EMMA HACK " VUCUT İLİZYONU"
Emma'nın sanatı 22 yıllık bir kariyere dayanıyor. Özveri ve tutku ile bir bedenin ilüzyonisti olmayı kapsayan ve dünya çapında üne kavuşmasını sağlayan bir gizleme sanatına dayandığı söylenebilir. Kendisi bir görsel sanatçıdır. O bir ressam, nitelikli bir kuaför ve usta bir makyaj sanatçısıdır. Bu niteliklerini vücüt boyama sanatında ona çok şeyin kapısını açmıştır.
2001 yılının Mart ayında, Emma Hong Kong' da Profesyonel Dünya Vücut Boyama Şampiyonası'nda 1.lik ödülünü kazandı.
Bu ödülle kariyerinde önemli bir noktaya gelmiş oldu. ardından 2004 yılında boyalı ünlüler isminde bir sergi açtı. Sonrasında bir çok ünlü sanatçı ve yüzle çalıştı.
Emma'nın 2005, 2007 ve 2008 koleksiyonları duvar kağıdı tasarımlarını kapsamaktadır. 2008 yılında serilerini devam ettirdi. Onun eserlerine baktığımıda duvarla yada zeminle birleşen vücüdlar görmüyorum. Aksine ince ince işlenmiş narin bir sanat görüyorum.
2009 yılında Emma Güney Avustralya' da Panoramik bir koleksiyon yaratmış.3 metreyi bulan çalışmalaır havaalanı terminalinde sergilenmiş ve hatta bunun akabinde tekstil alınında çalışmaları kabul görmeye başlamış. Katıldığı bir çok festival ve fuarda organizasyon boyunca en çok gösterilen eserler ona ait olmaya başlamış. Yeni bir sanatçı olmasına karşın ben umut vaadettiğini düşünüyorum. Bence radikal bir sanat icra ediyor. Ve inanılmaz zor bir iş yaptığını düşünüyorum. Bir insanı ikinci boyutta duvarla halde kamufle etmek saygı duyulması gereken bir yetenek olduğu kanısındayım.
Emma'nın tamamını paylaşamadığım bazı eserlerinde kamufle edilenlerin çok rahat hissettiğine emin olduğum toplu botanik bahçeyi andıran çalışmalarıda mevcut.
Daha sonra çalışmalarının oluşturduğu bir kitap yayınladı.
bu arada araştırdığım kadarı ile sanatçının son çalışması Aynalı fısıltılar adını taşıyor ve bu koleksyonun kendisine çocukluğunu hatırlattığını dile getiriyor.
Onun sanatı ile ben yeni tanıştım sayılır fakat bu tarz net ifadeler uyandıran sanat eserlerine inanılmaz saygı duyuyorum. En acı yanıysa ki bana göre böyle. Vucudu boyadıktan ve fotograf çekimi bittikten sonra eserin sabit kalmamasıdır. Bir bakıma bu psikoloji bende Nu bir insan tablosu yapmayı anımsatıyor fakat sanatçının bakış açısı ilüzyonu kapsadığı için nü resim yapan ressamdan farkı burada ortaya çıkıyor. Emma vücütları yok ederken ressamlar vucutları varediyor.
Bu keyifli sanatı sizlerle paylaşmak istedim. Oldukça fetiş damarımı kabarttığını söylemeden geçemeyeceğim.
SEVGİLER Revolver...
Kaynak : http://semsiyeters.blogspot.com/
r2WW8DNMbTM
Bir sabah uyandığında kendisini hamamböceğine dönüşmüş olarak buldu.
+++ Tebrik ederim arkadaşlar +++
Bu o kadar güzel bir haber ki anlatamam. Adeta gurur duyuyorum ikinizle. Eğer isterseniz ben size komple domain, webhosting ve wordpress blog sistemiyle BDSM Türkiye adına sponsor olmak istiyorum. Kabul ederseniz sizi desteklemeden tüm üyelerimiz adına gurur duyarım.
Sayın MDP Yardım ve desteğiniz için size minnetkarım. Kendi adıma gurur da duydum epey. Çok Çok teşekkür ederim EDERiZ:)
ben tuzagim da dogdum, artik aldirmiyorum..
Kurt Wenner
Sokaklara yapılan mükemmel resimleri hepimiz biliyoruz. Veya rastlamışızdır. Sanatçılar sokağı boyarlar ve bu boyama 3 boyutlu gerçekleşir. 3 boyutlu olması bize içine düşecekmişiz hissi verir. Zaten verilmesi gereken hissiyatta tam olarak bence budur.
Geçen gün bdsmturk forumunun chat odasında sohbet ederken bir dostumuz blogumuz için sokak boyama sanatını ele almamı istedi. Yapı olarak bu blog her türlü eleştiri ve fikre açıktır. Ki bu düşünceden yola çıkarak benimde çok sevdiğim ve ilgilendiğim, daha önce de bir çok eseri izlediğim sokak boyama sanatını araştırmaya başladım. Daha önce görmüş olduğum hatta bilgisayarımda kayıtlı olan bir kaç eserin sanatçısını araştırdım ve Kurt Wenner Ann Arbor Michigan doğumlu bir sanatçı. Genç yaşlarında resime olan yatkınlığı farkedilmiş ve henüz 17 yaşında iken NASA tarafından dünya dışı kavramsal manzara resimleri yapması için istihdam edilmiş. 1982'de NASA dan ayrılmış ve sanat okumak için Roma'ya taşınmış Roma'da klasik heykel eğitimi alan mucize sanatçı eğitimini tamamlamış.
Benim gördüğüm tasarımlarında Rönesans izleri olduğudur. Ki kendi kişisel web sayfasını ziyaret ederseniz aslında net olarak bu çizgiyi sizde görebilirsiniz.
Tebeşir ile sokak boyama konusu beni çeken yanı ki araştırmaya başladığım yönü oldu. Bana hissettirdiği duygu tam olarak gerçekçilik. Barok usulünü modern kompozisyonlarla birleştirip 3 boyut yarattığını düşünüyorum. Ve eserleri o kadar gerçekçi ki içine düşmemek için bir dakika durup düşünmeniz gerekiyor. Acaba gerçekten orda bir çukur, Nehir veya lav birikintisi varmı diye.
Tebeşir ile sokak boyama sanatı ve 3D resim tarzının bildiğim kadarı ile mucidi Michelangelo'dur. Dünyanın ve hepimizin bildiği eşsiz sanatçı düz kilise tavanlarına 3D tekniği ile kubbe formu verebilirmiş. Ve bakanları şaşırtmıştır. Hatta 2002 senesinde sahibi olduğumuz müzik stüdyosunun tavanını bir Michelengelo kubbesi ile kaplamış bakıp bakıp apışmıştık. Yıllar sonra bu konuyu yazıp hem Kurt Wenner' ı anlatma fırsatı bulduğum hemde o yılları tebessümle anımsadığım için fikir veren dostuma teşekkür ederim.
Şimdi Kurt Wenner eserlerinden bir kaç tanesini paylaşmak istiyorum.
Esinlenmemizi sağlayan ekmekçi ye teşekkürler.
resimleri sitede gorebilirsiniz : www.terssemsiye.com
Bir sabah uyandığında kendisini hamamböceğine dönüşmüş olarak buldu.

[imglr=right] [/imglr]O BİR RADİKAL…
Benim için iki çeşit sanatçı vardır…
İlki mükemmel olan, diğeri ise umut vadeden. Ortasına inanmıyorum. Ortalama bir sanatçı olabileceğini de hiç sanmıyorum.
Benim için iki tip insan vardır…
İlki cesur olan, ikincisi cesur olmasa da bilmeye çalışan, araştıran ve kendi keşfinin yoluna çıkmış. Ve ortalama bir insan da olamaz. Ortalama insana koyun denir.
Bu iki tip varlığı birleştirdiğimizde ortaya çıkan bazı insanlar vardır ki bu insanlar Dünya’nın akışını değiştirebilir. Ve ya ortaya koyduğu sanat eseri bir çok kapıyı açar. Bu insanları izleriz takip ederiz. Hepimiz ortalama olmamak için çalışsak ta onların zekası ve bakış açısı ...

+++ Ters Şemsiye ile O Bir Radikal çok kuvvetli girişler oldu. Quentin Tarantino kendisi yazıyı okusa çok mutlu olacaktır çünkü bu kalem başka bir kalem. Fazla lafları uzatmaktansa esansıyla bir efsaneyi anlatıyor. Yazısı aslında bir radikal. O kalem geleneksel dergi yazının dışında hareket ediyor. Sanat ruhundan çıkan özenli çalışmayı Faneti Life'a layık gördüğün için teşekkür ederim.
Bu yolda devam etmeni dilerim daima...
+++ Ters Şemsiye ile O Bir Radikal çok kuvvetli girişler oldu. Quentin Tarantino kendisi yazıyı okusa çok mutlu olacaktır çünkü bu kalem başka bir kalem. Fazla lafları uzatmaktansa esansıyla bir efsaneyi anlatıyor. Yazısı aslında bir radikal. O kalem geleneksel dergi yazının dışında hareket ediyor. Sanat ruhundan çıkan özenli çalışmayı Faneti Life'a layık gördüğün için teşekkür ederim.
Bu yolda devam etmeni dilerim daima...
Bu mükemmel yorum için asıl ben teşekkür ederim.
Bu yazıyı Faneti Life için yazmak heyecanlı ve keyifliydi. Güzel dilekleriniz ve sonsuz desteğiniz nice yazılar yazmayı körüklüyor bunu bilesiniz. Yaşatılan deneyim ve sanat adına yapılan hareketler mutluluk veriyor.
bir kez daha teşekkür ederim.
Bir sabah uyandığında kendisini hamamböceğine dönüşmüş olarak buldu.
Sevgili Yoldaşım Revolver;
İçten kalemin, iyi bir gözlem yetenegin ve ciddi anlamda radikal bir ruhun var. Bu ruhunu hiç kaybetme isterim.
İyi ya da kötü tüm eleştirilerim hep ensende olacak ki kötülerden asla nasibini almıyorsun. Beni hergün daha fazla şaşırtıyorsun. Şimdilik sessiz alkışlayanlar ileride üşenmeyip seni tebrik edecekler bunu da adım kadar biliyorum. Asla yazmaktan vazgeçme ruhunun barındırdıgı her ayrıntıyı yazılarınla yaşat.. Kaleminin mürekkebi daim olsun .. Sevgilerle LUNA :wub:
ben tuzagim da dogdum, artik aldirmiyorum..
Revolver bu yazıyı yeni gördüm. Tarantino sevmeyen ölsün diyen biri olarak anlatımını keyifle okudum. Ellerine sağlık. :+1:
Çok teşekkürler Bia, bir yönetmen yorumu mühimdi benim için.
Bir sabah uyandığında kendisini hamamböceğine dönüşmüş olarak buldu.
Yoldaşım Luna ' nın Mükemmel Louis Wain çalışmasını paylaşıyorum. Luna kalemine sağlık. Bu trajediyi ve bence romantik hikayeyi derlediğin için çok teşekkürler...
Louis Wain (kedi dili)
Hikayesi hasta karısını mutlu etmekle başlayan İngiliz ressam Louis Wain.1860-1930 yılları arasında yaşamıştır.
En sevdiği varlığı, yani eşi meme kansere yakalanınca onu güldürmek için komik kedi resimleri yapmaya başlar. Kadın cidden gülümser çizdiği bu garip tablolara. Onlara insana özgü duruş ve ifadeler çizer. Kediler artık o ve karısı için neşe kaynağı olmuştur. Kadının hastalığı boyunca tek destekçisi kocası ve evde beslediği kedilerdir.Fakat ölüm çok gecikmeden alır kadını.
Sonrası ne mi?
Adam bir süre o çizip eğlendiği karısının kedileriyle baş başa kalır. Üstelik 1. dünya savaşı patlak vermiştir. Yoksulluk ve karısının yoksunluğu ile kabuğuna çekilen Louis Wain aylarca tek başına kalır ve korkunç bir süreç başlar onun için.
Karısının ölümüyle ağır bir depresyon geçiren Wain psikoz dönemden bir türlü çıkamaz ve hastalığı şizofreniye dönüşür. 57 yaşından sonra gelen bu hastalıkla yaratıcı bir döneme girer. Victoria dönemi İngiltere’sinde Wain çizimlerine olan ilgide çılgınca popüler bir artış olur. Bunun sebebi çizmiş olduğu muhteşem kartpostallar dır. Tuhaf davranışlarından dolayı yoksulların barındırıldığı bir akıl hastanesine yatırılır Wain. Başbakan Ramsey MacDonald Wain’in şartlarını daha da güzelleştirecek bir fon açarak ona sanat hayatı ve geçimi için destek olur. Ve çalışmalarının mükemmel ötesi çizgileri bundan sonra başlar.
İlk dönem sanatının neşeli ve insanvari özellikler taşıyan kedi tabloları, şizofreni ertesi sanatına fantastik kedi portreleri olarak yansımış ve rengarenk kaleydoskopik/fraktal desenli kediler resmetmeye başlamıştır.
Sanat hayatının sonun da ise kediler adeta tablolarda silik bir sırra dönüşür. Daha çok hindu tanrılarını andıran ve çok figürlü çizimler arasında belirli belirsiz seçilirler.
Hastalığı ise minimum kaprisle devam ediyordur.
Eserlerini inceleyen uzmanlar her tablo için farklı tespitlerde bulunmuşlardır. En çok saptanan bulgu ise öfkedir. Öfkesine rağmen kedilerden vazgeçmemesinin sebebi ise eşinin kedilere olan sevgisi olarak ifade ediliyor.
60ların sonunda bir akım olarak kabul gören sanatı İngiltere dışında ilk olarak Avustralya’da sergilendi. Ve günümüze kadar popüleritesini korudu.
Herbert George Wells kendisini şöyle yorumlamış; “o, kedileri kendisinin kılmış. bir kedi tarzı, kedilerden oluşan bir toplum, bir dünya yaratmış. o kadar ki, louis wain’in kedilerine benzemeyen ve onlar gibi yaşamayan ingiliz kedileri kendilerinden utanır olmuşlar.”
Kendi görüşüme göre baskın olan yalnızlıgı hissettiriyor bana tabloları. İlk tabloların da kalabalık ve neşeli kedi toplulukları varken şizofreni ertesi sanatın da yalnızca tek bir kedi ve fazlaca desen mevcut. Kendisini empati fırçasıyla sanki kedilere transfer etmiş. Desenlerin çizim yönleri ve içe bakan kısımları, onun içine kapanırken nasıl fırtınalar atlattığını özetler nitelikte. Bazen keskin sonlandırdığı çizgiler bir başka motifin ona yumuşak hatlarla bakmasıyla anlam kazanmış. Tüm olarak incelersem motifleri tamamen bir kutsal mabet havasında gösteriyor kendisini. Belkide karısının cennetten ona gülümsediğini imajine ederek çizdi bir çoğunu.. Böyle güzel tabloları acılı ve sancılı duyguların doğurması oldukça hüzünlü.
Onu radikal kılan gerçek ise kesinlikle beslediği büyük aşktır. Ve aşkı için şu an paha biçilemeyen eserleri tasarlayarak onun için yaratmasıdır. Bu büyük sanatçının acı hayatından çıkan aşk içimizi ısıtıyor.
Resim ve video lar için http://www.terssemsiye.com
info@terssemsiye.com
Bir sabah uyandığında kendisini hamamböceğine dönüşmüş olarak buldu.

Resimlerin arkasında ki hikayeyi bilmek asıl benim bu sanatçıya karşı ilgimi uyandırdı. Maşallah diyelim de nazarımız değmesin kaleminiz dinmesin.
Tinto Brass
Tinto brass hakkında bir şeyler karaladım . Okumak isterseniz keyif verirsiniz. teşekkürler.
İtalyan Yönetmen'i tanımayanımız yoktur. Varsa da Tinto'nun elinden çıkmamış bir erotik film izlemesini tavsiye ederim.
Tinto Brass sinema tarihinin en çarpıcı erotik sahnelerini yaratmış bir dehadır. Popo kavramını zihinlerimize farklılıkla kazımış, İnsanların yaşadığı farklı dürtüleri hikayeler haline getirip beyenimize sunmuştur. Sıradan erotik filmlerden onu farklı kılan ise Brass'ın eşsiz bakış açısıdır. Bazı yapıtları okurlarının başlarından geçen gerçek hikayelere dayanırken yuzde 90 ı kendi zihniyle ve ya yaşadıklarıyla ilintili gerçeklerdir. Kadın formunu en iç gıcıklayını haliyle gözler önüne seren Brass' ın bana göre farklı olmasını sağlayan gerçek yasaklık iç güdüsüdür. Genelde filmlerinde konu ettiği hikayeler yasak ilişkileri, aldatmayı, karı koca ilişkilerinin vardığı uç noktaları barındırır. Bazı filmlerinde bir karı kocanın eş değiştirmesini cesurca anlatırken, başka bir yapıtında iki kadının eş cinsel ilişkisine bağlı aşkı anlatır. Bir başka konuda ise aldatma ve ya enseste yaklaşan dürtüleri gözler önüne serebilir. Buradan yola çıkacak olursak Tinto Brass ' ın normal sex hikayelerini yavan bulduğu ve insanların hep beyninde yaşayan yaşamaya cesaret edemedikleri ilişkileri ortaya koyduğunu söyleyebilirim.
devamı için www.terssemsiye.com
Bir sabah uyandığında kendisini hamamböceğine dönüşmüş olarak buldu.

Support işim bitsin hemen okuyorum. Kaliteni bildiğim için şimdikten ellerin dert görmesin diyorum :++:
Nikita Nomerz
Nedense bu çılgın Rus’un çalışmaları bana hep keyif verir. Bir şeylerin içinden geçebiliyormuşcasına bir keyif.
Okul yılların da tutkunu olduğu hip-hop müziğinin etkisi ile grafiti sanatıyla tanıştı. Kendisini bir süre grafiti çalışmalarıyla tatmin etti. Ama bu tatmini kısa sürdü. Daha fazlasını fısıldamış olacak ki duvarlar, o da onlara can vermeyi tercih etti. Şehir ve binaların ruhları ona müthiş bir ilham verdi. Ve bu ilham neticesin de çok keyifli gözüken sanatını icra etmeye başladı.
Eserlerinden keyif alışım tamamen, onun binalara sıfatlar vererek zenginleştirmesi. Binalar da ki yakaladığı gizli siluetleri insanlara üzerinden geçerek göstermesi.
by-Luna
çalışmaları için www.tersssemsiye.com
Bir sabah uyandığında kendisini hamamböceğine dönüşmüş olarak buldu.
Yeni konu, FOtograf sanatçısı Timurtaş Onan ' a dair bir yazıdır.
sevigler.
Bir sabah uyandığında kendisini hamamböceğine dönüşmüş olarak buldu.
- 44 Forumlar
- 5,453 Konular
- 75.2 K Gönderiler
- 1 Çevrimiçi
- 9,000 Üyeler