Tarihten Notlar - SMaster
Tarih, sosyoloji özel ilgi alanlarımdır. BDSM öğelerine tarihin ilk dönemlerinde, hatta tarih öncesinde bile rastlıyorsunuz. İlginç bulduğum bir kaç konuyu sizinle de paylaşmak istiyorum. Şimdi fikrinizi alayım:
İlk hangisiyle başlaayayım? köleliğin başlangıcından mı, yoksa kadın/erkek üstünlük savaşından mı?
Tarih, sosyoloji özel ilgi alanlarımdır. BDSM öğelerine tarihin ilk dönemlerinde, hatta tarih öncesinde bile rastlıyorsunuz. İlginç bulduğum bir kaç konuyu sizinle de paylaşmak istiyorum. Şimdi fikrinizi alayım:
İlk hangisiyle başlaayayım? köleliğin başlangıcından mı, yoksa kadın/erkek üstünlük savaşından mı?
ilginç bir konu..
üyelerin önerilerilerinden ziyade, içinden gelen ile başlamak daha yaratıcı olacaktır..
Tarih, sosyoloji özel ilgi alanlarımdır. BDSM öğelerine tarihin ilk dönemlerinde, hatta tarih öncesinde bile rastlıyorsunuz. İlginç bulduğum bir kaç konuyu sizinle de paylaşmak istiyorum. Şimdi fikrinizi alayım:
İlk hangisiyle başlaayayım? köleliğin başlangıcından mı, yoksa kadın/erkek üstünlük savaşından mı?
İkiside çok güzel konular. Hangi sıra ile yazdıysan onla başla bence. Köleliğin başlangıcı.
kısa kesip atmayayım, uzun uzun yazayım diyorum, o yüzden sabrınızı zorlamayı düşünüyorum, bilesiniz
kölelik kurumunun tarihi olunca konu, çoook çok eskilere gitmemiz gerekecek; öyle ki size kaba bi hesapla 200 kuşak önceki atalarınızdan bahsedicem. bdsm o zamanlar yok, baştan söyleyeyim.
atalarımız göçebelikten yerleşik hayata geçti. yaşamlarında hep savaş olmuştu, irili ufaklı. savaşın, saldırının ya da savunmanın nedeni ne olursa olsun, kazanıldığında birşeyler elde edilir. göçebe topluluğu da, bir savaşta kazanan taraf olduğunda, kaybeden tarafın malına mülküne el koymuştu. ya düşmanına? ona da el koymuş muydu? bunu yapmadı, yapmayı aklından geçirmedi. bunun iki temel nedeni var: birincisi, o zamanın insanı "insan" yönetme bilincine sahip değildi, kendi aralarında bile eşitlikçiydiler. ikincisi, insan sığır, davar değil ki etinden, sütünden, yününden faydalansın. şimdi bile "insan eti ağırdır" diyoruz. göçebe için yanında başka bir insan dolaştırmak, başka bir boğaz beslemek angaryadan farksızdı. kısaca, kıt kanaat geçinip giden göçebe insan bunu yapmadı, bunun yerine düşmanını öldürdü!
yerleşik düzene geçtiğinde ise hesaplar değişti. artık karnı tıka basa doyuyordu, tahılını ekip biçtiği toprağı vardı. işin kötü tarafı, toprak çok emek istiyordu. sürekli çoğalmalıydı nüfus. bu işler öyle kolay olmuyordu o zamanlar; kızamık, kuduz, kabakulak aşılarının bulunmasına daha çok zaman vardı, çiftçinin çoluğu çocuğu patır patır ölüyordu, şanslı olanı ayakta kalıp büyüyordu. bu şanslı azınlık da iş gücü için yeterli değildi.
bu noktada savaştan "elde edilen" düşman işe yaramaya başladı; düşman diğer taraftan bir iş gücüydü. sonunda insan, öteki insanı kullanmayı akıl etti!
sonrası mı? bildiğiniz bdsm işte... şaka şaka uzadıkça uzadı, burada keseyim, sorarsanız detayları anlatırım artık
bu gece de bi konu yazayım diyordum ama telefonumun şarjı yetmeyecek anlaşılan. o yüzden kısa, ilginç bi bilgi ekleyeyim:
antik roma da kadının memesini göstermesi çok ayıpmış, çok çok ayıpmış, öyle ki sevişme esnasında bile kadının memeleri kapalı olurmuş. nasıl bi mantıksa artık...
"özel hayatın tarihi" serisini öneririm, farklı zamanlardaki farklı ahlak kurallarını öğrendikçe hayret edeceksiniz
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 0 Çevrimiçi
- 9,004 Üyeler