SUSMAK
SUSMAK
Susmak, sessizliği seçme sanatı. Bir başka deyişle erdem.
Kaygısızca susmalar vardır. Yanınızdaki kişi ile yakınlık derecenizi ortaya koyar. Onunla iken kasmadan, hesap vermek zorunda kalmadan susabiliyorsanız ne mutlu size. Ait olduğunuz yerdesiniz demektir. O kişi ki, beyninizin kıvrımlarından neler geçer, yüzünüze düşen gölge orada ne kadar kalır sormaz. Bilir ki ona rağmen sussanız da eli elinizde, yüreği yüreğinizdedir. Hem artık çocuk değilsinizdir ki, susarak da bir şeyler anlatabilirsiniz sevdiklerinize. Hatta sevmediklerinize bile. Sevmedikleriniz için, sevmedikleriniz yüzündense susmak, kimi zaman avaz avaz bağırmaktan daha etkili ve acıtıcı olabilir. Bilimkurgu filmlerinden bildiğiniz ama taa çocuklukta, sizin icat ettiğiniz bir savunma kalkanı gibi. Susarak susturmayı, susarak tepkisiz kalmayı, susarak kırılmamayı, incinmemeyi; susarak kabuk bağlamayı öğreniyor insan. Sustukça öylesine kalınlaşıyor ki kabuk, çizmenin, eğmenin ve bükmenin mümkün olmadığı çelikten bir zırh oluyor gitgide.
Günden güne ağırlaşan, taşınması imkansız bir yük gibi. İnsanın elini kolunu, adımlarını bağlayan bir zincir, ruhunu hapseden paslı bir kafes… Yazgının kan kardeşi, yüzyıl savaşlarından kalma yaraların içten içe sızlaması gibidir susmak. Tarihin tekerrürden ibaret olması, korkulanın başa gelmesi gibi.
Susmak, aslında söyleyecek çok sözünüz olduğu halde, karşınızdakinin dinlemediğini, anlamadığını, yokmuşsunuz gibi davrandığını, sesinizin ona ulaşmadığını fark ettiğinizde sığındığınız bir limandır. Bilseniz ne kadar da güvenli.
Bazen de en zor olandır susmak, kabullenmektir. Elden bir şey gelmemesidir. Hiç böyle olsun istememişsinizdir halbuki. Hayata tutunduğunuz daldan ellerinize, oradan da ardına sığındığınız gülüşe bulaşan bir zehirdir susmak. Haydi, şerefe!
Bazense bir kaçıştır susmak, en kolay yoldan. Bir yerde de vaz geçmektir yaşamdan; biçilen zamanı tüketmek… Bir yerde başkaldırmak, haksızlığı sahibine teslim etmektir. Tatlı bir intikam şerbetini yudum yudum içmek gibi.
Sanki susmak… Dokunduğunda ruhunu kutsayan elin, billur kadehte sunduğu bal tadında ölüm gibi.
Susmak insan kalbinin en derinine işleyen bıçak, o kalbi kafesinde dağlayan. Susmak içine düştüğüm ve boğazıma kadar battığım deniz. Ah sustuklarım! Annem, babam, arkadaşlarım. Fırtınalarım, düş kırıklıklarım, umutlarım! Ah adını alnıma kalbime batırdığı okla yazdığım deli boranım! Ertelediğim zamanın ağır aktığı yerdir susmak, neredesiniz? Öyle bakışlarımı gördünüz ki, hiç okuyamadınız derinlerdekini.
Eline sağlık Kızım.
Bazen İnsan Susarak çok şey anlatır. Bazen kaçınılmaz sondur Susmak bazen yapılması gereken.....
Ama Konuşmak her zaman herşeyi çözer. Susmak hakkında bir yazı bile Konuşmakla bedeldir.
Seytanla beni ayiran tek fark,O hiç bir insani sevmez, Bense insan olmayi taklit edenleri....
"Pain is life, the sharper, the more evidence of life." - Charles Lamb
"The eye of the master will do more work than both his hands." - Benjamin Franklin
"You know what charm is: a way of getting the answer yes without having asked a clear question." - Albert Camus, "The Fall"
Eline sağlık Kızım.
Bazen İnsan Susarak çok şey anlatır. Bazen kaçınılmaz sondur Susmak bazen yapılması gereken.....
Ama Konuşmak her zaman herşeyi çözer. Susmak hakkında bir yazı bile Konuşmakla bedeldir.
Konuşmayı beceremediğim için yazdıydım Efendim. Suskunluğumu bozduğunuz için teşekkür ederim. Binlerce kez teşekkür ederim Efendim.
Ladylall.. Sen çizimlerinle de ruhunu konuşturan bir kadınsın teşekkürler..
Siz ise her halinizle zerafetinizi konuşturan...
Sayfalarınızı yeterince ziyaret edememiş ve paylaşımlarınızın hakkını verememiş biri olarak hep mahçup ediyorsunuz beni. Tekrar teşekkür ederim Latina, içtenlikle...
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 0 Çevrimiçi
- 9,004 Üyeler