O Bir Radikal
Merhaba Arkadaşlar,
O bir radikal köşesinde sanata damgasını vurmuş radikal sanatçıların eserlerini sizlerle paylaşmak isterim. Bilgi aktarımlarınız ile bu köşenin farklı bir hal alacağına eminim. Bilinen tüm sanat dallarında eserler bırakmış radikalleri bu köşede canlandırmak hoşuma gidecektir. Umarım sizlerde fikrimi beğenirsiniz.
Bir sabah uyandığında kendisini hamamböceğine dönüşmüş olarak buldu.
İlk paylaşımlarım Gordon Matta Clark anısına olsun.
Gordon Matta Clark bir mimar, fakat yapıtları daha çok bakmaya alışık olmadığımız açılardan oluşuyor. Binaların şekillerini değiştirmek onun sanat anlayışı. Hayatı boyunca insanı şaşkına çeviren eserler bırakmıştır. Binaları ikiye bölmüş, üzerlerinde büyük ve simetrik yada asimetrik delikler açmıştır.
Ben onun sanatını mimari değil Mimarşi olarak yorumluyorum.
O tanıdığım ciddi bir anarşist... ve o bir radikal.
Gordon Matta Clark (d.1943- ö 1978 )
Bir sabah uyandığında kendisini hamamböceğine dönüşmüş olarak buldu.
eserlere devam.
Bir sabah uyandığında kendisini hamamböceğine dönüşmüş olarak buldu.
piksel sorunu nedeni ile ayrı ayrı koymam gerekiyor bilginize.
Bir sabah uyandığında kendisini hamamböceğine dönüşmüş olarak buldu.
gordon matta clark dekonstrüktivizm akımının önermli sanatçılarından olup sanat unsurlarının başka amaçlar için kullanım fikriyle yola çıkmıştır. akımın bir çok mimari mevcuttur. Fakat benim gözümde Clark ı radikal yapan mevcut aklı başında eserleri fizyona uğratmışcasına hırpalaması ve değiştirmesidir.
sevgiler..
Revolver.
Bir sabah uyandığında kendisini hamamböceğine dönüşmüş olarak buldu.

Sanatsal açıdan benyi çalıştıran başlığın için teşekkür ederim. En hoş yanıysa bilinmeyen veya unutulan eserleri ve ustaları tanıtmandır. Başlangıcı kuvvetlı oldu.
Mdp , Masternick. teşekkürler yorumlarınız için.
Bir sabah uyandığında kendisini hamamböceğine dönüşmüş olarak buldu.
O bir efsane...
Bir gün bonzo için bir yazı yazacağım aklıma gelmezdi. Yer yüzünün müzik tanrısı Led Zeppelin ' in efsane davulcusu. Onu efsane yapmak için bir çok sebep sayılabilir. çocukluk ve gençlik yıllarıma büyük damga vurmuş davulcu... Onun sayesinde son 16 senem davulla geçti diyebilirim.
Bir çok barda ve ya konser salonunda sert tuşeleri nedeni ile çalması yasaklı olan bir tanrıdan bahsediyoruz. Led Zeppelin efsanesinin mükemmel davulcusu. Hayatı kadar ölümüde trajiktir. Sabah kalkar kahvaltı niyetine 16 duble vodka içer tüm gün içmeye devam eder akşam provada da içmeye devam eder ve yatağında kusmuğunda boğulmuş olarak bulunur. Böyle bir değerin bu şekilde dünyadan göçmesi beynimde hayalkırıklıgı dolu izler bıraksa da Bonzo sevmek bambaşka bir şeydir.
Ben azılı bir Zeppelin fanatiğiyim. Ve Zeppelin efsanesini de Bonzo' yu da radikal yapan gerçek bence şudur.
Bonzo nun ölümünden sonra grup müzik yapmayı bırakmış ve Led Zeppelin adı altında çalmayacaklarını açıklamıştır. İşte bu Rock ruhu onları radikal yapar. Bu açıklamayı yaptıklarında en zirvede ki tahtlarını belkide perçinlemişlerdir. Eskiye olan özlemimiz samimi müziği arayışımızın sebebi belki de budur.
Bonzo davulların efendisidir Ve bıraktığı değer hala bir çok sanatçıya ışık tutmaktadır.
(Worcestershire, İngiltere'de doğdu. Bateri çalmayı beş yaşında, annesinin de eşlik ettiği teneke, kahve kutuları ve tencere kaplarıyla öğrendi. Ayrıca babası marangozdu ve atölyesinde tahta parçalarını baget yerine koyarak çalışmalar yapardı. İlk bateri setine on dört yaşında sahip oldu. 1968 yılında Jimmy Page, Robert Plant ve John Paul Jones ile Led Zeppelin'i kurdu. Bateri çalmak kadar bağımlı olduğu alkol sonunu hazırladı. Ölümüyle birlikte Led Zeppelin dağıldı.)
(d. 31 Mayıs 1948 – ö. 25 Eylül 1980)
Bir sabah uyandığında kendisini hamamböceğine dönüşmüş olarak buldu.
New Yardbirds adıyla kurulan, bir süre sonra The Who'dan Keith Moon'un önerisiyle Led Zeppelin adını alan grup, vokalde Robert Plant, gitarda Jimmy Page, basta John Paul Jones ve davulda John Bonham'dan oluşmaktaydı. Bu dörtlü Led Zeppelin adı altında faal olduğu 1969 - 1980 yılları arasında 9 albüm yayınladı. Bugün bakıldığında 13 yıllık Led Zeppelin kariyeri benzersiz, kimsenin ulaşamadığı başarılarla doludur. Aynı oranda sırlar da vardır grubun kariyerinde. Neticede Led Zeppelin sadece müziğiyle gündeme gelmek için yoğun çaba harcasa da, özel hayatları da, inançları da en az müzikleri kadar konuşulmuştur.
BONZO
Birmingham doğumlu John "Bonzo" Bonham, davul çalmaya başladığında 5 yaşındaydı. İlk davulunu annesi teneke kutulardan yapmıştı ona. 10 yaşındayken ailesi ona trampet aldı. Davul setine ise 15 yaşında kavuştu. Bir dans partisinde tanıştığı Pat ile evlendi. Bir süre karavanda yaşadılar. John, o sırada sadece 17 yaşındaydı. İlk grubu Terry Webb and the Spiders oldu. Peşinden Way Of Life, Steve Brett and the Mavericks gibi gruplarla ve şarkıcı Nicky James ile çalıştı. Kısa sürede sağlam tuşeleri yüzünden gürültülü davulcu olarak ün yaptı Birmingham kulüplerinde. Bonham: "Herkes 'Çok gürültülü çalıyorsun, bu şekilde bir gelecek elde edemezsin' diyordu. Canım nasıl istiyorsa öyle çalıyordum. "
BAND OF JOY
Daha sonra The Crawling King Snakes grubuna katıldı ve burada Robert Plant ile tanıştı. Bir süre sonra ikisi Band Of Joy'u kurdular. Ellerine az para geçtiği için Bonham gruptan ayrıldı ve Amerikalı şarkıcı Tim Rose ile çalışmaya başladı. 1968 yılında Robert Plant'in çağrısını kabul etti ve yeniden onunla bir grubun parçası oldu.
LED ZEPPELIN
Led Zeppelin, kendi adını taşıyan ilk albümünü oldukça kısa sürede ve oldukça kısıtlı bir bütçeyle kaydetti. Ancak grubun blues'dan beslenen rock formatlı soundu kısa zamanda gruba yüzbinlerce sadık fan kazandırdı. Turne için yollarda yazdıkları şarkıları "Led Zeppelin II" albümünde topladılar. Bu albümün en fark edilen şarkısı daha önce benzeri görülmemiş bir şekilde davulu ön plana koyan 'Moby Dick' oldu. Konserlerde 15- 20 dakikaya kadar uzayan bir davul soloyu içeren bu parça John "Bonzo" Bonham'ın adını ölümsüzleştirdi. New York'taki bir konserde ise davulu elleriyle çalarak yeni bir teknik yarattı. Sonraki yıllarda Tommy Aldridge ve Bob Rondinelli gibi davulcular bu tekniği taklit ettiler. 1966 yılında, John Bonham öldükten sonra birkaç özel konserde Led Zeppelin'e eşlik edecek olan Jason Bonham doğdu.
"LED ZEPPELIN" MUCİZESİ
Led Zeppelin, ilk zamanlarda enteresan bir şekilde kendi memleketi olan İngiltere'de değil, daha çok Amerika'da ünlendi. Bunda grubun soundunun yoğun biçimde blues'dan etkilenmesinin payı vardı. Grubun yol arkadaşı Atlantic Records da Amerikalı bir firmaydı ve kariyeri boyunca Led Zeppelin'in sanatını koşulsuz olarak serbest bırakmıştı. Öyle ki Led Zeppelin telaffuz edildiği anda ticari bir intihar olduğu düşünülen grup ve albüm isminin yazmadığı bir albüm kapağı fikrini bile kabul ettirebilmişti. "Bu albümden hiç 45'lik yayınlanmayacak" şartını koşmaları da bu intiharın acılı olacağını gösteriyordu. Ama beklenen olmadı. Albüm gelmiş geçmiş en çok satan albümlerden biri oldu. Albümün içerdiği 'Stairway To Heaven' adlı parça 45'lik olarak yayınlanmamasına rağmen radyolarda o denli çok çalındı ki, tarihte ilk defa bir şarkı 45'lik olarak yayınlanmadan listeye girdi. Bu arada "Led Zeppelin IV" olarak anılan isimsiz albümün yüksek satışında 'Stairway To Heaven'a tek şarkı olarak sahip olma şansının bulunmamasının da payı olduğunu unutmayalım.
ZEPPELIN'IN UFKU GENİŞLİYOR
Led Zeppelin'in birbiri ardına yayınladığı albümlerin yüksek satış rakamları, bir süre sonra grubu kendi plak firmasını kurmak için cesaretlendirdi. Swansong adıyla kurdukları şirkette başka isimlere de albümler yapacaklardı. Bu arada grup, "Houses Of The Holy" ve "Physical Graffiti" albümlerinde Plant ve Page'in Uzak Doğu ve Kuzey Afrika'daki müzik araştırmalarının sonucu olarak etnik etkileşimlere girmiştir. Bu da gruba ilgi duyanların yelpazesini genişletmiş ve grup İngiltere'de de kabul görür hale gelmiştir. Plant ve Page müzikal yolculuklar peşindeyken, Jones ve Bonham da çiftliklerinde mütevazi hayatlarını sürdürmekteydiler. Ancak bu yalnız zamanları oldukça üretken geçti ve sonraki Zeppelin albümlerine daha yoğun katkıda bulunmalarını sağladı.
BONHAM'A ZOOM
John Bonham, normal hayatında son derece sakin bir insandı, ailesinin yanında ağzına içki koymazdı. Ancak turneler esnasında sünger gibi içiyor, sık sık kavga çıkarıyordu. İçki arkadaşı genelde Jethro Tull basçısı Dave Pegg'di. Bu arada Bonham uyuşturucuya da bulaştı.
HERŞEYİN SONU
Grup 1979 yılında "In Through The Out Door" albümünü yayınladı. 1980 yılını albüm yayınlamadan, kısa bir turneyle geçirmek istiyorlardı. Kısa süreli bir Avrupa turuna çıktılar ve sonra dinlenmeye çekildiler. Sonbaharda Jimmy Page'in nehir kıyısındaki yeni stüdyosunda provalara başladılar. 24 Eylül sabahı Bonham, provaya giderken yol üstünde bir puba uğrayarak kahvaltı niyetine 16 duble votka içti. Daha sonra prova boyunca da yanında getirdiği şişeden takılmaya devam etti. Prova sonrası Page'in evinde toplantı yapıyorlardı ve Bonham içmeye devam ediyordu. Onu yukarıdaki odalardan birine yatırdılar. Ertesi gün 13 yıldır hiçbir prova ve konseri kaçırmayan Bonham'ın prova odasına gelmediğini gördüler. Ne olduğunu öğrenmek için odasına çıktıklarında Bonham'ın ölüsüyle karşılaştılar. Resmi kayıtlara göre Bonham tıpkı Jimi Hendrix gibi kusmuğunda boğularak ölmüştü. O gün 40 duble votka içtiği söylendi. Tarih 25 Eylül 1980'di.
VE...
Basın Bonham'ın yerine Cozy Powell, Carl Palmer ve Aynsley Dunbar gibi isimleri telaffuz ediyordu. 4 Kasım 1980 yılında Zeppelin'in kalan üç üyesi beklenen açıklamayı, beklenmedik bir içerikle yaptı: "Sevgili arkadaşımızın kaybı ve bizimle menajerimiz arasındaki uyum bizi artık geçmişteki gibi devam edemeyeceğimiz kararını almaya yöneltti". John Bonham ölmüş, Led Zeppelin dağılmıştı... Cenaze töreni John Bonham'ın Worcestershire'daki çiftliğinin yakınlarındaki Rushock Kilisesi'nde yapıldı. John Bonham öldüğünde 32 yaşındaydı...
Kaynak Headbang.com.tr
Bir sabah uyandığında kendisini hamamböceğine dönüşmüş olarak buldu.
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 2 Çevrimiçi
- 9,000 Üyeler