Shop
Sevdiğim Kitaplarda...
 
Bildirimler
Tümünü temizle

Sevdiğim Kitaplarda Kendimi Bulduğum Detaylar

25 Gönderiler
12 Üyeler
0 Reactions
813 Görüntüleme
(@mephistophelique)
Gönderiler: 1475
BDSM Onursal
Konu başlatıcı
 

[align=justify]4. Ruh ve Beden Hazları

Denebilir ki bence, bu dünya zindanında, ne sadece ruh, ne de sadece beden sayılabilecek hiçbir şey yoktur insanda: ve (kimi din adamlarının ruhlarını kurtarmak için yaptıkları gibi), insan bedenine işkence etmek günahtır. İnsanın zevk duymasını en azından, acı çekmesi kadar hoş görmemiz gerekmez mi aklımızı kullanırsak? Azizler nefislerini körletirken acıların en büyüğünü duyuyorlardır; bileşik olmaları dolayısıyla beden de katılıyordu elbette bu acıya, hiç de kendi davası olmadan. Öyle ki bedenin acı çeken ruha sadece katılması, yardım etmesiyle yetinmemişler; ona ayrıca korkunç eziyetler etmişler ki; ruhla beden yarışırcasına insanı, çetinliği ölçüsünde kurtarıcı bir azaba soksun.

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, ruhu beden hazlarından soğutmak, bir köleyi sevmediği bir işe zorlar gibi onu hiçbir şeyden tat almamaya alıştırmak haksızlık değil midir? Ruha düşen daha çok zevkleri koruyup geliştirmek, onlara katılıp karışmaktır; yönetim görevi ondandır çünkü. Ruhun yapacağı bir şey de, bence, kendine özgü zevkleri bedene tadabileceği kadar tattırıp benimsetmek, bu zevklerin ona tatlı gelmesini, yararlı olmasını sağlamaktır. Çünkü, dedikleri gibi, bedenin kendi iştahlarına ruha zarar verecek ölçüde düşmemesi gerektiği doğrudur, ama ruhun da kendi heveslerine bedene zarar verecek ölçüde düşmemesi neden doğru olmasın?

Benim pek öyle soluğumu kesecek tutkularım yoktur. Benim kadar boş vakti olmayan başkalarına cimriliğin, yükselme hırsının, kavgaların, davaların verdiğini aşk daha rahatlıkla verebildi bana: Kendime daha iyi bakar, daha dikkatli, daha tok gözlü, daha ılımlı oldum; ihtiyarlığın surat asmalarından o biçimsiz, o zavallı surat asmalarından korurdu beni aşk; daha fazla sevip sayılmanın sağlam ve akıllıca yollarını aratırdı bana; ruhumu umutsuzluktan, bezginlikten kurtarıp kendi kendisiyle barıştırırdı; benim yaşımdakilere işsizliğin ve kötüleşen sağlık durumunun yüklediği bir sürü sıkıntılı düşüncelerden, kasvetli kaygılardan uzaklaştırırdı beni; doğanın ilgilenmez olduğu kanımı ısıtır, coştururdu; çöküşüne doğru alabildiğine giden bu zavallı insanın çenesini dik tutturur, sinirlerini biraz gerer, canına dirlik, tazelik getirirdi. Ama bu mutluluğa yeniden ermenin hiç de kolay olmadığını iyi bilirim; gücümüz azalıp görgümüz arttıkça zevkimiz daha nazlı, daha titiz oluyor; az şey getirebildiğimiz zaman çok şey bekliyoruz; seçilmeyi en az hak ettiğimiz bir yaşta daha çok seçme hakkı istiyoruz; kendimizi bildiğimiz için de daha az atılgan, daha kuşkulu oluyoruz; kendimizin ve başkalarının durumlarını bildiğimizden, sevileceğimizden emin olamayız. Kendimden utanırım kanı kaynayan taptaze gençler arasında:

“Cujus in indomito constantior inguine nervus
Quam noca collibus arbor inhaeret. (Horatius)

Onlar ki kalkar dim dik genç uzuvları
Tepeye yeni dikilmiş bir fidan gibi. “

Ne işimiz var o sevinç yelleri ortasında bu düşkün halimizle?

“possint ut juvenes visere fervidi
Multo non sine risu
Dilapsam in cineres facem (Horatius)

Görsün diye mi ateşli gençlik
Kahkahalarla gülerek
Bizim küllenen meşalemizi. “

Güç de, akıl da onlardan yana, bırakalım meydanı gençlere; yarışamayız onlarla.

O yeşeren güzellik bu hantal ellere gelmez, kaba yollarla kazanılamaz. Çünkü, ne demiş bir eski filozof, ardına düştüğü bir körpeden yüz görmeyişiyle alay eden birisine: Dostum peynirin bu kadar tazesini olta ısırmıyor!

Aşk, karşılıklı duyumlar, uyumlar isteyen bir ilişkidir. Başka zevkleri insan ayrı cinsten türlü karşılıklar ödeyerek elde edebilir; ama bundan aldığını aynı parayla ödemek zorundadır.

(Kitap III, bölüm V)

Fazla mütevazilik "hiçliktir."

 
Gönderildi : 9 Nisan 2008 14:54
(@mephistophelique)
Gönderiler: 1475
BDSM Onursal
Konu başlatıcı
 

5.Özgürlük Üstüne

[align=justify]Özgürlüğe öyle düşünüm ki, koca Hindistan’ın bir köşesini bana yasak etseler dünyanın tadı kaçar neredeyse. Hiçbir yerde saklı, eli kolu bağlı yaşamak da istemem, orada pineklemektense alır başımı havası, toprağı bana çık bir yere giderim. Hey Allah’ım! Çekilir şey midir ülkenin bir bucağına çivilenip kalmak? Niceleri, yasalarımıza aykırılık ettiler diye kentlere, alanlara herkesin gidip geldiği yollara uğrayamadan yaşayabiliyorlar. Benim hizmet ettiğim yasalar küçük parmağımı bile köle etmeye kalkarsalar, nereye olsa gider başka yasalar ararım.

(Kitap III, bölüm XIII)

Cimrilik bütün insan deliliklerinin en gülüncüdür.

(Kitap I, bölüm XIV)

Fazla mütevazilik "hiçliktir."

 
Gönderildi : 13 Nisan 2008 00:19
(@mr-koah)
Gönderiler: 2
Pasif Üye
 

Hanımefendinin nickinden ve yazar seçimlerinden Fransızcaya olan bir beğeni görüyorum. Yanılmıyorum sanırım?

 
Gönderildi : 14 Nisan 2008 21:56
(@mephistophelique)
Gönderiler: 1475
BDSM Onursal
Konu başlatıcı
 

[align=justify]Evet, hayat senin için aşk, şiir, dans ve bitmeyen çocukluk olmalıydı. Bir gün kulağıma: Aklın varsa çocukluğunu cebine koy ve kaç! Demiştin kırık bir kahkahayla. Birçok konuda donanımlı, yetkin biri olmana rağmen uzun süre hiçbir yerde kalamadın. Güç, para ilişkileri, kulis, entrika, ikiyüzlülük, yalan ve ofis şiddeti… İşyeri senden o işsiz ruhunu istediği anda çantanı alıp çıkar, parklara giderdin, uzak kıyılara…Ast üst ilişkilerinin o gizemli hükümleri, o sahte otorite sana ne kadar uzaktı. Sen insanları konumlarına göre değil ruhsal zenginliklerine göre; kahramanlıklarına ve sakladıkları sırlarına göre değerlendirirdin.

Aşk gibi, sevişmekte senin için derin, yoğun, mistik ve kutsal bir duyuş biçimiydi, tanrısaldı adeta. Sevişmek senin için sevdiğinin ruhuna inmenin doyumsuz bir yoluydu. Gözyaşlarıyla sevişirdin; unutulmuş bir acıya dokunurcasına. Vücudunun o göz kamaştıran beyazlığı, hem derin bir acı verirdi, hem sonsuz bir bağışlama gücü olan merhamet duygusu uyandırırdı bende. Çok; ama çok güzeldin. Güzelliğin ruhunun yüzüne vuran ışığından kaynaklanıyordu. Çünkü güzellik deyince insanların aklına artık, kapak kızları, duygusuzluk, sahte, sevgisiz cinsellik, ruhsuz ilgiler geliyor ne yazık ki…

Biraz Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonnası’ydın; biraz Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur’unda anlattığı Nuran, ama en çok da Nilgün Marmara’ydın. Yine Tanpınar’ın Yaz Yağmuru hikâyesindeki o büyülü, o uçarı kadında da senden çok izler vardı. Masum bir sevinç için ikbal yakan kadınlardandın sen…

Bir cinayetin, bir karabasanın yaşandığı bu hayatta artık yoksun. İyi ki de yoksun diyorum; çünkü çok acı çekerdin. Beynindeki esrar da yetmezdi seni avutmaya.

Ölümüne kadar, sana olan aşkımı bir sır gibi saklayıp, bu aşka o derin merhametinle bağlandığın için sana minnettarım. Çok yalnızım ve seni çok özlüyorum…

Sen benim için kırk yılda bir gibisin; öyle eksik, öyle hazin, öyle paramparça…

Cezmi Ersöz / Kırk Yılda Bir Gibisin -1997

Fazla mütevazilik "hiçliktir."

 
Gönderildi : 7 Mayıs 2008 02:52
(@agathon)
Gönderiler: 262
BDSM Ruhlu
 

Şeytan'ın Fısıldadıkları:

*"Erkekler deli gibi aşık olur, zamanla akıllanırlar. Kadınlar ise akıllı gibi aşık olur, zamanla delirirler. "
TUTTUM BUNU! 😀

nemo est liber qui corpori servit
bedenine hizmet eden kişi özgür olamaz...

 
Gönderildi : 7 Mayıs 2008 23:15
nihilist
(@nihilist)
Gönderiler: 113
BDSM Seven
 

Can Dündar - "Sevgi Önceliktir."
Üniversite yıllarımız... Biz iki erkek arkadaşız. Onlar da iki kız. Öyle tanıştık SBF'nin kantininde... Birlikte çıkıyoruz... O yıllarda çıkma ne demek... Sinemaya falan birlikte gidiyoruz öğlenden sonraları. Akşam üzerleri de o zamanlarda çok ünlü Filiz Pastanesi'nde buluşup çay falan içiyoruz. Çok sevdiğim bir şiir vardı, aklımda kaldığı kadarıyla, şöyleydi sanki, o yıllardaki aşklarımızı anlatan... Bir şey var aramızda senin gözlerinde belli, benim yanan yüzümden. Susuyoruz, arada bir, gülüşerek başlıyoruz söze. Ne kadar gizlesek nafile, bir şey var aramızda, senin gözlerinde ışıldıyor, benim dilimin ucunda... Söyleyemiyoruz "Seni Seviyorum" diye... Ama öyle şeyler yapıyoruz ki, her şey ayan beyan... Ne mi yapıyoruz mesela... Biz üçümüz, Mülkiyeliyiz. "Aramızda bir şeyler olan" Orta Doğulu... Bir gün öğleye doğru, üç mülkiyeli, Kızılay'da rastlaştık... Sinemaya gitmek üzere sözleşiyoruz. Uzaktan bizim Orta Doğulu çıktı meydana. "Hayrola" dedi. "Öğleden sonra sinemaya gidiyoruz, haydi sen de gel" dedim. "Çok mu istiyorsun" dedi. "Evet" dedim. "Biletleri alın beni bekleyin. Senin için gelirim" dedi, koştu gitti. Sinema ikide... İkiye çeyrek kala buluştuk. Üç Mülkiyeli. Orta Doğulu görünürde yok... Bizim kız "Hadi girelim" dedi. "O laf olsun diye 'Gelirim' dedi. Gelemez. Öğleden sonra final sınavı var. Nasıl gelir ki!..." Biletlerin ikisini onlara uzattım... "Gelecek." dedim. "Siz girin, ben beklerim". Saat iki buçuğu geçiyordu, sinemanın önünde bir taksi durdu. İçinden nefes nefese Orta Doğulu indi... "Kusura bakma geç kaldım." dedi... "Öğleden sonra final sınavım vardı. Bu sınava raporsuz girmezsek dönem hakkım yanar. Bu yüzden girdim. Kağıdın altını hemen bomboş imzalayıp verdim. Fırladım, taksiye koşarken ayağım burkuldu, topuğum kırıldı. Yurda gidip ayakkabımı değiştirmek zorunda kaldım. Bu yüzden geciktim." Sonra kulağıma eğildi. "Ama ne kadar geç kalırsam kalayım, kapıda beni bekleyeceğini biliyordum." dedi. "Ben de geleceğini biliyordum." dedim, elini elimin içinde sıkarken...

Sevginin en yüce yanıdır, inanmak... Ama ben başka şey anlatmak istiyorum, bugün... İnsanları ne kadar seviyoruz. Onlara ne kadar değer veriyoruz. Bunun bir tek şaşmaz ölçeği var. Günlük hayatımızdaki önceliklerdeki yeri? "Hadi sen de gel" dediğimde "Sınavım var, gelemem" diyebilirdi Orta Doğulu... Kimse de bir şey diyemezdi. Öyle demedi..." Senin için her şeyi yaparım" dedi... Benimle herhangi bir gün, herhangi bir saatte gidebileceği o sinemaya, sırf ben o gün istiyorum diye, o gün gidebilmek için, sınavdan "Sıfır" almaya razı oldu. Şimdi bir de herkesin günlük yaşantısında her zaman rastlanan başka örneklere bakın... Sevgilim, sana tapıyorum. Bugün buluşmayı çok isterdim ama, berberden randevu almıştım.", "Alo, darling. Bu gece seninle buluşacaktık ya. Bir kız arkadaşım boy frendi ile bozuşmuş. Onu teselli etmem gerek. Beni affet!", "Hayatım sen bir tanesin. Ama yarın buluşamayız. Galatasaray'ın maçı var." Listeyi sabaha kadar uzatabilirsiniz. Şimdi bir düşünün. Hem size ileri sürülen özürlere. Hem sizin ileri sürdüklerinize. Kimi, neleri tercih ediyorsunuz, kimlere... Ve siz nelere tercih ediliyorsunuz? Eğer, sizin için berberden, maçtan, sizi davet eden ya da size gelen herhangi bir arkadaştan sonra geliyorsa, sakın ola, onu sevdiğinizi falan düşünmeye kalkmayın. İnsanlar bazen kendilerini de kandırır, sevdiklerine. Ya da şüpheye düşerler, "Ona karşı duygularım, cok karışık... Seviyor muyum acaba?" diye... Sevginin ve değerin en yanılmaz ölçeği, tercihtir, önceliktir. Hadi sinemaya gidelim" dediğinizde, arkadaşını "Tabii, harika" demeden önce "Ne film oynuyor?" diyorsa, hele hele ardından "Ben o filmi sevmem." deyip, buluşma teklifinizi reddediyorsa mesela, bilin ki asıl sevdiği sinemadır. Siz değilsiniz. Siz ancak onun ilgisini çekecek bir film ve boş bir zamanını bulabilirseniz, onunla buluşabilirsiniz. Bunun da adı sevgi olamaz tabii... Sevgide önemli olan bir arada olmaktır. Sinema bahanedir sadece. Düşünün bakalım, sevdiğinizi sandığınız insanın, hayatınızdaki öncelik sırası neydi? En tepede mi? O zaman gerçekten seviyorsunuz demektir. Ya da şöyle... Hayatındaki en büyük önceliği daima size veriyorsa, hiç şüpheniz olmasın, en cok sizi seviyor. Onun için en değerli varlık sizsiniz. Hem kendi karmaşık duygularınızı çözmenin, hem de onun duygularını kesinlikle belirlemenin en şaşmaz yoludur, öncelik testi... Çünkü en çok sevilen, en önce gelir. "Benim her şeyimsin" kolay laftır, herkes söyleyebilir. Eğer sizi bir şeye tercih ediyorsa ancak o zaman her şeyiniz demektir gerçekten. Birisiyle ilgili duygularınızdan ya da onun duygularından şüpheniz varsa, derhal bu "Öncelik" testini yapın, her günkü yaşantınızdan örnekleri hatırlayarak. Şaşmaz gerçek hemen ortaya çıkacaktır.

Sevgi bir bakıma önceliktir çünkü!

BDSM DİLİ TÜRKÇE OLSUN
HERKES KURTULSUN...

 
Gönderildi : 24 Temmuz 2008 01:14
nihilist
(@nihilist)
Gönderiler: 113
BDSM Seven
 

--------------------------------------------------------------------------------
Bir Kadını Ağlatmak

Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye
ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya... En az erkekler
kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın
yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir. Ama o yüreğin
değerini bilememiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan teker teker
batırır iğnelerini yüreğe!

İşte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının.
Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır.
Gözleri buğulanır kadının sonra. Ağlamayacağım, der içinden. Ama engel
olamaz işte.

Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır.. Bu acıya
ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözünden;
önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli... Ve kadın ağlar; hem de çok!

Sanmayın ki gidene ağlar kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu
ağlatan, orada bıraktığı yaradır. O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa
bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz,
ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla, daha çok kadın yapar
kadınları. Her damla bir derstir çünkü. Bazen kadınlar ağladığında çoğu
insan, ağlama niye ağlıyorsun ki, değmez onun için derler.

Bilmediklerindendir böyle demeleri. Çünkü yürekleri acıyan kadınlar
ağlamazlarsa, ölürler. İçlerindeki zehirdir onları öldüren!

Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irini temizlerler
yaralarındaki! Çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür
yaraları.
Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar. Zaman geçer
sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler, yoksa
ruhlar sapkın yollara çarpar kendini. Sapan ruhların doğru yolu bulması da
yeni acılar demektir. Bunu bilir kadınlar, o yüzden eninde sonunda
öğrenirler kendilerine sarılmayı...

Çok ağlayan kadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında. Her
damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça inandıkları
aşk gerçeği onların gözünde küçülür.. Küçüldükçe değerini yitirir ve işte
o zaman kendilerine sarılıp, yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden.
Güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan...

İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var
diye; hepsi kariyer derdinde olan. Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar.

Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki, o kadar çok
ağladılar ki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar,
o yüzden kendilerine sarılıyorlar. Çünkü biliyorlar ki sarıldıkları
adamlar onları hak etmedi; hem de hiçbir zaman! Hep bir çıkarları oldu
sarıldıkları adamların. E o zaman niye sarılsınlar ki!

Niye sarılalım ki!
Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur.
Bilin ki, gerçekleri kabul etmeye başlamıştır. Bilin ki, artık aşkın
olmadığına inanmıştır. Bilin ki, sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır.

O da kim, ne diye sormayın artık. Çok ağlayan kadınlar, eninde sonunda
kendilerine sarılırlar çünkü!

Yılmaz Erdoğan

BDSM DİLİ TÜRKÇE OLSUN
HERKES KURTULSUN...

 
Gönderildi : 24 Temmuz 2008 01:27
(@hd-slave)
Gönderiler: 7
Aktif Üye
 

Sana Gül Bahçesi Vadetmedim- Joanne Greenberg

Evet, hepimiz biraz 'deli'yiz, biraz da 'akıllı'yız . Bunların derecesi de, esasen içinde bulunduğumuz ortama ne kadar intibak edebildiğimizle ölçülüyor –daha doğrusu ölçülürmüş gibi yapılıp bir kanaat oluşturulmaya çalışılıyor. Kanaat oluşturmaya çalışanlar da 'biraz deli, biraz da akıllı' dediğimiz taifeden.. çünkü sonuçta onlar da insan..

 
Gönderildi : 16 Haziran 2013 01:06
(@hd-slave)
Gönderiler: 7
Aktif Üye
 

Sana gül bahçesi vadetmedim- Joanne Greenberg
Ben zehirliyim ve bundan nefret ediyorum. Utanç ve onursuzluk içinde yıkılıp gideceğim ve bundan nefret ediyorum. Yaşamımdan ve ölümümden nefret ediyorum. Dünya benim doğrularıma yalnızca yalanlarla karşılık veriyor.

 
Gönderildi : 16 Haziran 2013 01:09
MasterDaPain
(@masterdapain)
Gönderiler: 4045
BDSM Ustası Yönetici Admin
 

Bu tür başlıkların tekrar canlanması ne güzel. Katkıların için teşekkürler HD.


Parox Dark - Gabriel Azrael

 
Gönderildi : 25 Haziran 2013 15:06
Sayfa 2 / 2
Paylaş:
BDSM Türkiye

Merhaba

Hoşgeldin

Forumun Yeni Düzenine

Tüm Forumu

AÇMAK İÇİN GİRİŞ YAP

VEYA

ÜCRETSİZ KAYIT OL