüm kötümser duyguların girişinde ve çıkışındayız burda....ama daha az yabancı,daha az yalnız ve daha anlaşılır (kimse) leriz....hiçkimseyiz,ve tüm parçaların birleştiği yerdeyiz....payımıza düşen alır,hiçde eksilmeyiz....sansürünüz nikinizden ibaret olsun,teşekkürler
küçük umutlarımız olduğu sürece eksilmeyiz....ne zaman düşlerim büyüdü, o zaman derin eksildim,ufala ufala büyüyoruz belkide, tüm kötümser duyguların girişinde ve çıkışındayız burda....ama daha az yabancı,daha az yalnız ve daha anlaşılır (kimse) leriz....hiçkimseyiz,ve tüm parçaların birleştiği yerdeyiz....payımıza düşen alır,hiçde eksilmeyiz....sansürünüz nikinizden ibaret olsun,teşekkürler Ben sadece BDSM açısından dememiştim aslında. Günlük hayatta da böyleyiz. Sürekli parçalanıyoruz, dağılıyoruz.
Hiç, hiç kimse olduğumu düşünmedim. Parçalanıp eksilsem bile benim bir varlığım var. Eksildikçe değeri artan bir varlık üstelik. Yorum için ben teşekkür ederim. Nereye kadar sansür uygulanır bilmiyorum ama biraz daha sansüre ihtiyaç var gibi gibi.
Hayatımdan gidenlerin yerlerini doldurmaya çalışmıyorum. Her gelene yeni yer açıyorum. Yer açtıkça esniyorum. Esnedikçe gidenlerin içimde yarattığı boşluk büyüyor.
Edebi olmadigini soyleyerek belki hata etmissin illa edebi olmasi icin failatun failatun feilun kalibiyla yazilacak degil azilar gerci siir de degil ama siirsellik de var yazida. Kalip demiskn zammanin etkisiyle kaliplqsmisliklar da oldukca fazla insanda. Tumdengelimsellik mi fazla bi yere varimsarlik mi bilmek guc. Parcalarin birlesiminden olustugumuzu da unutmamali aslinda. Milyarlara bolundukce gorur bence insan aslinda ne kadar kucukboldugunu ve dahi ne kadar buyuyebilecegini...
hayat tecrübesi bu işte... parçalanarak, parçaların yerlerini değiştirerek, eski parçaların yerine yenisini koyarak bir puzzle gibi sürüyor hayatımız. parçasız, tek bir parçadan ibaret olduğumuzu düşünmemek gerek hiçbir zaman. Önemli olan hayatı, parçaların değiştirilme zamanının farkında olarak yaşamak gerek.
Belki bu yazdıklarım konu dışı gibi gelecek ama, bu konu bana bunları düşündürdü.
herkese iyi eğlenceler dilerim.
İnsanın Sevgisi Ne Kadar Büyükse Vereceği Ceza da O Kadar Büyük Olur...
Edebi olmadigini soyleyerek belki hata etmissin illa edebi olmasi icin failatun failatun feilun kalibiyla yazilacak degil azilar gerci siir de degil ama siirsellik de var yazida. Kalip demiskn zammanin etkisiyle kaliplqsmisliklar da oldukca fazla insanda. Tumdengelimsellik mi fazla bi yere varimsarlik mi bilmek guc. Parcalarin birlesiminden olustugumuzu da unutmamali aslinda. Milyarlara bolundukce gorur bence insan aslinda ne kadar kucukboldugunu ve dahi ne kadar buyuyebilecegini...
Edebi olması için yazmadım zaten. İçimden geçenleri yazdım. Farklı parçalarız ama hepsi biziz işte. Ancak böyle bir bütün olabiliyoruz. Parçalarımızı reddetmemek de gerek. hayat tecrübesi bu işte... parçalanarak, parçaların yerlerini değiştirerek, eski parçaların yerine yenisini koyarak bir puzzle gibi sürüyor hayatımız. parçasız, tek bir parçadan ibaret olduğumuzu düşünmemek gerek hiçbir zaman. Önemli olan hayatı, parçaların değiştirilme zamanının farkında olarak yaşamak gerek.
Belki bu yazdıklarım konu dışı gibi gelecek ama, bu konu bana bunları düşündürdü.
herkese iyi eğlenceler dilerim.
Aslında konu dışı değildi bence. Çünkü ben de öyle düşünüyorum biraz. Tek bir kişi değiliz işte, bir çok kişiyiz aslında. Bunu kabullenebiliyorsak ne mutlu bize.
Hayatımdan gidenlerin yerlerini doldurmaya çalışmıyorum. Her gelene yeni yer açıyorum. Yer açtıkça esniyorum. Esnedikçe gidenlerin içimde yarattığı boşluk büyüyor.
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 0 Çevrimiçi
- 9,004 Üyeler