Aydede'den Şiirler ......
Arkadaşlar belliki Aydede bizi şiire doyuracak. Artık şiirlerine buradan devam edecek. Teknik mecburiyetten buraya topladığım şiirleri benim nickimle koydum kusura bakmayın. Hepsi Aydede'ye aittir.
28/2/2007 - İYİ HALDEN MÜEBBET
Kullanma talimatlarına uyulmamış bir ayrılık
Yetkili servisleri yetkisiz kılınmış
Ulaşım hizmetleri servis dışı...
Yanında birkaç papatya olan
Yeşil otların arasında gidenlerin
Doğada bıraktığı ameliyat izine patika denir.
İşte o izin sağında solunda
Enine boyuna ne varsa
Madalyonun her yanınca
Kaç pembe panjurlu hayal varsa
İmar izni uçan mürekkeple yazılmış
Hepsi yalancı bir sermayeye satılacak
Ne saklandıysa kara kutularda
Aynasız odalarda çaya katılacak
Aman yakalanılmyacak kendine
İp uçları verilmeycek
Evden çıkarken aceleyle vicdanlar unutulacak
Kendine hesap verilmeyecek
Kirli sakallı bir muhasebeci bakacak vekaleten
Tek başına içilen tüm rakılara
Dalınıp gidilecek tüm öteler
Yavru bir kedi gibi terkedilecek
İçin sızlayacak (sözde)
Parentez için, için için oh çekecek
Bir adam şiir yazacak
Şatafatlı bir final arayacak
Oysa başlangıcından yumuşamaşım her adam gibi
Korkup nokta koyacak.
28/2/2007 - SANANE
Uçtum kaçtım kendi elimden
Her yukarı adımda
Her biri tayin edilmemiş rüzgarlarla savrula
Bakılınca sanılıcak bir özgür örneği
Duyarsam sesimi, inanılacak bir yönsüzden ibaret
Aşağıda onca ses duyduğumdan değil,
Ezberimden biliyorum
Bakıyorum. Biri derdibiliyorum
Bende diyorum karınca gibiler
Kim kimden uzakta
Uzak olan yanlızlık sinsi kokusunu duyuyorum
Birini seçiyorum aşağıdan
Yalnızca birini kimdir nedir nedendir orda
Yerine koyasım var kendimi
Kendi yerim muama
Bütün vesireler altımda
Bütün sıradışılıklar o kalablıkta olağanca
Her şey ortada
Uzaktayım belki herşeyi göremem
Uzaktayım misal Japonya’dan
Ama anca bir Japon balığı kadar
Herşey sıvı herşey katı
Bir ölüm gaz gibi saklanmakta
Hatırlayana unutturmakta
İşte tam bu anda
Biri daha kaçsa ipinden
Aynı rüzgarda savrulsa yanıma
Hadi çabuk ama
Unutmadan daha
Tanımlanmamış bir zehir olsa dudaklarında
Yılanlar ağlasa tesirinden
Dudaklarım sınasa aşkını
Ölümü öperken ölmemekle
Bir andan ibaret tüm dünya
Farkeder mi ne kadar uzun ne kadar kısa
Şeytan bile kıskansa ruhumu verdiğim günaha
Açsam gözlerimi baksam hala
Bir damla ondan edilmemiş onca sitemce
Ölürken aşağıya
Ölürken hayatça
Gökkuşakları o damladan geçince var
Kuşun kanatları o yüzden geçirmez suyu
Dünyanın türlü hali var
Suyun üç hali,
Bir gün severiz insanlık hali
Sonra kaldırsam göz kapaklarımı
Tüm bunlar bir kırpış süresi
Hepsi bir kirpik hikayesi
Gözümü kırpmadan ölürsem eğer
Kudretimden değil
Onca kırpışın onca ölmeyen umutsesi
PORTAKAL
Çizgisiz bir zebra
Beyaz attan daha mı yalancı
Bebeksiz bir sancı
Üstüne titremiş hamileden dahamı az acı
Yalan; olmayansa sade
Niye gerçek değil olanların hepsi
Tüm sahteler hep bir gerçeğin evveli ise
Ebedi kalması kimin elinde mutlakların
Bulunası gerçeğe gidilesi yollarda bulunur
Servis tabağında matematikçe sunulur
Bir beyin bir beyini yedikçe sonrakine lezzetli
Portakal sen söyledikçe katagorize
Bir yerlere tutturulmuş örümcek ağı hayatlar
Ah bir kopsaklı özgürlük hayallerinde
Yarın yine var dünkü kadar bağımsız
Bugün bir gün sürer senin birimince anlamsız
Nerde gördün kendi ağında örümcek
Yalan da sen inanan da sen
Bir bilsen
Sen adına gün demesende doğar ğüneş
Okyanus sen metre dedin diye derin değil
Derece değil yakan tenini
Yaşamak değil onca ispat
Hangi gerçek muhtaç bunca izaha
Hangi yalan inananın umrunda
Seni dinliyorum şimdi
Ağzını bile açma ama
Seni dinliyorum,sonsuza kadar sustukça
28/2/2007 - SAHTE İTİRAF
Sabah erken güneşin doğuşu sıcak daha
Bir aydede ile yolculuktan
Bedenin ruha çaktırmadığı uykusuzluk (miras)
Bir duş alınsa yeniden doğulacak
Bir bayram çocuğu gibi giyinilecek
Bakışların en megolamanı, kıracak aynayı
Riyakar bir sevişme arzusu
Senden sonra utanmadan sevişecek kere
Bilmem kaç ayrılığa beyaz atlı şövalye
Hesapsızca sevişmelerin aranılan adamı
Ertelenmiş orgazmların tek gecelik tanrısı
Sonundan bir gün daha
Ansızın boşalmış iki yabancı
Kazara sevişilmiş bir kanape
Horlayan bir ayı
Bir yumurtanın sperme aşkıydı en yakışıklısı
Afrodit ihtirası taşaklarındaki
Düştüler kilometrelerce çıkılan zirveden
Muhtemel bir çocuğun doğmamış ihtimal cesedi
Daha doğmadan hemde bir ölüyken bile
Bir sis gibi çöker katilinin üzerine
Çıktığın zirveden düşerken işte
Elde var iki yabancı, elde var iki yalancı
Bir sevişmenin sahte vebali gidişlerde
Bir boşalmanın kırk gözlerini kaçırma hatrı
Acid demiş ki:
Waooow.. Cidden güzel bir şiir. Ruhuna sağlık
NormaJeane demiş ki:
Güzel teması var.
BEYAZ ÖTESİ
Adının ilk hecesiydi dudağımda kalan
Henüz sonbaharın ilk gecesi
Yarınların daha da soğuk geçeceğini söylüyor;
Sponsorların sunduğu metaloroji bültenleri
Şemsiyeler geceden kapı akasına konmuyor
Romatizmalı bir ihtiyarın kaale alınmıyor kehanetleri
Çamaşır makina üreticilerinin onayı olmaksızın
Yok değeri hiçbir türlü beyazın.
Kızıldan sonra beyazından icat edildi ötesi
Gül sevdim diye katlanılmıyor dikene
Kaporası ödenmiş sipariş aşklar için;
Dikensiz yetiştiriliyor sanal bahçelerde
Benimse goncasız sade diken var dilimde
Yaprakları inanmadığım bir kutsal kitabın arasında
Dudaklarım kan, dudaklarım romatizmalı ikinci heceye
Yine kan lekesi beyazlar;
Yine karanlık ötesi yalnızlıklar kaldı geceye
27/2/2007 - ANLA İŞTE
Saat sonbahar
Kulaklarımda saçının rengi
Tepemde öğlen güneşi zifiri karanlık
O duyduğun ben değil kül tablasının sesi
Terzümesi ; yok artık
Parmak uçlarımda öksürük
Dalda iki iskambil kağıdı ötüyor
Biri maça sıkıntısı
Diğeri sinek vızıltısı
Bense hep yek
Yalnızım ama üzülme
Katma değerim içimde
Bakma sen bana
Erkek adam güler mi
Biranın dumanı kaçtı dilime
Mor bir yaprak var elimde adını bilmiyorum
Başıboş bir kafiye geçiyor önümden
Yanmıyor burada sokak lambası
Hakbuki sokakta değil ya burası
Anladın ya dudaklarım kanlanmış
Anladın ya uykum var
Tamam elimde maça sıkıntısı
Kabul yatak çift kişilik
Ama anla işte rüyam dar.
FRANSIZCA ÖLÜRÜM
Ne kara çığlıklarımız vardı
Sonbaharda
Ne deli haykırırdık
Tabiata, dünyaya
Kan içer kabuk yerdik
Deli derdik
Bizden olmayan tüm akıllılara
Ve akıl misketlerin aynalı olanlarıyla
Aynı para o ara
Simitle rakı içer
Erotik okul şarkıları söylerdik
Ereksiyon yıldönümlerinde
Yeni harman içerdik
Çok eski içiciydik
Banliyo fransızcydı
Durduğum yer bir tren istasyonu
Sigara başomı döndürmüştü
Oysa kimse konuşmuyordu
İki simit iki ayran menüsü vardı
Kapitalizme cephe almıştık
Yada o kadar harçlık
Elimde boş bir saksı ile
Arnavut kaldırımı ana malzemesi olan
Taş öbeklerinde
Saatlerce bir muhabbet kuşu kovalamıştım
Bir saksının altından alırken ısırdı elimi
Bir de on üç sene sonra ölürken
Kıyıda köşede hafızada tortu yapmış
Anılardan
İkinciye demlenmiş hatıralardan
Hatta el değiştirmiş rüyalardan
Kayıt altına alınmış
Kayın altına alınmış
Mir masal derle bana
Derlerdi de inanmazdım diyeceğim
Sen yine sev de istersen JE TAIME de
Bak gör fransızca öleceğim
28/2/2007 - ELVEDA MERHABA, MERHABA ELVEDA
Merhaba aşkım
Bugün ayrılık vakti
Dur bekle şimdi geçer
Mazinin film şeridi
Ben sana yazdığım son kalemi
Sen sana verdiğim son hediyeyi
O parfüm şişesini
Ben senin, sen benim kalbimi
Ve tüm gişe rekorlarını
Bugün kırarız belki
Merhaba aşkım
Ne güzelsiniz bugün bensiz
Ne de umarsız ayrılığa nazire
Ben ayrılığın intikamını
Başka bedenlerde almış
Şovalyeniz
Sen hiç sanırmıydın oysa yaşarım
Sensiz
Sözüm söz kalbim ölene kadar "yar"
Yalnız kalbimde nekadar yar varsa
Kasıklarımda o kadara şeytan var
Elveda aşkım
Sen ki kelepçem anahtarını
Bile isteye
Güle ağlaya yuttuğum
Sen ki kafesim özgürlüğümü
Gönüllü unuttuğum
Sen ki sensizlik harikası
Sen ki yalnızlığıma izin vermez
Çıldırtan hatırası
Ben olmasaydım kim severdi seni
Kim severken ben olmasaydım ya hani
Hani sende severdin ya bir zamanlar beni
Çekirdeksiz üzüm değil ya
Aşk acıtır tabi
Özelikle başlık çok dikkatimi çekti;şiirin devamıda güzel olmuş.
Koptum burada 😀
I must not fear
Fear is the mind killer
Fear is the little-death that brings obliteration
I will face my fear
I will permit it to pass over me and through me
And when it has gone past
I will turn the inner eye to see it's path
Where the fear has gone there will be nothing
ONLY I WILL REMAIN
http://img411.imageshack.us/img411/7394/c413863fef454f219c2cfb5ms8.jpg
Aşk Çıplak Gezer
Bir orospuyu azize yapar aşk ve bir azizeyi orospu...
Ve aşk çıplak gezer...!
İnsanlar nedense en çok kendi derinliklerinde gizli olandan korkarlar, ama merak da ederler korktukları şeyi, merakla korku birbirine karışır., kendi içlerine doğru bir adım atıp sonra geri çekilirler. Hem derinliklerindekini gizlemek için tüllerine sarınırlar hem de tüllerini parçalayacak bir çıplak ararlar...
Sevmeden sevilmeyi istemelerinin asıl nedeni budur, sanırlar ki sevmeden sevilirlerse eğer, tülleri parçalanmadan derinliklerde saklı olanlar gözükür onlara, kimseye göstermeden kendileri görebilirler orada olanları ve böyle düşünenler hep yanılırlar...:))
Aşk çıplak gezer çünkü ve bir bıçak gibi parçalar tülleri ve aşka dokunmak için soyunmak gerekir.
görünmeyenin görünür olmasına, dokunulmayanın dokunulur kılınmasına ihtiyaç vardır..
Ve insanlar en çok kendi derinliklerinde gizli olanlardan korkarlar ve en çok korktukları şeyi merak ederler...
Bilmeseler de hissederler ki haz en derinde olanın, gizlenenin hemen yanındadır ve acı hazzın yanında durur, en acıyacak yerdir o en derinde duran ve aşk bir bıçak gibi dokunur oraya ve hazdan acıyı, acıdan hazzı yalnız aşk yaratır...
Bir orospuyu azize yapar aşk ve bir azizeyi orospu...
O kat kat tüllerin altında neler gizli, tüllerin sahibi bile bilmez ve hep görmek ister görmekten korktuğunu. .
Aşktan kaçarak aşkı yakalamak ister herkes ve herkes yakalamaktan korkarak aşkı kovalar.
Ve aşk çıplak gezer ve aşka dokunmak için soyunmak, cesareti, gücü, orospuluğu, aklı, bilgiçliği, tecrübeyi, yiğitliği, oynaklığı birer birer atmak gerekir.
Aşka dokunan herkes yangına dokunmuş gibi dehşetle çeker elini önce, hastalanmış bir çocuk gibi tüllerine sarınmaya çabalar, inkar eder her şeyi, 'bu sadık kadın ben değilim' der, 'bu ağlayan erkek ben olamam' ve aşka dokunan herkes kaçmaya uğraşırken bağlanır aşka
Aşk, kendisine olduğu kadar kendi derinindekine de bağlar insanı, bir başkasına aşık olduğun sürece kendine de aşık olursun, kendi çıplaklığına da tutkunsundur artık, kendi çıplaklığını da seversin bir başkasını severken.
Sonra çıplak yerinin acıdığını hissedersin, özlemin sarsıntısını, kıskanmanın kavuruculuğunu, tüllerine sarınmışken duyduğun özlemlere ve kıskançlıklara hiç benzemeyen yeni duygular olarak yaşarsın.
Ve aldığın hazzın başka hiç bir hazza benzemediğini keşfedersin.
Aşk çıplak gezer.
Aşka dokunmak için soyunmak, bütün tüllerinin parçalanmasına razı olmak gerekir.
Hazla ve acıyla kavrulmayı öğrenirsin.
Ve aşıkken çırılçıplak gezersin.
Yalnızca aşıkken kendini çırılçıplak görürsün, gördüğünden korkup gördüğünü severek.
Bir orospuyken bir azize, bir azizeyken bir orospu olursun ve ancak aşıkken anlarsın arada bir fark olmadığını
Murathan Mungandan hatrıma düsürdün topikinle madem
Topik deyincede kendi aklıma kendim düşürdüm şimdi
- Tazemi bitti topik canın sağolsun - Yinemi Güzeliz Yinemi Çiçek ( Sezen Aksu )
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 1 Çevrimiçi
- 9,006 Üyeler