Shop
Kitap / K.Ü.R.K.L.Ü...
 
Bildirimler
Tümünü temizle

Kitap / K.Ü.R.K.L.Ü V.E.N.Ü.S (Orjinal_full_TÜRKÇE)

45 Gönderiler
4 Üyeler
0 Reactions
1,159 Görüntüleme
(@comandante)
Gönderiler: 205
BDSM Ruhlu
Konu başlatıcı
 

»Rica ediyorum, bana karşı açık olun.«, diye karşılık verdim.
»Peki, açık konuşayım. Bir erkeği belirli bir süreden fazla sevebileceğime inanmıyorum ― «, latifçe kafacığını yana eğdi ve düşündü.
»Bir yıl.«
»Ne zannediyorsunuz ― belki bir ay.«
»Beni de mi?«
»Sizi ― belki iki ay.«
»İki ay mı!« diye bağırdım.
»İki ay, hayli uzun bir süre.«
»Madam, bu antikadan da fazla.«
»Gördünüz mü, gerçekleri hazmedemiyorsunuz.«
Wanda odada dolaşmaya başladı, şömineye yaslandı ve kollarını pervaza dayayarak bana baktı.
»Sizle ne yapacağım?« diye devam etti.
Tevekküllü bir şekilde »Ne istiyorsanız«, diye yanıt verdim, »sizi eğlendirecek ne istiyorsanız.«
»Bu ne tutarsızlık!« dedi, »önce beni karılığa almak istiyorsunuz, şimdi ise kendinizi bana oyuncak olarak sunuyorsunuz.«
»Wanda ― sizi seviyorum.«
»Gene başladığımız yere geldik. Beni seviyor ve benimle evlenmek istiyorsunuz, ama ben yeni bir evlilik istemiyorum, çünkü gerek sizin, gerekse de benim duygularımdan şüphe ediyorum.«
»Sizinle birlikte cesaret etmek istersem?« diye karşılık verdim.
»O zaman, benim sizinle birlikte buna cesaret edip etmemek istememe bağlı«, diye sükûnetle konuştu, »yaşamım boyunca bir erkeğe ait olabileceğime inanıyorum, ama bu erkek tam bir erkek olmalı, bende hayranlık uyandıran, varlığının şiddetiyle beni boyunduruğu altına alan bir erkek, anlıyor musunuz? ve her erkek ― bunu biliyorum ― aşık olduğunda ― zayıf, eğilir, gülünç olur, kendini kadına teslim eder, önünde diz çöker; bense sadece önünde diz çökeceğim bir erkeği ebediyen sevebilirim. Ama, sizden öylesine hoşlanıyorum ki, sizinle deneyebilirim.«
Ayaklarına kapandım.
»Aman tanrım! gene diz çöküyorsunuz«, diye alaylı alaylı konuştu, »iyi başlıyorsunuz«, ayağa kalktıktan sonra devam etti: »Size, beni kazanmanız, bana, birbirimize uyduğumuzu ve birlikte yaşayabileceğimizi ispat edebilmeniz için bir sene veriyorum. Bunu başarırsanız, karınız olacağım, ve, Severin, görevlerini katı ve titiz yerine getiren bir kadın olacağım. Bu bir yıl içerisinde karı – koca gibi yaşayacağız ―«
Kanlar başıma fırladı.
Onun da gözleri parladı ― »Birlikte oturacağız«, diye devam etti, »birbirimizi bulup bulamayacağımızı görebilmek için bütün alışkanlıklarımızı paylaşacağız. Size b i r z e v ç i n b i r t a p ı c ı n ı n, b i r d o s t u n o l a b i l e c e k b ü t ü n h a k l a r ı n ı t a n ı y o r u m. Buna razımısınız?«
»Razı olmak zorundayım.«
»Mecbur değilsiniz.«
»Peki o zaman, istiyorum ―«
»Harikâ. Bir erkek böyle konuşur. İşte elim, alın.«
...
On günden beri, gecelerin haricinde, her saat onunla oldum. Gözlerine bakmama, ellerini tutmama, konuşmalarını dinlememe, ona her gittiği yere eşlik etmeme izin vermişti.

'The Tiger is back to the forrest.Find a place to hide!!!'

“ego primum tollo, nominor quoniam leo"

 
Gönderildi : 23 Ocak 2008 00:26
(@comandante)
Gönderiler: 205
BDSM Ruhlu
Konu başlatıcı
 

Aşkım, içine daha çok düştüğüm, artık beni hiç bir şeyin kurtaramayacağı derin, dipsiz bir uçuruma benziyor.
Bugün öğle sonrasında, çayırda, Venüs heykelinin ayakları dibine uzanmıştık, ben çiçekler toplayıp kucağına atıyordum, o da, çiçekleri, tanrıçamızı süslediğimiz çelenkler halinde bağlıyordu.
Wanda aniden bana öylesine garip ve baş döndürücü baktı ki, ihtirasım alevler gibi üzerime düştü. Kendime hakim olamadan, onu kollarıma aldım ve dudaklarına asıldım ve o ― beni inip kalkan göğüslerine çekti.
»Kızdınız mı?«, diye sordum sonradan.
»Doğal olan hiç bir şeye kızmam ―«, diye yanıt verdi, »öyle zannediyorum ki, ıstırap çekiyorsunuz.«
»Ah, müthiş ıstıraplar içerisindeyim.«
»Zavallı dostum«, birbirine karışmış saçlarımı alnımdan itiverdi, »umarım, benim yüzümden değil.«
»Hayır ―« diye yanıtladım ― »ve evet, size olan sevgim, çılgınlığa dönüştü. Sizi kaybedebileceğim düşüncesi, belkide kaybedebileceğim gerçeği, beni gece gündüz eziyetler altına sokuyor.«
»Ama, bana sahip değilsiniz ki daha«, dedi Wanda ve titreyen, ıslak, beni bitiren bakışla bana baktı ve o küçük saydam elleri ile mavi gelinciklerden oluşan bir çelengi Venüs’ün beyaz başı üzerine koydu. İrademe karşı çıkarak, kolumu beline koydum.
»Sensiz olamayacağım artık, güzel kadın«, dedim, »inan bana, bu sefer inan, boş laf değil bu, bir hulya değil, ta içimde, hayatımın nasıl sana bağlandığını hissediyorum; benden ayrılırsan biterim, mahvolurum.«
»Bu gerekli olmayacak, çünkü seni seviyorum, ey adam«, çenemi tuttu, »aptal adam!«
»Ama sen ancak koşullu benim olmak istiyorsun, ben sana koşulsuz aitken ―«
»Bu iyi değil, Severin«, diye karşılık verdi, neredeyse ürkerek; »beni hâlen tanımadınız mı, beni hiç tanımak istemiyor musunuz? Bana ciddî ve mantıklı davranıldığı müddetçe, ben de iyi davranırım, ama, bana çok fazla teslim olunursa, küstahlaşırım ―«
»Öyle olsun, ister küstah, ister despotik«, diye çoşkunca bağırdım, »sadece benim ol, ebediyen.« Ayaklarına kapandım ve dizlerine sarıldım.
»Bunun sonuçları iyi olmayacak, dostum«, dedi ciddi bir şekilde, hareket etmeden.
»Olsun! ama hiç bitmesin«, diye haykırdım heyecanla, neredeyse hararetle,»sadece ölüm bizi ayırsın. Benim olmazsan, sadece benim ve ilelebet, öyleyse s e n i n e s i r i n o l m a k i s t i y o r u m, sana hizmet etmek, senden gelecek her şeye katlanmak istiyorum, yalnız beni kendinden itme.«
»Kendinize gelin artık«, dedi, eğildi ve alnıma bir öpücük kondurdu, »size iyi davranıyorum, ama bu beni feth etmenin, beni tutmanın yolu değil.«
»İstediğiniz her şeyi yapacağım, her şeyi, yalnız sizi kaybetmek istemiyorum«, diye haykırdım, »bunu yapamam, yapmayı düşünemiyorum bile.«
»Artık ayağa kalkın.«
İtaat ettim.
Wanda, »Tuhaf bir insansınız«, diye devam etti, »her ne pahasına olursa olsun, bana sahip olmak mı istiyorsunuz?«
»Ne pahasına olursa olsun.«
»Ama sizin için bana sahip olmanın ne değeri olabilir ki« ― düşündü, gözlerinde bir pusunun, korkunç bir şeyin parıltısı görüldü ― »sizi artık sevmez, başka birisine ait olursam?« ―
Tüylerim diken diken oldu. Ona baktım, önümde ayağını yere sağlam basmış ve kendine güvenli bir şekilde duruyordu ve gözlerinde soğuk bir parıltı vardı.
»Gördünüz mü«, diye devam etti, »daha düşüncesi bile sizi ürpertiyor.« Birden bire yüzünü sevimli bir gülümseme aydınlattı.

'The Tiger is back to the forrest.Find a place to hide!!!'

“ego primum tollo, nominor quoniam leo"

 
Gönderildi : 23 Ocak 2008 00:28
(@comandante)
Gönderiler: 205
BDSM Ruhlu
Konu başlatıcı
 

»Evet, aşık olduğum, aşkıma karşılık veren bir kadın, bana acımadan kendisini başkasına verdiğini düşündüğümde dehşete kapılıyorum; ama, o zaman bir seçeneğim var mı? Bu kadını seviyorsam, delicesine aşıksam, ona sırtımı döneyim ve kendini beğenmiş gücümle mahv mı olayım, kafama bir kurşun mu sıkayım? İki kadın idealim var. Asil, güneşimsi, sadık ve kaderimi benimle paylaşan kadınımı bulamazsam, ya öyle ya böyle! O zaman, meziyetsiz, sadık olmayan, acımasız kadına teslim olmayı yeğlerim. Bencil büyüklüğü ile böylesi bir kadın da bir idealdir. Aşkın mutluluğunu tam ve bütün olarak tadamazsam, acılarının, eziyetlerinin sonuna kadar tadına bakmak isterim; o zaman, sevdiğim kadından, beni hırpalamasını, aldatmasını, ne kadar gaddarca olursa o kadar iyi, isteyeceğim. Bu da bir keyiftir.!«
Wanda, »Çıldırdınız mı!«, diye haykırdı.
»Sizi bütün ruhumla seviyorum«, diye devam ettim, »öylesine bütün duygularımla ki, yaşamıma devam etmem için, yanınızda, atmosferinizde olmak zorundayım. İdeallerim arasında bir seçim yapın. Beni ne istiyorsanız, o yapın, zevçiniz ya da köleniz.«
»Peki öyleyse«, dedi Wanda, küçük ama enerjik kaşlarını çekerek, »ilgilendiğim, beni seven bir erkeğin elimde olmasının çok eğlenceli olacağını düşünüyorum; en azından vakit geçirmeme yarayacak. Bana seçimi bırakacak kadar dikkatsizdiniz. O zaman, kölem olmanızı istiyorum, sizi oyuncağım haline getireceğim!«
»Oh! yapınız«, dedim, yarı ürpererek, yarı hoşlanarak, »eğer bir evlilik sadece eşitlik ve anlaşılabilirlik üzerine kuruluyorsa, buna karşılık en büyük ihtiraslar uyuşmazlıklardan doğar. Biz, neredeyse düşmanlar gibi karşı karşıya duran böylesi uyuşmazlıklarız, bendeki, yarı nefret, yarı korkudan oluşan aşk bundan. Ancak, böylesi bir ilişkide birisi yalnız çekiç, diğeri yalnız örs olur. Ben, sevdiğime yukarıdan baktığımda mutlu olamam. Ben, kadına tapmak isterim, ve ona, ancak bana karşı gaddar olduğunda tapabilirim.«
»Ama Severin«, diye neredeyse kızgın karşılık verdi Wanda, »beni sizin gibi seven, benim de sevdiğim bir erkeğe kötü davranabileceğime inanabiliyor musunuz?«
»Neden olmasın, eğer size bunun için daha çok taparsam? İ n s a n s a d e c e o n d a n y u k a r ı d a o l a n ı g e r ç e k t e n s e v e b i l i r, bizi güzelliğiyle, hararetli mizacıyla, ruhuyla, irade kuvvetiyle boyunduruğu altına alan despot kadını sevebiliriz.«
»Yani, başkalarını iten, sizi çekiyor mu?«
»Öyle. Bu benim tuhaflığım işte.«
»Peki, sonuçta tüm merakınızda o kadar farklılık ve tuhaflık yok, hem güzel bir kürk kimin hoşuna gitmez ki ve herkes, şehvet ile gaddarlığın ne denli yakın olduğunu bilir ve hisseder.«
»Bende ama tüm bunlar en aşırısına çıktı.«, diye karşılık verdim.
»Yani aklıselimlik sizi etkilemiyor ve siz, yumuşak, kendini teslim eden, şehvanî bir ruha sahipsiniz.«
»Şehitlerin de yumuşak, şehvanî doğaları yok muydu?«
»Şehitlerin mi?«
»Tam tersine, şehitler d o ğ a ü s t ü i n s a n l a r d ı, onlar ıstıraptan zevk alanlardı, başkalarının keyfi aradığı gibi en korkunç azapları, hatta ölümü arayanlardı, ve ben de böylesi bir d o ğ a ü s t ü b i r i s i y i m, Madam.«
»Dikkat edin, aşkın bir şehidi, b i r k a d ı n ı n ş e h i d i olmayasınız.«
...
O ılık, güzel kokulu yaz gecesinde Wanda’nın küçük balkonunda oturuyoruz, üzerimizde ikili bir çatı, önce yeşil, sarmaşıklı tavan, sonra sayısız yıldızlarla bezenmiş gökyüzü. Parktan bir kedinin hafif, ağlamaklı aşık çağrı sesi geliyor ve ben tanrıçamın ayaklarının dibinde bir taburede oturuyor ve çocukluğumu anlatıyorum.
»Peki, o zamanda mı bu tuhaflıklar sizde aşikârdı?« diye sordu Wanda.

'The Tiger is back to the forrest.Find a place to hide!!!'

“ego primum tollo, nominor quoniam leo"

 
Gönderildi : 23 Ocak 2008 00:30
(@comandante)
Gönderiler: 205
BDSM Ruhlu
Konu başlatıcı
 

»Şüphesiz, bunların olmadığı zamanları hatırlamıyorum, hatta beşikteyken bile, sonraları annem anlatmıştı, fazlaca hassasmışım, sütannemin sağlıklı memelerine tenezzül etmiyormuşum ve beni keçi sütüyle besliyorlarmış. Küçük bir oğlanken, kadınlara karşı bilinmez bir çekingenlik gösteriyordum, aslında bu, kadınlara olan müthiş bir ilgi anlamına geliyordu. Kilisenin gri kubbesi, yarı karanlığı beni ürkütüyordu ve parlak kutsal masalardan ve azize resimlerinden korkuyordum. Buna karşılık, babamın küçük kütüphanesindeki alçıdan yapılmış Venüs heykeline gizlice gidiyor, önünde diz çöküyor ve, bana öğretilen paternoster, selam olsun sana Meryem ve kredo gibi duaları ona okuyordum.
Bir gece, onu ziyaret etmek için yatağımdan kalktım, orak şeklindeki ay beni aydınlatıyor ve tanrıçayı soluk mavi bir ışıkta gösteriyordu. Dizlerine kapandım, soğuk ayaklarını öptüm, aynı hemşerilerimin ölü bir mesihin ayaklarını öpmeleri gibi.
Yenemediğim bir hasret beni tümden sarmıştı.
Yukarı çıktım ve o güzel soğuk vücuduna sarıldım ve soğuk dudaklarını öptüm, aniden bir titreme aldı beni ve kaçtım, ve rüyamda, sanki tanrıça yatağımın önüne gelmişti ve kaldırdığı koluyla beni tehdit ediyordu.
Beni okula çok küçükken gönderdiler ve böylelikle kısa bir zaman sonra liseye gittim ve, antik dünyayı anlatan her şeyi büyük bir ihtirasla ele geçirdim. Kısa bir zaman içerisinde, Yunanistan’ın tanrılarını İsa’nın dininden daha iyi öğrendim, Paris’le birlikte Venüs’e uğursuz elmayı verdim, Truva’yı yanarken gördüm ve Odise’ye maceralarında eşlik ettim. Güzel olan her şeyin timsali ruhumun derinliklerine kazındı ve, daha o zamanlar, diğer oğlanlar kaba ve iğrenç davranırlarken, ben her bayağıya, adîye ve çirkine karşı, aşamadığım bir tiksinti duymaya başladım.
Gelişmekte olan bir delikanlı için, bir kadına duyulacak sevgi özellikle bayağı ve çirkin geliyordu, aynı, aşkın kendisini delikanlıya tüm basitliği ile göstermesi gibi. Güzel cinsle her ilişkiden kaçıyordum, kısacası, delicesine doğaüstüydüm.
Annem yanına ― o zaman neredeyse ondört yaşındaydım ― çok güzel bir hizmetçi kız aldı, genç, güzel, yumuşak çizgileri vardı. Bir sabah, Tacitus’u okuyor ve eski Cermenlerin meziyetlerine hayran kalıyorken, kız odamı süpürüyordu; aniden durdu, elinde süpürge bana doğru eğildi, ve dolu dolu taze ve tatlı dudaklarını, dudaklarıma dokundu. Küçük kedinin aşk öpücüğü içimi titretti, ama ben ›Germania‹mı, beni baştan çıkarmaya çalışan kıza karşı bir kalkan misali, elime aldım ve sinirli bir şekilde odadan çıktım.«
Wanda kahkahalarla gülmeye başladı. »Gerçekten benzersiz bir adamsınız, ama durmayın, devam edin.«
»O zamanlardan kalan ve aklımdan çıkmayan başka bir şey daha var«, diye anlatmaya devam ettim, »Kontes Sobol, uzaktan teyzem olur, annemleri ziyarete gelmişti, haşmetli güzellikte, alımlı bir gülümsemesi olan bir kadın; ama ondan nefret ediyordum, çünkü ailede iffetsiz bir kadın olarak görülmekteydi ve ona karşı olduğunca yaramaz, kaba ve hoyrat davranıyordum.
Günün birinde annemle babam kasabaya gittiler. Teyzem onların yokluğunu kullanmaya ve beni yargılamaya karar vermişti. Beklemediğim bir anda kürklü Kazabaykasını∗ giymiş olarak içeri girdi, aşçı kadın, aşçı yamağı kız ve horladığım küçük kedi onu takip ediyorlardı. Hiç konuşmadan, beni yakalayıp, şiddetli karşı koymama rağmen, ayaklarımdan ve kollarımdan bağladılar, ardından teyzem şirret bir gülümsemeyle kollarını sıvadı ve büyük bir kızılcık sopası ile bana vurmaya başladı, ve öylesine çalışkanca vuruyordu ki, kan akmaya başladı ve ben, tüm kahramanlığıma rağmen bağırmaya ve merhamet dilemeye başladım. Teyzem bunun üzerine bağlarımı çözdürdü. Ama bunun için önünde diz çöküp ceza için teşekkür etmemi ve elini öpmemi istedi.
İşte, doğaüstü budalayı görünüz! Kürklü ceketiyle hiddetlenmiş bir kraliçeye benzettiğim güzel dolgun kadının kızılcık sopası altındayken, içimde kadına olan ilgim

'The Tiger is back to the forrest.Find a place to hide!!!'

“ego primum tollo, nominor quoniam leo"

 
Gönderildi : 23 Ocak 2008 00:37
(@comandante)
Gönderiler: 205
BDSM Ruhlu
Konu başlatıcı
 

uyandı, ve teyzem bundan sonra tanrının yarattığı bu dünyadaki en çekici kadın oldu benim için.
Cato misali katılığım, kadından korkum, aslında güzellik duygusunun yüceleşmiş bir halinden başkası değildi; hayalimdeki şehvaniyet bir kültür haline dönüştü, ve bu kültürün kutsal duygularını sıradan bir varlık için harcamayacağıma, ideal kadına, belki de bir aşk tanrıçasına saklayacağıma yemin ettim.
Üniversiteye ve, teyzemin de kaldığı başkente çok genç yaşlarda geldim. Odam o zamanlar Doktor Faust’unkine benziyordu. Her şey aynı şekilde karma karışıktı, sudan ucuz fiyatlara Servanica’daki∗ yahudi antikacıdan aldığım kitapların dolup taştığı yüksek dolaplar, yerküreleri, haritalar, küçük sürahiler, yıldız haritaları, hayvan iskeletleri, kafatasları, büyük dahilerin büstleri. Büyük yeşil sobanın arkasından Mefistofeles her an gezgin öğrenci olarak çıkabilirdi.
Her şeyi araştırıyor, öğreniyordum, sistemsiz, seçmeden, kimya, simya, tarih, astronomi, felsefe, hukuk bilimleri, anatomi ve edebiyat; Homer’i, Virgil’i, Ossian’ı, Schiller’i, Goethe’yi, Shakespeare’i, Cervantes’i, Volatire’i, Molière’i, kuranı, uzayı, Kazanova’nın hatıratını okuyordum. Her geçen gün kafam daha da karışıyor, daha hayalci ve daha doğaüstü oluyordum. Ve kafamda her zaman güzel ideal kadının hayali vardı, zaman zaman bir vizyon misali güllere gömülmüş, etrafını Amorcuklar sarmış, olimpik kıyafette, alçı Venüs’ün katı beyaz yüz hatlarıyla, gülen mavi gözlü ve teyzemin kadifemsi kakım kürklü Kazabaykasını giymiş olan bir kadının hayali.
Bir sabah, o kadının, hayalimin altınımsı sisleri arasından tekrar bütün gülümseyen tatlılığı ile çıkmasından sonra, beni çok samimi, neredeyse candan karşılayan ve hoşgeldin anlamında aklımı başımdan alan bir öpücük veren Kontes Sobol’a gittim. Herhalde kırk yaşlarındaydı, ama o yıkılmaz yaşam kadınları gibi hâla istek uyandırıcıydı, şimdi de kürklü bir ceket giymişti, bu seferki yeşil kadifeli susam kürküydü, ama, daha önceleri hoşuma giden o katılığından eser yoktu.
Tam tersine, bana karşı, fazlaca sorun çıkarmadan ona tapmama izin verecek kadar, merhametliydi.
Doğaüstü budalalığımı ve masumiyetimi hemen farketmişti ve, beni mutlu kılmak onu eğlendiriyordu. Ve ben ― genç bir tanrı gibi bahtiyardım. Dizlerinin önüne kapanıp, beni o zamanlar ıslah eden ellerini öpmeme izin vermesi ne keyifti öyle. Heyhat! ne harikulâde eller! böylesine güzel çizilmiş, böylesine zarif ve dolu ve beyaz, ve ne denli hoş gamzecikleri var. Aslında bu ellere aşık olmuştum. Onlarla oynuyor, koyu kürk içerisine sokup çıkartıyor, alevlerin karşısında tutuyordum, onları seyretmeye doyamıyordum.«
Wanda istemeden ellerine baktı, bunu fark ettim ve gülümsemek zorunda kaldım.
»O zamanlar bende doğaüstülüğün ağır bastığını, teyzemin gaddar kızılcık sopası vuruşlarında ve, iki sene sonra kur yaptığım aktrisin vuruşlarında olduğu gibi, sadece rollerine aşık oluşumdan görebilirsiniz. Daha sonra, yakınlaştırmayan meziyetli kadın rolünü oynayan, ama sonunda zengin bir yahudiyi bana yeğleyen, hayli saygın bir kadına hayranlık duydum. Görüyorsunuz, en katı esasları, en ideal hissiyatı ikiyüzlü bir tavırla gösteren bir kadın tarafından aldatıldım, satıldım: bu nedenle bu tip şiirsel, duygusal meziyetlerden son derece nefret etmekteyim; bana, bir Pompadour, bir Lucretia Borgia olduğunu söyleyecek kadar dürüst kadın verin, ve ben ona tapayım.«
Wanda ayağa kalktı ve pencereyi açtı.
»İnsanın hayalini körükleyecek, sinirlerini heyecanlandıracak, nabzını daha hızlı attıracak tuhaf bir üslubunuz var. Siz iptilâya, eğer dürüstse, hale takıyorsunuz. İdealiniz, cesur ve zekî bir kurtizan; oh! siz, bir kadını temelinden felâkete sürükleyecek bir erkeksiniz!«

'The Tiger is back to the forrest.Find a place to hide!!!'

“ego primum tollo, nominor quoniam leo"

 
Gönderildi : 23 Ocak 2008 00:41
(@comandante)
Gönderiler: 205
BDSM Ruhlu
Konu başlatıcı
 

Geceyarısı pencereme vuruldu, kalktım, pencereyi açtım ve ürktüm. Kürklü Venüs, aynı ilk defa gördüğümdeki gibi, dışarıda duruyordu.
»Hikâyelerinizle beni heyecanlandırdınız, yatağımda dönüp durdum ve uyuyamadım«, dedi, »gelin bana eşlik edin.«
»Hemen.«
İçeri girdiğimde, Wanda ateşini yaktığı şöminenin önüne çömelmişti.
»Sonbahar kendini belli ediyor«, diye başladı, »geceler hayli soğuk olmaya başladı. Tarafınızdan ayıplanmaktan korkuyorum, ama oda yeterince ısınmadan kürkümü çıkarmayacağım.«
»Ayıplamak mı ― Sizi gidi şakacı! ― biliyorsunuz ―« onu kollarıma aldım ve öptüm.
»Tabii ki biliyorum, ama bu kürke olan büyük sevginiz nereden geliyor?«
»Doğuştan«, diye karşılık verdim, »çocukken dahi yatkınlığım vardı. Ayrıca kürkler sinirli mizacı olanları rahatlatan bir tesirde bulunurlar, bu tesir gerek genel, gerekse de doğal yasalara dayanır. İnsanın içerisini en azından aynı tuhaflıkta gıdıklayan ve hiç kimsenin karşı koyamadığı fiziksel bir cazibedir. Bilim kısa bir zaman önce elektrik ile sıcaklık arasında olan bir bağın varlığını ispatladı, her ikisinin de insan organizması üzerindeki etkileri zaten aynıdır. Sıcak mıntıka daha ihtiraslı insan, sıcak atmosferse heyecanı yaratır. Aynı elektrik gibi. K e d i l e r i n varlığının hassas tinsel insanlar üzerindeki tılsımlı, rahatlatan etkisi bundandır, ve bu, hayvan dünyasının uzun kuyruklu yosmalarının, sevimli, kıvılcım fışkırtan elektrikli pillerin, Muhammed’in, Kardinal Richelieu’nün, Crebillon’un, Rousseau’nun, Wieland’ın sevgilileri haline gelmeleri bundandır.«
»Demek ki, kürk giymiş olan bir kadın«, diye haykırdı Wanda, »büyük bir kediden, güçlendirilmiş elektrikli bir pilden başka bir şey değil, öyle mi?«
»Şüphesiz«, diye karşılık verdim, »işte, kürkün iktidar ve güzelliğin sembolik anlamı olmasını kendime böyle açıklıyorum. Eski zaman hükümdarları ve asil efendiler kürkü bu bağlamda kendileri için kullandılar ve büyük ressamlar güzelliğin kraliçeleri için resmettiler. İşte bu yüzden Raphael Fornarina’nın ilahî vücudu ve Titian, sevgilisinin gülmisal bedeni için, koyu bir kürkten daha güzel bir çerçeve bulamadılar.«
»Öğreten erotik anlatımınız için teşekkür ederim«, dedi Wanda, »ama, siz bana her şeyi daha anlatmadınız, sizi kürke bağlayan özel bir nokta daha olmalı.«
»Evet, öyle«, dedim, »ıstırapta tuhaf bir cazibe bulduğumu, ihtirasımı zulümden, gaddarlıktan ve özellikle güzel bir kadının sadakatsızlığından başka körükleyebilecek bir şey olmadığını size defalarca anlatmıştım. İşte, böylesi bir kadını, bu, çirkinliğin estetiğinden oluşan tuhaf ideali, Nero’nun ruhunu bedeninde taşıyan Phryne’yi kürksüz tasavvur edemiyorum.«
»Anlıyorum«, dedi Wanda, »kürk bir kadına belirli bir hükümranlık, heybet katıyor.«
»Sadece bu değil«, diye devam ettim, »benim bir ›d o ğ a ü s t ü‹ olduğumu biliyorsunuz, her şeyin hayalimde köklendiğini ve orada yeşerdiğini. Erken geliştim ve, on yaşımdayken şehitlerin efsanelerini elime aldığımda aşırı hassaslanırdım; zindanlarda sararıp soluşlarını, demirler üzerine yatırılışlarını, oklarla delik deşik edilişlerini, ziftlere itilişlerini, vahşi hayvanların önüne atılışlarını, çarmıha gerilişlerini ve en dehşet işkenceler altında, bir nevi zevkle inleyişlerini okuduğumda, aslında hayran kalarak, ürperdiğimi hatırlıyorum. Kederlenmek, gaddar ıstıraplar çekmek bundan sonra benim için bir zevk haline geldi, ve hele güzel bir kadının eziyetini çekmek, çünkü benim için her zaman her şiirsellik, her şeytanîlik kadında yoğunlaşıyordu. Onunla bir kült sürdürüyordum.
Şehvanîyette bir azizlik görüyordum, kadındaki tek azizliği ve varlığının tek görevi olan güzelliğinde bir ilahîlik; cinsin üremesini sağlamak ise mesleği; kadında, doğanın kişiselleşmesini, İsis’i görüyordum, ve erkekte, kadının rahibini, kölesini görüyordum ve

'The Tiger is back to the forrest.Find a place to hide!!!'

“ego primum tollo, nominor quoniam leo"

 
Gönderildi : 23 Ocak 2008 00:48
(@comandante)
Gönderiler: 205
BDSM Ruhlu
Konu başlatıcı
 

kadını, eziyetinin, hatta kadının elinden gelen ölümünün şehvetli cennetmekânlık olduğu erkeğe karşı, aynı kendisine hizmet edeni ihtiyacı kalmayınca atan doğa gibi gaddar görüyordum.
Güçlü Brunhilde’nin gerdek gecesinde bağladığı Kral Gunther’i kıskanıyordum; efendi kadınının vahşi bir hayvan gibi avlamak için kurt derisini üzerine diktirdiği o zavallı trubaduru; cesur amazon Scharka’nın Prag yakınlarındaki ormanda pusuya düşürüp, esir aldığı, Divin kalesine götürdüğü ve belirli bir zaman eğlendikten sonra tekerleğe bağlattığı derebeyi Ctirad’ı kıskanıyordum ―»
»İğrenç!«, diye haykırdı Wanda, »böylesi vahşi ırktan bir kadının eline düşmenizi isterdim, kurt derileri içerisinde, köpeklerin dişleri arasında veya tekerlek üzerinde şiirselliğiniz hemen kaybolurdu.«
»İnanıyor musunuz? Ben inanmıyorum.«
»Gerçekten de pek akıllı değilsiniz.»
»Olabilir. Ama, dinleyin. Daha sonra aç kurtlar gibi, en korkunç gaddarlıkların anlatıldığı hikâyeleri okumaya ve, bu hikâyelerin ve tahta oturmuş her kanlı zalimin; kâfirleri işkenceye sokan, yağda yakan, boğazını kestiren inkizitörlerin; dünya tarihinin sayfalarında şehvetli, güzel ve şiddet yatkını olarak anılan Libussa, Lucretia Borgia, Macaristan kraliçesi Agnes, Kraliçe Margot, İsebeau, Sultan Roxolane, geçen yüzyılın rus çariçeleri gibi kadınların resmedildikleri resimleri, baskıları özel bir zevk ile seyrediyordum, hepsi kürk veya kakımla çevrelenmiş cüppeler giyiyorlardı.«
»Ve böylece kürk sizin garip hayallerinizi çağırıştırıyor«, diye haykırdı Wanda, ve aynı anda o müthiş kürk mantosunu, koyu samur kürklerinin alımlı bir şekilde göğüslerinin ve kollarının üzerinde oynadığı bir şekilde, koketçe drape etti. »Şimdi kendinizi nasıl hissediyorsunuz, tekerleğe bağlanmış gibi her yanınız ağrımaya başladı mı?«
İhtirasın boyunduruğu altında, önünde diz çöküp, ona sarıldığımda, insanı delip geçen yeşil bakışları tuhaf ve alaylı bir hoşnutlukla üzerimdeydi.
»Evet ― yeterince uzun bir zamandan beri içimde uyuyan en sevdiğim hayalimi uyandırdınız.« diye haykırdım.
»Peki, nasıl bir hayalmiş bu?« elini ensemin üzerine koydu.
Bu küçük sıcak elin altında, gözkapaklarının arasından nazikçe araştıran bakışların altında beni tatlı bir mayhoşluk sardı.
»B i r k a d ı n ı n, s e v d i ğ i m, t a p t ı ğ ı m g ü z e l b i r k a d ı n ı n e s i r i o l m a k!«
Wanda »Ve bu yüzden kadının size eziyet etmesi!« diye sözümü böldü.
»Evet, başka birisine aitken, bana tekmeler atması, beni bağlaması ve kırbaçlaması.«
»Sizin kıskançlıktan delirmiş bir vaziyette rakibinizin karşısında geçtiğinizde, kadının küstahlıkta o denli ileri gidip, sizi rakibinize hediye etmesi ve onun vahşiliğine bırakması. Neden olmasın? Nasıl, son tablo hoşunuza daha mı az gider?«
Wanda’ya ürpererek baktım.
»Rüyalarımdan daha fazlasını söylüyorsunuz.«
»Evet, biz kadınlar yaratıcıyızdır«, dedi, »dikkatli olun, idealinizi bulduğunuzda, size istediğinizden daha da gaddar davranabilir.«
»Öyle zannediyorum ki, idealimi buldum bile!« diye haykırdım ve kızaran yüzümü kucağına bastırdım.
»Yoksa, beni mi?« dedi Wanda, kürkünü yere attı ve kahkaha atarak, odada zıplamaya başladı; ben merdivenlerden aşağıya inerken, hâla gülüyordu, ve bahçede düşünceli düşünceli durduğumda, taşkın muzip gülüşlerini duyuyordum.

'The Tiger is back to the forrest.Find a place to hide!!!'

“ego primum tollo, nominor quoniam leo"

 
Gönderildi : 23 Ocak 2008 00:50
LADY SADE
(@lady-sade)
Gönderiler: 2901
BDSM Ustası
 

Kürklü Venüs Tum BDSM camıasında herkes ıcın cok cok ozel bır yerı olan bır basyapıt.Sayenızde sitemizde bu sekılde yer almasıda manevı olarak cok onemlı.Katkınız ıcın tesekkurler comandante. Burda da bır kez daha okumak emınım herkes ıcın buyuk bır keyf...

Not: Baslıgı olması gereken bölüme taşıdım..

Sınırların sınır olmaktan çıkıp gerçek oldugu an,
Ruhunun Ruhuma DİZ ÇÖKTÜGÜ ANDIR..!!

 
Gönderildi : 23 Ocak 2008 01:43
(@comandante)
Gönderiler: 205
BDSM Ruhlu
Konu başlatıcı
 

by kole ye nazik teşekkürü için bende teşekkür ederim..
lady de hoş bir teşekkür yazmış...ancak sonra bir minik notla "konuyu olması gereken yere taşımış"

sm nin atası kabul edilen L.e.opold v.on S.a.cher-M.a.soch'un başyapıtı "OFF TOPİC" (Konu Dışı) ise NE? konu içidir anlayamadım.Forumda uzun zamandır bulunan insanların dahi bir kez bile bakmadığı "OFF TOPİC hemde "_"Yaşam"???
Bölümüne taşınmasını da anlayamadım.

Kendinizin dahi değerli gördüğü bir paylaşımı forumun ilk anda dikkat çeken ve görülebilir bir yerine SABİT bir konu olarak koymak yerine nerdeyse kimsenin okumadığı ..gözlerden en uzak yere koymanızın sebebini de ayrıca merak ettim...

Konu paylaşım değil...dileyen herkez parasını verir alır...bu kitabı paylaşırken amacım henüz imkan bulamamış olanların veya okumamış olanların okuyabilmesiydi.NE aman paylaşımım çook değerliydi en güzzel yerde dursun havasındayım...nede vay acaip paylaşım yaptım şeklim olsun davasında...

Sadece hem forumdaki insanların yararlanabilecği hemde belki de nette bu kitabı arayan ( ki bu kitabı biri arıyorsa mutlaka sm ve bdsm ye en azından merakı vardır) birkaç kişi daha foruma gelir mi diye yaptım bu paylaşımı. ( ki şu an değil dışardan gelenler forumdaki insanlar bile arasalar zor bulurlar yerini).

Ehe şurda sakince her gün sadece paylaşım yapmak varken yine muhtemelen "polemik" olarak adlandırılacak bir muhabete girmekten dolayı üzgünüm.

Okuyan herkeze teşekkür ve saygılar.

'The Tiger is back to the forrest.Find a place to hide!!!'

“ego primum tollo, nominor quoniam leo"

 
Gönderildi : 23 Ocak 2008 20:00
(@comandante)
Gönderiler: 205
BDSM Ruhlu
Konu başlatıcı
 

Wanda, bugün parkta buluştuğumuzda, alaylı bir şekilde »Yani, idealiniz mi olacağım?« diye konuştu.
Başlangıçta yanıt bulamadım. İçimde çelişkili duygular kavga ediyordu. Bu arada o, taş kanepelerden birine oturmuş ve çiçeklerle oynaşıyordu.
»Evet ― öyle mi olacağım?«
Önünde diz çöktüm ve ellerine sarıldım.
»Sizden tekrar rica ediyorum, karım olun, bana sadık, dürüst karım; bunu yapamazsanız, idealim olun, ama çekinmeden, acımadan.«
»Eğer aradığım erkekseniz, size elimi vereceğimi biliyorsunuz«, diye ciddîyetle karşılık verdi Wanda, »ama, hayallerinizi gerçekleştirirsem, bana daha çok müteşekkir olacağınıza inanıyorum. Evet, hangisini arzularsınız?«
»Hayalimde düşündüklerimin hepsinin doğanızda olduğuna inanıyorum.«
»Yanılıyorsunuz.«
»Öyle zannediyorum ki«, diye devam ettim, »bir erkeği avucunuzun içinde tutmak, ona eziyet etmek sizi eğlendiriyor ―«
»Hayır, hayır!«, diye heyecanlı bir şekilde haykırdı, »ama, belki« ― düşündü. »Kendimi anlayamıyorum«, diye devam etti, »ama, size itiraf etmeliyim. Hayallerimi bozdunuz, kanımı kaynattınız; yavaş yavaş her şey hoşuma gitmeye başlıyor, Pompadour’u, II. Katherina’yı ve diğer tüm kendini düşünen, hafifmeşrep ve gaddar kadınları anlatırken gösterdiğiniz coşku, dayanılmaz bir şekilde beni çekiyor, ruhuma yerleşiyor ve beni, tüm kötülüklerine rağmen, yaşadıkları müddetçe esaretle tapılan ve mezarda dahi mucizeler yaratan bu kadınlara benzemeye itiyor.
Sonunda beni bir minyatür despot, evde kullanmak için bir Pompadour yapacaksınız.«
»Peki o zaman«, dedim heyecanla, »bu hoşunuza gidiyorsa, kendinizi doğanızın çizgilerine bırakınız, yalnız tam olarak; uslu ve sadık bir kadın olamıyorsanız, o zaman şeytan olunuz.«
Uykusuzdum, heyecanlıydım, güzel kadının yanında olmak beni ateş gibi sarmıştı; ne konuştuğumu bilmiyorum, ama ayaklarını öptüğümü, sonra ayağını tutup, enseme koyduğumu hatırlıyorum. O ise, ayağını hemen çekti ve neredeyse kızgın bir şekilde ayağa kalktı. »Severin, eğer beni seviyorsanız«, diye hızlı hızlı konuştu, sesi keskin ve hükümdardı, »o zaman bunlardan bahs açmayınız. Anlıyormusunuz, hiç bir zaman. Sonra, sahiden de ―« Gülümsedi ve tekrar oturdu.
»Gerçekten ciddîyim«, dedim yarı hayal içerisinde, »size öylesine tapıyorum ki, bütün bir ömür boyunca yanınızda olabilme pahasına, yapacağınız her şeye tahammül etmek istiyorum.«
»Severin, sizi tekrar ikaz ediyorum.«
»Boşuna ikaz ediyorsunuz. Benimle istediğinizi yapabilirsiniz, yalnız beni kendinizden itmeyiniz.«
»Severin«, dedi Wanda, »ben kayıtsız, genç bir kadınım, kendinizi böylesine teslim etmek, sizin için tehlikeli olabilir, sonunda gerçekten de oyuncağım olabilirsiniz; o zaman, bu deliliğinizi kötüye kullanmamdan sizi kim koruyacak?«
»Sizin asil varlığınız.«
»Hâkimiyet küstahlaştırır.«
»O zaman küstah ol«, diye haykırdım, »ayaklarınla ez beni.«
Wanda kollarını enseme doladı, gözlerime baktı ve kafasını salladı. »Yapabileceğimi zannetmiyorum, ama senin için deneyeceğim, çünkü seni seviyorum Severin, hiç bir erkeği sevmediğim kadar.«

'The Tiger is back to the forrest.Find a place to hide!!!'

“ego primum tollo, nominor quoniam leo"

 
Gönderildi : 24 Ocak 2008 18:26
(@comandante)
Gönderiler: 205
BDSM Ruhlu
Konu başlatıcı
 

Bugün aniden şapkasını ve atkısını aldı ve onunla pazara gitmek zorunda kaldım. Orada bazı kırbaçlara baktı, köpekler için kullanılan kısa saplı uzun kırbaçlara.
»Bunlar yeterli olmalı«, dedi satıcı.
»Hayır, çok küçükler«, diye karşılık verdi Wanda bana yandan bakarak, »daha büyüğüne ihtiyacım var ―«
»Herhalde bir buldog için?« dedi satıcı.
»Evet«, dedi, »aynı Rusya’da itaatsiz kölelere karşı kullanılanlar gibi.« Wanda en sonunda aralarından, gördüğümde içimi ürperten bir yanı olan bir tanesini seçti.
»Adyö, Severin«, dedi, »bana eşlik etmenize izin veremeyeceğim bir kaç alıveriş daha yapmak zorundayım.«
Veda ettim ve biraz dolaştım, geriye dönerken Wanda’yı bir kürkçüden çıkarken gördüm. Bana el salladı.
»Bir düşünün«, diye neşeyle başladı, »öncelikle sizin ciddî, düşünceli ruhunuza tutkun olduğumu hiç saklamadım; şimdi ise bu ciddî adamın kendisini bana teslim etmiş bir vaziyette, ayaklarımın altında olmasını görmek beni son derece hoşnut bırakıyor ― acaba bu hoşnutluk uzun süre kalacak mı? Kadın, erkeği sever, köleyi ise, eziyet ettikten sonra ayağı ile iter.«
»Peki öyleyse, bana doyduysan, ayağınla it beni«, diye karşılık verdim, »kölen olmak istiyorum.«
»İçimde tehlikeli yatkınlıkların saklı olduğunu görüyorum«, dedi Wanda, bir kaç adım yürüdükten sonra, »sen bunları uyandırıyorsun ve bu senin için iyi olmayacak, zevk müptelalığını, gaddarlığı, küstahlığı böylesine çekici anlatmayı iyi biliyorsun ― bunları denemek istersem ve ilk önce sende, aynı, demir öküzün mucidini, çıkarttığı inlemenin, can veriş haykırışlarının bir öküzünküne benzediğinden emin olmak için demir öküz içerisinde kızartan Dionys gibi denemek istersem, ne dersin.
Belki ben böylesi bir kadın Dionys’sim?«
»Öyle olsun«, diye haykırdım, »o zaman hayallerim gerçek olur. İyi ya da kötü, her durumda seninim, sen seç. Beni, böğrümde saklı olan ― şeytanî ― son derece güçlü ― kader yönlendiriyor.«
...
»Sevgilim!
Bugün ve yarın seni görmek istemiyorum, öbür sabah da
sadece akşama, ve o zaman kölem olarak.
Sahiben
Wanda.«
...
»Kölem olarak« kelimelerinin altı çizilmişti. Sabah elime geçirdiğim Billett’i okudum, tekrar tekrar, ardından, bilge adamların hayvanı olan bir eşeği getirttim, eyerlettim ve dağlara, ihtirasımı, hasretimi o güzelim Karpat doğasında uyuşturmaya gittim.

'The Tiger is back to the forrest.Find a place to hide!!!'

“ego primum tollo, nominor quoniam leo"

 
Gönderildi : 24 Ocak 2008 18:33
(@comandante)
Gönderiler: 205
BDSM Ruhlu
Konu başlatıcı
 

Döndüm, yorgun, aç, susuz ve aşık. Çabucak giyindim ve kısa bir zaman sonra kapısını çaldım.
»Girin!«
İçeri giriyorum. Işığın üzerinden aktığı beyaz bir atlas cüppe ve erguvanî atlastan, bol kakımlı Kazabayka giymiş, pudralı, karımsı saçlarında elmas bir diyadem, kollarını göğüs hizasında tutmuş, kaşları çatık odanın ortasında duruyordu.
»Wanda!« aceleyle ona doğru yürüyorum, kollarıma almak, öpmek istiyorum; o, bir adım geriye çekiliyor ve beni yukarıdan aşağıya süzüyor.
»Köle!«
»Sahibem!« Diz çöküyorum ve elbisesinin eteklerini öpüyorum.
»Böyle iyi.«
»Oh! öylesine güzelsin ki.«
»Hoşuna gidiyor muyum?« Aynanın önüne gitti ve kendisine gururlu bir hoşlanışla baktı.
»Çıldıracağım!«
Odada etrafa baktım.
»Hayır«, diye bağırdı, »öyle kal!« Şömineye gitti, pervazdan kırbacı aldı ve, bana bir gülümsemeyle bakarak, kırbacı havada şaklattı, ardından kürklü ceketinin kollarını yavaş yavaş kıvırmaya başladı. »Hârika kadın!« diye haykırdım.
»Sus, köle!« birden kötü kötü bakmaya başladı, hatta vahşice ve beni kırbaçladı; bir sonraki anda ise, hafifçe kolunu enseme doladı ve merhametli bir şekilde bana doğru eğildi. »Canını acıttım mı?« diye yarı utangaç, yarı korkarak sordu.
»Hayır!« diye karşılık verdim, »olsa bile, senin bana vereceğin acılar benim için bir zevktir. Seni eğlendiriyorsa, kırbaçla beni.«
»Ama bu benim hoşuma gitmiyor.«
Beni tekrar garip bir sarhoşluk sardı.
»Kırbaçla beni«, diye rica ettim, »acımadan kırbaçla beni.«
Wanda kırbacı salladı ve iki defa vurdu. »Yetti mi sana bu?«
»Hayır.«
»Cidden mi hayır?«
»Kırbaçla beni, lütfen, bu benim için bir zevk.«
»Tabii, ciddî olmadığımı biliyorsun«, diye karşılık verdi, »canını yakabilecek kadar kalpsiz olmadığımı biliyorsun. Bu vahşi oyundan tiksiniyorum. Kölesini gerçekten kırbaçlayan kadın olsaydım, dehşete düşerdin.«
»Hayır Wanda«, dedim, »ben seni kendimden çok seviyorum, ölümüne sana teslim oldum, gerçekten de benimle istediğini yapabilirsin, küstahlığın neyi istiyorsa.«
»Severin!«
»Beni ayaklarının altına al!« diye haykırdım ve kendimi, suratım yerde, önüne attım.
»Komedi olan herşeyden nefret ederim.« dedi Wanda sabırsız.
»O zaman bana cidden eziyet et.«
Korkunç bir suskunluk.
»Severin, seni son kez uyarıyorum«, diye başladı Wanda.
»Beni seviyorsan, bana karşı gaddar ol«, diye yalvardım ona bakarak.
»Seni seviyorsam mı?« diye tekrarladı Wanda. »Peki öyleyse!« geriye döndü ve bana karanlık bir gülümsemeyle bakmaya başladı. »O z a m a n k ö l e m o l v e b i r k a d ı n ı n e l i n e d ü ş m e n i n n e d e m e k o l d u ğ u n u ö ğ r e n.« Aynı anda bana bir tekme attı.
»Söyle köle, nasıl hoşuna gidiyor mu bu?«
Ardından kırbacı salladı.
»Şimdi kalk!«
Ayağa kalmayı denedim. »Öyle değil«, dedi, »diz çök.«

'The Tiger is back to the forrest.Find a place to hide!!!'

“ego primum tollo, nominor quoniam leo"

 
Gönderildi : 24 Ocak 2008 18:38
(@comandante)
Gönderiler: 205
BDSM Ruhlu
Konu başlatıcı
 

İtaat ettim ve o beni kırbaçlamaya başladı.
Kırbaç vuruşları hızla ve sertçe sırtıma, kollarıma inmeye başladılar, her birisi etimi kesiyordu ve yanmaya başlıyordu, ama acılardan zevk alıyordum, çünkü taptığım, her an canımı onun için verebileceğim kadından geliyorlardı.
Durdu. »Yavaş yavaş hoşuma gitmeye başlıyor«, dedi, »bugün için yeterli, ama şeytanî bir merak, ne kadar dayanabileceğini soruyor içimde, gaddar bir zevk seni kırbacımın altında sarsılmanı, kıvrılmanı görmek ve nihayet inlemeni, sızlamanı duymak istiyor, ta ki merhamet dileyene ve seni acımasızca kırbaçlamaya devam edip, bayıltana kadar. Ruhumdaki tehlikeli unsurları uyandırdın. Hadi, kalk artık.«
Eline, dudaklarımı dokundurmak için sarıldım.
»Ne edepsizlik.«
Beni ayağı ile itti.
»Gözümün önünden defol, köle!«
...
Bütün gece ateşler içerisinde gibi karışık rüyalar gördükten sonra, uyandım. Daha gün tam ışımamıştı.
Hatırladığım bunca şeyden gerçek olan neydi? Neleri yaşadım, neleri rüyamda gördüm? Kırbaçlandım, bu kesin, hâla her kırbaç vuruşunu hissedebiliyorum, vücudumdaki yanan, kızıl çizgileri sayabiliyorum. Beni gerçekten kırbaçladı. Evet, şimdi herşeyi hatırlıyorum.
Hayallerim gerçek oldu. Nasıl hissediyorum kendimi? Hayalimin gerçek olması, beni hayal kırıklığına uğrattı mı?
Hayır, sadece biraz yorgunum, ama onun gaddarlığı beni zevke boğuyor. Oh! nasıl seviyor, nasıl tapıyorum ona! Heyhat! tüm bunlar hissettiklerimi, ona nasıl kendimi teslim edeceğimi anlatamıyor. Kölesi olmak ne mutluluk.
Balkondan beni çağırıyor. Hızlı hızlı merdivenleri çıkıyorum. İşte, eşikte duruyor ve nazikçe elini uzatıyor. Ona sarıldığımda ve kafasını göğsüme yasladığında »Utanıyorum«, diyor.
»Ne?«
»Lütfen dünkü çirkin olayı unutmaya çalışın«, diyor titreyen bir ses tonuyla, »o müthiş hayallerinizi gerçekleştirdim, şimdi aklıselim olmalıyız ve mutlu bir şekilde birbirimizi sevmeliyiz, ve bir yıl sonra karınız olacağım.«
»Sahibem«, diye haykırdım, »ve ben köleniz!«
»Kölelik, gaddarlık ve kırbaç gibi kelimelerden bahs etmeyiniz«, diye araya girdi Wanda, »kürkün haricinde, bunlardan hiç birisini göremeyeceksiniz; haydi, yardım edin de, kürkümü giyeyim.«
...
Üzerinde okunu atmış olan bir Amor’un durduğu küçük bronz saat, geceyarısını çalıyordu.
Kalktım, gitmek istiyordum.
Wanda hiç bir şey demedi, ama bana sarıldı ve Osmanlı’ya çekti ve yeniden beni öpmeye başladı ve bu dilsiz lisanda öylesine anlayışlı, ikna edici bir şey vardı ki ―
Ve o, anlamaya cesaret edemediğim daha çok şey söyledi, Wanda’nın varlığı üzerinde süzgün bir hamiyet vardı ve o yarı kapalı, loş gözlerinde, saçlarının beyaz pudra altında hafifçe parlayan kızıl akışında, o, her harekette etrafında çıtırdayan beyaz ve kızıl atlasta, lâkayt bir şekilde sarındığı Kazabaykasının köpüren kakımında öylesine şehvanî yumuşaklık vardı ki.

'The Tiger is back to the forrest.Find a place to hide!!!'

“ego primum tollo, nominor quoniam leo"

 
Gönderildi : 24 Ocak 2008 18:44
(@comandante)
Gönderiler: 205
BDSM Ruhlu
Konu başlatıcı
 

»Senden rica ediyorum«, diye kekeledim, »ama, kızacaksın.«
»Benimle istediğini yap«, diye fısıldadı.
»Hadi, beni tekmele, lütfen, yoksa çıldıracağım.«
»Sana yasaklamamışmıydım«, dedi Wanda sertçe, »ama, sen değişmezsin.«
»Ah! öylesine aşığım ki.« Diz çökmüştüm ve yanan yüzümü kucağına bastırıyordum.
»Gerçekten de inanıyorum ki«, dedi Wanda, düşünceli, »senin bu çılgınlığın sadece şeytanî ve doyumsuz bir şehvaniyet. B i z i m g a y r i t a b i î l i ğ i m i z b ö y l e s i h a s t a l ı k l a r ı y a r a t ı y o r. Daha az erdemli olsaydın, tamamen aklıselim olurdun.«
»Hadi, o kadar akıllıymış gibi davranma«, diye mırıldandım. Ellerim saçlarında ve göğüslerinin üzerinde inip kalkan, aynı ayışığında parıldayan, insanın aklını alan bir dalga gibi parlayan kürkte geziniyordu.
Ve öpüyordum onu ― hayır, o beni öpüyordu, öylesine vahşice, öylesine acımasızca, sanki öpücükleri ile beni öldürmek istiyormuş gibi. Heyezandaymışım gibiydim, aklıselametimi çoktan kayıp etmiştim, ve nihayette nefes alamıyordum. Kendimi ondan çekmeyi denedim.
»Ne oldu?« diye sordu Wanda.
»Korkunç ıstıraplar çekiyorum.«
»Istırap mı?« ― alaylı bir kahkaha attı.
»Gül sen!«, diye inledim, »anlamıyormusun, nasıl ―«
Birden ciddîleşti, elleriyle kafamı doğrulttu ve beni sert bir hareketle göğsüne doğru çekti.
»Wanda!« diye kekeledim.
»Doğru, ıstırap çekmek hoşuna gidiyor ya«, dedi ve yeniden gülmeye başladı, »ama bekle, ben seni aklıselim yapacağım.«
»Hayır«, dedim, »ilelebet ya da sadece mutlu bir an için benim olmak istediğini sormayacağım sana, mutluluğumu tadmak istiyorum; sen şimdi benimsin ve seni kaybetmek, sana hiç bir zaman sahip olamamaktan daha iyidir.«
»İşte böyle akıllı ol«, dedi ve beni tekrar o ölümcül dudakları ile öptü, ve kakımı ile tenteneli gömleğini yırttım ve çıplak göğsü göğsüme değerek dalgalandı.
Ardından kendimi kaybettim ―
Ancak elimden kan damladığını gördüğümde kendime geldim ve hissiz bir şekilde sordum: »Beni tırmaladın mı?«
»Hayır, ama zannedersem ısırdım.«
...
Yaşamın her ilişkisinin, yeni bir kişi araya girdiğinde nasıl başka bir yüz kazanıyor olması gerçekten de çok garip.
Hârika günler geçirdik birlikte, dağları, gölleri ziyaret ettik, birlikte okuduk ve Wanda’nın resmini bitirdim. Ve, nasıl severdik birbirimizi, nasıl gülümseyici idi alımlı yüzü.
Bir kadın arkadaşı, boşanmış bir kadın, biraz daha yaşlı, biraz daha deneyimli ve Wanda’dan daha az vicdanlı, geldi ve her konuda etkisini gösterdi.
Wanda kaşlarını çatıyor ve bana karşı belirli bir sabırsızlık gösteriyordu.
...
Yaklaşık ondört günden beri bu tahammül edilemeyecek zorunluluk. Arkadaşı onunla oturuyor, hiç yalnız kalamıyoruz. Her iki kadını da beyefendiler çevirmiş. Bu ciddîyetimle, bu efkârımla ahmakça bir rol oynuyorum. Wanda bana bir yabancı gibi davranıyor.

'The Tiger is back to the forrest.Find a place to hide!!!'

“ego primum tollo, nominor quoniam leo"

 
Gönderildi : 24 Ocak 2008 18:50
(@comandante)
Gönderiler: 205
BDSM Ruhlu
Konu başlatıcı
 

Bugün, gezintilerimizden birinde, benimle geride kaldı, bunu bilerek yaptı ve ben sevindim. Ama bana söyledikleri...
»Arkadaşım sizi nasıl sevebildiğimi anlamıyor, sizi güzel de bulmuyor, çekici de, sabahtan akşama bana başkentteki parlak havaIM® yaşamı anlatıyor, orada neler yapabileceğimi, hangi büyük partileri bulabileceğimi, bağlamak zorunda kalacağım asil ve güzel tapıcıları. Ama, ne yapayım, sizi seviyorum.«
O anda nefesim kesiliverdi, ardından: »Wanda, mutluluğunuzun önünde durmayı kesinlikle istemem. Bundan sonra bana riayet etmeyiniz.« dedim. Bunu söylerken şapkamı çıkardım ve onun önden gitmesine olanak verdim. Bana şaşkınca baktı, ama herhangi bir karşılık vermedi.
Geriye dönerken tesadüfen yakınına geldiğimde, gizlice elimi sıktı ve bana öylesine sıcak, mutlu edici baktı ki, bu günlerin bütün ıstırapları hemen unutuldu, bütün yaraları anında sarıldı.
Onu ne kadar sevdiğimi şimdi tekrar biliyorum.
􀂙 􀂙 􀂙
»Arkadaşım seni şikIM¢yet etti.« dedi Wanda bugün.
»Onu ne kadar hor gördüğümü hissetmiş olmalı.«
»Onu neden hor görüyorsun küçük budala?« dedi Wanda ve elleriyle kulaklarımdan tuttu.
»Ne kadar ikiyüzlü«, dedim, »sadece meziyetli olan ya da açıkça zevk için yaşayan bir kadına saygı gösteririm.«
»Yani benim gibi«, diye şakayla karşılık verdi Wanda, »ama gördüğün gibi çocuğum, bir kadın çok nadiren böyle olabilir. Erkek gibi ne böylesine neşeli şehvanIM®, ne de ruhen özgür olabilir, kadının sevgisi her zaman şehvanIM®yetle, ruhIM® yatkınlığın bir karışımıdır. Kadının kalbi, kendisi sürekli değişkenken, erkeği ebediyen bağlamak ister; işte bu yüzden iradesinden bağımsız ruhuna bir çelişki, yalan ve dolandırıcılık gelir ve karakterini bozar.«
»Şüphesiz öyledir«, dedim, »kadının aşka yüklemek istediği transdantal karakter, kadını sadakatsızlığa iter.«
»Ama dünya da onu istiyor«, diye lafımı böldü Wanda, »bu kadına bak, Lemberg’te kocasını ve sevgilisini ve burada da kendisine tapan birisini buldu, ve hepsini de aldatıyor, ama ona rağmen herkes tarafından beğeniliyor ve saygınlık kazanıyor.«
»Bana ne!«, diye haykırdım, »yalnız seni oyununun dışında bıraksın, ama baksana, sana bir mal gibi davranıyor.«
»Neden olmasın?« diye konuşmamı böldü güzel kadın heyecanlı bir şekilde. »Her kadın çekiciliğini kullanma içgüdüsüne, yatkınlığına sahiptir, ve aşksız, zevk almadan kendini teslim etmenin iyi yanları var, insan hayli soğukkanlı kalıyor ve kendi yararına davranabiliyor.«
»Wanda, bunları sen mi söylüyorsun?«
»Neden olmasın«, dedi, »sana şimdi söyleyeceklerimi iyi aklında tut: s ev d i ğ i n b i r k a d ı n ı n y a n ı n d a k e n d i n i h i ç g ü v e n d e h i s s e t m e, çünkü kadının doğası düşündüğünden çok daha fazla tehlikeleri içerir. Kadınlar ne onlara tapanların ve savunucularının onları yaptıkları kadar iyidirler, ne de düşmanlarının yaptığı kadar kötü. K a d ı n ı n k a r a k t e r i, k a r a k t e r s i z l i k t i r. En iyi kadın anında çamura batabilir ve en kötü kadın beklenmeyen bir anda büyük ve iyi şeyler yapabilir ve hor görenlerini utandırabilir. Hiç bir kadın, en ilahIM®, en pis, en temiz düşünceleri düşünmeye, duyguları hissetmeye, hareketlerde bulunmaya muktedir olduğundan, ne kötü ne de iyidir. Kadın, tüm ilerlemeye rağmen, doğaya nasıl geldiyse öyledir, o anki hislerine göre hem sadık, hem sadakatsız, hem IM¢licenap hem de gaddar davranacak kadar vahşi bir karaktere sahiptir. Her zaman ciddIM®, derin öğrenim IM¢hlakIM® karakteri yaratmıştır; bu nedenle erkek, ne kadar

'The Tiger is back to the forrest.Find a place to hide!!!'

“ego primum tollo, nominor quoniam leo"

 
Gönderildi : 24 Ocak 2008 19:00
Sayfa 2 / 3
Paylaş:
BDSM Türkiye

Merhaba

Hoşgeldin

Forumun Yeni Düzenine

Tüm Forumu

AÇMAK İÇİN GİRİŞ YAP

VEYA

ÜCRETSİZ KAYIT OL