Ve ... MUSTAFA.......

Aklım erdıgınden berı hep merak etmısımdır.Yabancılar gerek tarıhlerı konusunda gerekse Dini Liderleri konusunda bir cok akılda kalacak fılmler yapmayı basarmıslar.Ama bizler degıl fılm yapmak daha tam olarak gerceklerı bırbırımızle bıle konusmaktan kacınıyoruz...
İşte az once uye oldugum bır gruptan gelen bence cok degerlı bır msjı sızınle paylaşmak ıstıyorum...
Sarı Zeybek..tartısılmaz bır belgesel ve ardından Kurtulus fılmı ..Sarı Zeybek ve her engınar gördüğümde benı uzaklara götüren o an...engınarı yıyemıyorum..yediğimde bogulacak gıbı oluyorum gozlerım dolu dolu oluyor..artık yemeyelı cok oldu engınarı...
Bu ıkı yapıtta ATA mızın hayatının beyaz perdeye yansımasında cok onemlı baş yapıtlar..Bu yapıtlara yenısı eklenecek pek yakında 29 EKIM'de
www.mustafa.com.tr ..dan gırıs yazısı...
Mustafa …hakkında birkaç şey10 Kasım 2008, Atatürk’ün ölümünün 70. yıldönümü…
Türkiye 70 yılda Ata’sı için dört başı mamur bir film yapamadı.
Onu Türkiye’ye, dünyaya, yeni yetişenlere tam anlatamadı.Yapılan belgeseller, Türkiye ölçeğiyle sınırlı, belli bir dönemle kısıtlı ve resmi bir dilde tutsak kaldı.Selanik’ten Dolmabahçe’ye kadar hayatını başından sonuna mercek altına alan, onu şablonlardan uzak olarak askeri, siyasi, insani boyutlarıyla anlatan bir filmin eksikliği hep hissedildi.
“Mustafa”, işte bu ihtiyaca cevaben hazırlandı. 15 yıldır Atatürk belgeselleri yapan, “Sarı Zeybek”le seyirciyi Ata’nın insani yüzüyle tanıştıran Can Dündar ve ekibi şimdi onun bütün hayatını sinema diliyle anlatıyor.“Mustafa”, seyirciyi, özellikle de yeni nesli Atatürk’ü yeniden keşfe davet ediyor.
Film için Cumhurbaşkanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı arşivleri başta olmak üzere, yerli ve yabancı pek çok arşiv özel izinle açıldı. Atatürk’ün daha önce görülmemiş fotoğraflarına, hatıralarını yazdığı not defterlerine, yakınlarına yolladığı çok özel mektuplarına, günlüğüne, elyazmalarına ulaşıldı.Çekim ekibi Atatürk’ün ayak bastığı Selanik’ten Manastır’a, Şam’dan Berlin’e, Sofya’dan Karlsbad’a kadar her coğrafyaya giderek, doğduğu odadan, öldüğü odaya dek her mekana girerek onun hayatını yerinde görüntüledi.Geniş ve deneyimli bir kadro, Atatürk’e dair yazılmış kitapları, yerli yabancı basını, diplomatik yazışmaları tarayıp onlardan sahici, objektif, sıcak bir hayat hikayesi anlatmaya çalıştı.Ondan kalan eşyalar, onu anlatan anılar, çalıştığı karargahlar, yaşadığı evler, geride bıraktığı belgeler, sevdiği müzikler, söylediği sözler titizlikle derlendi.
Yeni kuşağın okulda öğrendiği klasik bilgilerden ve eski, siyah beyaz görüntülerden sıkılmış olacakları varsayımıyla filmde samimi bir dil ve modern animasyon teknikleri kullanıldı.
Filmin müziklerini, Atatürk gibi Balkanlardan yetişmiş uluslararası bir müzisyen olan Goran Bregoviç besteledi.NTV-Ko’medya ortaklığıyla “Mustafa”, 70. ölüm yıldönümünde Atatürk’ü seyirciye yeniden tanıştırabilecek bir film oldu.
...
29 EKIM ilk gösterim tarihi....
Hımm kucuk bır grup olusturup beraber mı gıtsek
Şimdiden iyi seyirler ve iyi düşünmeler.....
Teşekkürler keyif dolu ve anlamlı paylaşım bu tür kaynaklara ihtiyaç herdaim sürmekte Elinize sağlık aktarım için.....
S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!



Mustafa ıle ılgılı bır yazı hala benım gıbı gıdemeyenler ıcın
.....
Ağlaya, ağlaya Mustafa
Çarşamba günleri kendime ayırdığım öğleden sonraları ile ilgili olarak, bu sütunlarda sık sık yazı yazmışımdır. Geçtiğimiz çarşamba rakı-balık yoktu. At yarışı, iddaa, Şans Topu falan da.
29 Ekim Çarşamba günü, doya doya Cumhuriyet Bayramı’nı yaşamak istedim. Öğlen saatlerinde eşimle birlikte Rafet Karacan Bulvarı’na, bayram törenlerine gittik. Küçük oğlumuz da bu yıl ilk kez Bayram törenine çıkıyordu, heyecanlıydık. Tören bitti, oğlumuzu da aldık. Program, önceden yapılmıştı. Can Dündar’ın Mustafa isimli filmine gittik.
……….
Sinema için, Outlet’i tercih ederim. Ulaşımı daha kolay, park sorunu yok. Outlet Center’a gittik, şaşırıp kaldım. Hava güzel, bir de üstelik Bayram tatili olunca, Outlet dolmuş. Çok büyük indirim var. Mevsimi geçen markalı giysiler, sokaklara çıkartılmış. Binlerce kişi alışveriş yapıyordu.
Mustafa saat 14.15 seansında oynuyor. Biz, saat 12.00 gibi sinemaya gittik. Bilet almak istedim, “Sadece önden 3 ncü sırada yer var” dediler. Olsun deyip, aldım.
Bizden 10 dakika sonra gelenler, ancak akşam seansı için kalan kısıtlı yerlerden bilet bulabildiler. Yani Mustafa, gösterime girdiği ilk gün kapalı gişe oynuyordu.
……..
Filmin başlama saati gelene kadar, sinemaların yanındaki kafede oturup, çevreyi gözlemledim. İnsanlar akın akın sinemaya geliyordu. Anneler kızlarını almış, çağdaş öğretmenler öğrencilerini toplamış, genç çiftler, sevgililer... Sinemaya koşuyorlar. Önceden bilet ayırtanlar alıyor, bilet bulamayanlar üzgün çıkıyor. Ama Mustafa yoksa, Üç Maymun var, Devrim Arabaları var. İnsanlar bu filmlere de giriyorlar.
İki saat boyunca izlediğim tablodan büyük keyif aldım. Hiçbir ülkede, o ülkenin lideri için hazırlanmış bir film için böylesine büyük bir ilginin olabileceğini sanmıyorum. Bu gençler, böylesi güzel bir havada, tatil gününde gidebilecekleri pek çok yer varken Mustafa’ya geliyorsa, el ele tutuşmuş sevgililer, daha rahat edebilecekleri boş bir salondaki filmi izlemek yerine, tamamı dolmuş salondaki filmi izlemeyi tercih ediyorsa, bunun bir anlamı var demektir.
Kim ne derse desin, bu ülke, Cumhuriyet Sevgisini, Atatürk Sevgisini yüreğine, genlerine işlemiş. Kimse kolay kolay bunu yıkamaz diye düşünüyorum.
……..
Zamanı geldi, film başladı. Önden üçüncü sırada, üstelik en köşedeyiz. Daha önce birkaç filmi- Recep İvedik, Gora gibi- yine böyle tamamen dolu salonlarda, üstelik yaş ortalaması hayli düşük seyirci topluluğu ile birlikte izlemiştim.
Film boyunca çocuklar, gençler sürekli gürültü çıkartır, rahatsızlık yaratırdı. Mustafa başladı, kimseden çıt çıkmıyor.
Ancak belirtmek isterim ki, bu film öyle anasınıfı çocuklarının, 5-10 yaş grubundaki çocukların anlayacağı, baştan sona ilgiyle izleyeceği bir film değil. Daha çok lise gençliğinin Mustafa’yı izlemesi sağlanmalı diye düşünüyorum.
Film, Can Dündar’ın sesi de eklenince, bir televizyon belgeseli havasında başlıyor. İlk bölümleri biraz yavaş... Atatürk, Padişah Vahdettin’den aldığı yetki ile Samsun’a çıkıyor, oradan araba ile Anadolu içlerine gitmeye çalışıyor.
Havza yolunda Atatürk ve arkadaşlarının içinde bulunduğu otomobil, sabaha karşı arızalanıyor. En yakın yerleşim alanına yürüyerek gitmeleri gerekiyor. İşte o sırada, Mustafa o hepimizin yüreğini alevlendiren marşı mırıldanmaya başlıyor:
“-Dağ başını, duman almış. Gümüş dere durmaz akar...”
………
Ben biraz tuhaf bir adamım. Kimi zaman, televizyonda bir kandil gecesi dokunaklı bir sese sahip hafız mevlit okurken, ya da ilahiler söylenirken de gözlerimden yaş gelir. Cumhuriyet, Atatürk konulu filmler, Milli maçlar da beni ağlatır.
Dağ başını duman almış ile birlikte, gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Sonra da filmin sonuna kadar kolay kolay durmadı. Yanımda eşim dürtüyor, “Koca adamsın, ağlamasana” diye uyarıyor. Ama mümkün değil.
Mustafa, ilk kez Ankara’ya geliyor, Zeybekler karşılıyor. Gel de ağlama. Can Dündar iyi film yapmış. Goran Bregoviç müziklerini yaparken, filmin üzerine yeni besteler oturtmak yerine, yeri geldiğinde, o görüntülere uygun marşları, halk türkülerini; Atatürk’ün Çankaya’daki rakı sofrasında, kanunla Türk Sanat Müziği şarkılarını koymuş.
Kurtuluş Savaşı zaferle tamamlanıp, Atatürk İzmir’e girerken, “Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa” çalıyor. Sinemadaki gençler coşmuş, marşa alkışlı tempo veriyor. Bende ağlamak, artık yaşların süzülmesinden çıkmış, bedenimi sarsan hıçkırıklarla derinleşiyor.
………
Biz, bu filmi de sulandırırız. Bu filmi de toplumsal bölünmenin bir aracı, unsuru olarak kullanırız. Atatürk’ü sevmek ayrı, O’nu putlaştırmak ayrıdır. Atatürk arkasına sığınan, O’nun ticaretini yapan kimi çevreler, sanki O’nu, kadınlarla ilişki kurmaz, kızmaz, küsmez, ağlamaz, insani duyguları olmayan, hatta tuvalete bile gitmeyen biri olarak göstermeye çalışıyorlar.
Mustafa filmi ise, Atatürk’ü bir insan olarak anlatıyor. Kadınlarla ilişkileri var. Bir ara, zorunlu olarak diktatörleşen tavırları var. Filmde, TBMM’nin aslında 22 Nisan’da açılmasına karar verildiği, ama o dönemde daha büyük boyutlarda olan dini baskı nedeniyle, Atatürk’ün Meclis’in açılışını cuma gününe gelen 23 Nisan 1920’de yaptırdığı, önce Cuma namazı kıldığını, ardından kurban keserek, dualar yaptırarak, Kuran-ı Kerim okutarak Meclis’i açtırdığını anlatıyor. Türkiye’nin bugünkü halini düşünün. Sonra bu toplumun, bu uyutulmuş ve eğitilmemiş, bugünkünden çok daha yoksul olan toplumun, 80-90 yıl önceki durumunu düşünün. O dönemde, Atatürk savaş kazanıyor. Cumhuriyet kuruyor, ardından yıllar öncesinden kararlaştırdığı devrimleri, bu topluma kabul ettiriyor.
……..
Benim filmde Atatürk’e kızdığım tek olay, kendisi için kul köle olmuş, çok büyük bir aşkla kendisine bağlanmış Fikriye’yi değil, aslında Atatürk’e yakışmayacak kadar kaprisli, kıskanç bir kadın olan Latife Hanım’a tercih etmiş olmasıydı. Geçmişte de Fikriye’yi okumuştum. Filmi izledikten sonra bir kez daha emin oldum. Atatürk, Latife Hanım’la o hatalı evliliği yapmak yerine, hayatının sonuna kadar Fikriye ile kalsaydı, çok daha mutlu olurdu.
Mustafa’yı izleyin. Çocuklarınıza izletin. Atatürk’ün ne kadar önemli, değerli bir insan olduğunu, aynı zamanda insan olduğunu göreceksiniz. Bakmayın siz Deniz Baykal’ın bu filmi bile eleştirmesine.
Bu memlekette, gericiler, dinciler, yobazlar elbette her zaman için tehlikedir. Ama Atatürk arkasına sığınmış, O’nu putlaştırıp, dokunulmaz ilan etmiş çevreleri ben en az onlar kadar tehlikeli buluyorum. Şimdi düşünün... Bu kentteki CHP yöneticilerini, CHP’den önümüzdeki seçimlerde aday olmayı hedefleyenleri düşünün. En az 150-200 kişilik bir gruptan söz ediyorum. Bunlar içinden kaç tanesi, gösteriş olsun diye değil, sırf içinden gelerek, çocuklarını; eşlerini de alıp, Mustafa filmini sinemada izlemeye giderler? Ben bahsettiğim kitlenin büyük bölümünü tanıyorum. Emin olun, yüzde 10’u bile gitmez, içinden gelmez. Hatta bu film televizyonda gösterilse, Mustafa yerine başka kanaldaki bir programı izlerler.
Mustafa’yı ilk gün, Türkiye genelinde 100 binden fazla insan izlemiş. Bunların hepsinin CHP’li olduğunu, Mustafa’yı izlemeye sadece CHP’lilerin koştuğunu da sanmayın. Bu ülkeyi, bu Cumhuriyeti seven, benimseyen, bu Cumhuriyetin varlığının Atatürk’e ait olduğunu bilen ve bu nedenle Atatürk’ü putlaştırmadan sevenler sinemaya, Mustafa’ya koşuyorlar.
İsmet ÇİĞİT
________________
Kim istiyorsa gitsin tabi ama film hakkında yapılan birçok eleştiri haklıdır Atatürk ü dağda savaş sırasında aşk düşünen mektuplar yazan karanlıktan korkan yalnız gösteriyor.Bence hiç yakışı kalır bir durum değil misal bunlar doğru olsa bile hiç gerek yoktu.Atam bir kahramandır ve herkes bunun farkına varmalıdır!!!
Cehaletle deha arasındaki gerçek fark nedir biliyor musunuz?
Dehanın sınırları var cehaletinse hiçbir sınırı yoktur.
Sevgili Falakacı
Bir insanı bütününde ele almak lazım. Elbette herkesin bir takım takıldığı konular olacaktır. Onu bütününde değerli kılan önder olması öncü olması ve bir karanlığa ışık olması.
Bence film güzel ve keyifli....
S.S.K. Emeklisi by_kole
BeLki Sandığın Kadar Ukala, BeLkide Tahmin Edemeyeceğin Kadar Mütevaziyim. Biraz SakLıyım Bazen YasakLıyım. Kimseyi Örnek ALmam. Kimseye Örnek OLmam. Arkama Bakmam. 'AsLa' Demem. 'Keşke'Leri Sevmem !! ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem !!
Daha izleyemedim ama eleştirilerden anladıgım kadarıyla:Can Dündara pek yakıştıramadım bu yapımı....
Defalarca bu tip filimler yapılır ve halk artık özümler ondan sonra extra insanlık duygularından bahsedersin...Ama şimdi büyük bir Atatürk düşmanlıgı etrafı sarmış ve insani duyguların yozlaştıgı bir dönemde agızlarına laf verecek konuları abartmak bana yanlış geldi....Atatürk ün anlatılacak okadar çok şeyi varken....
Korku olayı dillerde dolaşıyor mesela ömrünü cephelerde geçirmiş büyük savaşlar yaşamış bir insanın korkması dogal ama bunu nasıl dillendirdigin önemli...Korkunun çeşidi önemli...Basit bir korkumu sergileniyor bilemem...Gidince daha dogru bir degerlendirme yaparım...Şu anda ki düşüncem bu....
Her zaman küllerinden yeniden doğan Phoenix yani Anka kuşu gibi güçlü olacaksınız......

Bende izlemedim henüz ama mutlaka izleyecegim..izlemeden hayran oldugum bir fılm ızledıkten sonrada bu fıkrım degısmıyecektır.Neden mı? Çunku film bize ulu önderimiz ATATÜRK'ü degil bizden biri olan bizlerin içinden yasayan sıradan birinin,zaafları ,aşkları ,korkuları,çelişkileri olan,tpkı bizler gibi yanlız olan bir halktan MUSTAFA'nın yarattıgı mucizeyi gösteriyor...Basit bir köy çocugunun kendi ile verdiği savaş sonucunda geldiği eşsiz konum..İşte bence en önemlisi ve örnek alınması gereken bu nokta. Kim nederse desin herkes önce insan ve hiç kimse dörtdörtlük yaratılmamıştır.Bunda yaradanın mutlaka bir bildiği vardır ne dersiniz.
İşte MUSTAFA gercegı bu, İşte ATATÜRK gerçeği bu eksiklikleri zaafları olan birinin nasıl mükkemmel bir önder olabilecegi,korkuları olan birinin bu korkularını dile getirmekten çekinmeden nasıl Dünya'ya meydan okuyuşu ve halen o Dünyanın en büyük lideri kabul edilişi..ATATÜRK imajını zedeleyebilecek bir film olacagını sanmıyorum bu fılmın.Cunku anafıkır MUSTAFA..görünmeyen,bilinmeyen ve onu bunca sene sonra bizlerin yüregine farklı bir şekilde tanıttıgı için ben şahsım adına teşekkür etme geregı duyuyorum...ATATÜRK'ü putlaştırıp ondan halkı uzaklastırmak isteyenlere ona ulaşma fırsatı verdı Can Dündar filmi ile..Şuan bir çok kişi kendinden birşeyler buldu MUSTAFA'da...
Hangimiz mükemmelliz ki bir başkasından da mükemmel olmasını bekliyoruz..Yapılanlar bir Ulusun kurtulusunda insani değerleri korkuyu,acıyı,aşkı,kıskanclıgı,alkol tutkusunu ıcınde barındıran bır kısının yönetiminde gerçekleşmiş olunca degerınden mı düşüyor..tam tersi aradaşlar bu şunu göteriyor MUSTAFA önce kendisi ile savaşmış onu kazanıp ATATÜRK'ü yaratmış ve sonrasında bir ulusu var etmiştir...
Ona olan minnettarlıgım AŞKIM bu filme yapılan eleştirilerle kat be kat arttı..Çünkü o önce insan ..
Ne mutlu ki senin gibi bir değerin gölgesinde yaşama şansı elde ettik ATAM,Ne mutlu ki bizden birinin,bizim gibi biriniin Neler yapabilecegini bize gösteren bir örneksin MUSTAFA..
Örnek alabilene....
Neyse milliyetçiliğe saptı olay ben şunu diyorum film daha güzel yapılabilirdi.Ayrıca Can Dündarda bazı konularda çok kıvırmış.Atütürkün karanlıktan korkması sahnesini o günlerde yokluğun olmasına bağlamış falan.Bence başarılı bir film değil ama izleyenlerde pişman olmaz.Atatürk daha başarılı anlatılabilirdi hani insanlar genelde ağlarya böyle filmlerde duygulanır ben onu yaşayamadım 3-5 sn haricinde...Yinede iyi seyirler ...
Cehaletle deha arasındaki gerçek fark nedir biliyor musunuz?
Dehanın sınırları var cehaletinse hiçbir sınırı yoktur.
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 1 Çevrimiçi
- 9,004 Üyeler